Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Son Kurşun

@sultane_sendogan

babam bana ağlama demişti ama ben ağlamıştım özür dilerim baba....

 

Beyyurt 2020 4 Ağustos

Saat 12.00'ye geliyordu hava sıcaktı ama bize sıcak işlemiyordu ne diyorsun bacım diyen barış'ın sesi ile kendime geldim yabancı bir muhabir ile konuşmaya çalışıyordu

 

"We are re portesr"dedi muhabir " why iş there no one attheport"

Barış ben ben kadının suratına bakıyordu sonra bize doğru döndü ha bu kadın ne diyeyim diye sordu İngilizcesi zayıftı barışın hepimiz gülmüştük seni çok beğenmiş onu anlatıyor dedi Ziya aslında kadın limanı soruyordu.

 

"Ya dedi Barış elini olmayan sakalına götürdü kaşır gibi yaptı Sonra tekrar kadına döndü thank you very much thank you very much dedi olmayan İngilizcesi ile saat 6'ya geliyordu bey yurttaki 2 ayımızda biz kızılcık'ta miydik

 

Yüzbaşı Yusuf Şahin

Üsteğmen Alper Sarı

Asteğmen Kara kaya

Teğmen Barış Abay

Astsubay kıdemli üst çavuş ömer Aydın

Astsubay kıdemli üst çavuş Eyşan yüksel

Astsubay çavuş Güney Mercan

Astsubay kıdemli çavuş Kerem taş

Astsubay çavuş Ziya Şahin

 

Biz kızılcıkçı miydik saat 6'ya gelmişti

Oğuz ve Ziya limana gitmiştim biz limanın yakınlarındaydık sonra büyük bir sallantı oldu yer ayaklarımızın altından kayıp gitti ardından kulaklar kulak tırmalayan bir patlama sesi Liman patlamıştı her yer kül yığınlarının içindeydi Çığlık sesleri patlamanın ardından kalan kulak tırmalayıcı ses kelime-i şehadet edenlerin sesleri geliyordu kulağıma ama ben gözlerimi açamıyordum kafamdan yüzüme akan sıcak bir sıvı babamı görüyordum bana elini uzatıyordu ama ben hareket edemiyordum sanki bütün kemiklerim kırılmıştı son duyduğum ses Yusuf'un sesiydi Ziya kardeşim kardeşim limandaydı gerisi gelmedi yarım kaldı...

 

2020 Gümüşhane 4 Ağustos

 

Saat 10.00'a geliyordu tam uyumaya hazırlanıyordum ki gelen telefonla hevesim kursağımda kalmıştı beyurt'a liman patlamıştı şimdilik 153 ölü 500 geçkin yaralı vardı ben doktordum doktor mavi Abay ara sıra Savaş olan çatışma olan bölgelere gidiyordum daha önce Kerkük 'e gitmiştim bugün bey yurtta girecektim.

 

Banyoya girmiştim banyodan çıkar çıkmaz telefonum çaldı arayan benim gibi doktor arkadaşımdı" alo mavi ne yaptın" dedi Deniz nefes nefese kalmıştı" iyi duşa girdim hazırlanıp havalimanına gideceğim" dedim üzerimi giyerken" mavi direkt de yurtta uçak yokmuş Halep'e gideceksin oradan arabayla geçeceksin tamam mı ,".

üzerime beyaz bir tulum giymiştim saçlarım dağınık topuz yapıp evden çıktım.

 

Uçak 11.00'de kalkacaktı yaklaşık 10 saat sonra Halepe iniş yapmıştım Deniz benim için buradan bir araba hazırlatmıştım saat 10'a geliyordu arabaya bindim ben sürecektim İnşallah yolu karıştırmazdım.

 

Yaklaşık 7 saat sonra saattir yoldayım doğru biliyorsan halep'te beyyurt arası 5 saatte ama ben 7 saattir yoldaydım ve evet yok karıştırmıştım engebeli bir yola girmiştim radyoyu açtım bir kadın konuşuyordu "evet sayın dinleyiciler aldığımız haberlere göre 235 kişiye yaşamını yitirdi ve bini geçkin yaralı var birçok yerde yıkımlar var "radyoyu kapattım yol gitgide kötüleşiyordu.

