@sultane_sendogan
|
Öyle körkütük bir köledirki sevda seni kötü göremez bin kötülük yapsanda"
(W.Shakespeare)
"Doymadım doyamadım Sevmelere seni ben Kimseyi koyamadım Yerine yeniden Saymadım sayamadım Sensiz geçen günleriii"
Diyen sesi yükseldi Sezen Aksu'nun radyodan ,kesinlikle araştırılması lazımdı nasıl yazmıştı bu şarkıları?. Saat on ikiye geliyordu nöbetin bitmesine yarım saat kalmıştı. Yorgunluktan adım atacak halim kalmamıştı ,Alper ve kerem hastanede kalmıştı,ziya ve oğuz'a refakatçi olacaklardı. Hava serinlemeye başlamıştı,acilden çıkıp arka bahçeye geldim ,bir masaya oturdum ,ağzıma bir leblebi atım derken iri bir bedenin yanıma oturmasıyla irkildim. Kafamı sağa doğru çevirince ela gözleriyle göz göze geldim. Alper'di gelen elindeki çayın birisini bana doğru uzattı,aldım Sonra kolundaki poşeti masaya bıraktı ve aç işareti yaptı.poşeti açtım simit vardı sıcak simit, tekrar Alper'e baktım. "Bunlar ne ?" Dedim " simit" Dedi çok açıklayıcı bir şekilde, " onu görüyorum kör değilim niye getirdin " Dedim küstüm ona ama onun heberi bile yoktu "akşam yemeği istemedinmi al akşam yemeği ,simit ve çaydan güzel akşam yemeğimi var?" Dedi alaycı bir tavırla Poşeten hir simit aldım ve kemirmeye başladım, gözüm yerdeki karıncalara takılmıştı"Alp! Karıncalaraa bak" Heycanımı bende anlamamıştım "Bakma bakma yine yersin felan bu sefer hiç uğraşmam haberin olsun" Dedi yanaklarım kızarmıştı"ya sus hatırlatma şunu" dedim yıllar öncesi canlandı gözümde.
"Alper! Alper" diye seslendi nur teyze "efendim nur teyze" diye cevap verdi Alper "yavrum mavi yok kurban olayım git bı bakıver nerde" defi endişeyle"tamam " diye cevapladı alper. Bahçeye çıktı sağa sola bakındı sonra maviyi bir kaysı ağacının altında buldu arkası alper'e dönüktü ne yaptığını göremiyordu "kız maviş ne yapıyon orda " defi Alper adım adım mavişe yaklaşarak cevap vermedi maviş , yavaşca döndü alper'e doğru ,bir elinde oyuncak kürek diğer elinde sağa sola kaçan karıncalar vardı "sakın aklımdan geçenleri yapmış olma maviş" Dedi alper korkuyla, maviş sırıtı otuz iki dişi yoktu ama olan bütün dişleriyle sırıtı ve dişlerinin arasındaki karıncalar gözüktü "Iyy iğrençsin maviş çabuk tükür onları" dedi Alper karşısındaki aç ve küçük yamyama bakarken ,tükürmedi maviş "iyi tükürme bende seni annene söylerim oda terlikle döver seni " dedi üstünlükle ,hemen tükürdü maviş ağzındaki karıncaları "damam söyleme nolur anneme ha olurmu ha" dedi tatlı tatlı, Alper düşünür gibi yaptı " iyi tamam bidaha yapma yoksa söylerim " hızla başını Salladı maviş"damam yapmam" dedi ve ayağa kalktı üstü başı toprak olmuştu alper mavişin üstünü silkti ve eve gittiler tabi Alper sözünde durmadı mavişin karınca yediğini söyledi annesine ve sonra olan oldu tüm lojmanda elinde terlikle mavişi kovaladı annesi...
"Aman sen sanki çok usluydun" dedim "tabii usluydum " dedi gururla güldüm" aynen ,ben mıydım oyun oynarken el bombası olarak taşı abimin kafasına atıp yaran" dedim o günü çok iyi hatırlıyordum oyun oynuyorduk ağaç dallarından silah ,taşlardan el bombası yapmıştık. "Susda önündeki simitini ye " dedi sesi yumuşacıktı. Nazlı nazlı önümdeki simiti kemire kemire bitirdim çayımıda içtim "doydunmu ?" diye sordu Alper başımı salladım,saate baktım on ikiyi geçmişti ve nöbet bitmişti "geç oldu eve gideceğim yarın tekrar nöbetim varr" dedim ayağa kalkarak "gece gece tek gitme ben bırakayım seni " dedi olurdu neden olmasın. Hastaneden çıkmış alper'in arabasına ilerliyorduk gelmiştik araba ne markaydı bakmamıştım. Evim hastaneye 20 dakikalık bir mesafedeydi çok uzak değildi aslında. Arabanın radyosunu açtı kısık sesleydi radyo, radyodan barış Manço'nun sesi yükseldi.
