Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@superisipnr

Kadın sessizdi

Kadın yalnızdı

Kadın ölü idi

Ama kadın çocuktu.

 

Sessizdi

her taraf her zaman olduğu gibi...

Mutsuzdu öldükten sonra

Umudunu kaybetmişti

Yaşayamamıştı

Ölü gibi yaşamaktan...

 

Kadın sessizdi

Kadın yalnızdı

Kadın ölü idi

Ama kadın çocuktu..

 

Son satırları yazdıktan sonra elimdeki kalemi defterin içine bırakıp defteri yatağımın altına bıraktım. Şiir yazmak yapabildiğim tek şey galiba

 

Ben Pera ismimi beni bulan müdüremizden aldım. Bir soyadım yoktu. Sadece Pera...

 

Yanlızlık öyle ağır bir şey ki yaşayan bilir ancak.

Arkadaş diyebileceğim sadece boynumda bebekliğimden beri taktığım kelebekli kolyem var. Onunla konuşur onunla dertleşirdim. Ahh pardon! Konuşmak demişken ben konuşamıyorum. Gerçek anlamda konuşamıyorum. Daha küçükken ses tellerimde bir sıkıntı olmuş. Ben hatırlamıyorum bize bakan dadım söylemişti. O zamandan beri kimse sesimi duymamış. Sesimin nasıl çıktığını hatırlamıyorum. Bazen hayal kurardım ince ses, kalın ses, normal ses olarak sonra gülüp geçerdim.

 

1 ay sonra 18 yaşıma gireceğim başka biri olsaydı yerinde duramazdı galiba ama ben sevinemiyorum bile çünkü yetim olarak gidebileceğim kimsem yok ne acı değil mi?!

 

Müdüremizin bize çok emeği var hakkını yiyemem. Hepimizi en iyi şekilde okuttu baktı. Allah razı olsun ondan. Tıpkı bir anne gibi bizi severdi. Burayı zaten onun için seviyorum. İlkokul ortaokul lise benim için çok zor geçti. Hep gölge de kaldım kimseyle muhatap olmadım okulda kimse tanımaz beni. Tanıyanlar bile yaklaşmaz uzak dururlar benden. Buna da şükür .

 

Okul için hazırlanıp çıktım yurttan. Erken olduğu için yavaş bir şekilde yürümeye başladım. Çantamdan mp3'ü kulağıma taktım çalma listemden en sevdiğim şarkılardan birini seçtim.

 

Sesim çıkmasa bile dudaklarımla şarkıya eşlik ettim. Soolking - Askim bu adamın sesine bayılıyorum.

 

Duyabildiğime şükrediyorum. Göre bildiğime şükrediyorum yürüyebildiğime şükrediyorum. Allah kimseye kaldıaramıyacağı yükü vermez. Sen çok büyüksün Allah'ım. Verdiğin vereceğin herşeye şükrediyorum.

 

Okula az bir mesafe kalmıştı okul hayatım derslerim çok şükür iyi gözüm yükseklerde değil. Bu yılı da bitirip kendi hayatımı düzene sokmak istiyorum. Zaten yarı zamanlı bir işte çalışıyordum.

 

Şapkamı gözlerimin önüne daha çok indirdim insanların gözlerime bakmasından nefret ediyorum. Zilin çalmasına hala vardı herkesten uzak bir bankta oturdum.

 

Çantadan şiir kitabı çıkarıp okumaya kaldığım yerden devam ettim. Ruhumu temizleyen satırlar ile öyle dalmışım ki yanıma yaklaşan grubu fark etmemiştim.

 

Hey ezik, kalk ordan orası bizim! Bir kızın sesiydi.

 

Hiç bir şey demeden kalktım. İşte benimde huyum böyle kimse ile muhatap olmam baş kaldırmam. Elimdeki kitabı yavaş bir şekilde çantama bıraktım. Onlara hiç bakmadan okula doğru ilerledim.

 

Aynı kızın sesini duydum.

Şuna da bakın kim ki bu?

 

Başka birinin kıza cevap verdiğini duydum. Ağır ağır yürüdüğüm için duyuyordum.

