24. Bölüm
Sultan Şendoğan / ALAŞ / Kızıl Şeytan

Kızıl Şeytan

Sultan Şendoğan
sultane_sendogan

"Benimi yakan ateşin bile güzeldi"

 

 

 

 

Otelden çıkmış,arabaya binmiştik ve tekrar Van'a gidiyorduk. En önde ben sürücü koltuğunda pars ve arkada kolarını bağlamış bize tirip atan Yusuf vardı " imamı sizmi bayıltınız" dedi pars , aklıma bayılan imam gelince dayanamayıp güldüm, bakışları bana doğru döndü gözleri gülüşüme dokundu ,ama hemen kafasını tekrar yola çevirdi "anlaşıldı sana yıldırım nikahı değil direk şimşek nikahı kıymak lazım.kızım sen hiç akıllanmayacakmısın" dedi pars bişey demedim " biliyorum sende benimle evlenmek istiyorsun" deyince gözlerim irice açıldı " bana evlilik teklifi etmemiş bir adamla neden evleneyim,hem daha bunun sözü var nişanı var,boyum kadar altın takacaksın" deyince gözlerini kocaman açıp bana baktı" boyun kadar altın sorun değil zaten kısasın ama nişan ve söz nasıl olacak" dedi kaşlarımı çattım" 1.71 boyundayım kısa değilim hemen hemen aynı boydayız" dedim güldü " ben 1. 92 boyundayım " dedi , arkadan dakikalardır sesi çıkmayan Yusuf söze atıldı " aranızda dağlar var aranızda dağlar varrr" diyip güldü çatılmış kaşlarımı ona çevirdim " senden uzunum diye kıskanıyorsun değilmi?

abisi kılıklı" dedim Yusuf'un gülmesi kesildi kaşları çatıldı" kaynana gelin gibisiniz ya" diye homurdandı pars

" Sen onu şu küçük kızıl şeytana söyle" dedi yusuf hızla ona döndüm ve saçlarına yapıştım ,oda aynı şekilde arkadan benim saçlarıma yapıştı " lan lan kaza yapacağız şimdi"

dedi pars ama onu dinleyen yoktu

" Bırak saçımı" diye bağırdım " önce sen bırak " dedi Yusuf ama bırakmadım gözlerim saçımı tutan ellerina kaydı birden dişlerimi koluna geçirince acıyla bağırıp saçlarımı bıraktı " pis kızıl pitbul köpeği ettimi kopardı " diye inledi,dişlerimi göstererek güldüm ,bana iğrenerek baktı ve parsa döndü" ah abim canım benim şu kumaya bir şey söyle bizi kıskanıyor" dedi parsa sırnaşarak kaşlarımı çattım" biraz daha zorlarsan seni arabadan atacağım" dedim güldü Yusuf " parscım da seni atar " dedi sonra arka koltuktan ellerini parsın boynuna doladı" hoşt ulan çek ellerini" dedi pars

 

Yusuf hızla ellerini parsın boynundan çekti, Yusufa dil çıkardı lm" pars ben bu kızı istemiyorum evlenemesin" dedi Yusuf " sanane lan anamısın babamısın" dedi.

 

*

" Saatler sonra vana gelmiştik ve bir eve gelmiştik bu adamın kaç tane evi vardı,bu diğerlerinden daha büyük bir evdi kocaman bahçesi boyumdan uzun duvarlarla çevrilmişti her köşede bir koruma vardı dayanamayıp parsa sordum " senin kaç tane evin var nerdeyse her şehirde evin var" diye sordum, gözleri bana doğru döndü bir eli cebinde diğer elinde yanan bir sigara vardı, mavi gözlerini kısarak bana baktı

" Nerdeyse her ilde evim var" dedi şaşırmıştım,adamın kendi uçağı bile vardı.

 

Elindeki sigarayı yere atıp ayakkabıdıyla söndürdü ve eve doğru ilerlemeye başladı,benim gelmediğimi fark edince kafasını arkaya çevirip bana baktı" gelmiyormusun?" diye sordu" sana hala kızgın ve kırgınım bu kadar çabuk unutacağımı düşünmedin değilki?" diye sordum

" Bunu evdede tartışa biliriz değilmi alaş yürü eve" dedi sert bir sesle bu adamın benimle sorunu neydi?

 

Adımlarımı yere vurarak onu takip ettim en sonunda eve girdik, pars'ı takip ediyordum ,eskiden parsın yanındayken kendimi sıcak bir yuvada hissediyordum,şimdi o yuvanın kapısı penceresi kırılmış içerisi buz gibi olmuştu.