"Ben yaralı kurt sen kınalı kuzu" "Biraz cilve aşkın biberi tuzuu" "Sanki bir az naz ediyorsun amaa" "Senin bana gönlün var gibi gibi"
Alperlen aynı anda göz göze gelince ikimizde gözlerimizi kaçırdık şarkı devam etti.
"Yüzüme karşı git diyorsun amaa" "Sanki gözlerin kal der gibi gibii"
Şarkı devam ederken eve gelmiştik, arabanın koluna uzandım tam açacakken alper'in sesiyle durdum "Maviş" dedi onaylayan bir mırıltı çıkardım" numarını versene bana kötü bir şey olursa diye " dedi başımı salladım ve numarayı verdim. "İyi o zaman iyi geceler" dedim "Geceler zaten iyi çakır gözlü kız "dedi ama anlamadım sadece sırıtım bilmece gibi adamdı çözülmesi zor ama güzel.
Saat gece ikiye geliyordu ama ben uyuyamamıştım acaba Alper uyumuşmuydu yasamıydım ,hem yasam ne olur ki.
"Uyudunmu"
"Yok uyumadım"
"Neden?"
Kaplumbağa deden dese hiç şaşırmazdım.
"Çok soru soruyorsun"
"Şey ben leblebileri evde unutmuşum hiç leblebim yok "
Leblebisizlikten bayılabilirdim Allah'tan çay vardı. Bu sefer cevap gelmedi ve görüldü yedim adam seni deli sanmıştır gece gece .Aradan yarım saat geçti ama ben hala uyuyamıyordumm boş boş tavana bakıyordum evin ustası bu kadar bakmamıştır derken telefonumdan bildirim sesi yükseldi
"Arka pencereye gel aşağıdayım"
diyordu mesajda ,şaka felanmı yapıyor acaba. Hemen ayağa kalktım ve üzerimdeki Tavşanlı pempe pijamamı düzeltim ,hemen arka pencereye doğru gittim ,Alper aşağıda tüm heybetiyle dikiliyordu ,üzerinde mavi bir tişört vardı , kafasını kaldırdı ve bana baktı "bir insan leblebi tiryakisi olurmu arkadaş " dedi , özür dilerim anne " ben senin sigarana laf atıyormuyum hem niye geldin " dedim tiripli tiripli . "Çekil pencerenin önünden " dedi , anlamadım ama dediğini yaptım,pencerenin önünden çekildim , sonra dışardan içeriye bomba fırlattır gibi bir paket fırlattı. Pakete doğru eğildim içinde leblebiler ve leblebi tozu vardı ,yeni oyuncak almış çocuk gibi sırıtım , sırıtarak pencerenin önüne tekrar geldim ,benim güldüğümü görünce oda güldü ,tabii aklıma gelen şeyle gülüşüm soldu "kapi varken niye pencereden veriyorsun öküzz " dedim sinirle güldü"kim uğraşacak o kadar merdiven çıkmayı " dedi adamdaki üşengeçliğe bak " gidiyorum ben " dedim ve sinirle kapattım pencereyi. Saat üçü geçmişti ve ben hala uyumamıştım nedenini bende bilmiyordum ama cây içmeyi azaltmam lazımdı günde yirmi den fazla çay içiyordum. Yatağın üzerine bağdaş kurarak oturmuştum bir yanımda leblebiler ve leblebi tozu diğer yanımda salyalı peçeteler ,oturmuş kitap okuyordum. Bir leblebi daha attım ağzıma ,burnumu çektim tekrar burnumu çekmekten burun kemiklerim sızlıyordu artık bir kitap bu kadar mı ağlatır insanı "kızı hem seviyo hem ben seni kardeşim olarak gördüm diyor... Adı herif" derken bir peçete daha aldım ve burnumu sildim , artık kitabı okumaya mecalim kalmamıştı kitabı kapatım ve masanın üzerine fırlattım. Bir leblebi tozu aldım ve ağzıma boşaltım ama Boğazıma kaçmış tı az kalsın geberiyordum, telefonu elime aldım, telefonu açmamla bir bildirimin gelmesi aynı anda oldu.
"Niye uyumadın?"
"Sen nerden bildin ki ?"
"İnternetin açık maviş"
Bir leblebi daha attım ağzıma. Mesaja cevap vermedim.
"Küsmüsün sen bana "
Dedi tekrar görüldü attım . Cevap vermeye hiç niyetim yoktu.
"Yapma böyle yavrum ne yaptım sana "
Yavrumu dedi o adı herif hemen aldı gönlümü ,
"Uykum var benim uyuyucam" "İyi geceler"
"Geceler zaten iyi çakır gözlü kız"
"Madem sevmiyorlar neden öyle davranırlardı ki " bir kitabta okumuştum,Alper madem sevmiyor neden böyle yapıyordu ki belki oda seviyordu. Saat beşe geliyordu ve ben uyuyamamıştım beynimde şu ses dönüp duruyordu "Bu gece uyumamışam bu gece uyumamışam uykuma doymamışam"
******
|
0% |