Yeni Üyelik
13.
Bölüm

I H T I Y A C I

@sukunettekelimeler

~Yakalayalım Zamanı~

Hiç beklenmedik bir mesaj almıştım Özgür'den, iki gün önce :

Ona aşık mıydın?
20.06


Kimden bahsettiğini biliyordum.

Değildim.
20.07

Emin misin?
20.07

Eğer öyle olsaydı, bana hoşlandığı kızdan bahsettiğinde üzülür, kıskanır, depresyona falan girerdim.
20.08

Peki o sana aşık olabilir miydi?
20.08

Sanmıyorum. Ama olmasını istemezdim. Çünkü onunla aramızda dostluğumuz kadar değerli hiçbir ilişki düşünmüyorum.
20.11


Sonrası yok. Görüldü ve öylece iki gündür mavi tikle baş başayım. Niye bunu sormuştu ki? O garip takıntılarımın ve korkularımın kaynağının onun ölümü olduğu için mi? Olabilir.

O günden beri ilerleme kaydetmiştim. Haftalar olmuştu ve bana bazı ayet mealleri atarak destek oluyordu. Sadece meal atıyordu, ben de okuyordum. Başka hiç bir çıt yoktu ta ki işte o güne dek. Ben daha fazla ilerlemek istiyordum. Cebimdeki telefonu çıkarıp kararsızca elimde tuttum. Bakışlarımı karşımdaki Ay'a çevirip dikkatimi cırcır böceklerinin sesine verdim. Sonunda parmaklarım dolaştı klavyenin üzerinde.


Tutamıyorum zamanı...
21.08

Yakalayalım zamanı.
21.29

Becerebilirsem...
21.30

Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin!
(Zümer,53)
21.30

Umudumu hiç kaybetmeyecek miyim?
21.37

Kaybetmeyeceğiz
21.38
Hiç.
21.38


Kaybetmeyeceğiz dedi, kaybetmeyeceksin demedi.

Benimki yine endişeydi sanırım. Ve sabırsızlık. Zaman; geç kalma endişesi.

Telefonuma bir mesaj daha geldi fakat bu kez Bedir'di.


Ayın on yedisinde görüşelim lütfen. Önemli bir konu. Hande de benimle olacak.
21.39

Olur. Merak ettim, bir şeyler çıtlatamaz mısın şimdiden?
21.40

Merakta bırakacağım için üzgünüm ama hiçbir şey çıtlatamam.
21.41

Tamam, öyle olsun. Bekleriz, hiç yapmadığımız şey değil.
21.41

Perşembe günü görüşürüz o zaman.
21.42

Görüşürüz inşallah.
21.42


Ya! Ben sabırsızımdır, üç günde meraktan çatlayabilirim. Hande de gelecekmiş; iyi bari, tek kız olmamış olurum. Artık Asude'm sayesinde biraz dikkat etmeye çalışıyorum da bunlara!

Hande, Bedir'in kız kardeşi. Onu en son 14 yaşlarındayken görmüştüm. Kim bilir ne kadar büyüdü? Çok da güzel kızdı maşallah, Şeyda kız değil erkek olsa kardeşime alırdım onu. Neyse, şimdi ben aşağı insem iyi olacak. Yengemgiller çaya çağırdı gitmezsem ayıp olur.

Fatoş yengemin kırmızı koltuklarından birine kendimi attım ve ortaya güzel bir fikir de attım bu arada. ''Hadi sizle kişilik testi yapıyoruz!''

İlk test "...bir merdiven var -çok eski bir evdesiniz- ve aşağıdan bir ses duydunuz..." diye başlıyordu. Yaptık. Meğer geçmişle ilgiliymiş. Tabiki ben geçmişi kolay unutamayıp hâlâ içinde yaşayan bir kişilikte çıkmıştım. Öyle çıkmasam bile öyle olduğunu biliyordum zaten.

Testler sayesinde kahkahalara boğulduk. En çok gülme krizine de son testte girdim.

"Bir çilek bahçesi gördünüz. Çilekler öyle iri ve kırmızıydı ki yaklaşıp yediniz. Kaç tane yediniz? "

''Ben yemem.'' diyen Kübra yengeme ve Şeyda'ya ''Diyelim ki yedin.'' diye ısrar ettim.
''O zaman bir. Aslında hiç yemem de madem öyle, en fazla bir.'' dediler.

''Ben de bir iki tane yerdim.'' cevabını hem annem hem Fatoş yengem vermişti.

''Ben de dört beş tane yerdim. Çileği çok severim.'' diyen Tuğçe ablam siyah saçlarıyla oynayıp merakla ''Hadi hadi devam et!'' diye bağırdı. Fakat odadaki herkes uğultu oluşturduğu için bu seste devam etmek istemiyordum. Sonra az önceki gibi bir cümleyi on kere okuyamam tekrar!

''Hadi oku Hayat.'' diyen Kübra yengeme ''Okumayacağım.'' dedim.

''Kız susun! Sizin yüzünüzden okurumuz okumuyor. Küstürdünüz. Küsme bize Hayat.'' diye bağırdı konuşan diğer yengeciklerime ve sonra bana.

''Ya yenge! Susun da okusun kız. Oku sen Hayat, hadi.''

Hepsi yavaş yavaş susunca okumaya devam ettim.
'Yediğiniz çilek sayısı eşinizi aldatırsanız kaç kez olabileceği.'

Allah korusun ya! Bunun sonucunun böyle bir şey olabileceğini tahmin etmiyordum. Tuğçe ablamın cevabına hepimiz kahkaha attık. ''Yedi kocalı Hürmüz olacak senin kız, Fatoş yenge.'' diye dalga geçti Kübra yengem. Anam bir durun, Bismillah, daha yeni evli bu kız.

Devam ettim. ''Bahçenin sahibi sizi gördü. Ona ne dersiniz?''

''Canım çok istedi, kusura bakma derim.'' dedi annelerimiz.
Tuğçe ablam ''Göz hakkı.''
Şeyda ise ''Hamileyim.''

''Verdiğiniz yanıt eşiniz sizi kendini aldatırken yakalarsa vereceğiniz yanıtla aynı.''

''Göz hakkı dedin!''
''Asıl bu hamileyim dedi!''

O değil de gözlerimden yaşlar gelene dek güldüm. Karnım ağrıdı gülmekten! Çok gülen çok ağlarmış. Ayağımı vurup acıtınca yerimde zor durdum tüm gece. Uyuyamadım. Kalkıp Ay'ı seyrettim.


🌑🌒🌓🌔🌕🌖🌗🌘

Aynı çiçekli masaya, Hande'nin yanına oturdum. Büyümüş ve güzelleşmişti. Başındaki lacivert örtüsü de bir ayrı yakışmıştı yüzüne. Birer kahve istedik ve Hande'ye derslerin nasıl olduğunu sordum. Muhabbet ettik. Sonra Bedir boğazını temizledi hafifçe ve bana döndü. Ona baktım. Diyeceğini bekliyordum. Üç gündür merakla beklemiştim, ne olabilirdi?

Bedir elindeki kahveyi masanın üzerine koydu. ''Evlenmeyi hiç düşündün mü?''

Ani soru karşısında şaşırdım. Ne deseydim şimdi? Bu ne demek oluyordu? Ama yok canım, Bedir bana o gözle bakmazdı.

''Ba-babama kızdığım zaman, bazen.'' diye kekeledim şaşkınlık içinde.

''Bence bir düşün.''


Loading...
0%