Yeni Üyelik
51.
Bölüm

Karga Ve Manda - 51

@sukunettekelimeler

Asude. Yiğit. Şahin. Araba.

(Ne oluyor birden demeyin ey dostlar Asude çileden çıkmışsa her an her şey olabilir)

Şahin'in götüreceği ve Yiğit'in sahtesiyle değiştirmesi gereken belge teslim edilmek üzere yolda, yani Şahin'in ceketinin cebindeydi. Planları, Şahin'in yaptığı değişiklik sebebiyle suya düşmüştü ve ekipçe kara kara düşünmüşlerdi ne yapacaklarını. Yiğit hariç, çünkü kendisi fiilen görevli olarak çoktan Şahin'in yanına doğru yola çıkmıştı o süreçte. Derman, ekibi Asude'nin yardımını kullanmak konusunda ikna ettiğindeyse bunu son ana dek Yiğit'e söylememişti. Eh, hayatta kabul etmezdi çünkü! Yiğit'in yakalanmasındansa Asude'nin desteğini kullanmayı tercih etmişlerdi. Asude de zevkle kabul etmişti. Yiğit'e istenmeyen tüy dibinde biter başlıklı bir senaryo hazırlamış olacaktı sonuçta.

Asude aceleci adımlarla Şahin'in arabasına doğru yürüyordu. Şahin görünürlerde yoktu çünkü onu oyalamak için Ada iş başındaydı. Sorun şu ki Ada'nın planı pek işlememiş, Şahin araca geri dönüyordu! Arabanın bir kapısı açıktı ve Yiğit aracın içerisinde değiştirmesi gereken belgenin orjinalini arıyordu. Tabi bu arayış boşunaydı, belge Şahinle birlikte adamın ceketinin cebindeydi. Ada tarafından teyit edilmişti.

Önlerde aradığını bulamayan Yiğit bir umut arka tarafa bakarken, Asude arabaya doğru gelen Şahin'i fark etti. Adam elindeki telefona baktığı için arabasının açık kapısını göremiyordu neyse ki. Kız adeta koşarak arabanın yanına ulaştı ve Yiğit'i arabanın içine ittirdi. "Saklan!" Bu ittirişte kullandığı güç sebebiyle Yiğit aniden arka koltuğa yapışmıştı. Ne olduğunu idrak etmeye çalıştı, ardından "İntikam mı alıyorsun, o nasıl güç kullanmaktır be insafsız!" diye geçirdi içinden. Bu masum hisleri kısa sürdü çünkü hemen sonra bulundukları konumu ve görevi anımsadı. Onun burada ne işi vardı! Genç adam düşündükçe çığrığından çıkıyordu ama elmecbur Şahin'in yakınlardan gelen sesini duyup saklanmak için arabanın içinde iki büklüm olmuş, arka koltuğun önünde yere eğilmiş, Şahin görmesin diye de tam şoför koltuğunun arkasında çökmüştü. İçinden kibarca sayıp söverken koltuğun üstündeki hırkayı kafasının üzerine alıp iyice gizlendi.

Asude, Yiğit'i arabaya doğru ittirdikten hemen sonra Şahin'e doğru ilerledi ve Yiğit'i görmemesi için adamın çaprazında dikilip yönünü çevirmesini sağladı.

"Şahin abi! Nasılsın?"

Nefes nefese kalmıştı genç kız. Yine de belli etmemeye çalışıyordu. Şahinse onu karşısında gördüğüne biraz şaşırmıştı.

"Asude? İyiyim, sağ ol. Sen nasılın? Ne yapıyorsun burada?"

"Buralarda işim vardı, seni gördüm uzaktan, yanına geldim." Eh yalan değildi. İşi onu oyalamaktı. Uzaktan görüp koşarak gelmişti. Ayaküstü biraz lafa tuttu adamı. Sonra da işleri istediği doğrultuya sokmak için kafasında ne yapabileceğini planlayıp bu ani planı devreye soktu. İlk aşama, Şahin'in kendisini bir yere bırakmasını istemekti. Sahil kenarında birisiyle buluşacağını ve eğer yolu üstündeyse ve kendisini bırakıp bırakamayacağını sordu. Şahin de hemen kabul etti. Yolu üstü olmasa bile bırakacağını biliyordu zaten genç kız.