 

Salona doğru geldiğimizde bir ses olduğum yerde sendelememe neden oldu " baybaa baybam gelmiş" diyen ses kulaklarımda çınladı,merdivenlerden küçük bir kız çocuğu indi sarı saçları dağılmıştı, mavi gözleri vardı koşarak parsa sarıldı.

 

Pars çocuğu kucağına aldı sarıldı,öptü kokladı, " mercan kızım" dedi pars mercan bana baktı babasının kucağından indi ve bana doğru geldi

Tam önümde durdu bir birimize baktık ,o geleceğine ben geçmişime,

ama ikimizinde geleceği ve geçmişi farklıydı. " Sen kimsin" diye sordu

" Ben efsun" dedim yutkunarak.

"İsmin çok güzel miş kim koydu" dedi

kafamı eğdi gözlerim titredi zorla cevap verdim " baba koymuş" dedim

" Bejim adımıda baybam koymuş" dedi " senin bayban neyde" dedi kafamı kaldırıp parsa baktım, gözlerini kısmış bana bakıyordu , gözlerinde farklı bir duygu vardı

merhamet miydi acımamıydı?

Kendimden utandım.

 

*

 

Bir saat sonra yemek yemiştik mercanın bakıcısı mercanı odasına çıkarmıştı salonda sadece üçümüz vardık ben,Yusuf ve pars

" Evet yarın akşam bir görevimiz var" dedi pars alayla güldüm " hahaha neden benden yardımı istiyorsun" dedim ellerimi kucağımda bağlayarak, gözleri kısıldı" alaş? en başında benimle bunun için ortak olmamışmıydın, ah yoksa korktun mu" dedi yapmacık bir şekilde gülümserken " peki görev ne" diye sordum " Yarın büyük bir davete gideceğiz,adamın adı kalender, aslında önden bakınca normal bir davet gibi görünüyor ama arkada uyuşturucu ticareti yapacaklar " dedi gözlerimi kısarak parsa baktım,o devam etti " biz üçümüz gideceğiz " dedi sonra ayağa kalktı çekmeceye doğru ilerledi ,ordan iki dosya çıkarıp bize verdi " sen " dedi bana bakarak

" Alev kırıcı,benim altı yıllık karımsın

Ben uyuşturucu işiyle uğraşıyorum ama sen bunu bilmiyorsun" dedi

Sonra Yusuf'a döndü" sen aslan Alparslan bizim korumamız sekleterimiz gibi bir şeysin" dedi yusuf başını salladı" ben bulut kırıcı

" Dedi

 

 

" Eee plan ne ? Ne yapacağız" diye sordum başını salladı" oraya gitiğimizde sen beyaz bir elbise giyeceksin uzun ve bol neden mi

bacağında bir silah olacak , kötü bir durumda kullanırsın ,ikinci olarak beyaz elbisene yanlışlıkla meyve suyu dökülecek ,ve sen onu temizlemek için yanımızdan ayrılacaksın ama yusufta seninle beraber gelecek,ben ise o sırada klenderle konuşup ağzını arayacağım, " dedi durdu soluklandı masada duran suyu alıp içti sonrasında tekrar devam etti.

 

" Muhtemelen malikane iki katlı olacak ve biz muhtemelen ikinci katta olacağız ,siz dikkat çekmeden aşağı kata inmeye çalışın,zaten kulaklıkla her an iletişimde olacağız ben size yolu tarif edeceğim,arka tarafta bir kulübe olacak,orda uyuşturucu ticareti yapıyorlar " dedi tekrar derin bir nefes verdi ve bana doğru döndü

" Sen oraya bir müşteriymişsin gibi gireceksin ,etrafta fazla adam yoktur dikkat çekmemek için ama içerde kaç kişi var bilmiyorum dikkatli olman gerekecek " dedi sonra tekrar Yusuf'a döndü" tam i sırada devreye sen gireceksin kulübenin önünde bir ses ve ne yaparsan yap kulübenin içindekinlerin dikkatini çek , sonra bir kaçı dışarı çıkacaktır ve içerdeki kişi sayısı azalacaktır" dedi durdu ve koltuğa oturdu.

 

" Ordada sıra sana geçecek silahla içerdeki adamları etkisiz hale getireceksin" dedi gözlerim şaşkınlıkla açıldı ne düşündüğümü anlamış olmalı " korkma sana bir şey olmayacak ,silahta susturucu var zaten,orda uyuşturucuları çantana dolduracaksın,Yusuf sen adamları kulübenin önünden başka bir yöne çekeceksin ,sonra sen kulübeden çıkacaksın sonrası ise makul yapmayı sevdiğin bir şeyi yapacaksın yani kulübeyi ateşe verip kaçacaksın"dedi başımı salladım" detayları yarın konuşuruz şimdi gidin dinlenin " dedi ve ayağa kalktı, herkes odasına geçti bende misafir odasına çekildim ve uykuya daldım.

