Yeni Üyelik
37.
Bölüm

Değerlenme Ve Değerlendirmeler - 37

@sukunettekelimeler

Araba. Yol. Derman. Asude.

Gecenin örtüsü etrafı bürümüş, karanlık yol iki yanında döşeli elektirk direkleriyle aydınlanıyordu. Derman arabayı sakince sürüyor, bir yandan da Asude'nin anlattıklarını dinliyordu. Olayları atladıklarında sıra konunun değerlendirilmesine gelmişti. Derman, Özlem'in kendisine son zamanlarda daha iyi davrandığını, eskisi kadar sert ve donuk kalmadığını, hatta bazen bazı davranışlarından bir umut sezgidiğini belirtmişti. Tabi hemen ardından ''bunlar benim aşık kalbimin yanılsamaları, üstüne alınmaları, görmek istediğini görmeleri olabilir tabi, korktuğum da bu.'' diye iliştirmişti cümlesinin sonuna.

''Özlem'den kolay kolay umut alan kimse yoktur, öyle sezdiysen bence bir şey vardır gerçekten,'' diye atılmıştı Asude. ''Tabi ben de istediğim şeye yoruyor olabilirim. İkinizin de üzülmesini istemiyorum sonuçta, o sebeple kesin bir şey de diyemiyorum. Ama bil ki ben seni destekliyorum Derman komiserim. Derman Abim. Tarafındayım. Yanındayım. Bu evlilikte tuzum bulunursa ne mutlu.''

''Allah razı olsun, sağ olasın Asude.''

Araya giren biraz sessizliğin ardından Derman kafasında dolanan soruları düşünmeden dile getirdi. ''Sence neden annesine söylemedi? Benden bahsetmedi yani? Ciddi olduğumu düşünmüyor mu hâlâ? Konu ben miyim evlilik meselesi mi? Gidip Özlemle yeniden mi konuşsam? Bu sefer yüzük mü alsam? Ya da annesiyle mi konuşsam önce?''

Asude hayretle yan tarafta direksiyon sallayıp yolu seyreden, bir yandan da bin bir planı peş peşe sıralayan adama baktı.

''Eheh, biraz sakin mi olsan Derman komiserim? Yüzük falan, uçtun.''

''Ne yapayım ya, Özlem bende akıl bırakmadı, ne var ne yok uçtu gitti, evet. Uçtu.''

''O uçan aklını havada yakala, yerine geri oturttur. Sonra da yavaş ol. Sorularına gelirsek, annesine söylememe sebebbinden emin değilim ama genelde bu tarz konuları zaten konuşup paylaşan biri değildir. Hislerinde ciddi olduğunu da anlamıştır herhalde, çocuk oyuncağı değil bu işler sonuçta, sen de koca adamsın, onunla açıkça konuşmuşsun. Konu belki de evliliktir. Şimdi düşündüm de, acaba ailesini bırakıp evlenmeye, kendine yeni bir aile kurmaya falan mı hazır hissetmiyor bu kız? Biliyorsun, evin geçimi çoğunlukla onun üzerinde. Bir çok şeyle ilgileniyor. Babasından kalma biraz maaş haricinde Özlem'in kazandığı var, bir de Tülin teyzenin yapıp sattığı el işerinin geliri var. Maddi kısmı geçtim, yıllardır birbirlerine tutunarak hayatta kalmışlar, yaşama sarılmışlar, çok alışmışlardır, zor olur ayrılması tabi. Bilemedim şimdi. Neyse... Sen bence yüzük almak gibi bir delilik yapma şu yakın zamanda. Özlem'e biraz daha zaman ver.''

Asude'nin cümlelerinin hepsi Derman'ın zihninde ayrı pencerelere kapı açıyordu. Daha sonra ayrınıtlı üzerinde duracaktı bunların.

''Annesiyle konuşayım mı peki?'' deyip bu fikir hakkında da yorumunu almak istedi.

''Bilmiyorum ki. Olabilir de olmayabilir de... Sen bilirsin. Ama bence Özlem çok kızabilir, ondan habersiz yapma, hem ne diyeceğini bilmiyorsun ki Tülin teyzenin de.''

''Acı patlıcanı kırağı çalmaz.''

Kararsızlık tohumları Derman'ın içinde filizlenirken araba yine bir sükuta bürünmüştü. Geçen dakikaların ardından Derman birden ''Bunlar neden böyle düşünüyor ya!'' diye sitemle ve sesini yükselterek söylendi. Sessizliğin aniden bölünmesi camdan dışarıyı usulca seyreden genç kızı ürkütmüştü. Elini göğsüne götürüp sakinleştikten sonra ''Kim onlar?'' dedi merakla.

