
Hellüüüü, küçük bir kesitle geldim. Malumunuz bölüm birazcık gecikecek bende size önden bir kesit göndereyim dedim.
O halde buyurun efenim;
Keyifli okumalar
***
57. Bölüm'den Kesit
Yağmur, adeta artık gökten bir sel gibi akıyordu. Teğmenler, çamurun içinde kayarken birbirlerine destek olmaya çalışıyor, her düşüşten sonra daha kararlı kalkıyorlardı. Mete, onları izlerken sessiz bir tatminle gülümsedi; her damla yağmur, her rüzgâr darbesi, hem onların hem de kendi iradesinin sınavıydı.
Arkamdan yaklaşan postal sesleriyle bir an için bakışlarımın Mete’den kopmasına izin vererek sağ omzumun üzerinden arkama baktım. Bora, elleri cebinde, üzerindeki kamuflaj üniformasıyla yanımda durduğunda gözlerimi yeniden Mete’ye çevirdim.
“Sana bir sır vereyim mi yenge?”
Bora’nın alay kokan sesiyle bakışlarım yüzüne çevrildi. Bora’nın sesindeki alaycı ton, gözlerindeki parlaklığa ve dudaklarındaki küçük bir kıvrımla var olmuştu.
“Huylu huyundan hiç vazgeçmez. Yedisinde ne ise yetmişinde de öyle olur. Bizimle eğitim yaparken de aynı Tarzan gibi davranırdı, şimdi yine öyle davranıyor,” dedi ve Mete’den bakışlarını çekip bana baktı.
“Ama sanki artık Tarzan değil de ıslak bir kedi yavrusuna dönüşmüş gibi,” dedi ve gülerek yeniden Mete’ye bakmaya devam etti. Gözlerimi devirdim ama dudaklarımdaki alaycı gülümsemeye engel olamadım.
“Mete’mi ıslak kedi Çilingir?” diye söylendim ve elimi cebimden çıkartıp Mete’yi işaret ettim. “Cüssesini görmüyormuş gibi ıslak kedi diyorsun benim kocama, ayıp ayıp.”
Bora’nın gülüşünün büyüdüğünü fark ettiğimde kafamı iki yana salladım.
“Aman tamam bir şey demedik kocana.”
Zaferle çenemi kaldırıp Mete’ye bakmaya devam ederken Bora, ıslık çalarak Mete’nin bize bakmasına neden olmuştu. Mete, yan durduğu profili bozmadan yalnızca kafasını çevirip bize baktığında ilk baktığı ben olmuştum. Dudaklarında yağmura rağmen görebildiğim küçük bir tebessüm oluştuğu an, bize sırtını döndü ve ellerini palaskasından çekti.
“Kalkın, eğitim bitti. Üzerinizi değiştirip yarım saat sonra toplantı salonunda toplanın,” dedi ve teğmenlere sırtını dönüp bize doğru yürümeye başladı. Yağmur, her adımında biraz daha bedenini dövüyor ve o hiç buna aldırmıyormuş gibi yavaşça bize ilerlemeye devam ediyordu. Durduğumuz binanın altına girdiğinde yüzünü biraz bana doğru eğdi. Saçlarından dökülen damlalar zihnimin en gerisindeki bir anının tozlanmış sayfalarına dokunduğunda, dudaklarımdaki o soğuk öpüşü hatırladım.
Beni ilk öptüğü o yağmurlu günü anımsadım.
Mete'de sanki o anı bir an için hatırlamış olmalıydı ki saniyeler içinde dudaklarıma düşen gözlerini hızla hareket ettirdi ve çarpık bir gülümseme ile gözlerime baktı. Aramızda sallanan el ile Mete, dudaklarındaki gülümsemeyi yok edip gözlerini devirdi ve Bora’ya baktı. Bora, cebinden ne ara çıkarttığını bilmediğim bir mendili Mete’ye uzattığında Mete, hiç beklemeden mendili aldı ve yüzünü silmeye başladı.
Bora, “Hadi zamanında gençtin, kanın kaynıyordu. Şimdi kocaman adam oldun hâlâ mı yağmurun altında eğitim veriyorsun Mete?” dediğinde Mete, mendili yüzünden çekip tek kaşını kaldırdı.
“Ben hâlâ gencim Bora.”
Bora, göz ucuyla Mete’ye baktığında Mete, elindeki mendili Bora’nın yüzüne atıp kaşlarını çattı.
“29 yaşının neresi yaşlı Bora, Allah aşkına? Ayrıca hava şartları bunu gerektiriyordu ne yapabilirim? Yedek tim ne kadar zorlukta eğitilirse o kadar güçlü ve hazırlıklı olacaklar. Bunu en iyi kendi eğitimlerimizden biliyorsun,” diye bir açıklama yaptı. Mete, bir bakıma haklıydı.
Bora, alaycı bir tavırla Mete’yle uğraşmaya devam etti.
“Tamam ama o zamanlar daha bir göz alıcıydın. Şimdi elimde yıkadığım donuma benziyorsun. Suyunu sıkıp tele assam paçalarından su akıtmaya devam edeceksin.”
Koyduğum son noktada görüşmek dileğiyle...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 29.41k Okunma |
1.47k Oy |
0 Takip |
88 Bölümlü Kitap |