 

Şu kimseyle konuşmayan kız.

 

İlk konuşan kızın sesini duydum en son

Kendini havalı zannediyor galiba konuşmayarak. Ezik ne olucak.

 

Buna sadece sırıttım. Gülmek bana yasakmış gibi acı vermişti. Dudaklarımı tekrar düz şekile getirdim. İşte bu kadar gülmeyen zavallı onların dediği gibi ezik biriyim.

 

Okula girip sınıfımın bulunduğu kata çıktım. Bu tam bir eziyet 4 kat çıkmak 12. Sınıf olmanın dejavantajı.

 

Sınıfa girip en arkadaki sırama geçtim. Sıraların tekli olması çok iyi başkasının yanımda olması beni çok geriyor. İnsanlara dayanamıyorum.

 

Bir kaç dakika sonra zilin sesini duyup hocayı beklemeye başladım. Ders Biyoloji idi hem dersi hem de hocasını çok severim Gülümser Hocam çok iyi biri. Çok tatlı bir kadın. Kendini övmeyi çok sever. Çok ta şık giyinir. Bi de oğlu var çok yaramaz hatta bir ara annesinin burnunu kırmıştı. Anne yüreği işte buna bile kızamamıştı.

 

Sonunda Gülümser Hoca gelip dersini en iyi şekilde işleyip teneffüs zili ile sonlandırmıştı. Herkes dışarı çıkmıştı ben mi başımı sıraya koyup gözlerimi dinlendirdim. Derslerim tümü böyle geçip gitti.

 

Okulun bitmesine az kalmıştı önümüzde geleceğimizi etkileyecek bir sınav. Ne mantıksız bir uygulama insanların geleceğini bir kaç sorunun belirlemesi. Yazık..

 

Okul çıkışı sahile inip biraz deniz havası çektim ciğerlerime. Ufka bakarak acaba anne ve babam hayatta mı diye soru gelmişti aklıma. Kimseye kin tutmam ama yüreğimde silinmeyecek bir sızı bıraktıkları için onları affetmeyeceğim.

 

Yanağımda sıcak bir ıslaklık hissettim. Ağlıyorum galiba hadi be Pera bu kadar zayıf olmazsın. Kendine gel!

Ellerimi o zehiri silerek ayağa kalktım. Gökyüzüne baktığımda güneşin çoktan battığını gördüm. Yıldızların bana merhaba dedğini duyar gibi oldum. Oldum olası geceye aşığım. Beni tek anlayan yıldızlar.

 

Hızlı birşekilde sahilden çıkıp yurdun sokağına doğru yol aldım. En fazla 2 sokak aşağıda. Her taraf kararmıştı. Umarım ceza almam. Tam ceza almamak için koşacakken önüme kurt kadar büyük bir köpek çıktı. Put gibi durmuştum. Köpeğin hırlama sesini duyar duymaz arkama dönüp bir sokak arasına girdim. Çığlık atmak istedim. Bağırmak yardım istemek ama konuşamamak bir yana sesim birer initiden başka birşey çıkmadı. Gözyaşlarım onlara nazaran şelale misali aktıkça aktı. Arkamdan havlama sesini duyduğumda daha hızlı koştum. Maraton yarışçısı misali koştum.

 

Açık bir kapı gördüğümde bu seferde mutluluktan ağladım. Tek bir hatada koca köpeğe akşam yemeği olacağımı bildiğimden açık kapıdan kendimi zar zor attım içeriye. Arkamdan öyle kapıyı kapattım ki ses yankılandı. Sonradan anladım ki buranın bir depo olduğunu anladım.

Gözlerim kapalı olduğu için içerisi dolu mu boş mu olduğunu bilmiyordum. Lütfen boş ol. Lütfen lütfen..

