Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@susartikbus_22

Oylamayı unutmayınn🥰


Bölüm şarkısı: 

Ax u Eman- Ada Güler


Keyifli okumalar🪽


Değdi mi? 

Değdi mi Zişan? Kendini o adama yâr etmemek için başka birisinin hayatını tehlikeye atmak Değdi mi?


Değmemişti. Hemde hiç, ben ne zaman bu kadar bencil birisi olmuştum böyle.


Karşımda duran adama baktım bir kez daha. Ağzımdan beni esir edecek tek bir kelime çıktı.


"Tamam." 


Zafer gülümsemesi oluştu yüzünde Selim amcayı sertçe bıraktı, yanıma doğru adımlamaya başladı. Gözlerim Selim amcadaydı, ağzımı hafif bir şekilde açıp özür diledim ondan. Başını olumsuz anlamda sallamakla yetindi, gözlerinde acıma duygusu vardı. Ailemin gözünde olmadığı duygu.


Kolumdan tutup yüzünü kulağıma yaklaştırdı. "Burada olanları kimse bilmeyecek meraklanma. Ama bir daha kaçmaya çalışırsan, ölür." Dedi. Kafasıyla Selim amcayı işaret etmişti. Başımı sallayıp onayladım onu. Bir an önce buradan gitmek istiyordum, boğazımda ki yumru büyüyordu çünkü.


Girdiğim sokaktan hayal kırıklığıyla geri döndüm. Arkamdan beni takip ediyordu, konağa yaklaştığımda sesi kulaklarımı doldurdu.


"Çantanı buradan at, korumaları oyalarım ön kapıdan gir." Dedi.


"Gerek yok giderim ben geldiğim gibi." Dedim. Kolumu bu sefer acıtacak kadar sert tutup beni kendine çekti.


"Sözümün üstüne söz söyleme, beni de delirtme!" Demiş kolumda ki valizi alıp korkuluklardan içeriye atmıştı. Bir şey demeden konağın arkasından dolanarak ön kapıya yaklaştım. O da diğer taraftan gelmiş korumaları yanına çağırmıştı.


Korumalar görmeden onların arkasından konağa girdim hızla, mutfağa gidip arka bahçeye çıktım. Yerdeki valizi aldım ve mutfaktan çıkıp merdivenleri çıkarak odama girdim. Valizi yere atıp yatağıma geçeceğim sırada ablamı yatağın üstünde otururken buldum.


"Kaçmaya çalıştın değil mi?" Dedi sessizce ve devam etti, "Sen Hozan'ı bilmiyorsun o bir şey istedimi her türlü yapar, kimseyi dinlemez. Kaçmaya çalışmakla hata yaptın, daha çok onun esiri oldun. O biliyor senin istemediğini daha çok uğraşacak seninle." Dedi. Bunları söyleyen evlenmek zorunda olduğum adamın eski sevgilisi yani ablamdı.


Kendimi yorgunlukla yatağa bıraktım, yorulmuştum hemde çok fazla. Gözlerim ablama değdiği sırada kendimi daha da kötü hissetim. Sanki ondan sevdiğini almışım gibi, sanki her şey benim yüzündenmiş gibi.


"Ben, ben özür dilerim abla. İstemedim böyle olmasını yemin ederim ki istemedim, annemde söyledim babaya da söyledim, dinlemediler beni." Dedim, bunları söyleme ihtiyacı duydum kendimde.


"Biliyorum.. neyse ben gideyim dinlen sende." Diyip çıkmıştı odadan.


Allah'ım sen ablamın gönlüne göre birisini nasip et.


Üstümü değiştirip uyumayacağımı bilerek yatağa uzandım.


🤎


"Zişan, getir şu baklava tepsisini şerbetini dökeyim hele." Annemin beni çağırmasıyla masanın üstünde duran baklava tepsisini alıp annemin önüne bıraktım.


Şaka gibiydi resmen. Sabahın köründe annem yanıma gelip beni mutfağa indirmiş, tatlılar, yemekler ve daha bir sürü şey yapmak için yanına dikmişti. Kahvaltı yapıp tekrar mutfağa yönlendirmişti, sıkıntıyla nefesimi verdim.


