Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm Ailem

@sumeye_merter

Sellam canlarım. Şimdi şöyle söyleyeyim VAMPİR AŞIKLARI BURADA MI? Şansımı denemek istedim çünkü ben vampirlere hayaranım. Özellikle de ALACAKARANLIK beni vampirlere o kadar çok bağladı ki. Hatta bir ars baya takıntı haline getirdim. Bir iki gün onları düşünmekten doğru düzgün uyuyamadım. Ama sonra onların yokluğuna alıştım ve unuttum. Ta ki bu güne kadar. Bu kitap aklıma geldi. Ve sevileceğini umuyorum. İyi okumalarrr...

 

Selam ben Emma. 18 yaşındayım. Amerika da ailem ile yaşıyordum. Ta ki o kaza olana kadar. Durun hemen anlatayım.

 

-2 yıl önce-

 

"Baba yavaşla lütfen bak annem iyi olacak buna emin olabilirsin."

 

Babam anneme çok aşıktı buda arabayı çok hızlı sürmesine neden oluyordu. Annem Emily'e biraz önce araba çarpmıştı bu yüzden çok süratli bir şekilde hastaneye gidiyorduk. Annem çalışan bir kadın olduğu için sürekli işe gider gelirdi. Bu günde yine gitmişti fakat alkollü bir araba sürücüsü hız yaparak anneme çarpmıştı.

 

Ama sanırım bu gidişle biz de birine veya bir yere çarpacaktık.

 

"Baba korkuyorum lütfen yavaşla."

Dedim bir daha ama resmen beni duymuyordu.

 

Sonra da bir tırında aynı yerde bize doğru geldiğini gördüm.

 

"Baba dur!!!"diye söyledim ama söyler söylemez kaza yaptık. Sonrası karanlık...

 

-iki saat sonra hastane-

 

Gözlerimi başımdaki ağrı ile açtım. Fakat evde değildim. Her yer bembeyazdı. Sonra olanları hatırladım ve hızla yerimden kalkmaya çalıştım. Fakat kolumdaki serumu görmem uzun sürmedi. Tabi bacağımın zonklaması ve sargıda olması da dahil. Ama zerre kadar umrumda değildi. Söz konusu annem ve babamdı. Serumu hızla kopartarak ayağa kalktım. Biraz başım döndü ve gözlerimin önü karardı ama bunlar abana engel değildi. Bacağıma ve başıma rağmen aceleci bir şekilde odadan çıktım. Ardından bir hemşire veya doktor aradım. Sonra yanıma hızla gelen hemşireyi fark ettim.

 

"Hayır kalkmamalıydınız. Lütfen odanıza geri dönün."diye uyardı fakat ne onu dinliyordum ne de net görüyordum.

 

"Babam nerde!"diye gürledim bir anda.

 

"Lütfen odanıza geri dönün. Sağlığınız için bunu yapın lütfen."diyordu ama nafile. Umrumda değildi.

 

"Bakın size babam nerde dedim?"diye sakın kalmaya çalışarak soruyu yönelttik ona. Belli ki o da sabırlı kalmaya çalışıyordu. Ama önemli olan şuan onun sınırı değildi.

 

"Tamam. Doktor bey size bilgi verecek. Ama serumunuzu takmam gerekiyor."diye bir yandan da diretiyordu.

 

Ama bu beni fazlasıyla sinirlendirmişti. Zaten sinir hastasıyım ve yeni iyileşmeye başlıyorum. Bu kadını düşünemeyeceğim.

 

"Doktor NERDE!"diye bağırınca o da bana katlanamadı ve o önde ben arkada yürümeye başladık.

Bir odaya doğru gitti ve kapıda durup bana baktı bir iki saniyeliğine sonra tekrar önüne dönüp kapıyı çaldı. "Girin"diye bir ses duyunca içeriye birlikte girdik.

 

"Buyrun."dedi kırklı yaşlardaki doktor.

 

"Efendim babasını soruyor. İkazlarıma rağmen odasına geri dönmedi."dedi. Resmen beni ŞİKAYET EDİYORDU.

