Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3. Bölüm

@superisipnr

5 Ay sonra...

 

Her sabah güneşin doğuşuyla antrenman yapıyordum. Kurtarıcıma göre ders bana göre işkence ya da bahçıvan ilk gün dereden su doldurup dökmek bu bir hafta sürmüştü. 2.hafta çalı çırpı toplama odun kesme bu da bir hafta sürmüştü sürmüştü.

 

3.hafta da kestiğim kütükleri ormanın bir ucundan mağaraya taşımıştım. O kütükleri bize 3 ay yeterdi.

 

4.hafta avlanmayı en ince ayrıntısıyla öğretmişti.

İlk başta tavşanlardan başlamıştım. Hep kaçıyorlardı en sonunda 4.haftanın sonunda bir tavşan avlamayı başarmıştım.

 

Kurtarıcıma gösterdiğimde umursamaz bir şekilde

Sonunda kedi olalı bir fare tutabildin. Git postunu soy pişir. Sonra dereden su getir.

 

Dediğini yapmıştım tabi.

 

2. ay da artık yakın dövüş öğreniyorum. Aslında çoğunlukla dayak yiyordum. Yatağa bir kaç kırıklar giriyordum. Öyle ki ağrıdan uyuyamıyorum. Bazende kalkamıyorum. Tabi ki üstüme bir kova su dökülerek uyanıyorum.

 

Öyle böyle dayanıyorum.

 

3. Aya geldiğimizde ise kılıç kullanmayı öğtetiyordu. Tabi ki ilk başta tahta kılıçtan öğreniyorum. Bıçak kullanarak uzaktaki hedefi vurabiliyordum. Ok atmakta üstüme yoktu zaten ama kendimi geliştirmek için daha çok çalıştım.

 

4. ayda atta ok atmayı bıçak savur ayı kılıç kullanmayı öğrendim. Zorlayıcıydı. Ama yapabildiğim kadar yapıyordum.

 

5. ay da artık kendimi daha güçlü hissediyordum. Onunla dövüştüğümde az dayakla kurtulabiliyordum.

 

........

1 yıl sonra...

Günler aylar geçmişti. Artık hazırdım. Zor günlerim olmuştu. Ama şimdi gerçek beni bulmuştum. Kolaylıkla herşey halledebiliyordum.

 

İlk zamanlar Kurtarıcımın bana iş yaptırdığını düşünürdüm. Aslında sabretmeyi ve güçlenmeyi öğretmişti.

 

Onun hakkını ödeyemem.

 

Bugün toplanıp kasabaya gidicektik. Ayrılık vakti gelmişti. Kurtarıcım yola çıkmadan bir tavşan avlamıştı bizim için.

Birazını yiyip diğerini yol için ayırmıştık.

 

Ben Kara'ya Kurtarıcım kendi beyaz atına binmişti.

 

-Efendim şimdi nereye gidiyoruz?

 

-Hurgada kasabasına gidiyoruz. Seni oraya yerleştirip kendi yoluma çıkıcağım.

 

-Nereye gideceksiniz?

 

-Seni ilgilendirmez küçük savaşçı. Benden dövüşmeyi öğrenmek istedin öğrettim. Benden bu kadar umarım istediğin intikamını alabilirsin. Bunu ümit ederek zorlu günler geçirdin. Ama sadece kalbinle değil mantığın ile hareket etmen gerektiğini unutma.

 

Dediklerinden sonra atını dehleyip yola çıktı. Bende hemen arkasından seri bir şekilde Karayı sürdüm. Yol uzundu. Kasaba bir buçuk, iki günlük mesafedeydi.

 

Yolculuk yorucuydu. At sırtında iki gün geçirmek çok rahatsızlık verecek.

 

Akşam olmadan kamp kurduk. Yemek yiyip atlara su ve yem verdikten sonra ben bir yere kıvrılıp uyudum. Kurtarıcım ise bize göz kulak olmak için nöbet tutuyordu.

 

Sabah güneşi ile uyanıp yola çıktık. Yarım gün daha yol aldıktan sonra sonunda kasabaya varmıştık.

 

Kasabanın girişine geldiğimde Kurtarıcım başlığını takmıştı. Sonra bir yıl önce verilen sözü hatırlamıştım.

 

Efendim hani demiştiniz ki iyi bir savaşçı olursam bana isminizi söyliyecektiniz. Sizce hakkettim mi?

 

Atın bana döndürerek

 

Hakkettin küçük savaşçı, hakkettin. Seni bıraktıktan sonra söyleyeceğim.

 

Başımı tamam anlamında tek salladım.

 

Kasaba eskiydi. Ama insanları mutluydu. Meyve sebze satan satıcılar, ortalıkta dolanan çocuklar, kazanların başında kadınlar. Çok mutluydular. Annesine koşarak sarılan küçük kızı gördüğümde yanağımda bir ıslaklık hissettim. Hemen elimle sildim. Yüreğimdeki kor öfkemi harladı.

 

Az kaldı anne İntikamını alıcağım.