Arabaya bindiklerinde de Şahin'in dikkatini arka taraftan uzak tutmak için çene çalıp durmuş, adamın kendisinden tarafa bakmasını sağlamıştı. En nihayetinde Şahin şoför koltuğuna, Asude de hemen yanına oturduğunda genç adam besmeleyle arabayı çalıştırdı ve yola koyuldular.

Kendisini bulduğu duruma inanamıyordu her ikisi de. Yiğit resmen arkada kaçak yolcu gibi gizlenmiş, önde sevdiği kızla Şahin oturuyor; Asude de arkada gizlenen sevdiği adamdan haberdar, yanında Şahinle yolculuk ediyordu. "Hayatımda daha garip ve saçma bir an yaşayamam herhalde!" diye içinden geçirdi genç kız.

Bir süre sessizce gittikten sonra Şahin bir konu açmak amacıyla konuştu. Ve bu konuyu bilinçli olarak açtığının kendisi de farkındaydı, araçtakiler de. "Galiba geçen gün Nil'le evlilik görüşmesi yapmak için misafirleriniz varmış."

"Evet, sen nereden biliyorsun?"

Asude artık şaşırsa mı yoksa şaşıramayacak denli kabullense mi bilemiyordu! Haberler ne çabuk yayılıyordu yahu şu dünyada!

"Anneme annen söylemiş galiba."

"Hıım anladım," diye mırıldandı. İnanırdı. Annesinin ağzında bakla ıslanmazdı.

"Nasıl geçti? Ne düşünüyor bizim ufaklık?"

"Olumlu bakıyor aslında, tabi biraz daha tanımak istiyor. Evlilik için erken mi diye kararsız kaldı ama anladığım kadarıyla çocuğu da beğendi. Bakalım, kısmet."

"Hayırlısı olsun inşallah. Vay be, Nil bile bu toplara girdi ha? Benim gözümde hâlâ küçükler, inanasım gelmiyor."

"Bir de bana sor!"

"Ee peki sen? Evlilik gibi bir düşüncen var mı? Planların ne? Mezun da oldun."

Bu beklenmedik soru Asude'yi germiş ve afallatmıştı. Özellikle de arka tarafta ağzından çıkan her sözcüğü duyan Yiğit varken... Ama bir dakika, bunu avantaja da çevirebilirdi.

"Var aslında ama bakalım, nasip. Şu an bir iş kaç iş başvurum var, özellikle biri konusunda umutluyum ve hevesliyim. İnşallah olacak gibi. Çalışma hayatına atılacağım. Başka planım yok, ne olsun. Baiımı dertten tasadan uzak tutayım yeter. Gerçi bir yanım maceraya aksiyona atıl demiyor değil!"

Var mı?! Ne yani evlilik gibi bir düşüncesi vardı öyle mi? Peki kiminle? Asıl anahtar soru buydu genç adam için. Damat kim, aklındaki kimdi? Yahut kimse yok da yalnızca düşünce mi vardı? Aşık aklı karışmıştı adamın. Bir de neden gidip onu seven Şahin'e evlilik düşüncem var diyordu ki bu kız! Delirtecekti adamı! Sinirlenmişti. "Hasbinallah!" diye istemsizce iç çekip mırıldandı. Fakat bu fısıltıyı Şahin de duymuş, sesin nereden geldiğini anlamak için dönüp yanındaki genç kıza bakmıştı.

"Bir şey mi dedin Asudecim?"

"Senin o isme eklediğin ekin... Sabır Yiğit, sabır!"

Asude içinden Yiğit'e "Homurdanmadan dursana iki dakika be adam!" diye kızarken yapmacık bir tebessümle Şahin'e baktı. "Kendi kendime söylendim öyle işte aklıma gelecek planlarım gelince."

"Hıı anladım."

Asude yeni bir işfa durumuyla yüz yüze kalma tehlikesine karşın "Radyoyu açabilir miyim?" diye sordu Şahin'e. En azından müzik sesi arkadan gelebilecek olası kısık seslerin duyulmasını engellerdi!

"Tabi, o zaman sıradaki şarkı sana gelsin."

Asude yalnızca tebessüm ederken radyoda çalan şarkı arabada duyulmaya başlandı.

