14. Bölüm

Haline Bak

Sultan Şendoğan
sultane_sendogan

Ey! Allah'ın sevgilisi,Ey! insanların en hayırlısı!. Dudağı susuzluktan çatlamış,olanların,hararetle yanıp her an su istemeleri gibi bende seni öyle özlüyorum"

 

(Fuzuli)

 

                             ****

 

" Efsun Kurtoğlu ziyaretçin var " diyerek içeri giren güney polise ,tuaf bir bakış atarak ayağa kalktım, koğuşun kapısına doğru ilerledim,

kapılardan geçip bir odaya gelmiştik burası ziyaretçi odasıysı,uzun duvarlar vardı , duvarın üzerinde kalan küçük bir pencere vardı etrafı tellerle kaplı bir pencereydi, iki oda vardı ama aradında büyük bir cam vardı,camın karşısında ise yusuf vardı,saçı dağış kıyafetleri dağılmıştı üzerinde beyaz bir tişört, altında ise mavi bir kot vardı ,umutsuz gözlerle bana bakıyordu,hiç görmedigim bir Yusuftu bu ,yıkılmış,tükenmiş,bitmişti

Gözlerinin altları mos mordu ,içi ise kırmızıydı.

 

Cama doğru yaklaşıp önündeki sandalyeye oturdum oda oturdu ,

camın önünde duran telefon benzeri şeyi elime aldım,oda aldı bir kaç saniye kimse konuşmadı,

" Abim" dedi sesizliği bölerek sesi yorgundu, soğuktu , başımı salladım

"O gün... Öldükten sonra üzerinden bunlar çıkmış" diyerek elini bana doğru ama arada cam vardı ,gözlerim uzatığı şeye kaydı ,bir kolye vardı kırmızı renkte bir kolye,birde kurumuş kanlarla sarılı olan bir mektup vardı.

 

Yusuf ellindekinleri bir tane gardiyana vererek bana vermesini istedi,gardiyan benim tarafındaki odaya geçerek kolye ve mektubu bana verdi ,bakmadan aldım ve cebime koydum , tekrar sessizlik oluştu

" Özür dilerim" dedim, yusuf başını salladı " özür dileme efsun,haline bak ! efsun,abim benim abim, toprağın altında sen buradasın, sence özür dileyince geçecek bir şeymi bu efsun?!"dedi ,yusuf,bir şey diyemedim

dilim tutulmuş gibi hissediyordum

Oturduğum yerden kalktım , telefona doğru eğildim " karamele dikkat et ona iyi bak " dedim ve gardiyana gitmek istediğimi söyledim,bir şey demeden beni koğuşa götürdü,oçeri girince, Leyla'nın meraklı gözleri bana döndü, hızlı adımlarla,yatağıma doğru gittim ve oturdum cebimdeki mektup ve kolyeyi çıkarıp önüme bıraktım.

 

Mektup krem rengi bir kağıta yazılmıştı ama kanlarla birlikte rengi kırmızıya boyamıştı,titreyen ellerle mektub doğru uzandım ve elime aldım, zarfın içinden bir kağıt çıktı okumaya başladım.

 

:Bu mektub sana nazlı sevgilim,

Kolyede senin ,tıpkı sana benzediği için almıştım, küçük ve kızıl,ateşede benziyo tabi senin gibi.sende Alaş bir ateşsin sevgilim,

Mektubun içinde bir tanede beyaz gül var seni çok tanıyamadım ama beyaz gül sevdiğini biliyorum "

 

Gözlerim zarafa kaydı ellime alıp içindeki gülü aldım, artık beyaz değildi gülün yarısı kanla birlikte kırmızıya boyanmıştı, mektubu okumaya devam ettim.

 

:Böyle gitmeni hiç istemezdim doğrusu, Geri gel desem bile gelirmisin ki ,gelsen olmazmı?,

seni çok özlüyorum be kızım emin ol ölürken bile görmek istiyeceğim tek yüz senin yüzün"

 

Burda durdum , gözlerim dolmuştu,hayali gerçek mi olmuştu

ölürken en son benim yüzümü görmüştü,kafamı tekrar mektuba çevirdim.

