Yeni Üyelik
5.
Bölüm

•Kendimize Mektup• 5

@sukunettekelimeler

~ 4 Temmuz 2017 Salı


Elindeki zarfa merakla baktı Alperen.


Gönderen: Gül Kazandı


Gönderilen: Gül Kazandı


Gül Kazandı değil, diye düşündü. Gül Sarsmaz. Kazandı, kızlık soyadıydı onun. Zarfı kendisine Gül'ün annesi vermişti. Karısının annesi yani. Kendisi zaten okuma yazması olmadığı için açmamış.Zarfı açıp katlanmış pembe kağıdı çıkardı.


20.12.2013


Merhabalar sevgili ben,


Bizimkiler söyledi, Betül hoca dört yıl sonraki kendimize mektup yazmamızı istemiş. Sınıfça dört yıl sonraya postalayacağız. Ben dün yoktum, o yüzden bugün yazıyorum. Aslında güzel bir fikirmiş. Acaba bu süreçte neler değişti? Çünkü kısa zamanda bile bir çok şeyin değişebileceğini öğrendim ben. Eskiden hep gülerdim. Çok neşeliydim. Zamanla dışlandım. Yeri geldi kilolarımla dalga geçtiler, yeri geldi saçlarımla. Kimseye çaktırmadan kırıldım. Parçalara ayırdılar, sesimi duymadılar.


Ben ne yaptım? İnadına güldüm! Böyle devam et Gül! Senin adın bile Gül be! Tabi güleceksin! Hayat somurtmak için çok kısa! Keşke herkes anlasa.


Fakat biliyorum, bazen insanın hüzne ihtiyacı oluyor. Biri yanına gelip "iyi misin" diye sorsun istiyor. Yüzü gülerken, içinin bir mengeneyle sıkıldığını görsünler istiyor bazen insan.


Henüz böyle birine rastlamadım ben. Peki ya sen? Ah! Haklısın, sen ve ben aynı kişiyiz. Kafam karıştı, ne yazacağımı şaşırdım. Eğer karşına senin için endişelenen, senin için bir şeylerden vazgeçen, en basiti sana -bana yani- -yani bize- halini hatırını soran biri çıkarsa onun için her şeyi yap. Gül yerine güllaç demeyen, (kilolu olduğum için bana güllaç diyorlar, yemek ismi ya - unutacağını sanmıyorum ama yine de hatırlatayım ne olur ne olmaz) , hatta ileri gidip "Gül-aç" diye dalga geçmeyen birileri! Annem ve babam hariç, birileri...


Bu gidişle beni kimse sevmez. Kilo da veremiyorum. Ne yapayım, hastayım ben. Keyfimden kilo almıyorum. Su içsem yarıyor. Ben istemez miyim biraz zayıflamayı? Ama neymiş, iyice kuvvetten düşermişim. Öyle söylüyorlar.


Ah be gül! En güzel zamanlarını, lise dönemini de yalan gülücüklerle geçiren bahtsızım! Bahtsızım işte ne yapacaksın. Sen yine de inadına gül, Gül!


4 yıl evvelki Gül


Alperen elindeki pembe kağıdı önündeki masaya bıraktı. Gözlerini yumup ağrıyan başını ovuşturdu. Gül...Yüreği güzel kadın.


Onu tanıdığında hep gülüyor, etrafa çok neşeli, kiloları ile barışık bir kız izlenimi veriyordu. Uzaktan akrabalardı, düğün dernekte görüyordu onu. Fakat aşık değildi. Ta ki bir keresinde Gül, iftardan sonra herkes bahçede oturup sohbet ediyor ve çaylarını yudumluyorken, yalnız başına balkondan onları izlerken ona "İyi misin? Bir sorun yok ya?" dediğinde ağlayana dek.Nasıl olduğunu sorunca Gül'ün ağlamaya başlaması, onun kalbinde bir şeylere dokunmuştu.


"Ço-çok teşekkür ederim. İ-iyi gibiyim." Şimdi daha iyi anlıyordu "iyi gibiyim" deyişinin nedenini. Gibiyim. Ama iyi değildi, iyiymiş gibi yapıyordu.


O akşam biraz sohbet etmişlerdi. Daha doğrusu sessizce oturmuşlardı ve tanışmışlardı. Arada bir Gül'e nasıl olduğunu soruyordu. O akşamdan üç ay sonra yine bir düğünde görmüştü onu daha zayıf bir halde. Sonra biraz daha zayıflamıştı. Biraz daha. Bu esnada düğün, iftar, aile yemekleri gibi etkinliklerde yine biraz sohbet ediyorlardı. On beş dakika, yirmi dakika, belki yarım saat. En az yarısı da susarak geçiyordu bu zamanların. Telefonlarını almışlardı birbirlerinin. Alperen'in yardıma ihtiyacı olduğu her an ona yardıma koşuyordu. İyi anlaşıyorlardı, çok konuşmuyorlardı. Kız kardeşine hediye mi seçecek, Gül yardım ediyordu. Annesine sürpriz yemek mi hazırlayacak , Gül yardım ediyordu. Bu yardımları daha iyi kavrıyordu şimdi. O zaman düşündüğü gibi saf ve yardımsever olmaktan öte, kendisini umursayan birini umursuyordu Gül.


Onunla evlenmek fikrini ailesine açtığında Gül yine zayıf bir kız değildi ne kadar kilo verse de, fakat Alperen bunu dert etmiyordu. Yüreğini sevmişti onun. Evlenme teklifine şaşırmış, ağlamış, inanmakta zorlanmıştı.


"Ah Gül! Bu mektupla aklımda kalan soruları da cevapladın." diye düşündü Alperen.


Ve haklıydı Gül. Dört senede çok şey değişmişti. 2016'da evlenmiş, 2017'ye tekabül eden mektubu okuyamadan, doğum esnasında, hem verdiği kilolardan dolayı ağırlaşan hastalığı hem de zor geçen doğumun etkisiyle vefat etmişti. Geriye bir kaç anı, bir de bebek bırakmıştı. Alperen, kızının ismini de Gül koymuştu. Baktıkça annesinin yüreğini görebilmek için.


"Mektubun dört sene öncesinden bana uzanan bir el oldu Gül."


Ah Ölüm! Ah Hayat! Ne zaman birbirlerine karışacakları belli olmuyordu ölüm, hayat, mutluluk ve hüznün.


Loading...
0%