"Gel ya da git böyle yapmaSensiz kalbimde sızı varSon nefese kadar değilseUnuttuğun bir sözün varSev ya da git, öyle bakmaArtık canımı acıtmaŞansını fazla zorladınBen de insanım sonuçtaBen de delirebilirdimYoldan çıkabilirdimYapmadım, kıyamadım sanaHep keyfini bekledimYollarını gözledimBir küçük kıvılcım istedim"


"Sıradaki şarkı sana gelsinmiş, sen kime şarkı hediye ediyorsun kardeşim!"

Yiğit adeta sabır küpüne dönüp öne atlamamak için kendisini tutarken, araba sessizliğe gömülmüştü. Şahin'in yüzünde sinsi bir gülüş vardı. Asude uzaklara dalmıştı. Yiğit gözlerini kapatmış ya sabır çekiyordu. Arada bir kendisini tutamayıp yine içinden saydırıyordu. "Ben şimdi bi deliricem, yoldan nasıl çıkılır cümle alem görecek"

Arabayı benzinliğe yanaştıran Şahin "Depoyu bi dolduralım," diye açıklamada bulundu. Asude başını salladığında Şahin emniyet kemerini çıkarttı. "Bir de markete ve lavaboya uğrayacağım. İstediğin bir şey var mı?"

"Yok, teşekkürler."

Şahin'in arabadan indiğini belli eden kapı kapanma sesini işitti Yiğit. Ama hâlâ arabanın yanındaydı. "Kardeşim depoyu dolduralım," deyişini işitti. Asude de onu takip ediyordu bakışlarıyla. Şahin markete girip gözden kaybolduğunda genç kız arkasına dönmeden "Gitti, çık da nefes al istersen," dedi.

Yiğitten ses gelmeyince Asude arkasına dönüp iki ön koltuğun arasından başını uzattı fakat aynı anda genç adam da üzerindekini kaldırıp Asude'ye laf yetiştirmek için öne doğru atılmıştı. Kafaları tokuştuğunda ikisi de ne olduğunu şaşırmış, arabada iki farklı "Aaağğhh!" sesi yankılanmıştı.

Yiğit çabuk toparlanıp sevdiğine baktı endişeli gözlerle. Suratını acıyla buruşturmuş, başını tutuyordu. Az evvelki sinirini unutup ilgilenmek için kıza doğru yaklaştı. "İyi misin Asude? Çek elini de bir bakayım."

Yiğit'in hafifçe yaklaşması yüzünden heyecanlanmıştı kız. "Neden tuvaletim gelmiş gibi hissediyorum ve kalbim çıkacak gibi atıyor ve sıcakladım?" Sebebinin kendisine bir şey oldu korkusuyla yanaşan adam olduğunu fark edince "adamın dibinde olduğun için olabilir mi!" diye kendi sorusuna yanıt verip çabucak geri çekildi. Bu hislerin etkisinden kurtulmak için başka şeylere odaklanmalıydı, mesela ona kırgın ve kızgın olması! Evet evet!

"Kafatasımı çatlattın!" diye çıkıştı genç adama. Az önceki kendinden geçmiş ifadesinin yerini çatık kaşları ve ciddiyeti almıştı.

Bu tepkiye şaşıran Yiğit de 'buna iyilik mi olur' moduna girip aynı şekilde karşılık verdi.

"Asıl sen benimkini çatlattın!"

"Kalın kafalı olan ben değilim!"

"Ha kalın kafalı mı oldum şimdi?"

"Oldun demek ki! Hem n'apıyorsun sen, nerdeyse yakalanıyorduk, sessiz olsana!"

"Asıl sen ne yapıyorsun?! Burada ne işin var! Ben sana demedim mi karışma diye?"

"İstersen bunu sonra konuşalım tartışalım, şuan buradayım sonuçta. İyiki de buradayım! Yine hayatını kurtarıyorum. Talihsiz hacıyı deve üstünde yılan sokarmış. Ben olmasam çuvallayacaktın."

Yiğit sesli bir şekilde "Ya sabır! Ya sabır!" diye iç çekti. "Konuçacağız bunu!"

Asude pek etkilenmemişti. "Tamam, sözüm olsun. Sen değiştireceğimiz belgeyi ver bana."