 

Birden arabanın önüne iki adam atladım hemen frenine basarak durdum Allah kahretsin bunlar terörist de hemen çantamda duran silahı çıkardım arabayı geri almaya çalıştım ama tekerleri vurarak patlattılar arabaya doğru yaklaştılar arabadan indim silah arkamda saklıyordum aralardan bir şeyler konuştu lar ama anlamıyordum galiba Kürtçe konuşuyorlardı.

 

tek hamlede ikisini de vurdum tam arabaya binecekken kafama aldığım darbe ile geriledim silah elimden düştü etraf karardı.Gözlerim yavaş yavaş açılmaya başlamıştı Bir depodaydım.

 

gözümü açmıştığımda önümde kazık gibi dikilen 3 adam vardı bön bön bana bakıyorlardı "ne bakaysunuz " dedim çıt çıkmadı"dilinizimi yuttunuz da konişsaniza" dedim hepsi önce birbirlerine baktın Sonra bana baktılar ama nasıl bakma karşılığında uzaylı varmış gibi bakıyorlardı.

 

"sen kimsin "dedi aralarından biri yarım yamalak türkçeyle" doktorum ben da" dedim

"ha benu bırakinda gideyim hastalarum vardur "aralarından biri biri güldü değerlerinden daha kısa boylu ve cılızdı"emredersiniz çay kahve ister misiniz "dedi şimdi kalkıp ağzını burnunu dağıtmak vardı.

 

"Siz kimsiniz ne istiyorsunuz" dedim dişlerimi sıkarak tekrar güldü it evladı "ilk olarak seni öldürecektik ama sonra vazgeçtik" dedi ve adım adım ya bana yaklaştı kulağıma eğilip şöyle dedi "bizimle çalışacaksın "dedi gözüm fal taşı gibi açılmıştı" ne asla! olmaz böyle bir şey ben türk'üm beni öldürürseniz böyle bir şey yapmam" dedim bağırmıştım yerimde huzursuzca kıpırdandım

 

" Olmaz ama dohtor hanım insan öldürün demiyoruz ki kızılcık timinin arasına karışıp bilgileri sızdıracaksınız" beni aklıma bir plan gelmişti bunu yapmak için kabul etmeliydim özür dilerim baba .

"Tamam kabul ama Allah rızası için bir bardak çay verin bak ben karadenizliyim 18 saattir çay içmiyorum dedim"

" tamam git doktor hanıma çay getir" dedi en küçükleri kafasıyla onaylayarak depodan çıktı" ee doktor hanım sizi oraya sağlam halinize götüremeyiz "dedi it evladı.

 

"Ne yapacasunuz baa " dedim korkuyordum bu manyaklarda hiç belli olmazdı "seni vuracağız" korkudan mı bilmiyorum ama hıçkırık tutmuştu" ne?" hıçkırık "neden?" hıçkırık" neremden?" hıçkırığım durmuştu "korkma dohtor hanım kolundan vuracağız acımaz "

bu adam manyaktı acımaz diyor bir de.

 

Deponun kapısı açıldı deminki çocuk elinde bir bardak çayla bana geliyordu çayı görünce bütün korkum geçmişti çayı bana doğru uzattı Karadeniz çayı gibi kokmuyordu" ula kaçak çay mı ha bu". O kadar şeyin arasında çay Kaçak mı diye soruyordum Bravo bana ya.

 

"He doktor hanım kaçaktır Rusya'dan gelmiştir". Yüzümü ekşittim hiç Rize Çay içmemiş ki nereden bilsin lahmi.

