Yeni Üyelik
10.
Bölüm

10 - Boşluk

@sukunettekelimeler


Yanındaki adam Mervan'a sertçe çarpınca geri sendelemişti Mervan. Nidal, Mervan'ın gözlerine takılı kalan korkulu bakışlarını yavaşça ayırdı oradan ve genç adamın "Kardeşim!" diye bağırarak koştuğu yere çevirdi. Az evvelki acı aynı acı ve korku aynı korkuydu genç kızın yüreğinde ama okun yönü değişmişti birden bire.

Bir uçurumun dibine doğru düşüyordu ve bu sonu gelmeyen bir düşüştü sanki. "Eymen Mahir.." diye fısıldadı, olduğu yerde donakalmış ve hareket edemiyordu. Her zerresi acıyla sarsılıyordu. Islak yanaklarından habersiz yürümeye başladı korkarak, ağır ağır. Sanki oraya varmaz ve olanlarla yüzleşmezse hiçbir şey yaşanmamış olur, her şey eski haline döner gibi geliyordu Nidal'e. Ama sonunda oraya vardı, kendini zor taşıyan dizleri kırıldı ve yere çöktü. Her şey gerçekti ve yaşanmaktaydı.

Suratı kan içinde kalan adamın yüzüne götürdü ellerini, parmaklarıyla kanları silmek istercesine gezdirdi yüzünde. Bakmaya, dokunmaya kıyamadığı ama kanlar içinde kalan yüzünde... Sanki o, kanları parmaklarıyla sildikçe daha çok akıyordu. Sanki sevdiği adamın güzel yüzü bu ağır yarayı topraktan gül bitercesine misafir ediyordu. Sanki.. Sanki onu ilk kez bu denli yaralı görüyordu. Pansumanıyla işleri yoluna koyamayacak kadar yaralı.

"Eymen Mahir.."
Adamın ismini söyleyip suratındaki kanları silmeye çalışırken kendinden geçmiş gibiydi Nidal. Omuzları sarsılıyor, gözyaşları yanaklarında göl olup boynundaki kufiyeye düşüyordu. "Ne olur gitme beni böyle bırakıp."

Hızla kalabalığı yararak geldi ve "Nidal, müsaade et." diyerek genç adamın baş ucuna çöktü Muaz.

Fakat genç kız hâlâ kanları temizlemek ve kendi kendine konuşmakla meşguldü.
"Lütfen ona bir şey olmasın Allah'ım."

"Nidal, çeker misin ellerini? Böyle durduramazsın kanamasını." deyip genç kıza baktı Muaz ciddiyetle.

Mervan'ın bakışları yerde yatan Eymen Mahir ile yanında bir nevi kendini kaybeden Nidal arasında gidip geldi bir kaç saniye, ardından kızın bileklerinden tutup yavaşça sarstı. "Nidal, kendine gel! Bırak da yardım etsinler."

Muaz ve yanındaki bir doktor daha Eymen Mahir'le ilgilenirken genç kız bakışlarını Mervan'a çevirdi. "Mervan.. Ona bir şey olmayacak değil mi? Öylece gidemez değil mi?"

Mervan, tek eliyle kendi boynundaki kufiyeyi çekip alırken diğer eliyle hâlâ kızın bileklerini tutuyordu. Bir yandan ona cevap verirken diğer yandan da kızın ellerindeki kanları elindeki kufiyeyle temizlemeye girişti. "Olmayacak Nidal. Öylece gidemez hiçbir yere, kurtulamaz bizden."

Bakışlarını genç adamın temizliyor olduğu kanlı ellerine indirdi Nidal. Sarsılan omuzlarını zapt etmeye çalışıyor, ciğerlerinin nefessiz kalmasına engel olmaya çalışıyor ama başaramıyordu. "Ama bu kez çok kanıyor, baksana. Bu kez pansuman yapsam da geçmez gibi. Bu kez ciddî gibi."

Bir gözyaşı elinin üzerine düştüğünde yüreğinin sıkıştığını hissetti Mervam. "Eymen Mahir'in ciddilikle ne zaman arasının iyi olduğunu gördün? İyileşecek, inadına iyileşecek. Sen de kendini salıvermeyecek ve duaya sarılacaksın o gözlerini açana dek. Tamam mı?"

Yavaşça başını salladı Nidal ve Eymen Mahir'i sedyeyle götürdükleri için o da kalktı peşlerine gitmek üzere. Mervan da kalkmak üzereyken yerde duran kamerayı fark etti. Kamerayı alıp boynuna taktı, genç kızın yanında hızla yürümeye başladı. Genç adam da herkes gibi biliyordu ki Eymen Mahir'in üzerindeki medya görevlisi olduğunu belli eden yeleğe rağmen vurulmasına neden olan şey, gerçekleri kaydedip duyurmaya çalışmasıydı. Onun uğruna vurulmasına sebep olacak gerçekleri yerde bırakıp gitmeyecekti, savaş ortamında olsa bile.


🇵🇸


Kanlı ellerini her ne kadar Mervan kufiyesiyle temizlemeye çalışsa da hâlâ izleri misafirdi avuçlarında. Çeşmeyi açıp titreyen ellerini suyun altına tuttu. Bakışları karşısındaki aynaya takıldığında gördüğü yüzün kendine ait olup olamadığını çıkaramayacak denli yabancı hissetti. Yüreği boşlukta asılı kalmıştı, boğazında acıtan bir ağrı vardı. Omuzlarına ağır geliyordu yaşadıkları.