"Halledebileğine emin misin?"

"Evet, gerçeği cebinde."

"Adamın cebindeki belgeyi nasıl alıp yerine yenisini koymayı planlıyorsun?"

"Onu ben halledeceğim! Ver sen hadi."

Yiğit mecburen cebindeki belgeyi Asude'ye uzattı. Asude ise çantasına sokuşturdu hemen. Camdan baktığında marketten çıkmak üzere olan adamı gördü. "Şahin geliyor,"

Yiğit yeniden gizlendi, Şahin şoför koltuğuna yerleşti, Asude yolu seyretti ve yolculuk devam etti.

Nihayetinde sahile gelmişlerdi. Şahin arabayı boş bir yere park etti. "Geldik efendim."

Asude kolundaki saate bakıyormuş gibi yaptı. "Oo daha erkenmiş, arabayla gelince çabuk oldu tabi. Şimdi beklemem lazım biraz. İşin yoksa biraz gelsene sen de, sahil havası alırsın? Otururuz beş on dakika?"

"Olur, zevkle."

- "Zevk dediğin ecelin olmasa Şahin!"

Asude ve Şahin arabadan inip deniz kenarına doğru yürümeye başladı. Yiğit, uzaklaştıklarına emin olunca büzüldüğü yerden çıkıp koltuğa oturdu ve camdan baktı. Şahin ve Asude yan yana yürüyorlardı ve Yiğit'in içi gidiyordu.

Bir banka oturduklarında biraz etrafı seyretmiş, biraz da gemilerden, havadan, sudan, etrafta koşturan çocuklardan konuşmuşlardı. Az sonra Asude kollarını birbirine bağladı ve olduğu yerde büzüştü. "Uff deniz kenarı da esiyormuş ha, serin oldu."

"Üşüdün mü?"

"Evet ya üşüdüm biraz. Ay yanıma hırka falan da almamıştım. Keşke alsaymışım."

"Ceketimi vereyim mi, yani yanlış anlamazsan?"

Asude'nin amacı da buydu ya zaten! Hedefine ulaşmış olmanın mutluluğunu gizleyip masumca başını salladı. "Oluur, yok neden yanlış anlayayım. Sadece incelik yani sonuçta. Ben de bir keresinde hırkamı erkek bir arkadaşa vermiştim üşüdü diye mesela. Niyet önemli."

Şahin'in ceketini giyen genç kız şimdi planının bir sonraki aşmasına geçmeliydi. Şu ana dek her şey tıkırında gidiyordu.

"Simit alalım mı? Canım istedi şuradaki simitçiyi görünce! Yer miyiz?"

"Olur, yeriz."

Genç kız etrafına bakınır gibi yapıp kaşlarını çattı. Güya simit parası çıkartacaktı. "Allah'ım ya, çantam arabada kalmış."

"Sorun değil, simitler benden olsun."

"Simitler senden olsun tamam ama sonuçta çantama ihtiyacım var Şahin abi, eheh. Sen gideceksin ben burada kalacağım malum. Sen simitleri al, bir de yanına şu büfeden çay, ben gidip arabadan çantamı alayım?"

"Ben ikisini de hallederim, otur sen."

"Yok olur mu öyle şey, simitleri al sen, arabadan çantamı bi koşu alır gelirim ben."

"İyi tamam o zaman," diyen Şahin cebinden anahtarları çıkartıp kıza uzattı.

Şahin simitçini olduğu tarafa doğru yürürken, Asude de hızlı adımlarla arabaya ulaştı. Kilidi açtıktan sonra ön tarafa geçip bilerek arabada bıraktığı çantasını almak niyetiyle koltuğun ucuna ilişti. Çantasından çıkarttığı belgeyle Şahin'in ceketinin cebindeki belgeyi değiştirirken, Yiğit yine çatık kaşlarla ona bakıyordu. Ona ve üzerindeki ona ait olmayan cekete.

"Belge işi tamam!" deyip arabaya bindiğinden beri ilk kez Yiğit'e baktı ve adamın hoşnutsuzluğunu ortaya seren suratıyla karşılaştı. Şimdilik bu durumu es geçti ve gerçek belgeyi Yiğit'e uzattı. "Buyrun Yiğit komiserim!"