6 bardak çaydan sonra kendime gelebilmiştim adamlar bana bön bön bakıyorlardı e tabi bakarlar hem kaçırıldın üstüne bir de çay içtin 6 bardak ee doktor hanım hazır mısınız gitmeye korkuyordum ama kabul ettim hazırım elindeki silahı bana doğrultu ne tür bir silah olduğunu anlamaya çalışıyordum G3 müydü Yok değildi derken silah patladı kolunda hissettiğim sızı ufak bir çığlık attım it evladı tam soğuk omzumdan vurmuştu.

 

Kalbime en yakın yerden vurmuştu

Gözlerim kapanacak gibi oluyordu en son bir arabaya bindiğimi hatırlıyorum gerisi yok...

Gözlerime hafifçe açtığımda bir hastane gördüm ama hastane bayağı uzaktı biz seni buraya indiriyoruz doktor hanım hastaneye yürüyerek gideceksiniz kızılcık değil mi hastanede başımı salladım ama niye salladın ben de bilmiyordum arabanın kapağı kapı kolunu tuttum tam açacakken ismini bilmediğim it evladı yine konuştu ha bu arada doktor hanım kimseye bir şey söyler veya bir şey çaktırırsanız sadece senin değil ailenle öldürürüm tekrar başımı salladım arabadan indim ve sersem adımlarla hastaneye ilerledim kapıda 3 tane asker dikiliyordu hepsi kapı kadardı yaklaştıkça seslerini de duyabiliyordum.

 

Oğlum çok korktum ben baktım Yusuf komutan sersem adımlarla Ateş içinde yanan limana gidiyor Alper komutan yerde yatıyor abovv dedim Allah'tan hiçbir şey olmadı"

Hastane biraz daha yaklaşmıştım artık hepsinin yüzünü daha iyi görebiliyordum deminki konuşan kara kaşlı kara gözlüydü sonra yanındaki kumral siyah gözlü öbürünün arkası dönüktü göremiyordum kara gözlü olan beni fark etmişti diğerlerine kaş göz yaptı onlar da bana doğru döndü hepsi şaşkın şaşkın bana bakıyordu bir adım daha attım atmanla yeni yıldım gözlerim kapanmaya başlamıştı galiba ölüyordum çok kan kaybetmiştim nazım'ın üzerinde bir el fark ettim yaşıyor hastaneye götürelim dedi birisi ama yüzünü göremiyordum.

 

İlahi bakış açısı

 

Beyrut limanında büyük bir patlama olmuştu Alper ve birkaç asker daha ufak darbelerle kurtulmuştu Alper kafasına ufak bir darbe almıştı ama yine hastanenin koridorunda volt atıyordu Oğuz Oğuz ve Ziya yoğun bakımdaydı hiç çıkan Ziya olmuştu ama ama bilinci kapalıydı oğuz'un durumu kritikte ziya'nın durumu iyiye gidiyordu Yusuf sandalyede oturmuş alper'in attığı voltları sayıyordu lan yazık kıza ne hale getirmiş piçler diyen kerem'in sesi ile arkasını döndü Kara kucağında bir kızla bize doğru geliyordu Kara dedi sorgularca efendim komutanım dedi bu kim karar dedim önce bana sonra kucağındaki kıza baktı komutanım biz de bilmiyoruz ki hastanın önüne geldi sonra yere yığıldı dedi ürkek bir sesle Yusuf bir hışımla ayağa kalktı öldü mü lan dedi sesinde anlayamadığım bir duygu vardı yok komutanım vermedi ya şu an ama berbat bir Halle çok kan kaybetmiş ve dede ve durdu ve kara ne olmuş dedi Yusuf galiba zehirlemişler yani dedi istemsizce kıza doğru yaklaştım uzun siyah kıvırcık saçları vardı gözleri kapalıydı gözlerinin rengini göremiyordum ağzından köpükle karışık kan gelince karayla göz göze geldim Kerem git doktor çağırır dedim sertleşirse emredersini komutanım.