 

Bir hanın önünde durduk. Atlarımıza yem su verdikten sonra içeriye girdik. Küçük bir yerdi ama doluydu. Müşterileriyle ilgilenmek için ordan oraya gidiyorlardı. Biz içeriye girdiğimizde boş bir masaya oturduk. Bizimle ilgilenmek için gelen yaşlı kadın hemen söze başladı.

 

Hoşgeldiniz efendim ne alırdınız.

 

Et ve bir bardak su ve bira

 

Tamam efendim hemen getiriyorum.

 

Bir kaç dakika sonra yemeklerimiz geldi. Yemeğimizi yedikten sonra kalacağımız odalara geçtik. Oda tek kişilik bir yatak. Küçük eski ama kullanışlı bir dolap ve küçük penceresi vardı. Birazda tozluydu. Ama yaşanıyordu.

Odaya getirilen küvet ve sularla başımı yıkadıktan sonra yatağa girip gözlerimi kapattım.

 

Yarından itibaren yalnızdım. Ne yapmam gerektiğini düşündüm. İlk kendi paramı kazanıp rahat etmem gerek sonra köyümüze saldıran barbarlar bulmam gerek. Neden saldırdıklarını bulmam ve intikamımızı almam gerek.

 

Sabah erken kalkıp Kurtarıcımın kapısına gittim. Çaldım çaldım ama açmamıştı. Belki aşağıdadır ümidiyle aşağıya gittim. Masalarda oturanlara göz kesildim. Ama görünürde yoktu. Biraz endişe etmiştim. Korkma Mia belki de atların yanındadır. Hemen dışarı çıkıp dün atları bağladığımız yere gittim. Atımı bulduğumda yanında beyaz atı görmemiştim. Ağlamak istiyordum. Ama ağlamadım. Atlarla ilgilenen bir çocuk gördüğümde onun yanına gittim.

 

Şey.. Dün beraber geldiğim adamı gördünüz mü şu atın yanında beyaz at vardı onun sahibi işte. Gördünüz mü?

 

Çocuk biraz düşünür gibi olduktan sonra

 

Aaa evet hatırladım. Şu dev gibi adam beyaz atına dokunduğunda bana bağırmıştı. Güneş doğar doğmaz atına atlayıp şu tarafa gitti.

 

Geldiğimiz yolun tersini göstermişti çocuk.

 

Tamam. Teşekkür ederim.

 

Arkama dönüyordum ki az önceki çocuğun sesini duydum koşar adımla yanıma geldi.

 

Gitmeden önce Bayan Anna'ya senin için bir mektup bıraktığını gördüm. İstersen gidip iste ben Jack Victor. Senin ki?

 

Ben Mia. Bayan Anna kim beni onun yanına götürür müsün?

 

Tabi hadi gidelim. O buranın sahibi.

 

Hanın içerisine girdik. Dün bize yemek getiren yaşlı kadının yanına gittik.

 

Anna bu Mia. Bu sabah giden adamla gelmiş dün.

 

Tekrardan hoşgeldin Mia. Yanındaki adam sana bir mektup bıraktı dur getireyim.

 

Arka tarafa gidip geldiğinde elinde bir mektup vardı.

 

Al çocuğum.

 

Hemen alıp dışarı çıktım. Handan biraz uzaklaşıp bir ağacın gölgesine oturdum. Biraz bekledim. Hazır hissetmiyorum. Öyle alışmıştım ki ona gitmesi ile tekrardan yapayalnız kalmıştım.

 

Kaderimde yalnızlık var galiba...

 

Havlama sesi ile başımı kaldırdım. Kaos'u görünce bir sevinç kapladı içimi. Mektubu cebime atıp kaosa sıkı sıkı sarıldım.

 

Kaos seni çok özledim. Neredeydin kayboldun sandım. Çağırdığım halde neden gelmedin ki. Bak Kurtarıcımız da gitti. Yine sen, ben ve Kara kaldık. İyi bir savaşçı olduk. Annemizin intikamını alıcağız değil mi?

 

Hav hav hav...

 

Hadi gel sana et bulalım.

 

Kaosu alıp hana gittik. Onu kapıda bırakıp içeriden et almaya gittim.

 

Anna'yı bulduğumda

 

Biraz et alabilir miyim. Köpeğim(böyle demek içimi acıttı) açta.

 

Mutfaktan bir kap et getirmişti.

 

Teşekkürler.

 

Başını sallayıp diğer müşterilerle ilgilenmeye gitti. Elimdeki eti alıp kapı da beni bekleyen Kaosa verdim. Çok acımıştı dostum. Ah ah ara sıra kaybolup geliyordu.

 

Yemeğini yedikten sonra Kaos ile beraber yürüyüş yapmak için handan uzaklaştık.

 

Söyle bakayım Kaos nerelere kayboluyorsun.

 

Hav hav

 

Hmm demek öyle küçük kaçmaktan kimseye zarar gelmez. Seni seni yaramazlık mı yapıyon yoksa

 

Gülüşüm kahkahaya dönüşmüştü.

 

Söyle bakalım Kaos ne yapmamız gerek.