Yiğit kağıdı aldıktan sonra Asude çantasını koluna takıp arabadan çıktı ve ön kapıyı kapattı. Aracın etrafından dolaşıp arka tarafa yürüdü ve Yiğit'in bulunduğu yerin yanında durdu. Şahin'i kontrol etmek için sahil tarafına baktığında büfede çay aldığını gördü. Çabucak arka kapıyı açıp Yiğit'e baktı. "İn hadi."

Yiğit hızla arabadan inmişti. Asude kapıyı kapatıp kapıları kilitledi ve anahtarı üzerindeki ceketin cebine koydu. Adamın hâlâ bir kaç adım ötesinde dikildiğini fark edince sakince azarladı. "Uzaklaşsana, niye burada duruyorsun!" Ardından kendisi de dönüp sahile doğru yürümeye başladı. Belge hallolmuştu. Yiğit'i arabadan da çıkartmıştı. Görevi tamamlamıştı.

Aynı banka oturup Şahin'i bekledi. O da bir kaç dakikaya elinde simit poşeti ve çaylarla gelmişti. Simit yiyip çay içtiler ve simitleri biraz da kuşlarla martılarla paylaştılar. Telefonu titreyince belki önemli bir şey vardır diye bakmak istedi genç kız. Sonuçta Derman'dan yahut Okan başkomiserden falan haber gelebilirdi.

Ama yanılmıştı, mesaj Yiğittendi.

- Yeter uzatmayın hadi, işim çıktı de, arkadaşlarım gelmiş falan de, gitsin şu adam. Hallettik nasılsa

"Buna ne oluyor ki?" diye içinden geçirdi, Asude. Hemen sonrasında Yiğit'in demek ki gitmediğini, hâlâ buralarda olduğunu düşündü. İyi de neden buradaydı hâla bu adam, Allah Allah.

Neyse ki Şahin "Arkadaşların herhalde," dedi, geldiler mi anlamında.

"Evet arkadaşım mesaj atmış. Buradaymış."

Yalan değildi. Yiğit arkadaşıydı ve buradaydı. Kimi kandırıyorduysa...

"Ben kalkayım o zaman."

Şahin ve Asude vedalaştılar, kız teşekkür etti, ardından Şahin arabasına binip gitti. Yiğitse soluğu Asude'nin yanında almıştı. Tabiki onu Şahinle baş başa bırakıp gitmemiş, biraz ötelerde beklemişti!

Banka kendisini bırakan genç adam anında yönünü genç kıza dönmüş ve konuşmaya başlamıştı.

"Şimdi sözünüzü tutma zamanı hanımefendi! Ne işin vardı senin burada, operasyonun ortasına?"

"Canım sıkıldı, burnumu işlerinize sokmak istedim."

"Hasbinallah! Asude benimle dalga mı geçiyorsun?"

"Git ekip arkadaşlarına sor. Sana açıklama yapmak zorunda değilim."

"Onlar mı yolladı seni?!"

"Evet."

"Nasıl ya? Allah'ım sen aklıma mukayet ol! Hepsi bir yandan geliyor. Geldi mi üst üste geliyor. Delireceğim bu gidişle!"

"Aman delirme, daha gençsin yazık."

"Delirtme o zaman!"

"Ben ne yaptım be!"

"Sana aşık bir adamın yanına geldin. Arabasına bindin. Ona tebessüm ettin. Onunla konuştun. Sana şarkı hediye etti. Sahilde oturdun. Ceketini giydin. Simit yiyip çay içtin. Daha ne yapacaksın?" demek istese de son anda frenledi kendini.

"Madem bizimkiler seni göndermek istedi, kabul etmeseydin ya! O adam bir suç örgütünün içinde ve sana karşı da bazı hisler besliyor, farkında mısın? Bu, işi daha da kötü kılıyor.''