Kaybetme korkusu tüm benliğini ele geçirmişti. Korkuyordu genç kız kaybetmekten onu, çünkü seviyordu. İşgalcilere kafa tutmasını seviyordu. Gülümsemesini seviyordu. Çocuklarla oyuna dalıp toplantılarına geç kalmasını seviyordu. Süreyya hanımı anne belleyip ona evlat olmasını seviyordu. Bayrağı en kutsal emanetmişcesine sallayışını seviyordu. Öfkelendiğinde, canı sıkıldığında ve dara düştüğünde Allah'ın kelamına sarılışını seviyordu. Hürriyete ve değerlerine olan bağlılığını seviyordu. Suratında eksik olmayan samimiyetini, tebessümünü ve yalan söylemeyi beceremeyişini seviyordu. Hemşire hanım deyişini, ona ismiyle seslenişini, bakışlarını kaçırışını, imâlı gülüşüyle dudaklarının kıvrılışını seviyordu. Varlığını hissettiği her ânda yüreğini hoplatışını ve üzerinde bıraktığı o tuhaf etkiyi seviyordu. Bazen yüzü umutsuzluğa dönmeye yüz tutmuşken bir laf edip onu kendine getirişini seviyordu. Farkında olmadan sevmeyi öğretişini seviyordu. Allah şahit, Allah için, seviyordu onu genç kız onu.

Suyu kapattı, ellerini kurularken kıyafetinin üzerinde de kan lekeleri kaldığını fark etti. Önce suyla temizlemeye çalışsa da sonra vazgeçti. Umursamadı, hızlı adımlarla ameliyathanenin önüne döndü. Mervan'ın zoruyla bir saat sonra ameliyathanenin önünden kalkıp giderek ellerini yıkamıştı. Ona kalsa sırtını duvara yaslamış, bacaklarını kendine doğru çekmiş, başını dizlerine gömmüş bir şekilde tüm kalbiyle Allah'a yalvarmaya devam edecekti.

Bir kez daha anlamıştı bu gerçeği. İnsanoğlu kendini O'na en yakın en zor durumlardayken hissediyordu. Sonuçta kim daha iyi anlardı iç parçalayan bir acıyı, ruhtaki yırtıkların verdiği hissi? Kim daha iyi anlardı insanı, insanı Yaratan'dan başka? Deva O'ndan başka kimsede değildi. Ferahlık da, şifa da, yaşam da, sabır da.. Hepsi Allah'tandı ve Allah'taydı. Bu yüzden yalvarmıştı O'na tüm kalbi ve tüm içtenliğiyle.

Mervan'ı da Osman'ı da etrafta göremeyince kaşlarını çattı genç kız. Yüreğine hücum eden endişeye sarılıp hızlı adımlarla ameliyathanenin önünden ayrıldı ve etrafta onları aramaya başladı. Eymen Mahir içeriden çıkmadan onlar buradan gitmezdi, boş bırakmazdı burayı. Peki neredelerdi? Eymen Mahir çıktıysa, neredeydi, nasıldı? Göğsü hâlâ inip kalkıyor, kalbi yine tüm sıcaklığıyla atmaya devam ediyor muydu? Aksini düşünemiyordu genç kız. Aksi nasıl olur düşünemiyordu...


🇵🇸


Dudaklarının arasından sakince ayetler dökülüyordu Nidal'in. Gözyaşları yanaklarını ıslatıyordu son 24 saattir alışık olduğu üzere. Bir gün değil bir ömür gibiydi geçen zaman. Hâlâ da tüm ağırlığı ile omzundaydı sanki göklerin yükü.

Bir gözyaşı damladı elindeki Kur'an'a, ardından diğeri... Parmaklarını göz altlarında gezdirip kim bilir kaçıncı kez sildi nemli gözlerini. Sayfasını bitirdiğinde derin bir nefes almaya çalıştı ve Kur'an'ı kapattı. Kitab'ı göğsüne bastırıp gözlerini yumdu, yeniden soluk aldı.

Araladığı göz kapakları toprakla buluştu. Okuduğu ayetleri sevdiği adamın ruhuna hediye edip kalktı, adımlarını içeriye yöneltip yürümeye başladı. Her adımında canı acıyordu, sanki ne yapacağını şaşırıyordu şu zamanlarda. Kapının önünde durdu, eli kapı koluna uzandı ve kapıyı araladı fakat içeriye giremedi. Girmek yerine Mervan'ın cümlelerini dinlemeye koyuldu. Fark etmeden kendine de ilaç olan cümlelerini.

"Bu dünya böyle, fani, geçiçi. Allah bazen bize verdiği nimetleri geri alıyor. Bir eşya olabilir bu nimet, bir azâ, bir insan, bir duygu...Ve bizim buna şikayet etme hakkımız yok. Çünkü biz de O'ndan geldik ve biz de dahil her şey O'na dönecek. Buna iman ettik biz. Kaybetmek zor elbette, insanın şurasına oturuyor, biliyorum. Ama her şeye rağmen kalkıp yola devam etmektir insanın görevi. Allah'a dayanarak hayata tutunmak ve yine O'nun rızası için çalışmaktır. Kaybedilenin yasıyla bir ömür sürmeye kalkarsak ömrümüzü heba etmiş oluruz. Allah verdi, Allah aldı. Bize verilen zaman için şükür, geri alındığı vakit de sabır düşer. Bize 'iman ettik, teslim olduk' lafını yalnız dilde bırakmayıp hayatımıza geçirmek düşer. İman ettik, teslim olduk."


💐


İnsanın en büyük korkusuydu kaybetmek. Her insanın. Değişen şey sadece insanın neyi kaybetmekten korktuğuydu. Ve kaybetmekten korkulan şey de kişinin en çok neye değer verdiğini ortaya koyan en güzel örnekti.


💐


12.05.2020Salı


Loading...
0%