@sukunettekelimeler
|
''Yanışlar ağıtlar elimde değil •
Telefondan bize yardımcı olacak bir şey bulamamanın verdiği ağırlık yine omuzlarıma binmişti. Boş boş baktığım ekranı kapatacaktım ki içimden gelen garip dürtüyle onun dinlediği müzikleri dinlemek istedim. Çekmeceden kulaklıklarımı alıp hırkamın cebine koydum ve odamdan çıktım. Mutfağın kapısından başımı uzattığımda babaannem ve Berra'nın beraber hamur açtıklarını görerek gülümsedim. ''Sen o minik ellerinle hamur mu açıyorsun bakayım?'' Berra önündeki hamurdan gözlerini ayırıp bana baktı. ''Ama ben büyüyorum. O yüzden yemek yapmayı öğretiyor bana Hatice babaannem. Senin en sevdiğin şeyi yapıcaz biz ama ne olduğunu söylemem, sürpriz!'' Yanına gidip yanağına kocaman bir öpücük bıraktım. ''Siz sürprizini hazırlayın rahat rahat. Ben dışarıdayım, biraz dolaşacağım. Yemeğe dönerim.'' Babaannem ''Tamam yavrum. Gelirken ekmek de al.'' diye yanıt verince ''Tamam.'' dedim ve evden çıktım. Sokakta yürümeye başlamadan evvel kulaklıkları kulağıma taktım ve ucunu telefona soktum. Müziklere girip şöyle bir göz gezdirmeye başladım ne var ne yok diye. Marşlar, ezgiler, şarkılar ve ses kayıtları. Ses kayıtları? Üstelik epey bir ses kaydı vardı. Rastgele birini açtım ve dinlemeye başladım. • ''Berra! Hadi demin söylediğin şarkıyı yine söyle bana.'' ''Iıı.'' ''Berra ya hadi! Lütfen! Ağlarım ama bak!'' ''Aylama abya. Şöyliyim: • Ses kaydı bittiğinde gülümsedim. Bu onun ve minik Berra'nın sesiydi. Ses tonlarına bakılırsa epey eski bir kayıttı. Henüz benim ikisini de tanımadığım zamanlardan... İlkin ses kayıtlarını dinleme fikri zihnime düşse de bundan vazgeçtim. Hoş olmazdı bu. O olsa istemezdi, ben de cesaret edemezdim. Gözüme çarpan bir müziği açtım ve dinlemeye koyuldum. Bir yandan da mahallede turluyordum. Rastgele çalan dördüncü müzik bittiğinde gülümsediğimi fark ettim. Bu, ona güzel olduğunu söylediğim müziklerden biriydi. Anlaşılan o da beğenmişti ve telefonuna indirmişti. Bir diğer müziği açacağım sırada telefonum çaldı. Kulaklıkları çıkarıp kendi telefonumu diğer cebimden çıkardım ve açtım. ''Efendim babaanne?'' ''Oğlum, hadi gel artık, sürprizin hazır. Soğumasın. Ekmek almayı unutma.'' ''Tamam babaanne geliyorum.'' Tam kapatacağım sırada babaannemin heyecanlı sesi durdurdu beni. ''Dur dur kapatma. Bak, Berra da çikolata istiyordu sabah beri. Ona da bir şeyler alıver bakkaldan.'' ''Tamam babaanne alırım. Hadi görüşürüz.'' diyerek kapattım bu kez telefonu. Bilmediğim bir ezgiyi dinlerken bir yandan da bakkala doğru yürümeye başladım. Kayıtlardan* • Merhaba! Telefonumu daha yeni aldık. Liseye geçtim diye. Nereyi kazandığımı çok merak ediyorum. İnşallah bir an önce sonuçlar açıklanır. Ve en önemlisi de inşallah Erhan'la aynı okulu kazanırız. Çünkü Erhan olmadan ben yeni bir ortamda ne yaparım bilmiyorum. Hem çekingenim hem de benim için yeni bir ortama girmek korkutucu. Alışkın olduğum şeylerden başka her şey korkutucu. Alışmak kavramı benim için çok önemli ve ben Erhan'a fazla alıştım. İnşallah aynı okulu kazanırız Allah'ım, amin! Çünkü ben başka okullarda arkadaş edinemem gibi hissediyorum. Hem arkadaş edinsem dahi fark etmez, kimse Erhan'ın yerini tutamaz. O olmazsa ben kime okuduğum kitapları anlatacağım ve kim beni hiç sıkılmadan dinleyip fikirlerini paylaşacak? İzlediğim filmleri