Yeni Üyelik
14.
Bölüm

O L U R.

@sukunettekelimeler

~Zamansız bir Sobe~

''Bence bir düşün.''

Öhöö öhöö. Hande sırtıma vur, gidiyorum ben! Neyse ki sıcak diye ufacık yudum almışım kahvemden!

''Ö-Özgür!?''

Şaşkınca Özgür'ün suratına bakmaya son verdiğim bilmem kaç dakika sonra elinde filmlerde bolca gördüğümüz o kırmızı kutudan tuttuğunu fark ettim. Allah'ım! Bu ne demek oluyor biri bana tercüme edebilir mi? Bakışlarımı kutunun içindeki tek taşa, oradan da Bedir'e çevirdim. Sırıtıyor! Hande de haberdardı sanırım, o da sırıtıyor! Özgür ise masum çocuk bakışlarını hepimize sunuyor. Benimse kalbimin kriz geçirme potansiyeli %80 arttı.

Elindeki kutuya uzandım. Onlar birbirlerine ne olacak diye bakarken çaktırmadan içindeki yüzüğü avucuma aldım ve kutuyu kapatıp Özgür'e uzattım. Kutunun kapanma sesiyle bana dönmüştü o da. Kutuyu geri uzattığımı görünce suratındaki tebessüm kayboldu.

''Seni ne zamandır tanıyorum ki,'' deyip ayağa kalktım. Bir şey diyecekti ki sözünü kestim. ''...Kalû bela'dan beri.'' Avucumdaki yüzüğü parmağıma geçirdiğimde bana hem öldürecek gibi hem de sarılıp döndürmek ister gibi bakıyordu. Suratına inen rahatlama ifadesini hepimiz kolayca fark etmiştik. Bense kızarmıştım. Kalbim de bir ayrı! Biraz daha zorlarsa göğsümü delip çıkacak!

Bedir'in karşısına oturdu, ben de Hande'nin yanına tekrar kuruldum. Hande parmağımdaki yüzüğü incelerken Bedir tek kaşını kaldırıp bir soru sordu ve ikimize de merakla baktı. ''Siz ne ara bu duruma geldiniz?''

''Bazı insanlarla az zaman geçirir fakat çok şey yaşarsın ya, öyle oldu işte.'' dedi Özgür bana kuracak cümle bırakamazken.

''Garip.'' diye mırıldandı Bedir.

''Bence en başından beri garip bir samimiyet vardı. Yakındık. Yakın olduğumuz kadar da uzaktık.'' dedim anlam veremeyerek.

''Allah Allah. Gerçekten inanması zor. Kadere bak sen, mezarlıkta başla, bir kaç ayda bu duruma gel. İlginç.''

''Ay abi ya! Sen ne anlarsın ki?''

Bedir gözlerini kısıp öne doğru eğilerek ''Sen anlıyorsun herhalde ki böyle konuşuyorsun küçük hanım?'' diye imada bulundu Hande'ye.

''Ya abi! Okuduğum, izlediğim kadarını biliyorum. Nereden bileyim ki yoksa? Daha on yedi yaşındayım.''

''Allah Allah, benim annemle babam on altısında evlenmiş.'' dedim ve Bedir'in kınayan bakışları ile karşılaştım. "Bu burada söylenir mi?" diyordu bana bakışlarıyla. Ne yapayım ağzımdan kaçtı.

''Neyse..'' diye mırıldandı Hande ve Özgür'e döndü. ''Özgür abi, şimdi Hayat ablamın üzerindekileri aklına kazı. Evlenme teklifi ettiğinde ne giyiyordum diye sorarsa apışıp kalmayasın diye söylüyorum. Biliyorsun yeni moda bunlar da...''

Ne mi giyiyordum, şaşırmayın, yine elbise. Benim dolabımın yüzde yetmişi elbiseden oluşur. Yüzde onu yastık ve yorganım; diğer onu ayakkabı ve çantalar; kalanlar da pantolondur , tişörttür, eşofmandır neyse!

''Yok, ben öyle şeyler sormam ya.'' diye atıldım. Üzerimdekiler güzeldi de, sormazdım ben.

