Yeni Üyelik
12.
Bölüm

✨9. Bölüm✨

@sunwonn

İyi okumalarrr 💅🏻

Bölümleri uzun tutmaya çalışıyorum ama olmuyor.

Bu yüzden kusura bakmayın 🙃

Bu seferde Savaş'ı fotoğraf karesine koydum🙂

Savaş hakkında düşüncelerinizi alalım🫰🏻

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 💕 ☺️ 💖

Sınır 10 oy 10 yorum🫰🏻🤍

 

 

Sevgi

 

 

​​​​​​Bir ses duydum... Savaş'ın sesi... Sıcak sesi...

"Sevgi." Sesi çok uzaktan gelmiyordu. Sesi oldukça sakindi. Şuan ayaklarımı malum yerime vura vura kaçmak istiyordum buradan. Başımı eğdim ve sadece yere odaklandım.

Yer de ne kadar pismiş.

Ayakkabım beyaz renkten kırmızı renge dönmüştü.

Önüme bir gölge düştüğün de bunun Savaş olabileceğini düşündüm. Başımı yavaşça kaldırdım. Ama...

Karşımdaki Tolga abim mi? Tolga... Abim... Şimdi naneyi yemedim mi? Kaçççç, uzaklaş buradan. Ayaklarını malum yerine vurarak kaçma fikri gelsin aklına. Kaççç... İç sesim kes sesini. Yanımda makas yokkiii. Kendi kendime yaptığım esprilerin güzelliği diyeceğimi sananlar, büyük yanılıyorusunuz. İlkokula giderken ilkokul kapak sözler diye aratırdım. Utanç...

"Abi...?" Sesim titriyordu. Kendimce soru mu sordum yoksa ona mı seslendim bilmiyorum. Ama soru diye algılamasını tercih ederim. Abim oldukça sinirli görünüyordu. Önümden çekildi ve yanıma oturdu. Arkasında da Savaş vardı. Savaş...

Savaş gerçektende karşımdaydı. "Sa... Savaş?" Savaş olup olmadığı konusunda pek emin değildim. Çünkü Savaş'ı önceden hiç görmedim. Ama Savaş ise yakışıklıymıs. Simsiyah saçlarının dağınıklığı hoşuma gitmişti. Ah o siyah gözleri ahh. Ne hoş duruyor buradan. Neyse, şimdi bunun sırası değil.

Şimdi kesin abim bana kızacak. Savaş neden abime haber verdikine ya. Başımı eğdim, ben tek başıma ve yalnızım. Gözlerim tekrar doldu ama hemen arkaya attım. Yanımda başka biri olduğunda ağlayasım gelmiyordu.

Şimdi kaçsam güzel olmaz mıydı? Ayakkabılarım tamamen kanla kaplıydı. Ayaklarımı artık hissetmiyordum. Abim sağ tarafımda, Savaş önümde, valiz solumdaydı. Aralarında bir seçim yapmam gerekiyordu. Abimden azar yiyecek, Savaş'a güvenmenin ahmaklık olduğu gerçeğiyle yüzleşecek ya da siktirip gidecektim. Tabii ki de siktirip gitmeyi seçecektim.

Elimi valizimin tutma kısmına attım. Gelen özgüvenle ayağa kalkıp valizi elime aldım. Valiz gerçektende ağır ama. Valizi tekrar yere bırakıp bisiklet yolundan ilerlemeye başladım. Taki abimin bana söylediklerinden sonra. "Sevgi, kardeşim. Gel yanıma..." Adımlarım bıçak gibi kesildi. Arkamı dönüp ayağa kalkmış abime döndüm. "Ben senin kardeşin değilim! Neden geldin?" Bu seferde Savaş'a döndüm. "Sana güvanmenin... Salaklık olacağını düşün... Düşünmemiştim..." Bir sesin ağlayabileceğini söyleselerdi gülerdim. Ama şuan çok iyi anlıyordum. Gözlerim tekrar, yeniden dolduğunuda silmedim. Birinin silmesini bekledim...

O gün hiçbir zaman gelmeyecekti. Biliyordum, bilmem daha ağır geliyordu...

Savaş bana doğru bir adım attığında ben bir adım geriledim. Savaş bana çaresiz bir şekilde bakıyordu. "Yaklaşmayın! Benim kimsem yok! Olmasın, ben tek başıma yeterim! Yeterim di mi abi..." Gözlerimden oluk oluk yaşlar akarken daha fazla dayanamadım yere çöktüm. Ayaklarımın ağrıması boyut aşmıştı. Savaş ve Tolga abim üzerime doğru koşmaya başladılar. Bense ayakkabımı çıkardım. Canım yandığı için yüzümü buruşturdum.

Abim yanıma eğildi ve beni kucağına aldı. "Ayağına ne oldu!?" Bağırmasıyla irkildim. Derin bir nefes aldı. Daha sakin bir sesle konuşmaya başladı. "Güzelim, kim sana ne yaptı?" Cevap vermezsem ne olacağını düşünemiyordum. Kimseye sorun oluşturmamak adına sorusunu yanıtladım. "Sen evden gittikten sonra oldu. Mutfakta şişe elimden düştü ve ayağımda parçalandı. Ama sıkıntı yok... İyiyim, sadece bir an ayaklarım birbirine girdi." Yalanlarıma bir sınır getirmem gerekti. Ayaklarım beni taşıyamayacak bir şekildeydi. Ama yapacak bir şey yok.