 

"Tamam sen çık. Buyrun."dedi hemşireyi gönderip bana masasının önündeki sandalyeyi oturmam için işaret ederek.

 

Oturdum ve ağrılarına rağmen sessizce onu dinlemeye başladım.

 

"Öncelikle geçmiş olsun. Babanızın adı neydi?"diye sordu. Zaman kaybetmemek için direk söyledim.

 

"Chon Watson"

 

Sıkıntı ile başını salladı. Sanırım iyi bir haber vermeyecekti. Ama en fazla ne olabilir ki. Yani belki de sadece bir yerini kırarak atlatmıştı kazayı.

 

Yani öyle olmuştur değil mi?

Lütfen öyle bir şey olsun.

 

"Şey... Nasıl söylesem bilmiyorum. Babanız buraya geldiğinde bir çok kemiği kırılmıştı zaten..." Lütfen daha fazlası olmuş olmasın...

 

"Ama..."işte bu ama. Tek kelime üç harf. Fakat hayatımı bu denli değiştireceğini bilemezdim ki...

 

"Ama babanızın göğüs kafesi ciddi derecede zarar görmüş, ezilmiş. Bu da nefes almasını çok fazla etkiliyor. Şuan halledebildiğimiz kadar nefes almasını sağlıyoruz. Ama bu son saatleri bile olabilir."

 

"N-n-nasıl? Yani... Babam ölebilir mi?"dedim akan gözyaslarımı yok sayarak."

 

"Maalesef evet."

 

"Peki şey bir hastanın adını daha sorabilir miyim?"

Belki annem de buradadır diye sormak geliş içimden.

 

"Tabi buyrun."dedi hala o üzgün çıkan sesi ile.

 

"Emily Watson. O da burada mı?"

 

Başını salladı sadece. Ama durumu... Durumu nasıldı?

 

"Nasıl?" Diye sordum oldukça hüzünlü ve kısık çıkan sesim ile.

 

"Maalesef. Başınız sağolsun..."dedi o hüzünlü sesi ile.

 

Ne demişti.

 

Maalesef...

 

Başınız sağolsun...

 

Ne kadar kötüymüş. Bu üç kelimeyi duymak. Ne kadar berbatmış. Oysaki bir yerlerde bunu duyunca hiç umrumda olmazdı. Çünkü onlar benim ailem değildi. Annem ve babam kaçarak evlenmişti. Bu yüzden onlardan başka kimsem yok. Hiç dede diyemedim. Veya anneanne, teyze ,dayı,hala, amca... Hep bunlara hasret kalırdım.

 

Pekiya şimdi ben anne ve baba kelimesine de mi hasret kalacaktım. Onlara da mı hasret kalacaktım.

Fakat ben onlarsız yaşayamazdım.

Ben onlarsız adeta bir hiçtim...

 

Hemen ayağa fırladım.

 

"Annem ve babam nerede?" Diye sordum. Onları görmem gerekiyordu.. Belki yanlarına gidersem uyanırlar. Yani annem uyanır...

 

"Gel benimle. Ama dikkatli ol."dedi beni eliyle göstererek.

 

"Şuan kendimi düsünemem. Lütfen gidelim"dedim basını salladı ve odadan çıktık. Bir odaya gittik. Hızlıca içeri girdim.

 

Kapının biraz ilerisinde bir sedye vardı. Üstünde biri vardı onun üstünde de beyaz bir örtü.

 

"ANNE!"Diye bağırdım. Olamazdı.

 

Sonra sedyeye yaklaştım ve örtüyü yavaşça kaldırdım.

 

Birden hıçkırıklara boğuldum. Benim biricik annem burada yatıyordu. Zaten beyaz olan yüzü iyice beyazlamıştı. Çok solgundu.

 

"Anne bak ben geldim. Hadi kalk babamı da alıp gidelim evimize."ses gelmedi.

 

"Annem hadi kalk bak biliyorum kötü görünüyorum ama sakın bu halime üzülme olur mu. Been çok iyiyim."yine ses yok.