 

*

 

Yatakta sağa doğru döndüm tam o sırada bir ses duyuldu yerimden korkarak kalktığımda odanın kapısının çalındığını anladım

" Lan kızıl şeytannnnn uyan la tavuklar yumurtadan çıktı sen yataktan çıkmadın" diye bağırdı Yusuf yatağın üzerine oturup kapıya tip bir bakış attım " Yusuf sabah sabah çenen tutulsun, ayrıca kapı açık yürüyen salak " diye bağırdım " neyse ne hazırlan haydi " dedi ve sonra adım sesleri uzaklaştı.

 

Yataktan kalkıp paytak adımlarla dolaba doğru gittim üzerime beyaz bir kazak altıma ise kot pantolon aldım onları giyip yüzümü yıkadım ve odadan çıktım,çıkmamla mercanla karşılaşmam bir oldu elinde tahta bir kılıç vardı " deyduyy Osman beyyy " dedi bağırarak güldüm eğilip yanağına bir öpücük bıraktım ve salona doğru ilerledim,

 

*

Kahvaltıyı sesizce yapmıştık, pars bir işi olduğunu söyleyip çıkmıştı,Yusuf ise mercanı parka götürmüştü bende evde kalıp dinlenmek istemiştim.

 

Saat beşe geliyordu saat altıda orda olmamız lazımdı odaya girip duş aldım

Benim için uzun ,beyaz bir elbise seçmişlerdi , kolları askılı sırt dekoltesi vardı,yırtmaç yoktu ama gayet şık ve güzel duruyordu , saçlarımı düzleştirip salmıştım ,yüzümde hafif bir makyaj vardı dudaklarımda kırmızı bir ruj vardı.

 

Kapı çaldı " gel" dedim içeri pars girdi oda gayet şık görünüyordu sarıya yakın açık kumral saçları arkaya doğru taranmıştı,üzerinde siyah bir takım elbise vardı jilet gibi duruyordu ,mavi gözleri daha koyulaşmıştı, baştan aşağı beni süzdü sonra yutkundu" şey silahı getirdim" dedi başımı salladım, bana doğru yaklaştı elleri çıplak bacağıma değince irkildim sonra bacağıma bir şey taktı ve orayada silahı takıp elbiseyi geri örtü,geriye doğru bir kaç adım attı silahı taktığı yere baktı " tamam dır belli olmuyor" dedi

 

" Lan aşk böcükleri hadi geç kalcazz" diye bağıran Yusuf'un sesi geldi ,pars'la aynı anda oflayınca birbirimize bakıp güldük, ardından odadan çıkıp arabaya doğru ilerledik, arabayı süren yine parstı, Yusuf la ufak bir yer kavgası yaşamıştık ama yinede ön koltuğa oturmuştum.

 

* Yaklaşık bir saat sonra büyük bir malikenin önünde du4muştuk kalabalık olduğu evin önündeki arabalardan belli oluyordu,

arabadan inmeden pars kulaklarımıza takmamız için , küçük kulaklıklar verdi , ardından arabadan indik.

 

 

 

Pars koluma girdi ve ağır adımlarla malikaneye girdik ,bizi adının kalender olduğunu bildiğim adam karşıladı " siz bulut bey olmalısınız" dedi kalender gülümseyerek ,parsta gülümsedi " evet ben bulut " diyerek elini adama uzatı,oda elini uzatıp elini sıktı " sizi daha önce hiç görmemiştim , ama adınızı çok duydum” dedi sonrasında gözleri bana döndü, baştan aşağı beni süzdü

yüzümü buruşturdum ama o bunu fark etmedi " siz bulut beyin eşi olmalısınız" dedi gülümsedim,elimi kalendere doğru uzattım " evet ben alev kırıcı,Bulut'un eşiyim" dedim uzanarak elimi sıktı" tanıştığımıza memnun oldum şöyle masaya geçmezmisiniz" dedi pars başını salladı ve masaya doğru adımladık hemen ardından bir garson masaya geldi isteklerimizi sordu ben vişne suyu deyince kalender biraz şaşırmıştı ama bir şey dememişti.