Bir dakika şimdi ben evlenme teklifi almış ve kabul mü etmiştim? Tövbe bismillah, şimdi biz Özgür'le evlenecek miyiz? Yani istemeye gelecekler, söz ve nişan olacak, düğün olacak, nikah olacak... Kalbim tekrar coştu, ne yapmalıyım? Ben hiç evlilik düşünmemiştim, alışmışız baba evine. Aceleci mi davranmıştım? Hiç düşünmemiş, Özgür'ü direk kabul etmiştim. Özgür'den başkası olsaydı böyle hemen kabul edeceğimi sanmıyordum. Babam beni verir miydi ki? Okuyordum, o ne olacaktı? Özgür okumama bir şey demezdi canım. Her şeyi geçtim, Özgür'den iyisini mi bulacaktım? Gülen gözleri tüm gün hiç sönmemişti ; ilk bayramını yaşayan ve çok mutlu olan çocuklar gibiydi suratı. Allah'ım tipe bak, Bedir'e nasıl da gülümsüyor ve teşekkür ediyor!

Bilin bakalım şuan ne anlatıyorlar? Çiğ köftecideki karşılaşmamızın da aslında Özgür'ün isteği ile düzenlenmiş olduğunu. Zaten aksi takdirde biriyle sürekli tesadüfen karşılaşmalara ben de inanmıyorum. Kitaplar ve filmlerin klasik repliğidir bu.

Hep beraber evlere döndük. Özgür arabayla gelmişti ve önce beni, sonra Bedir ve Hande'yi bırakmıştı. Kapıdan girmeden evvel duraklayıp parmağımdaki yüzüğe baktım. Anneme şimdi söyleyecektim. İçeri girdiğimde yengemgiller de bizdeydi : Kübra, Fatma, Emine. Onların da yanımda olması beni biraz rahatlatıyordu. ''Annecim ve sevgili yengeciklerim, sizlere önemli bir şey söylemem gerek.''

Hepsi bakışlarını bana yöneltti. ''Hadi söyle de çatlatma bizi.''

''O kadar kolay değil Kübra yenge.''

''Ne var da o kadar kolay değil kız?! Evlenme teklifi mi aldın da kolay değil uğğhh? Söyle hadi.''

Emine yengem dalga geçmişti ama tutturmuştu vallahi. ''Evet yenge.''

''Ney evet?''

''Evlenme teklifi aldığım evet. Bildin.''

''Nee?!''
''Kız bizi mi kandırıyon?''
''Hadi be!''
''Peki ne dedin?''

Hiçbiri ciddiye almadı da bir Kübra yengem "Ne dedin?" dedi. Aşk olsun be! Sen de mi anne!

Ben daha bir şey demeden sorular geldi.
''Kim peki?''
''Tanıyor muyuz?''
''Adı ne? Nereden tanıyorsun?''
''Ne iş yapar?''
''Kabul ettin mi?''
''Emin misin?''
''Evlilik ciddi bir şey.''

Bana tüm sorulmuş ve henüz sorulmayıp sonraya saklanmış sorulara vereceğim cevaplar için bir dua etmeli herkes.


🌑🌒🌓🌔🌕🌖🌗🌘


Balkona çıkıp Ay'a baktım. Sapsarıydı. Hiç görmediğim kadar sarı. Sanki bir gece güneşi.

Telefonum titreyince baktım.


O değil de benden önce gitmeni beklemiyorduk Hayat 😁
22.16

Hayalini kurduğumuz gibi olsun ama tamam mı? Kahve yapmaya sen yardım et. Benim yerime de endişelen, telaşlan, heyecanlan Asude.
22.17

Tamamdır, o kısım bende♡
22.18

Sen de yüreğimde♡
22.18

O zaman hayırlı geceler kardeşim.
22.19
Ben de tatlı bir cümle yazmak isterdim de şair ruhum yok biliyorsun. Şair ruhum sende saklı.
22.19

Söylenmeyenlerde saklı olanları hissediyorum ben. Hayırlı geceler.
22.20


Asude'm, sen söylenmeyen çok şeyde saklısın!

Annem ve yengemlere akşama dek konuştuktan sonra Asude'ye koşmuş ve anlatmıştım. Fakat konu üzerine yorum yapamadan eve dönmek zorunda kalmıştım. Biz de mesajla konuşuyorduk işte.

Ay'a veda edip yatağıma sarılmaya koştum. Telefonu kenarı koyacaktım ki bir mesaj daha gelince bakmadan edemedim. Bu kez Asude değildi.


Seni sonsuza dek sobeledim bugün.
22.23
Bir ömür boyu ve bir ahiret boyu sobe, Hayat. Hayırlı geceler.
22.23


Loading...
0%