 

"Ama anne bak hadi evimize gidelim. Lütfen gidelim anne ne olur gidelim. Yalvarırım. Benim sizden başka kimsem yok."sonra oldukça kısık bir sesle konuştum

 

"Annem hadi gidelim."ve yine ses yoktu. Artık tahammülüm kalmamıştı. Annemin sesini duymalıydım.

 

"Anne hadi kalk nolur bak hadi gidelim. Babam bizi bekliyor. Hadi kalk. LÜTFEN KALK!"dedim ağlayarak ve de bağırarak. Ama kalkmıyordu.

 

Sonra omzundan biraz sarayım belki hisseder diye ama olmadı, karnının yan tarafına bir parmağımı vurdum. Annem çok gıdıklanırdı, belki bunu hissedip kalkar dedim ama yine olmadı. Sonra ne dediğimi bilmeden bağırmaya başladım. Kendimi yerlere atıyor ve bağırıyordum ama kalkmıyordu. Sonra içeriye iki kişi girdi beni kolumdan tutup çıkartmaya çalıştılar. Ama ben bağırıyordum.

 

"BIRAKIN BENİ! ANNEM KORKAR BURDA. YANLIZ KALMASIN! BIRAAAK!"ama duymuyorlardı beni. Sadece odadan çıkartmaya çalışıyorlardı.

 

Sonra elinde iğne ile yanıma yaklaşan az önce ki doktoru gördüm. Ve ona yalvarmaya vmbaşladım.

 

"Tamam lütfen... Beni babamın yanına götür. Lütfen..."dedim. Son saatleri olabilir demişti doktor. O böyleyken yanına gitmeliydim.

 

Başını salladı ve iğneyi birine verdi. İğnenin olmadığından emin olduğumda ona döndüm ve o bana yardımcı olurken birlikte babamın yanına gittik. Babam çok kötü görünüyordu. O da solgundu. Vücudunda bir sürü yara vardı. Bu halini görünce ağlamaya başladım ama sessiz sessiz. Çünkü babam benim ağladığımı görürse üzülürdü.

 

"Baba... Babam..."dedim yanına yaklaşırken.

 

Sonra o deniz mavisi gözlerini açtı ve bana baktı.

 

"Kızım"dedi oldukça kısık bir sesle.

 

"Nasılsın"

 

"İyiyim bak ben çok iyiyim. Sen de iyi olacaksın tamam mı?"her ne kadar istemesem de gözyaşlarım geliyordu.

Babam elini kaldırmaya çalıştı gözyaşlarımı silmek için ama başaramadı. Bu haline daha çok ağladım. Çaresizlik ne büyük bir şeydi. Az önce vefat etmiş annem için ağlarken şimdi belki de az sonra vefat edecek olan babam için ağlıyordum. Ve en acı olan da elimden hiçbir şeyin gelmiyor olmasıydı. Sadece ağlıyordum.

 

"Annen nasıl?"dedi. O kadar çok ağladım ki. Ne diyecektim? Hayatının aşkı öldü mü diyecektim.

 

Sadece duvara dayanarak ayakta kalmaya çalıştım ama olmadı. Duvara sürtüne sortüne yere düştüm. İyi değildim. Bir insan en sevdiği kadının , annesinin öldüğünü onu deliler gibi seven adama nasıl söyleyebilirdi ki?

 

Çok ağladım hatta bayılmamak için zor durdum. Babam bir daha sordu.

 

"Annen...?"ama aslında bu bir soru değildi. O da anlamıştı. O da anlamıştı olanlı. Sadece önüne döndü ve sessizce ağladı. Onun yerine koydum kendimi. Sevdiğim kadın ölmüş ve ben yerimden kalkıp onu göremiyorum bile. Ne kadar acıydı o lanet yataktan kalkamamak. Şimdi ne kadar çok istiyordur gidip annemi bir kere görmeyi. Ama görünce hayatını adadığı kadının bu haline dayanabilir mi ki? Sanmıyorum.