Bir gözümü zar zor açtım. Şaşkınlıkla diğer gözümü de açmiş bulunmaktayım. Ne mi gördüm boş diyerek atıldığım depo koca koca adamlarla doluydu. Hatta yarısının üst kısımları çıplaktı. Ama Allah var hepsi taş mübarek. Ben onlara ağzım gözüm açık bakarken hepsinin yüzünde Senin burda ne işin var ifadeleri vardı. Allah'ım nereye düştüm bir köpekten kaçarken 100 erkeğin arasına girdim. Ne günah işledim acaba diye hafızamı yokladım. Tam bulacakken aralarından birinin bana doğru geldiğini gördüm endişem yok korkum maximuma çıkmış durumda. Kaçmanın en iyisi olduğunu bir saniyede karar verip arkamdan kapının kolunu kavramaya çalıştım. Ama lanet kapının kolu yoktu. Allah kahretmesin lanet kapı..!

 

Sen küçük hemen burda ne işin olduğunu söyle ve sonra son duanı et!

 

Diğerlerinin onun dediklerinden sonra güldüklerini duydum başımı yıpranmış ayakkabılarımdan çekmeden gözyaşlarımı sildim zayıf biri değilim. Ben birşey yapmadım. Beni öldüremez. Başımı kaldırıp adama baktım vazgeçtim öldürebilir. Öyle iriydi ki onun yanında küçük bir kuş gibi kaldığıma kanaat getirdim. Diğerlerinden bile daha iriydi. Gözleri karanlığı andıracak siyahlıktaydı. Elim boynumdaki kolyeme gitti.

Lütfen Allahım yardım et

 

Korkum adamın sırıtmasını genişletti.

 

Evet seni dinliyorum küçük Kelebek. Ne işin var burda şuan evinde sıcak yatağında uyuman gerekmiyor mu?

 

Bu biraz acıttı benim yatağım hiç ısınmamıştı.

Benim bir evim bile yoktu. Nerden bileceklerdi ki.

 

Konuşsana kızım ne işin var burda.

 

Öyle bağırmıştı ki korkudan ne yapacağımı bilemedim. Dizlerim titredi. Yenik düşerek yere çakıldım. Kulaklarımı kapatıp acıyan dizilerimi kendime çektim. Ağladıkça ağladım.

 

Kimseden ses çıkmıyordu benden bile sadece ağlayışım. Sessiz ağlayışım vardı ses olarak.

 

Herkes dışarı çıksın hemen!

Az önceki adamın sesiydi. Korkum giderek artmıştı. Adım seslerin kesildiği anda biraz sakinleştim.

 

Hey küçük ayağa kalk. Korkma sana birşey yapmıyacağım.

 

Başımı kaldırıp adama baktım. Birşey söylememi bekliyordu. Acaba işaret dili biliyorum mu? . Denemekten zarar çıkmaz diyerek

 

Ben.. Beni köpek kovaladı..

 

Konuşamadığımız öğrenince şaşırdı.

Tam devam edecektim ki

 

Ben işaret dili bilmiyorum omuzlarım çökmüştü.

 

Arkasına dönüp bir odaya girdi. Elinde kalem ve kağıt vardı.

 

Al yaz buna kusura bakma seni korkutmak istememiştim.

 

Şaşkın şaşkın adama bakmayı kesip yazmaya başladım. Koca adama kağıdı uzattım.

 

Beni köpek kovaladı açık kapıyı görünce girdim. Özür dilerim.. Ben Ben boş zannettim. Sesli bir şekilde okumuştu.

 

Tamam küçük korkma sana zarar vermeyeceğim. Gel otur şuraya sonra seni evine bırakayım.

 

Ben başımı iki yana sallayarak reddettim. Adam hiç oralı olmadan kolumdan tutup bir koltuğa oturttu.

 

İçeri girip bir bardak su getirmişti. Al iç

 

Alıp içtim koşmaktan ve korkudan boğazım kurumuştu.

Bardağı tekrar doldurup kana kana içtim biraz utanmıştım. Sonra rahatladıktan sonra utanmayı bir kenara bıraktım.

 

Koca adam karşıma oturup bana bakıyordu. Bende bir gariplik mi var diye üstüme baktım. Kot pantolon ve tişört normal ben.

 

Rahatsız olduğumu anladığında konuşmaya başladı.