"Baba nerde?" Dedim Simay'a bakarak. O da, "Salonda, kahve içiyor." Dedi.


Onu başımla onaylayıp anneme döndüm. "Babamın yanına gidiyorum ben." Deyip annemin bir şey demesini beklemeden çıktım mutfaktan. Salona girdiğimde babam televizyonun karşısında oturmuş kürtçe bir kanaldan doğu belgeseli tarzı bir şey izliyordu. Hep izlerdi böyle şeyler, sıkılmadan, bıkmadan.


Benim geldiğimi görmüş ses etmemişti, salonun kapısını kapatıp çaprazında duran üçlü koltuğa oturdum.


"Düğün istemiyorum." Dedim pat diye. Yerinden doğrulup bana döndü. Yüzünü incelediğim biraz, sinirlenmişti, çenesini sıkmış, elinde her zaman duran tesbihini sol elinin avucuna toplamış yumruk yapmıştı.


"Ne demek istemiyorum? Ulan biz bu düğünü milletin ağzı kapansın diye yapacağız, gelmiş bana diyor istemiyorum."


"İstemiyorum dedim, zorla evlenmiyor muyum? İstemiyorum. Öyle de böyle de istediğiniz olacak zaten, susacak millet." Dedim, biraz duraklayıp tekrar devam ettim söylediklerime, "Eğer düğün olacaksa inan ki bana o düğünü berbat ederim size. İşte o zaman düşünürsün milletin söyleyeceklerini."


Ne olacağı umrumda değildi, kim ne derse desin, hiç kimseyi umursamıyorum. İstemediğim birisiyle evleneceğim ve bir düğün olacaktı, sanki her şey normalmiş gibi.


"Akşam sorun çıkarma yeter, ben söylerim onlara." Dedi bezginlikle.


"Tamam." Dedim bende. Uzatmanın manası yoktu sonuçta istediğim olmuştu.


Hayır istediğim hiç bir şey olmamıştı, onlara kuklalık yapmaktan kendi istediğim hiç bir şey olmamıştı.


Ayağa kalktım ve az önce kapattığım kapıyı açıp dışarıya çıktım. Merdivenleri çıkıp odamın olduğu kata geldim, bu katta ben, Simay, ablam ve Agir abim kalıyordu. Merdivenlerin hemen karşısında bir oturma alanı bulunuyordu, genelde havalar ısındığı zaman orda otururduk kız kıza.


Oraya geçip oturdum. Masanın üstünde sigara paketi vardı, nefret ederdim sigaradan kokusundan tiksinirdim bir kere, ama şu an şeytan sol tarafımdan bana onu alıp içmemi söylüyordu.

Euzu besmele çekip şeytanı def ettim başımdan. Kalmamalıydım onun söylediklerine.


Saat şu an muhtemelen dört buçuk, beş olabilirdi. Yüzükleri takmaya yedi de geleceklerdi, annemin gün boyu ağzından düşmemişti çünkü.


Oturduğum yerden kalkıp odama girdim. Banyoya yönelip içeriye geçtim, üstüm yine yemek kokuyordu, bir duş farzdı. Duşumu alıp bornozla banyodan çıktım odanın kapısına gidip üstünde olan anahtarla kitledim kapıyı, malum meyhane kapısı gibiydi benden çok gidiyorlardı odama.


Dolabımdan iç çamaşırı çıkardım ve onları üstüme geçirdim. Başımı çevirip odada duran saate baktığımda gelmelerine az kaldığını gördüm. Tekrar dolaba yönelip içinden siyah uzun kollu, bilekten biten, bir elbise çıkarıp onu da giydim.


Üstümü giyindikten sonra banyoya girip saçlarımı kuruttum. Yüzümün mor olan yerlerini ise bir kapatıcı yardımı ile kapatmaya çalıştım, ne kadar sürsem de belli oluyordu.

Hazır olduğumda odadan çıkıp mutfağa gittim. Annemlerde hazırlanmış bir şekilde mutfaktaydılar, annem beni gördüğünde elbisemi görüp sabır çekti sessizce, elbisemin siyah olduğu içindi bu tavrı.


"Hayırdır? Cenaze vardır da siyah giyindin." Dedi kendi tutamayarak.


