Yeni Üyelik
4.
Bölüm

✨2. Bölüm✨

@sunwonn

İyi okumalarrrrrr 💓

Ve artık oy sınırlaması yapmam gerekiyor maalesef çünkü okuyanların çoğu oyunu kullanmıyor

Bilginize: oy kullanmak hiç bir şeyinizi eksiltmiyor!

Sınır 10 oy, 10 yorum 🙃

🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤

 

Sevgi

 

Okuluma varmıştım ama bundan 10 dk önce yaşadıklarım aklımdan çıkmıyor. Okulun kapısına yaklaştıkça içimdeki ses okula gitme diyordu. Bugün okula gitmesem ne olurdu? Gidecektim. Gitmek zorundaydım. Çünkü gitmediğim günler babama haber veriyorlardı. Okulun girişinde beklediğimi fark ettim. Hiç yürümek istemiyordum. Üç kat çıkmam gerekecekti.

11/A sınıfına gidiyordum. Ege 10/D sınıfına gidiyordu. Ege sayısalı seçtiği için ailem tarafından kutlanmıştı. Ama ben sözeli seçtiğimde beni aşağılamışlardı. Ben ise her zaman Hukuk Kadını olmak istiyordum. Çünkü haksızlığa gelemiyordum. Ben avukat olacaktım ve iyilerin yanında olacaktım. " Sevgi, neden sınıfına gitmiyorsun? Kapıda dikilmene gerek yok!" Burak hocanın sesiyle irkildim. "Kusura bakmayın hocam dalmışım." Dedim ama ona dönmedim.

 

 

♪♪♪

 

Sınıfa girdiğimde Elif hoca sınıfa gelmemişti. Sınıf arkadaşlarımla aram pek yoktu. Batu ve Kübra dışında. Kübra yanıma gelip "Elif hoca hastalanmış bu yüzden gelememiş, iki ders boş" dedi ve elini birbirine çarptı. Sonra herkesin duyabileceği bir ses tonuyla " Hadi, herkes geldi, eksik kimse yok, şişe çevirmece oynamayan bizden değil." Dedi ve öğretmen masasını ortaya çekti. Bir şişe öğretmen masasının üzerindeydi. Ben kapı tarafı orta sıralarda oturuyordum.

Sırama geçtiğimde siyah okul pantolonunun üzerinde çok belli olmasa da kan lekesi vardı. Bıçaktan olmalıydı, bıçağı unutmuştum, bıçağı saklamayı unutmuştum. Kendime küfürler sıraladım. Sonra etrafıma baktım ve kimsenin gözünün bende olmadığını gördüm. Hemen bıçağı çıkardım ve tekrar ayakkabımın içine koydum.

Kübra " Sevgi sende gel, lütfen bu sefercik, lütfeeeennn" dediğinde bende öğretmen masasına ilerledim. Tüm sınıf masanın etrafında bir daire oluşturmuşdu. Batu " İlk ben çeviriyorum" dedi. Cam şişeyi çevirdiğinde herkesin gözü şişedeydi. Benimde baktığım yer şişeydi ama düşündüğüm şeyler çok farklıydı. Eski komşumun ne zaman tekrar İstanbul'a döneceğiydi ve neden Ankara'ya gelmişti? Diye düşündüm. Beni hâlâ unutmamıştı ama ben onu çoktan unutmuştum. Unutmamam gerekirdi çünkü o zamanlar tek arkadaşım olan Gamze'yi elimden almıştı. Keşke ona yaptığını bana yapsaydı, keşke herkesin içinde benimle dalga geçseydi, keşke benim üzerime bir kutu kolayı dökseydi...

" Sevgi! Sevgi! Sevgi neden cevap vermiyorsun?" Batu'nun sesiyle irkildim ve ona baktım. " Dikkatim dağılmış, nerede kalmıştık?" Diye sordum. Batu " Sevgi, sen ve Cem çıktı sana soru soracak." Cem mi? Cem bana nasıl bir soru soracaktı?

" Sor." Dedim Cem'e bakarak. Cem " Doğruluk mu? Cesaret mi?" Diye sordu. Düşünmeden "Doğruluk" dedim. Cem düşünmeye başladı. Cem kumral rengi saçlarını parmaklarıyla karıştırdı, gülümsemeye başladığında herkes soruyu bekliyoru. Yeşil gözleri yüzümü inceliyordu. Cem "Yüzüne kim tokat attı?" Diye sorduğunda kimse bunu beklemiyordu. Herkes şaşkınlıkla Cem'e bakarken ben hayal kırıklığı ile bakıyordum. Cem belkide bu sorunun cevabını biliyordu ama kimse aileme dair hiçbir şey bilmiyordu. Birkaç dakika cevap vermedim ,Cem "Cevap vermeyecek misin?" Diye sordu. Bende gülümsedim. Gülümsedim. Her zaman yaptığımı yaptım ve gülümsedim. Sınıftakiler daha yeni yüzümdeki kızarıklığı fark etmişlerdi. Herkes benim cevabını beklerken Batu sinirlenmişe benziyordu. " Annem. Bana bu tokatı annem attı." Dedim. Kimse bu cevabı beklemiyordu, herkes bana şaşkınlıkla bakarken Batu "Bu çok normal! Çekin gözlerinizi Sevgi'den yoksa... Sevgi oynamak istemiyorsan oynamaya bilirsin." Dedi net bir sesle. Cem düz bir şekilde bana bakıyordu, şaşırmamıştı. Bu cevabı bekliyor gibiydi. " Oynamaya devam edelim, şişeyi ben çeviricem" dedim sakkin bir sesle. Sanki bu tokatı annem atmamış gibi. Şişe çevirmecede şişeyi çok iyi döndürürdüm. İstediğim kişiyi seçebilirdim. Cem. Cem'e soru soracak kişi bendim. " Doğruluk mu? Cesaret mi?" Cem bunu beekliyormuş gibi " Doğruluk." Dedi. Ne soracağımı biliyordu. Cem eski komşum Kaan ile eski arkadaşımı Gamze'yi zorbalayan kişiydi. Cem'i pişman ettirecek sorumu sormaya hazırlandım. Sesimin titrememesi gerekti. Uzatmadan " Kaan neden buraya geldi, sorunun cevabını biliyorsun lafı dolandırma." Dedim. Batu ve Kübra bakıştı. Kaan'ın kim olduğunu kimse bilmiyordu. Cem dışında. Cem ağız ucuyla güldü. " Senin için geldi" dediğinde şoka girdim. Neden ben? Neden? Benim için neden buraya geldi? Şaşkınlığımı saklayamadım. Saklmayada çalışmadım. "Neden diye sordum kim diye değil." Dediğimde Cem daha fazla güldü. " Nedenini bilmiyorum ama belki de sen anlamışsındır. Hıı?" Kaan benim hayatımı mahvettmeye gelmişti. Arkadaşlarımı elimden almaya gelmişti. Ona verdiğim sırları ifşa etmeye gelmişti. Ama neden? Neden ben? Neden diğer insanlar değilde ben? Ben ona ne yapmıştım?