 

Son gücümle yerimden kalktım ve onun yanına gittim. Yatağın yanına çömeldim veelini tuttum. Ama hafif inlemesi ile hemen eline baktım sanırım kırık vardı. Elini hafifçe tutarak öptüm. Uzun uzun öptüm. Sonra gözlerine baktım. Hiçbir şey diyemedim. O masmavi gözlerine hapsettim kendimi. Dakikalarca baktım.

 

Sonra doktor içeri girdi.

 

"Artık çıkman gerekiyor."

 

"Lütfen, yalvarırım bir kaç dakika daha."dedim yaşlı gözlerle. Bir şey demeden sadece başını sallayarak dışarı çıktı.

 

"Baba bak ben şimdi çıkacağım ama seni bekleyeceğim-..."sözümü bitirmeden babam konuştu.

 

"Kızım sana baban olarak bir şey söylemek istiyorum. Sadece güçlü ol tamam mı? Ben belki de bir daha seni göremeyebilirim. Ama sen çok güçlü ol. Hep olduğun gibi. Sadece önüne bak. Ama beni ve anneni hiç unutma olur mu? Sadece bunu istiyorum. Her zaman kalbinde olalım. Belki en diplerde bir yerde ama en azından kalbinde olalım. Bizi unutma."dedi akan gözyaşları ile.

 

"Babam sizi asla unutmam. Siz benim her şeyim siniz. Her zaman kalbimde olacaksınız."

 

"Bizi seni yukarda bir yerlerde izleyeceğiz kız-..." dedi. Cümlesini daha tamamlamadan sustu.

 

"Baba. Bab uyansana. Baba! Uyansana babam. Hadi bak daha kknuşucam ben seninle. Kafanı şişireceğim. Hadi uyan lütfen uyan. DOKTOR! DOKTOR!"diye bağırdım. Hemen içeriye bir kaç hemşire ve az önceki doktor girdi. Hemşireler zorla da olsa beni odadan çıkarttı ve beklememi söyledi.

 

Yarım saat sonra bir sedye ve üzerinde babam ile dışarı çıktılar.

 

"N-n-ne oldu?"diye sordum. Olanı biliyordum ama babam çok şakacı biriydi. Beli de hemen yataktan kalkardı.

 

Öyle değil mi?

 

Kalkardı değil mi?

 

"Başınız sağolsun..."dedi. Yine dedi. Bir günde iki kez duymuştum bunu.

 

Başınız sağolsun

 

Ne acı iki kelime.

 

Duramadım öyle. Daha fazla dayanamayıp bayıldım.

 

-1 saat sonra-

 

Uyandığımda yine o lanet yerdeydim. Ve her yerim ağrıyordu. Başım çok ağrıyordu. Ve bacağım acayip sızlıyordu.

 

Sonra anne ve babamı hatırladım.

 

Ve çığlık çığlığa ağlamaya başladım.

 

"ANNE! BABA! GİTMEYİN. ÖLEMEZSİNİ. YAPMAYIN HADİ GERİ GELİN!" evet geri gelin. Çünkü biliyorum. Bir kere gittiler ama belki geri gelirler...

Bekledim kapıdan girmelerini bana sarılmalarını ama gelmediler. Daha da çok ağladım. Sanki her şey düzeltebilir mış gibi."

 

 

 

 

 

Bölümde ağlayan tek kişi ben miyim?

 

Sellam canlarım tekrardan. Bu bölümde sadece onun hikayesinin bir kısmını bilin istedim. Yani sonuçta hayatında değişimler.olacak neden olduğunu öğrenelim dedim. Yakında yb gelecek. Ve yakın bölümlerde de vampilerimize kavuşacağız. Ama soru şu ki nasıl bir karşılaşma olacak. Nasıl bir tanışma?

Bu arada ben oy ve yorum sınırı koyuyorum. Bunlar tamamlanınca yb gelecek. Ama sınır şimdilik düşük. Çok abartmak istemedim. Hadi ben kaçarenzi....

 

Oy sınırı: 5

Yorum sınırı: 5

 

Bayyyssssssss♥️♥️♥️

 

 

Loading...
0%