 

İsmin ne Küçük Kelebek

neden bana öyle dediğini anlamadım. Gözleri kolyeme durduğunda elim istemsiz onun üstüne gitti. Kendimi toparlayıp masada ki kalemle kağıda ismimi yazdım.

 

Pera 

 

Güzel bir isim soyismin nedir Pera

 

Kağıdı önüme bırakmıştı. Yutkundum. Yok yani varda gerçek değil.

 

Anlamadım. dedi koca adam.

 

Konuyu hemen değiştirdim. Senin ismin ne?

 

Poyraz dedi yoksa onunda mı soyadı yoktu o da mı benim gibiydi. Bir an üzüldüm. Onun için kendim için diğer herkes için...

 

Gel seni evine bırakayım.

 

Başımı sallamakla yetindim. Onu takip ederek başka bir kapıdan dışarı çıktım. Dışarısı kalabalıktı. Biraz ürktüm desem yalan mı demiş oluyorum? Bas baya korktun Pera Koca adama( böyle seslenmek daha güzeldi) biraz daha yanaştım. Gömleğinden tutmuştum küçük çocuklar gibi.

Poyraz'ın güldüğünü duydum. İşte şimdi daha çok utandım. Niye tutuyorsun ki adamı.

 

Herkes içeri çalışmaya devam ben geldiğimde terlememişseniz sizi terleten kadar döverim.

 

Poyraz'dan daha çok korktuğumu anladım şuan.

Adamı bıraktım. Siyah bir arabanın önünde durunca bu adamın ne işle meşgul olduğunu merak ettim. Araba kelimeler bile yetmez o derece hem pahalı hemde güzel.

 

Görmemişler( görmedin ki zaten salak) gibi bakmayı bıraktım. Allah senden razı olsun iç ses sende olmasan ben ne yapardım.

 

Koca Adam direk arabaya binmişti. Hiç centilmence bir hareket değil diyerek bende bindim arabaya. Çok konforluydu. Ölmeden böyle bir arabaya bindim ya ölsem bile gözüm arkada kalmaz. Kendi kendime güldüm. Paranın gözü kör olsun ne diye bilirim ki...

 

İzlendiğimi hissederek bakışlarımı Poyraz'a çevirdim o da sırıtıyordu..

 

Hemen önüme dönüp yola dikkat kesildim ...

 

Yetimhane varmadan onu durdurdum.

Elime kalem alıp yazıp ona uzattım.

Şey ben burda ineceğim zaten geldik.

 

Kızın yazdıklarına bakan genç adam bakışlarına kıza çevirerek

 

Evin hangisi orda bırakayım.

 

Genç kız

Yok zaten şurada (direk yazıyorum zaten anlarsınız kağıda yazıp adama verdiğini her zaman yazarsam çok karışık olur )

 

Elimi rasgele bir evi göstermişti.

 

Genç adam

Tmm.

 

Bıraktığın için teşekkürler. Son kez adama uzattığı kağıda bunları yazmıştı.

 

Arabadan seri bir şekilde çıkıp adama gösterdiği eve yavaş bir şekilde gelmişti. Allahtan kimse kalmıyordu burda yoksa yalanı ortya çıkardı. Nerde yaşadığını öğrenmemesi gerekiyordu. Tehlikeli biri korkunç biri . Ama ona birşey yapmamıştı.Yani o kadar kötü değilmiş. Yine de tedbirli olmak iyidir. Göz ucuyla arkasına bakmıştı . Umarım gitmiştir. Tam umutları tükenmişken araba sesiyle büyük bir oh çekmişti içine...

 

Hemen evin bahçesinden çıkıp Yurda dönmüştü..

 

Tabi azar çekmeden olmaz . Küçük bir bahaneyle ceza almaktan kurtulmuştu. Zaten kısa bir süre sonra yurttan ayrılıp kendisine tahsil edilen bir evde yaşıyacaktı. Buna da şükür diyip yatağına yattı.

 

Bugünkü Dev adamı düşünerek güzel bir rüyaya adım atmıştı. İlk defa bu kadar mutlu uyumuştu ....

 

.... 

 

Sevgiyle kalın...

 

Loading...
0%