Gülümsedim. Ama gözlerim dolmuştu. Gülümsedim. Ama gözlerimden yaşlar akıyordu. Kahkaha attım. Ama ağlıyordum. Kafayı yemiş olabilirdim. Beni böyle görseler deli sanarlardı ama hayır, daha kafayı yememiştim. Kaan ona insanlara anlattıklarımı Sırlarımı söylerse kafayı yerdim. Ve bu kez kimse beni iyileştiremezdi. Kimse.

Geriye bir adım attım. Bir tane daha, bir tane daha sırama döndüm ve çantamı aldım. Tam sınıftan çıkacakken Batu " Ne yaptın lan Sevgi'ye! Kaan kim lan!" Diye bağırdı Cem'e. Cem'e dönüp baktım Batu onun yakasını tutmuş masaya yatırmıştı. Cem karşılık vermiyordu ama gülüyordu. Gülümsedim ve Cem'in yanına bir adım attım. Bir adım daha, bir adım daha. Aramızda bir adımlık mesafe kaldığında Cem'e bakarak gözlerimdeki yaşları sildim ve çenemi kaldırdım.

Gülümsemedim ama öyle bir baktım ki Cem bile gülümsemesi döndü. " Kaan'ın telefon numarasını ver!" Diye bağırdım. Cem "Vereceğimi mi sandın? Yazık" annemin bana evde söylediği cümleler geldi aklıma. Annemde bana Yazık demişti. Bana neden acıyorlardı. Ayakkabımın içindeki bıçağı çıkardım. Bir kaç kişi çığlık attığında gözümden yaşlar akmaya başladı. "Benden korkmayın, ben size zarar vermem" dedim çaresizce. Gözüm bıçağa kaydığında beyaz bıçakın üzerinde kan lekesi vardı. Bıçağı Cem'e uzatarak telefonumu cebimden çıkardım. Batu geriye çekildiğinde ve Cem'i bıraktığında "Benden neden korkuyorsunuz? Ben... Ben öyle biri değilim..." Diyebildim. Sesim titriyordu. Bende titremeye başladığımda Cem telefonu elimden alıp bir numara yazdı. Telefonu tekrar bana uzattığında elinin titrediğini fark ettim. Ama benim elim titremiyordu. Telefonu cebime koyup bıçağı kapattım ve cebime koydum.

Sabah birini korumak için kullandığım bıçağı şimdi tehdit için kullanıyordum. Ne YAZIK...

​​​​​​Sınıftan çıktım. Ama nereye gidecektim? Eve gidemezdim. Okul dışına çıktığımda aklıma en yakın parka gitmek geldi. Yürüyüş yapmak bana iyi gelirdi. Telefonumu cebimden çıkardım ve numarayı kaydettim. Aklıma Ege'nin beni merak edebileceği geldi. Ona mesaj gönderdim.

 

Siz: Ege ben okuldan çıktım yürüyüş yapmak istedim.

​​​​​​Siz: Eve gittiğinde anneme kütüphaneye gittiğimi söylersin.

 

Çantamdan kulaklığımı çıkardım ve kulağıma taktım. Telefonumdan şarkıyı açtığımda telefonu cebime koydum.

 

Kimse yeni yara açamaz artık,

Çok canım yandı acımaz artık,

Bugün düşerse yarın kalkar,

Bu kız kendine acımaz artık.

 

Gözümün dolduğunu hissettim. Ve maalesef bu kez gülümseyemiyordum. Parkın etrafında yürümeye devam ettim. Gözümden yaşlar akmaya başladığında gözümü kapatıp başımı eğdim. Ayağım bir taşa takıldı ve kendimi yerde buldum. Gözlerimi açtım, anlımı elektrik direğine çok sert vurmuştum. Anlımın kanadığını fark ettiğimde elimi anlıma attım. Canım yanıyordu ama kalbimin acısı daha fazlaydı, ağırdı...

 

 

​​​​​​Bölüm sonu😢

Nasıldı, beğendiniz mi?

Sevginin yaşadığı şeylere üzüldünüz mü?

Cem ve Kaan'a ne diyorsunuz?

​​​​​​Sevgi'nin annesi ve babasına ne diyorsunuz?

Batu ve Kübra nasıldı?

Yorum ve oylarınızı bekliyorum 💕✨

 

 

​​​

Loading...
0%