 

:Sesini bile çok özledim, çok güzel bir sesin var,emin ol böyle olsun istemezdim , özür dilerim nazlı sevgilim, Sevgilim diyorum sakın kızma çünkü hala benim küçük kızıl sevgilimsin ,öylede kalacaksın:)

Çok uzatmaya gerek yok sen bana gelmesen ben sana gelirim yavrum.

 

Alaş seni çok seviyorum.

 

                          ****

 

Mektubun üzerine bir damla gözyaşı düşene kadar ağladığımın farkında bile değildim,omzuma dokunan elle irkildim" abla iyimisin" diye sordu Leyla kızarmış gözlerle ona baktım

" Kağıt ve kalem varmı mektup yazcam " dedim başını salladı ve kendi yatağına doğru gitti yastığının altından bir kurşun kalem ve kağıt getirdi " al abla ,kime yazacaksın" diye sordu elindeki kalem ve kağıdı aldım " sevgilime" dedim gözleri açıldı " p-peki " dedi, yatağın üzerine bağdaş kurup oturdum ,gözlerim kolyeye kaydı ,alıp boynuma taktım,

Kağıdı önüme çekerek yazmaya başladım .

 

 

: Sevgilim,Seni çok özledim biliyormusun?, öbür tarafta buluşurmuyuz :) çok güzel kokuyordun biliyormusun ,kolyede çok güzel bu arada, teşekkür ederim, seni bırakıp gittiğim için özür dilerim sevgilim, Kırmızı sana hiç yakışmıyor biliyormusun,seni kırmızılar içinde görmeyi hiç sevmedim,şimdi sen sürekli uyuyacaksın, bende uyumayı bekliycem,beni affeder misin bilmem ama ben seni affetim.

Ama geri gelemesin ki,

Çok pişmanım sevgilim, Özür dilerim,özür dilerim, özür dilerim

seni öldürdüğüm için özür dilerim

Hiç istemezdim özür dilerim sevgilim,ömür boyu gözlerine bakmak isterdim sevgilim,ama ben ogözlerin birdaha açılmayacak olarak kapandığını gördüm ,

Seni sevmediğim için özür dilerim sevgilim.

 

 

Demir seni seviyorum.

 

* ****

 

Mektubu bitirmiştim başka bir kağıdı zarf yapıp mektubu içine koydum , bu mektubun ona asla varmayacağını ve onun bu mektubu asla okuyamayacağını çok iyi biliyordum ama yine yazacaktım, yalnız kalmasın istiyordum.

 

                           ****

 

" Abla artık bir şeyler yesenmi acaba üç gündür bir şey yemiyorsun" dedi Leyla " aç değilim ablam ben " dedim

" İyi peki acıkırsan yersin " dedi Leyla zorda olsa gülümsedim.

Ve uyumaya çalıştım,ama yine yapamadım , artık uykularda haramdı

 

                        ****

 

" Yusuf yemek hazır gelmiyormusun?" diye mutfakta bağıran karamelin sesiyle olduğu yerde dikleşti yusuf,hala zemherinin evindelerdi ,zemheri gitmelerine izin vermemişti. Yusuf ayağa kalkıp yorgun adımlarla mutfağa ilerledi , mutfaktan burnuna gelen yemek kokularıyla doldu ciğeri yüzünde hafif bir tebessüm oluştu." O kadar şey yaptım ,çokta iyi bir insan değilim ben seni hak edecek ne yaptım be kızım" dedi ve karamele doğru ilerledi ,kıkırdadı karamel," zemheri abi nerde ?" diye sordu karamel

" Odasında hiç çıkmıyor" dedi yusuf

zemheri'nin efsunu sevdiğini biliyordu " git çağır o zaman" dedi karamel Yusuf'u kolundan iterek.

 

Yusuf zemherinin odasının önüne geldiğinde gözü yan taraftaki odaya takıldı ,efsun'un odasıydı ,ama kimse yoktu,kapıyı sakince çaldı " gir " diyen zemherinin tok sesi geldi içerden

Yusuf ağır adımlarla odaya girdi zemheri masanın başına oturmuş bilgisayardan bir şeyler yapıyordu.