''Kim olacak işte, Yiğit, Özlem! Ve onlar gibi olan herkes.''

''Neyi kast ettiğini neden anlamıyorum peki?''

''Özlem, annesini ve kız kardeşini bırakmış olacağını düşünüyor, onların sorumluluğunu omuzlarında hissediyor, bu yüzden evliliğe sıcak bakmıyor. Yiğit desen Şeyda'nın sorumluluğunu üstleniyor içten içe, ona babalık yapıyor ve evlenmeyi düşünmüyor. Onu emanet görüp büyütmek istiyor, hiçbir kızın da bebekli-çocuklu bir adam olarak onu kolay kolay kabul edeceğini sanmadığı için direk uzak duruyor evlilik işinden. Nasıl iş bu ya! İkisinin birden olabileceğini kabul etmek neden zor?''

''Haklısın,'' diye mırıldandı Asude. Oysa bütün dikkati şimdi bu duyduklarına kaymıştı. Yiğit gerçekten böyle düşünüyor ve bu sebeple evlenmeyi düşünmüyor muydu? Ne saçma şeydi o canım! Yeğenini böylesine sahiplenip hayatında önemli bir yere koymasıyla gurur duyarken, öte yandan da hiçbir kızın bebekli-çocuklu bir adam olarak onu kolay kolay kabul etmeyeceğini düşünmesine üzülmüş, şaşırmış, sinirleri bozulmuştu.

''Birini gerçekten seversen her şeyiyle kabul edersin.'' diye mırıldandı.

''Ben ikisini de seviyorum, Yiğit'i de Şeyda'yı da, onu her şeyiyle kabul ederdim. Kendi evladı gibi gördüğü bir çocukla da.''

Derman gaza gelmişti. Heyecanlı heyecanlı onayladı Asude'yi. ''Aynen öyle! Herkes sen gibi düşünse keşke!''

Sola sinyal verdikten sonra yandaki kıza doğru kısa bir bakış attı. Konuyu biraz ona doğru çekmek istedi, çünkü akşam yemekten sonraki garip davranışları ve az evvel Yiğitten bahsettiğinde ötelere dalışı gözünden kaçmamıştı.

''Eee sen ne düşünüyorsun evlilik hakkında?''

''Ne düşüneyim, evlilik evliliktir işte. Zamanı gelince nasipse olur.'' diye geçiştirmek üzere kem küm etti genç kız. Derman'ın yüzündeki ifadeden bununla yetinmeyeceğini anlayınca işi dalgaya vurmak ve konudan kurtulmak istedi.

''Ben sadece soyadımı pek sevmiyorum. Değişik bir şey Baymak. O değişsin diye evlenmeyi istiyorum işte. Tek artısı bu.''

Derman büyük bir kahkaha atıvermişti. Onun kahkası üzerine Asude de gülümsedi. Topu çevirdiğini düşünerek rahatlamıştı. Ta ki Derman'ın ona imalı imalı bakıp yaptığı yorumu duyana dek.

'' Karacan güzel bence. Asude Karacan. Yakıştı. Sence?''

Asude'nin gözleri kocaman açılmış, şok içinde bakakalmıştı yandaki adama. Ânında kızarmaya başlamıştı, ki bu pek başına gelen bir şey değildi. Sıcak basmıştı sanki. Camı açtı aceleyle.

''Ne diyorsun Derman komiserim ya, komik değil!'' diye afallamışlık ve sitem karışımı bir ses tonuyla söylendi. ''Sen beni heyecandan öldürmek mi istiyorsun genç yaşta, annem mürtvetimi göremeden.'' diye kendi içinden devam etti.

Derman, kızın halini fark edince üzerine gitmek istemedi. Ama yüz ifadesini görünce keyfi aşırı yerine gelmişti. Sırıttı. Vardı işte aşikar olan bir ilgi, sevgi, duygu.

''Tamam ya, sakin ol, şaka.''

''Şakaların beni öteki tarafa götürmeden eve varsak bari.''

''Vardık zaten, iki dakikaya evinizin önündeyiz efendim. Adrese teslimat. Sağ salim.''

Genç kız rahatladı. Daha fazla utanmak istemiyordu bugün. Kotası dolmuştu. Kendini yatağa bırakıp erkenden uyumaktı tek dileği. Derman'a teşekkür edip içeriye girdikten sonra ev ahalisiyle on dakika oturup odasına geçti. Namazını kılıp yatağına girdi. Uyuyacaktı. Tabi yaşadığı her ânı tekrar tekrar kafasından geçirirken suratında oluşan aptal gülümseme ve içindeki aşık kıpırtılar müsaade etseydi.


Loading...
0%