Silah sesleri artmıştı pars la beraber yukarı kata çıkıyorduk merdivenleri üçer beşer çıkıyorduk.
Üs katan bir odaya girdik ikimizde nefes nefese kalmıştık " ne ... oluyor" dedim nefese odaya girdik , hemen kapıyı örtü ve sırtımı kapıya yasladı
elini çeneme koydu " sus güzelim " dedi nefes nefeseydi " ama ben ne olduğ- " diyecektim ki izin vermedi dudaklarımın üzerine kapandı, belimi kavrayıp kendine doğru çekti ,sanki ilk ve son öpücüğü gibi sert ve hiderle öptü. Kafasını geri çekti ama hala yüzüme yakındı nefesi dudaklarıma çarpıyordu , " korkma tamamı ben yanındayken sana kimse birşey yapamaz" dedi kısık sesle çığlıklar azalmıştı" korkmayı uzun zaman önce bıraktım ben pars" dedim bırakmıştım kulağıma doğru eğildi dudakları boynuma değdi " çok güzelsin lanet olası kadın uzak duramıyorum senden" dedi dudakları tekrar boynuma değdi" uzak durma o zaman " dedim cilveyle " şurdan sağ çıkarsam yalvarsanda uzak durmam " dedi güldüm ,gözleri gülüşüme değdi
Dudağımın kenarına ufak bir öpücük bıraktı " ben çıkıyorum biraz sonra Robert gelecek onunla git" dedi kapıyı açmadan tekrar bana döndü ve şöyle dedi "Ez ketim enîndarê kêne te" Kürtçe konuşmuştu bunu anlamıştım ama ne dediğini anlamamıştım.
Odadan çıkınca tek kalmıştım bir süre sonra odadaki pencereye birisi taş attı
hemen pencereye ilerledim aşağıda birisi vardı hemen camı açtım " Robert senmisin" diye sordum " benim yenge atla aşağı " dedi yenge demesinemi takılıyım aşağı atla demesinemi ," sen malmısın iki katlı yer nasıl atlayım" dedim gözlerini kıstı " otel odasından kaçıyordun ama. atla tutarım seni " dedi başka seçeneğim yoktu,bir ayağımı pencereden aşağı sarkıtım ve yavaşça aşağı atladım," ahh yavaş ve yenge " dedi Robert " yenge dersen kafanı yararım senin" dedim sinirle hemen düştüğüm yerden kalktım ve üzerimi çırptım " yürü artık" dedi Robert
" Nereye " dedim Robertın peşinden giderken " eve " dedi arabaya binmiştik " pars nerde" diye sordum
" Bilmiyorum efsunn" dedi harfleri uzatarak. "Kötü bir şey olmaz değilmi"
Bakışları bir an bana döndü sonra tekrar yola döndü.
En sonunda eve gelmiştik hiç konuşmamıştık ben odama girip üzerimi değiştirdim, salona indim Roberta gitmişti sadece kapıda bekleyen iki koruma vardı, salonda pencerenin yanına oturdum annemi aradım " alo annem" dedim " kuzum nasılsın " diye sordu annem " iyiyim anne işim uzadı en az bir ay buradayım" dedim " tamam kızım dikkat et kendine " dedi ve kapattı tam o sırada evin önüne bir araba geldi hemen oturduğum yerden kalkarak dışarıya çıktım gelen Robert ve pasta hemen koşarak parsın boynuna atladım " ahh yavaş be kızım" dedi pars " vuruldu pars " dedi Robert " ne nerde neresinden" diye sordum" merak etme iyiyim sıyırdı"
dedi pars" yaa ya ne sıyırmak az kalsın kan kaybından geberiyordun"
Salona geçmiştik Robert işim var diye gitmişti ben ve pars yemeği yemiş salonda oturuyorduk " efsun " dedi pars kafamı okuduğum kitaptan kaldırdım, onaylayan bir mırıltı çıkardım" bir şarkı söylesene" dedi bunu beklemiyordum ama dediğini yaptım oturduğum yerde dikleştim ve sezen aksudan bir şarkı söylemeye başladım.
Ne senden öncesi
Ne senden sonrası
Ayrılık aman, ölümden yaman
Geçmiyor zaman, geçmiyor
Ne anam babam ne en hoş hatıram
Yetmiyor, canım, yetmiyor
Ben sende tutuklu kaldım
Kendi hayatımdan çaldım
Yedi cihan dolandım
Bana mısın demiyor
" Sesin o kadar güzelki çok konuşan insanları sevmem ama sen hiç susma efsun ....
Gece yarısıydı ama beni uyku tutmamıştı bir sağa dönüyor bir sola dönüyor uyuyamıyordum, en sonunda kalkıp yatağın üzerine oturdum pencereden sızan ay ışığına güzel bir bakış attım," ben acıktım" dedim kendi kendime hiç doymuyordum ki .
Yataktan kalktım ve ayağıma pembe peluş terliklerimi giydim ve pars'ın odasına doğru ilerledim kapısı yine açıktı içeri girdim yatağının başına dikildim ona doğru eğildim ve parmağımla kaslı kolunu dürttüm
"Pars ,pars " dedim ses gelmedi " pars uyan acıktım ben" dedim kolunu dürterken " git ye benimi yiyecen" dedi uykulu sesiyle göz devirdim
"Pars " dedim homurdandı" sağdan dön sağdan" dedi rüyamı görüyordu
" Sen beni duyuyormusun " dedim ve sinirle kolunu cimcikledim " anam" diyerek yerinden sıçradı " koparsaydın" dedi " abartma acımadı" dedim kaşlarını kaldırdı " yinemi üşüdün" dedi imalı imalı " yok bu sefer acıktım" dedim bir hışmla ayağa kalktı ve elimi tutu " o zaman hadi gidip şu aç ayıcığı doyuralım" dedi
Kaşlarımı çattım " sensin ayı hem be- " diyordum ki lafımı kesti " efsun sus yavrum" dedi bu adam benimle eğleniyormuydu " daha dün hiç susma diyen kimdi?" diye sordum " hiç susma dedim kafa ütüle demedim" dedi. " Ne yiyeceğiz" diye sordu
" Makarna?" dedim makarnayla aramda duygusal bağ vardı " makarna olur ama sen pişircen kılımı kıpırdatmam " dedi " öylemi?" diye sordum " öyle yardım falan etmiyorum uyandırmayacaktın beni "
1, saat sonra
"Makarnayı bana yaptırdığına inanamıyorum" dedi pars makarnalara sos dökerken, evet makarnayı ona yaptırmıştım,
" Bende daha inanamayacağın çok şey var parsa" dedim bana doğru döndü ve sırtını tezgaha yasladı sinsice sırıtı
" Göstersene inanamayım bende... Sen zaten mucize gibi bir şeysin efsun ismin bile efsunlu,başıma gelen en güzel şeysin sen efsun.....
Bölüm bu kadardı oy vermeyi unutmayın 🤎 💙
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
1.39k Okunma |
297 Oy |
51 Takip |
33 Bölümlü Kitap |