 

Hav hav hav

 

Hmm haklısın. Önce para sonra iş sonra İNTİKAM

 

Onun koşuşu ile bende koşmaya başladım. Öyle kasabadan uzaklaşmıştık. Yorgunluktan kendimi çimenliklere attım. Kaosta hemen üstüme atladı. Biraz boğuştuk güldük. Sonrada derinlere daldık. Öyle sessizdik ki uzaktan kuşların şarkılarını duyup ağır ağır göz kapaklarımı kapattım. Bir şelaleye yakınız galiba öyle ki sesi göz yaşlarımın sesine eşlik eder gibi akıp gidiyordu.

 

Güzel bir hayat yaşamak herkesin hakkı. Bu hakkı neden bizlerden zorla alıyorlar?! Neden bu kadar zulüm ediliyor?! Neden bu kadar kirli bu dünya?!

 

Biliyorum artık tekim bu hayatta. İçimde günden güne büyüyen ateşin bir gün beni yakasından korkar oldum. Bu ateş intikamımı aldığım zaman sönücek.

 

Ben tutunmayı bıraktım dünyanın etrafında serseri ay gibi dolandıkça dolanıyorum.

 

.......

 

Kaosu alarak hana gittim. Kaosu Karanın yanına bırakıp handan içeriye girdim.

 

Efendim şey yanımda hiç para yok. Borcumu nasıl ödeyebilirim.

 

Borcun yok çocuğum. Dünkü adam ödeyip gitti. İstediğin zaman gidebileceğini söyledi.

 

Elini cebine atıp bir kese çıkarttı.

 

Bunu da sana vermemi istemişti.

 

Keseyi alıp cebime sıkıştırdım. Onun hakkını ödeyemem. Ne kadar sert olsa bile yüreği sımsıcak.

 

Kaç geceliğine ödedi?

 

İki kese verdi bana burda bir yıl kadar kalacak kadar var.

 

Tmm teşekkür ederim. Şey acaba bana buraları gezdirerek ve diğer kasabaları anlatacak birini tanıyor musunuz?

 

Tabi Jack sana yardımcı olur.

 

Yarın ben onu bulurum biraz yiyecek birşeyler alabilir miyim?

 

Otur şuraya çocuğum ben sana hemen birşeyler getireyim.

 

Anna Bir kapta et ve bir bardak ayran getirdikten sonra gün boyunca yemek yemediğim için hızlı hızlı yemeğimi yedikten sonra kaldığım odaya gidip yatağıma girdim.

 

Kurtarıcımın bana veda etmemesine çok kırılmıştı. Belkide böylesi daha iyi olmuştur. Ayrılıklar ölüm kadar üzüyor insanı. Eğer bir gün yine karşılaşırsak bir daha ondan ayrılmayacağız.

 

Okuyamadığım mektubu cebimden çıkarttım. Okumaya hazır mıydım bilemiyorum. Nasıl olsa açıp okunu aktı. Ertelemeye gerek yoktu.

 

Yavaş bir şekilde zarfın mührünü kırdım. Sayfayı çıkartıp gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

 

Küçük savaşçı,

Artık küçük değilsin ama benim için hala küçük bir savaşçı olarak kalıcaksın. Sana haber vermeden gideceğim için bana kızacağını biliyorum. Ama ayrılıklara nefret ediyorum. İlk seni bulduğumda yaralıydın seni iyileştirip bırakacaktım. Ama yapamadım. İntikam istiyordun unutma intikam insana kötü şeyler yapabilir. Kalbin temiz senin küçüğüm. Kirletme. Elimden geldiğince seni eğitim. Bunu güzel değerlendir. Merhametini kaybetme. İnsanlara güvenme. Kimseye muhtaç olmadan ayakta kalma gücünü sana öğrettim. Artık tek başınasın küçük savaşçı. Hayatın acı tarafı da budur. Senin sayende kendimi iyi bir insan hissettim. Hep iyi ol, kendin için Annen için savaş. Ben uzaklarda olucağım. Eğer ki tekrardan görüşürsek bir duello yapıcagız unutma. Sana şuan yapabileceğim tek bir iyilik var. Onun için çok çalışman gerekiyor 18.yaş gününde Toem şehrine git. Orda şovalye seçilmeleri olucak. Ona katılıp kendini herkese kanıtlama gerekiyor. Bakarsın intikam için eline büyük bir fırsat geçer. Unutma orası çok tehlikeli. Artık herşey senin elinde küçük savaşçı. Sevgiyle kal küçüğüm.

K.S

 

Mektubu göğsüme bastırıp ağladıkça ağladım.

 

Sana Yeminim Olsun Çok Büyük Savaşçı Olucağım.

Sana Yeminim Olsun Anne İntikamını Alıcağım...

Sana Yeminim Olsun Kurtarıcım Bu Gözyaşlarım Bir Daha Dökülmeyecek.

 

Gözyaşlarımı silip mektubu katlayıp yastığımın altına sakladım.

 

Ve karanlığa teslim oldum...

 

Loading...
0%