@sukunettekelimeler
|
~ Hümeyra Yine saat kaç olmuştu ve Emir Serkan eve gelmemişti. Bir iki haftalık evli olmamıza rağmen eve arada bir uğruyordu. Boşuna yemek yapıyordum, yenmiyordu. Kahvaltı sofrası da olduğu gibi kalıyordu ve o, duş aldıktan sonra çıkıp gidiyordu. Ben de sevabına mahallemizin dul ve tek başına yaşayan yaşlı ninesine götürüyordum yemeklerden. Her günümüz aynıydı. Evlendiğimiz ilk gün dahi gitmişti ve sabaha kadar endişeyle onu beklememe rağmen gelmemişti. Aklımdan neler geçmemişti ki bu yaptığı yüzünden... Sonraki günler de farklı sayılmazdı. Koca yatakta dönüp duruyor, beklerken uyuyakalıyor, sonra sabah onu içerideki koltukta uyur halde buluyordum. Benim hiç huzurlu bir yaşamım olmayacak mıydı, merak ediyordum. Lise dönemimden beri bana sahip çıkan teyzemler geçen sene taşınmıştı ve ben de yine aynı mahalledeki babaannemde kalmaya başlamıştım. Babaannem ise, dedemin bana kötü davranmasına katlanamayıp beni evlendirmek ve artık doğru dürüst yaşamamı istemişti. İşte, evlenmiştim, hem de yedinci sınıftan, yani çocukluğumdan beri tanıdığım bir adamla. Ben de umutlanmıştım aslında bir şeylerin güzelleşeceği konusunda. Fakat hayatım yine tepetaklaktı. Neden böyle yapıyordu? Nereye gidiyordu da bütün gece evde olmuyordu? Beni biraz olsun sevmiyor olsa zaten evlenmezdi. Üstelik evlenmeyi isteyen de oydu. Öyleyse bu halimiz neydi? Tamam, ben aşık olduğum biriyle evlenmemiştim. Çünkü hayatımda buna ayıracağım vakit yoktu. Öyle biri yoktu yani. Emir Serkan'ı da tanıdığım ve sevdiğim biri olduğu için kabul etmiştim. Kalbim ısınmış, mantığıma da yatmıştı. Onun hakkaniyetli, karakterli, ahlaklı bir adam olduğunu biliyordum çünkü. Bizim nikahımız vardı, bir yola çıkmıştık. Böyle yapmamalıydı. Davranışları sebebiyle kendimde kabahat arıyor, bulamıyordum. Onda arıyor, anlayamıyordum. Bütün bunları düşünürken uyuyakalmıştım. Yine. Kapı sesini duyunca yavaşça kalktım ve başörtümü örtüp odadan çıktım. Evet, başımı örttüm çünkü Emir Serkan daha ilk gün kesin bir dille dışarıda nasıl giyiniyorsan evde de öyle giyin, demişti. Elindeki anahtarı içerideki masanın üzerine koyup kendini koltuğa bıraktı ve gözlerini yumdu. Yanına yaklaştım ve başında dikildim. "Emir Serkan?" Gözlerini açmadan "Evet?" deyip bir dizini hafifçe dikleştirdi. İlk gün onu sarhoş falan sanmıştım ve ödüm kopmuştu. Çünkü öyle birisi değildi o... Dikkat ederdi yaşantısına. Yine de korkmuştum işte. Fakat çok şükür öyle bir durum yoktu. Yorgundu yalnızca. Fazla yorgun. "Konuşabilir miyiz?" dedim kalkmasını bekleyerek. "Bu saatte mi? Neden yatmadın ki sen? Yat uyu hadi, sonra konuşuruz." Yumuşak ve sakin konuşmasından destek alarak itiraz ettim. "Zaten uyumuşum seni beklerken. Şimdi konuşalım. Sonra--" duraksayıp devam ettim. "Sonra evde olmuyorsun zaten." Bu kez gözlerini açmıştı. Derin bir nefes alıp yattığı yerde toparlandı ve oturur bir pozisyon aldı. Ben de yanına oturup ona doğru döndüm. "Ee susacak mıyız böyle karşılıklı?" Bazen karşılıklı susmak binlerce kelime sarf etmekten daha anlamlıydı aslında. Şimdi bunu söylesem ne tepki vereceğini bilemezdim tabi, içimde kaldı cümle. "Geceleri nereye gidiyorsun? Eve neden tabiri caizse, sadece uğruyorsun?" Hadi gündüz işe gittin, akşam ve gece neredesin değil mi? İçim sıkıla sıkıla ve ürkerek sorduğum sorular üzerine gözleri gözlerimi bulunca şaşırdım. Her zerresini benden korumak ister gibiydi çünkü. Bakışlarını bile. İyi ama neden? O kadar mı çirkinim? İyi de o zaman neden benimle evlendi? 'Saçmalama Hümeyra, toparlan.' Tabi herkesin güzellik anlayışı farklıydı ama içinde bulunduğum süreç dolayısıyla kendimde eksik yahut suç arayamamalıydım. Yaşadığım her şey artık dayanamayacağım şekilde omuzlarıma ağırlık yapıyordu ve dayanmaya çalışıyordum. "Gidiyorum işte bir yerlere. Geziyorum." "Ama nerelere gidi--" Cümlemi böldü. "A-ama..." diye karşı çıkacaktım fakat yine konuşmama izin vermedi. "Konuşmasak olur mu Hümeyra? Dinlenmek istiyorum. Hadi sen de git uyu artık, ben uyuyacağım." Öyle mesafeliydi ki... Üsteleyemedim. O mesafeyi nasıl aşacağımı bilmiyordum. Sebebini bilsem belki bir çözüm bulacaktım ama öğrenmeye çalıştığımda işte böyle duvar örüyordu aramıza. İletişim bile kuramıyorduk. Başımı salladım ve dolan gözlerimi zapt etmeye çalışarak yumruklarımı sıktım. Kalkıp banyoya girerek abdest aldıktan sonra seccademi serip önce namaz kıldım sonra da dualarımı bıraktım avuçlarımdan. "Allah'ım, neden bana böyle davranıyor? Böyle biri değildi ki, insanları önemser, değer verir, kırmaktan imtina ederdi Emir Serkan. Bir anda ne oldu ona? Sen yardımcımız ol Allah'ım." |
0% |