Doğru söylemişti, cenaze vardı gerçekten. Hozan abiyle evlenmek bir ölümdü, daha ölmemiştim, ama ölecektim. Onunla evlendikten sonra gerçek Zişan ölecekti, hayalleriyle beraber, umutlarıyla beraber. Belki toprağın altına girmeyecekti.


Her ölü toprağın altında olmuyordu maalesef...


"Evet." Diyerek anneme cevap verdim.


Yarım saat mutfakta durdum canım sıkılmaya başlamıştı, tek dileğim bu günün hemen bitmeseydi. Ablamı gün boyu görmemiştim bir yerde, merak ensemde karşısına çıkmaya yüzüm yoktu açıkçası. Simay'ın mutfağa hızla girmesiyle geldiklerini anladım.


"Geldiler daye (anne)." Dedi anneme bakarak. Annem başını sallayıp yanıma geldi.


"Sakın insanların içinde bizi rezil edecek şeyler yapma!" Diyerek uyarısını yapıp kolumdan tutarak mutfaktan çıkarmıştı.


Kapının önüne geldiğimizde başta babam, onun yanında abimler, abimlerin yanında da biz duruyorduk. Annemi umursamadan en sona geçip orada durdum.

Başımı merdivenlere çevirdiğimde ablamın geldiğini gördüm. Bir şey demeden annemin yanına geçmişti o da.


Kapı açıldığında ilk başta Agit ağa girdi içeriye babamlarla selamlaşıp en sonda duran bana geldi, onune gelmesiyle uzattığı elini öpüp başıma koydum. Zelal hanımda geldiğinde onunda elini öpmüştüm, arkalarından gelinleri Gülizar ve kocası Hazar abi gelmişti, onların ardından Roniya gelmiş en sonda da Hozan abi girmişti. Babamlar şark odasına geçmişlerdi Agit ağalarla birlikte. Hozan abi abimlere selam verip önümde durdu, ona bakmak yerine başımı başka yöne çevirdim ve içeriye geçmesini bekledim, bir kaç akrabada gelmişti, bit kac dediğim yirmiye yakın insan. Onlar içeriye geçtiğinde ablam ve Simay'la mutfağa girdik biz de.


İkramlıkları hazırlayıp tepsilere koyduk, mutfaktan çıkıp herkese ikramları verdikten sonra biz de şark odasına geçip oturduk. Herkes oturmuş sohbet ediyordu bir süre sonra yüzükleri takma zamanı gelmişti.


Hozan abi sol tarafımda durmuştu, Zelal hanım çantasından çıkardığı yüzüğü ablama vermiş bir tepsiye koymasını istemişti. Ablam ilk başta duraklayıp sonra yüzükleri alıp ufak bir tepsiye koyup gelmişti, elindeki tepsiyi Simay'a verip kendini biraz geri çekti geldiğinde.


"Hayırlı uğurlu olsun, Allah utandırmasın." Agit ağa yüzükleri takıp ardından da bunları söyledi. Sağ elimle elbisemi sıkıyor sabır diliyordum Allah'tan.


Kırmızı kurdelenin kesilmesiyle zılgıt sesleri yükseldi odadan. Önce ben sonra o öptü Agit ağanın elini, sırayla herkesle sarıldım.


Zelal hanım yanıma gelip çantasını Roniya'ya uzatıp içinden altın bir set çıkarıp boynuma taktı, tekrar çantasına yönelip bu sefer dört adet bilezik çıkarıp onlarıda koluma taktı, küpe, yüzük derken tüm takıları takmıştı, elini tekrar öpüp geri çekildim.


Benim için zor olan akşam sona erdiğinde Allah'a şükür ediyordum. O adamla aynı ortamda durmak bile başımın ağrımasına yetmişti. Misafirlerin hepsi gitmiş herkes odasına çekilmişti.


Odama girip ilk önce takılardan kurtuldum, hepsini çıkarıp makyaj masamın çekmecesine yerleştirdim. Üstümü değiştirip elimi yüzümü yıkayıp kendimi yatağa attım.


BÖLÜM SONU


Helüü 

Umarım bölümü beğenirsiniz🤗


Oylamayı unutmayın🤍


Kendinize çoookk iyi bakın


Verdiğiniz oylar için teşekkür ederim🥰


Loading...
0%