 

Mavi 

 

gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım yerimden doğurmaya çalıştım ve yatağın üzerine oturdum komutanım uyandı dedi bir ses tamam git sen dedi başka bir ses odanın kapısı açıldı içeriye asker üniformasıyla birisi girdi uzun boylu kumral ela gözlü yüzünün sol tarafında yara izi vardı kafası sarılıydı ama üçe vurulmuş hafif sarı saçları görünüyordu ağzım bir karış açık karşımdaki adama bakıyordum Acun'un bir sözü vardır bilir misiniz hay maşallah dedirten dedirten cinstendi

 

Este euzu billah dedim ağzımdan kaçırmıştım efendim dedi adamın sesi bile yakışıklıydı sen kimsin dedi gözlerimi iki üç kere kırpıştırdım elim elhamdülillah Müslümanım dedim karşımdaki şaheserden gözlerimi ayırmadan kafasını sağa doğru idi hafifçe güldü sol Yanında derin bir çukur olmuştum Allah'ım sana geliyorum sen kafana darbe falan mı aldın dedi bana dedi bunu ciddi ciddi soruyordu bu taştan heykel karşısında aklı başında durmak mümkün değildi.

 

He yani Yok kafama darbe falan almadım iyiyim dedim çatallaşmış sesimle bana doğru adımlar atmaya başladı yaklaştık yaklaştıkça kokusu burnuma geliyordu kan kokuyordu..

 

belinden bir silah çıkardı bana doğru uzattı bu benim silahımdı senin galiba üzerinden çıkmış dedi sert sesi sert çıkmıştı kimsin sen asker falan mısın yoksa terörist misin kimsin sen ben ne diyecektim şimdi her şey onları anlatabilirdim eğer ama bunu daha zaman vardı doktorum ben görev için buraya geldim gözleriyle silahı işaret etti" ruhsatlı silah korkma kendimi korumak için yanımda taşıyorum abim asker..."

 

Deyince yüreğime bir şey saklanmış gibiydi hemen yataktan kalktım ayağa kalktım ama birden kalkınca başım dönmüştü ben düşmeden kolumdan tuttu" iyi değilsin manyak mısın kızım sen otur şuraya" dedi sesli daha sıcak çıkmıştı "odadan çıkar mısın üzerimi değiştireceğim de "dedim yüzüne bakmadan" peki hemen kendini çok zorlama ben hemşireyi çağıracağım" dedi ve odadan çıktı ardından içeriye bir hemşire girdi odadan ondan giyecek bir şeyler istedim mavi bir kot üzerine siyah bir tişört giymiştim silah elimden odadan çekmiştim 5 tane asker vardı ikisi oturuyor diğer üçün bir şeyler konuşuyordu benim kapıyı açmamla hepsinin gözü bana döndü bir bana bir elindeki silahı bakıyorlardı hepsine göz ucuyla baktım odaya gelen afet gibi afet gibi olan alanda buradaydı oturuyordum ellerinin dizine koymuş o da bir bana bir silaha baktı ardından Keskin elalarını gözlerime buldu hemen gözlerim kaçırdım bir hışımla silaha belime taktım kolumdaki saate baktım sabah oluyordu 6'ya geliyordu saat askerlerden birisi bana doğru yaklaştı bu asker daha önce görmüştüm kara kaşlı kara gözlüydüm asker misin diye sormuş şaşkınlıkla değilim dedim soğuk bir sesle kördenin başına bir asker daha belirdi elinde 5 tane su vardı sıra sıra askerlerin hepsine verdi beni sonradan fark etmişti gözleri benimdeki silaha takılmıştı.

 

Önce silaha sonra bana baktı kahverengi gözleri siyah saçları vardı esmer güzeliydi asker misin dedi Bir sen eksiksin "değilim ula"dedim sertçe gözlerim afet olan askere takıldı kaşları havalandı "tamam ne bağırıyorsun abla ya "dedi önümdeki esmer güzel derin bir sabır dilerim "sizde sorup durmayın da her silah taşiyan asker mi olayi" dedim

 

Tam ileri gitmek için adım atmıştım ki karşıda gördüğüm silüetle donakaldım ağabeyim tüm heybetiyle karşımdan geliyordu ama beni görmemişti korkuyla mırıldandım "şimdi sıçtım...

 

Loading...
0%