Asude'nin aklına Okan başkomiserin ondan operasyon konusunda yardım istemesi sebebiyle Şahinle buluştuğu akşam ve oradaki konuşmaları geldi. Şahin ona ''Cevap vermek zorunda değilsin ama sormadan edemeyeceğim, kalbinde bir başkası olduğu için mi?'' dediğinde nasıl ''Başkası mı? Yoo. Yok başkası.'' diye bir tepki verdiği, ama adamın ona inanmadığı... Hatta ''İnandım farz et.'' demişti. Asude bile henüz Yiğit'e olan aşkına inanmak istemezken o ''Dilinin söyledikleri ile gözlerinin ve mimiklerininki birbirini tutmuyor gibi. Bence tam anlamış değilsin ama bu sorunun cevabı senin verdiğinden farklı. Söylemek seni seven biri olarak zor da olsa, kalbinde birisi var diyebilirim. Bahse girerim aşıksın, ama yolun başındasın.'' demişti.

Bundan dayanak alarak dik başlılığını sürdürdü. ''Yoo, o benim başkasını sevdiğimi biliyor. Bu yüzden işleri daha kötü hale sokmuyor.''

Asude'nin ağzından çıkanlar önce Yiğit'i, ardından kendisini sarsmıştı. Genç adam resmen sevdiği kızın ağzından 'birisini sevdiğini' işitmişti. "Kalbime balyozla vuran kim?"

Asude ise kendisine sayıp sövmeye başladı. "Ya of, şimdi başkasını sevdiğimi düşünecek, ben ne yaptım!"

"Demek öyle..."

Yiğit içinde kopan fırtınalara inat sakince sarf etmişti bu sözlerini. Kırılmıştı, canı acıyordu. Bütün gücü çekilip alınmıştı. Yıkılmıştı. Tam seviyorum derken sevdiğinden bunları duymak da mı vardı bahtında?

"Öyle," diye mırıldandı Asude, elmecbur. "O kişi sensin" deyip adamın yanlış anlamasını düzeltecek durumda değildi. "Başka bir şey var mı hesabını sormak istediğin?"

"Var. Senin amacın ne? Çok merak ediyorum."

Asude şaşırmıştı. Neyden bahsediyordu ki şimdi bu adam?

"Nasıl yani?"

"Karga mandayı babası hayrına bitlemez. Yani böyle her işime burnunu sokup bana yardım ediyorsun, bir şeylerden kurtarıyorsun falan. Senin bundan çıkarın ne?"

"Çıkarım falan yok," dedi genç kız asabiyetle. "Seni seviyorum sadece, sebebi bu,"

Yalnızca onunla olmak, ona yardımcı olmak, onu görebilmek, yanında durabilmek için yapmıştı bunları en başından beri. Bugünkü olay hariç. Onun sebebi başkaydı. Okan komiser kendisi yardım istemişti.

"Hem sen bana karga mı diyorsun?! Çok ayıp ya! El insaf! Neyse kendinin de manda olduğunu kabul etmiş oluyorsun en azından."

Yiğit istemsizce gülüp sabır çekti. Bu halde bile ona gülebiliyordu ya, hayret etti kendisine! Hemen ciddileşti. ''Konuyu dağıtma.''

"Ne çıkarım olacak ya? Kiminin parası kiminin duası! Duanı almak için şey ediyordum. Sen de dua edersin artık! Hem bin bilsen de bir bilene danış demişler Yiğit komiserim, siz neden bu kadar çekiniyorsunuz insanlardan yardım almaktan? Ayıp değil suç değil. Bazen destek almak lazım; kendimiz yetemiyorsak, yetsin diye birinden rica etmek lazım."

"Haklısın. Zaten suç bende, nerden bulaştım ben seninle bu işleri yapmaya? En başında müsaade etmeyecektim hayatıma böyle dahil olmana."

Asude, Yiğit'in son sözüne alınmıştı. Genç adam hayatının işle ilgili olan kısmına dahil olmasını kast ederek söylemiş olsa da kız öyle algılamamıştı. Aşık kalbi incinmeye hazırdı.

"Kör satıcının kör alıcısı olur! Birdaha da müdahil olmam hayatınıza Yiğit komiserim, korkmayın!"

Sözlerini söyleyip hızlıca kalktı ve uzaklaşmaya başladı. Gözleri dolmuştu. Canı yanıyordu.

İkisi de farkındaydı ki aralarına bugün hiç olmadığı kadar mesafe döşenmişti. Bilmedikleri şeyse bu mesafelerin ikisinin de canını yaktığı, kalbini kırdığı ve imtihanı olduğuydu.


Loading...
0%