 

Yaklaşık yarım saat sonra kalender ve pars hararetli bir sohbete başlamıştı,

Planın başlama zamanı gelmişti elime meyve suyu bardağını alınca yanlışlıkla elimden kaydı ve üzerime döküldü, yapmacık bir şekilde korkuyla inledim " âyy elbisem mahvoldu " dedim aynı anda pars ve kalenderin bakışları bana döndü" ah lavoba nerde acaba" diye sordum

" yukarı kata sağ tarafta " dedi kalender ona gülümseyip Yusufa doğru döndüm" aslan gel bana yardım et" dedim başını salladı, hızla yukarı kata çıkmaya başladık.

 

Kulaklığa doğru konuştum" pars bizi duyuyormusun" dedim önce ses gelmedi sonrasında " evet evet efendim" dediğini duydum kalenderle konuşuyormuş gibi yapıp bana cevap veriyordu " kalenderi oyala bizim olduğumuz tarafa dönmesin " dedim onaylayan bir mırıltı çıkardı.

 

Yusufla birlikte çıkdığımız merdivenleri ağır ağır etrafı kolacan ederek indik ,neyseki gördüğüm görüntüyle içim rahatladı kalenderi arkası bize dönüktü, hızla malikaneden çıkıp arkaya doğru ilerledik,evin arkasına geldiğimizde ufak bir kulübe göründü,ışık çok dikkat çekmeyecek türden sarı loş bir ışık dışarı sızıyordu.

 

Yusuf'a doğru döndüm" sıra bende benim işaretimi bekle ben kulaklıktan ne zaman Alaş dersem o zaman gel tamamı" diye sordum başını salladı

"Kendine dikkat et olurmu " dedi

Arkamı dönüp hızlı adımlarla kulübeye ilerledim önünde iki adam vardı beni görünce ilk birbirlerine baktılar sonra tekrar bana döndüler

" Ah merhaba içeri girebilir miyim " dedim sesimi cilveli çıkartmaya çalışarak " ne istemiştiniz" dedi adamın bir tanesi ,ona doğru yaklaştım ve eğildim " mal alacaktım" dedim adamın yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu sonrasında kapıyı açtı.

 

 

İçeri girdim iki adam vardı,beni görünce onlarda şaşırdı " buyurun ne istemiştiniz " dedi sırıtım " umarım elinizde mal vardır yoksa şurda krize gircem" dedim ve hızla kendimi sandalyenin üzerine bıraktım " kimsiniz isminiz nedir? Ve hangi malı istiyorsunuz" dedi " ismim Alaş " dedim, bir kaç dakika sonra dışardan Yusuf'un seslerini duydum

" Zeybikkkk" diye bağırdı gülmemek için dişlerimi sıktım adamlar bir birine bakıp kaşlarını çattılar " ah yoksa zeybik ikimizden birimi" diye sordum cidiyetle adamlar aynı anda kafasını salladılar "arım,balım,peteğim zeybikimm nerdesin" diye tekrar bağırdı Yusuf

 

 

" Ah hadi ama ben sizden yüklü bir miktar mal almaya geldim ,biriniz çıkıp baksanıza " dedim ardından adamın birisi dışarı çıktı, dışardan kargaşa sesleri geldi ama aldırış etmedim,sesler git gide uzaklaşıyordu adam da geçip karşıma oturdu" evet ne istiyorsun " dedi güldüm ardından hızla bacağımdaki silahı çıkarım kafasına dayadım " sesini çıkarırsan vururum anladın mı lan" dedim ayağa kalktım ve adamın arkasına doğru geçtim elim tetikteydi,adamı kafasının arkasından vurunca kafası öne doğru düştü elbisem kanla beraber kırmızı oldu lakin bunu kimse takmayacaktı çünkü içerde vişne suyu dökülmüştü.

 

Hızla odada duran dolaba doğru ilerledim ve içindeki paketleri görünce sırıtım sonrasında hepsini çantaya doldurmaya başladım,

işim bitince,burayı yakacaktım çantada duran ufak pet şişesini çıkardım ve yere attığım bir kaç paketin üzerine şişenin içindekini dökmeye başladım ,şişenin içindeki yanabilecek her yere dökmüştüm kalanı ise admın üzerine döktüm,

" Yusuf kulübenin önü temizmi" diye sordum kulaklığa " boş boş etrafı bile boş" dedi, elimdeki çakmağı çakıp adamın üzerine attım adam alev alınca kısa sürede alev yayılmaya başladı,hemen kulübeden çıkıp,malikanenin geldiğimiz yönden değil tam tersi yönden gittim

Kalender malların yandığını sanarken mallar parsın elinde olacaktı.

Bölüm : 22.12.2024 04:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...