" Yemek hazır abi geliyormusun" dedi Yusuf başını salladı zemheri , ardından kocaman gülümsedi " ne oldu abi hayırdır " dedi Yusuf , zemheri başını bilgisayardan kaldırarak Yusuf'a baktı " yarın efsun'un görüşe gideceğim sabahtan beri izin almaya çalışıyorum" dedi , başını iki yana salladı Yusuf " iyi abi ...iyi gel hadi " dedi ve odadan çıktı.

 

 

                            ****

 

Saat sabahın kaçıydı bilmiyorum ama tüm gece yine uyumamıştım, koğuşun içi yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyordu. Sabah olmuştu yavaş yavaş herkes uyanıyordu , bugün ilk defa kahvaltı yapmıştım, Leyla bulaşıkları yıkarken bende durlamaya yardım ediyordum , koğuşun kapısı açıldı gelen yine güneydi " efun ziyaretçin var" dedi Leylayla anlık bir göz göze gelmiştik Leyla kulağıma doğru eğildi " ziyaretçinde hić bitmiyor ha " dedi gülerek,ellerimi yılayarak kuruladım gözlerim güneye kaydı kapıya yaslanmış ,pür dikkat bulaşık yıkayan Leyla'ya bakıyordu,

Anlık bu romantikliği bölen ben oldum " ne bakıyorsun kıza öküzün trene baktığı gibi dön önünee" dedim

bu çıkışı beklemiyor olmalıydıki afaladı,sonrada güldü, dünkü odaya tekrar gelmiştim bu sefer gelen zemheriydi, üzerinde, ünü forması vardı saçları dağınıktı, uykusuz gibi görünüyordu ,camın önüne doğru ilerledim ve sandalyeye oturdum

oda oturdu " efsun , iyimisin?" diye sordu ,boş gözlerle ona baktım

" iyiyim zemheri" dedim sesim buz gibiydi " iyi ol ,çıkacaksın burdan biliyorsun değilmi sıkma canını" dedi başımı salladım " biliyorum " dedim

benim soğuk tavrıma karşı gülüyordu

" Varmı benden bir isteğin" diye sordu tam yok diyecektim ki aklıma gelen şeyle ellimi cebime attım ve dün yazdığım mektubu çıkardım, zemheri bir mektuba bir bana anlamayan gözlerle baktı " bunu parsa veririmisin" dedim, bir an gülen yüzü soldu göz bebekleri döndü , olduğu yerde buz kesmişti " ama direk ona götür okuma olurmu kimse okumasın " dedim donmuş gözlerle ve acıyan gözlerle bana bakıyordu bu bakışını sevmemiştim ,ellimdeki mektubu gardiyana verim zemheriye vermesini istedim zemheri hala donmuş gözlerle bana bakıyordu, gardiyan omzunu dürtmesiyle kendine geldi ve gardiyanın elindeki mektubu aldı elindeki sanki bir mektup.değilde patlamaya hazır bir bomba gibi tutuyordu ,ayağa kalktım

bir şey demeden odadan çıktım,odadan çıkarken zemherinin bakışlarını sırtımda hissediyordum

Muhtemelen delirdiğimi düşünüyordu, delirmiş olsam onu unuturdum.

 

 

                           *****

 

Zemheri odadan çıkan kıza bakıyordu

elindeki mektup değilde dünyanın en ağır şeyi gibiydi, hapishaneden çıkıp arabasına bindi, mezarlığın önüne gelince durdu merakına dayanamayıp mektubu açtı sadece son kısmı okudu

"Demir seni seviyorum" yazıyordu

dönüp kaldı zemheri ,bedeni kas katı kesildi,arabadan inerek mezarlığa girdi mezarın üzerinde yazan isimlerle adımları durdu.

Pars demir ışıldayan

Yönü ismi yazan mezara doğru döndü ağır adımlarla mezarın yanına geldi mezarın üzerinde kurumuş,çiçekler vardı, zemheri ellindeki mektubu

mezarın yanına koydu ,üzerinede taş koydu uçmasın diye.

 

İnsanlargitsede acıları her daim kalıyordu,ölümde buydu işte insan gidiyordu arkasında acı bırakıyordu...

 

Bölüm : 21.12.2024 18:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...