kime heyecanla ve en ayrıntısı ile anlatacağım? Beni kim sinir edip bir o kadar da mutlu edecek hemen sonra?O olmazsa ben eksik kalırım. Çok özlerim. Çünkü arkadaştan öte o... Yani, biliyorsun işte. Bu kaydı dinleyecek olan yine ben olacağım ileride. Biliyor musun dün onunla mesajlaştık sosyal medyadan. O da aynı okula gidelim istiyor. Hatta bana ''Aynı yeri kazanamazsak bile ben nakil alırım merak etme.'' dedi! Bir de meraklı melahat, ''O en sonki filmin sonunu neden anlatmadın? Parkta buluşalım da anlat.'' diye tutturdu. Tabiki hayır dedim. O filmin sonunu ona anlatamam. Neyse işte öyle. İlk telefonum ve ilk ses kaydım. Ben uzun uzun günlük yazmaya falan üşenirim ama konuşmaya üşenmem. Bunlar da benim günlüklerim sayılır. Önemli şeyler olunca kaydedeceğim ve ileride hepsini bir klasörde toplayacağım. Ahh! Al işte annem sesleniyor. Kapatayım şu ses kaydını. • • Al işte, hayallerim suya düştü! Ne istediğim lise çıktı tercihlerde ne de Erhan var kazandığım lisede! Ama olsun hâlâ umut var çünkü sonuçları görür görmez müdür yardımcımızı aradım ve konuştum. Ağladım kendimi tutamayıp. O da beni teselli etti. Dedi ki, istediğim okula nakil yapabilirmişim, puanım da iyi olduğu için gidebileceğimi düşünüyor. İçim ferahladı. Erhan'la konuştuk sosyal medyada yine, o da nakil yapacak. • • Bugün mahallede Erhan'la karşılaştık. Bana okulundan memnun olduğunu söyledi. "Sen de bizim okula nakil al." dedi. Ben de ''Hani sen benim olduğum okula nakil alacaktın?'' dedim. Alışmış, ortam güzelmiş, arkadaşlar edinmiş ve nakil almayı düşünmüyormuş! Oysa hayalimizde şu an benim gittiğim okula beraber gitmek vardı! Ben de alıştım, ben de arkadaş edindim ve hatta şaşırtıcı bir şekilde korkumu azcık olsun yendim. Okulumu çok sevdim. Eski sınıfımdan tanıdığım arkadaşlarımla da aynı sınıftayım, yabancılık çekmiyorum tanıdıklar var diye. Buna rağmen ben onun için annemden o okula nakil almasını istedim. Annem ise almadı. Çabaladım, üzüldüm, kırıldım ; alıştı ve kılını bile kıpırdatmadı. Değerimiz bu kadar mıydı? • • Okul açılalı uzun zaman oldu şimdi. Çok iyi arkadaşlar edindim. Ortaokuldayken öğretmenlerimiz hep ''En güzel dostluklar lise zamanında kurulur.'' derdi ben ise inadına inanmamakta ısrar eder ve ''Hayır, ben Erhan'la ilkokul ve ortaokulda tanıştım, diğer sınıf arkadaşlarımla da. Ben onlardan güzel dost bulamam. En güzel dost onlar.'' falan derdim. Bu konuda da fikrim değişti sanırım. Gerçekten en güzel dostluklar lise zamanında kuruluyormuş. Diğer arkadaşlarımdan ne arayan var ne soran. Burada Erhan'ı istisna tutuyorum. Çünkü bazen mesajlaşıyoruz. Bana okulundan falan bahsediyor. Dersler hakkında konuşuyoruz. Biliyor musun yakın arkadaşlarımdan biri var, Bilge. Rüyasında, yeni okulunda Dilruba diye bir arkadaşı olacağını görmüş. Ve sonra okul açılınca listeye bakmış ama öyle biri yokmuş. İki hafta sonra ben nakil alınca, yeni gelen kızın adının Dilruba olduğunu görünce çok şaşırmış. Şuan çok iyi aramız. Böyle devam etsin inşallah. Çünkü birbirimizin eksiklerini tamamlıyoruz. Güzel sohbetler ediyoruz. Tesettür hakkında, kitaplar hakkında, dini konular hakkında konuşuyoruz ve omuz omuza verip Allah yolunda ilerlemeyi amaçlıyoruz. Çok eksiklerim varmış, bunu fark ettim. Hatta Erhan'la olan konuşmamı da azalttım. Erkeklerle gereksiz muhabbet