Dizimin altındaki elini geri ittim. Zorlamadan beni yere bıraktı. Yere çöktüm, elimle yüzümü kapattım. Kendimce ağlamamı gizliyordum. Abim Savaş'a birşeyler diyordu ama kelimeler birbirine girmiş şekilde sesi geliyordu. Başım tekrardan döndüğünde karanlık beni içine çekiyordu. Belkide ölmek istediğimden karanlığın beni içine çekmesine izin verdim. Kendi iyiliğim için...

 

 

                                                 &

 

 

​​​​Tolga

 

​​​​​​​​​​​​Başımı önüme eğmiş Sevgi'nin uyanmasını bekliyordum. Sevgi uyumasına rağmen gözlerinden yaşlar akıyordu. Bunların hepsi sadece bir kişinin başının altından çıkmıştı, annem. Kimseyi düşünmeden hareket ediyor, konuşuyordu. Arkasında bıraktığı yaraları göremeyecek kadar kördü, annem. Sevgi'nin bir ailesi yoktu. Hiç kimsesi yoktu. Yapayalnızdı... Kimseye güvenmek istemiyordu Sevgi. Bunun nedenini bende bilmiyordum ama öğrenecektim. Ne olursa olsun ben Sevgi'nin yanında olacaktım. Beni sevmese bile.

Kafamı kaldırıp düşüncelere dalmış olan kişiye baktım. Sevgi ona Savaş demişti. Adı muhtemelen Savaş diye düşündüm. O bana ulaşmasaydı ben burada bile olamayacaktım. Ona minnettardım. Bir teşekkürü hak ediyordu. "Genç" Bana döndüğünde gözlerinin kızarmış olduğunu gördüm. Bana farkettirmemek için saçlarını gözünün önüne dağıttı. "Efendim" dedi. Sesini güçlü tutmaya çalışıyordu. Bunu anlamayacağımı sanması garipti. "Sen kimsin, nesin bilmiyorum ama bana ulaştığın için teşekkür ederim" başını tekrardan önüne eğdi. "Kendi başıma bu işin içinden kalkamazdım. Bildiğim kadarıyla aranızda herhangi bir problem yok, bu yüzden sana ulaşmanın daha iyi olacağını düşündüm." sesinden ne kadar güçlü biri olduğu anlaşılıyor gibiydi. Ama anlamadığım tek bir şey vardı, ne işi?

"Adın Savaş sanırım?" Adını öğrenmem gerekti. Araştırmalıydım. "Evet adım Savaş. Sizden birşey isteyebilir miyim?" Sesinin sona doğru titrediğini duydum. Ama çaktıracak değildim. "Ne gibi bir istek?" Kafasını kaldırdı. Birkaç saniye Sevgi'ye baktıktan sonra gözleri yavaşça beni buldu. "Dışarda konuşmaya ne dersin? Belki önemlli birşeydir. Hı?" Konuşmak için ağzımı açtığımda telefonumun çaldığını duydum. Elimi cebime attım, telefonumu çıkarıp gelen aramanın kime ait olduğuna baktım. Annem arıyordu, çağrıyı sessize alıp tekrar Savaş'a döndüm. "Savaş, Sevgi ne öğrendi?" Diye sormak zorunda kaldım. Savaş önce Sevgi'ye baktı. Gözlerinde duygu yoktu ama uzun uzun Sevgi'yi izledi. Gözlerinde saniyelik bir hüzün geçti. Sonrasında hemen bana döndü. Cevap için beklemedi. "Evlatlık olduğunu..." Sesinde üzüntü vardı. Sesinde korku vardı. Sesinde daha anlayamadığım binlerce duygu vardı.

Verdiği cevaba çok şaşırmadım. Çünkü birgün öğreneceğini biliyordu. Sevgi'nin ilk defa hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüm. Ağlardı ama kimseye belli etmemeye özen gösterirdi. Özellikle benim...​Tekrar arama geldiğinde beklemeden açtım. Ege'nin bağırma sesleri ve annesinin kahkahasının sesleri kulaklarıma doldu. ​​Annesinin konuşmsını bekledi ama Ege konuştu. "Abi, abim... Bugün çok güzel bir gün! Tatile mi çıksak." Ege'nin sesi keyifli geliyordu. Sevgi'nin kötüleşmesi umurlarında değildi. Hastane odasından çıkıp kapıyı sertçe kapattım. "Sevgi'ye herşeyi söylemişsin! Sen ne yaptığını sanıyorsun! Ben sana daha evden çıkmadan sana Sevgi'ye karışma demedim mi!?"

 

 

Bölüm sonu😢

İlk defa başkasının ağzından anlattım. Nasıl buldunuz🙃

Nasıldı...?🫥

Sevgi'nin duyguları?

Savaş Sevgi'yi nereden tanıyor?

​​​​​​Diğer bölüme kadar görüşürüz 💞 🌟

 

​​

Loading...
0%