etmemek daha doğru çünkü, bunu öğrendim. Ama bazen o bana mesaj atınca kırılmasın diye yanıt veriyorum ve sohbet açılıyor. Bir de Bilge'ye Erhan'dan bahsettim. Anılarımızı anlattım. Onun da bana karşı bir şey hissediyor olabileceğini söyledi. Bunu dile getirdiğinde çok heyecanlandım... Ben bazen bunu düşünsem de sonunda hayal kırıklığına uğramamak için kendime itiraf etmiyordum. Ama zaten öyleymiş gibi davranıyordu hep. İlgiliymiş gibi. Bu konulardan bahsetmek bana rahatsızlık veriyor ama durum bu. Neyse... Bak başka bir şey geldi aklıma. Okula nakille gittim ve sıralamada sonlardaydım ama ilk sınavları olduk ve ben ilk beşteyim! Böyle devam edeceğim! Neyse, annem beni çağırıyor. Berra'yı parka götürecekmişim. Yaramaz şey mızmızlanıp duruyor. Hele de bir huyu var beni deli ediyor. Abim ona dövüş öğretmiş, bana vurup duruyor yaa! Benim de şakadan bile olsa ona vurasım geliyor sinirle ama kıyamıyorum işte çok tatlı. Hem şiddete hayır :) • • Merhabaaa! Bugün Bilge ile okuldan kaçtık. Canımız hiç edebiyat dersi istemedi. Edebiyat dersi demişken aklıma geldi, bak ne anlatacağım. Geçen hafta edebiyat dersinde sınıftaki herkes sürekli hocadan izin istedi. ''Hocam bilgisayar odasında sunum ödevimi tamamlayabilir miyim?'' , ''Hocam proje hazırlıyoruz izin alabilir miyiz bu derslik?'' , ''Hocam bu dersi dışarıda işleyelim mi?'' , ''Hocam dışarıda kitap okuyabilir miyim?'' , ''Hocam ben doktora gidicem görüşürüz.'' falan filan... Ben de sıramda oturmuş etrafı izliyordum o sırada. Herkes bir yerlere gitmek isteyince en sonunda hoca da dedi ki ; ''Siz hepiniz gidin, ben sınıfta sizi temsilen otururum!'' Ama o kadar komik dedi ki! Gülmekten öleceğim sandım. Hahah. Aklıma geldikçe gülüyorum. Okulun son haftaları ya kimsenin ders işleyesi yok tabi. Benim de yok aslında... Ben ne diyordum? Heh okuldan kaçtık. Dersleri asmak güzel bir eylemmiş, daha evvel fark etseymişim keşke! Çarşıya gidip rastgele mağazalara girip kıyafet baktık. Ve bir karar aldık, ferace alacağız! İnşallah tabi. Önce annemleri ikna etmem lazım. Hiç olmadı abime derim o ikna eder. Abimi de özledim, şehir dışında üniversite okuyunca çok göremiyoruz. Canım abim ya. Ne salıncaklarda salladı beni, ne gezmelere götürdü. Ama şimdi kıskanıyorum Berra'yı vallahi. Abim gelince en çok onunla ilgileniyor. Çocuğa erkek çocuğu gibi araba markaları falan ezberletmeye çalışıyor. Geçen gün arabadayız, radyoda haberler var ve sunucu ''Yahudi---'' diyor. Berra da Yahudi'yi ''Audi'' diye anlamış. Tabi 'audi' kelimesini ona öğreten var ama 'yahudi' kelimesini öğreten yok. İki saat anlatmaya çalıştım, ''Ablam audi değil yahudi diyor.'' diye ama anlamadı tabi. Neredeyse yanımızdan geçen her arabanın markasını biliyor. Tebrik ediyorum abimi yani. Bir de ''En hızlı bizim arabamız.'' diye tutturuyor. ''Baba, en büyük motoy bijimki dime?'' diye soruyor babama durmadan. Daha bu yaşta! Kız çocuğusun sen! Ben hiç öyle miydim ya? Mahallede sokakta koşturur dururduk. Araba markası neymiş? Oyuncak bebek almıştı babam kocaman bir tane, hâlâ duruyor. Onu hiç unutmam. Kiraz koktuğu için adını Kiraz koymuştum. Ve hâlâ kiraz kokuyor, yıllardır geçmedi o güzel kokusu. Öyle işte. ''Kızım hadi misafirler gelecek!'' Annem çağırıyor. Arkadaşı gelecek oturmaya. Yardım edeyim ben ona bi. Hadi görüşürüz! •
|
0% |