@suslu1civcivv
|
🕯️🕯️🕯️
25 Şubat,1994
Genç kadın elindeki gazeteye bakıp gözyaşlarını silmeye çalıştı. Olmuyordu. O sildikçe yeni yaşlar akıyordu gözlerinden. Ruhu çığlık çığlığa bağırırken ağzından tek kelime çıkmıyordu. İsyan etmek istiyordu ama isyanı yaradana mı yoksa kullara mı olacaktı? Kader dedi; ama herşey kader olsaydı tanrı neden insanlara akıl ve seçme şansı vermişti? Kafasını kaldırıp yıldızlara baktı bu gece o kadar karanlıktı ki yıldızların bile aydınlatmaya gücü yetmemişti.
Beş dakika sonra önünde duran otobüsü umursamadı. Saat gece yarısına geliyordu ve bu büyük ihtimalle karşısına çıkacak son otobüs oluyordu. Oturduğu durakta ayaklarını sallayarak ağlamaya devam etti bir süre. Otobüs şoförünün ona atığı şaşkın bakışları ve otobüsün gitmesini umursamadı. Zaten otobüs beklemiyordu, sadece ağlayacak bir yere ihtiyacı vardı ve bulduğu ilk yer olan bu otobüs durağına sığınmıştı.
Bir insanın gülmesi kadar ağlaması da normal karşılanmalı. Çünkü Ağlamak için birilerinden saklanmak çok zor oluyordu.Bir an düşündükleri yüzünden gülecek gibi oldu ama vazgeçti.
Gazetedeki haberi tekrar okudu. Gazeteyi eline aldığında haberden çok haberin altındaki fotoğraf dikkatini çekmişti.
Çünkü fotoğrafta sevdiği adam başka bir kadının elini tutmuştu. Sevdiği adam başka bir kadın ile evlenmişti. Sevdiği adamın başka bir kadından çocuğu oluyordu, sevdiği adam başkasının yanında mutluydu.Yaşlar yanağında yerini alırken haberi tekrar okudu.
"Ünlü iş adamı baba oluyor"
Haber başlığını okuduktan sonra gözleri alttaki fotoğrafa kaymıştı. Arkadaşları ile oturduğu mekândan hiçbir şeyi umursamadan gazeteyi alıp çıkmıştı. Saatlerce Ağlayarak yürüdükten sonra bu otobüs durağında bulmuştu kendini.
Canını en çok neyin yaktığını bile bilmiyordu. Sevdiği adamın onu terk etmesi mi?yoksa başka biri ile evlenmesi mi? Hangisi daha çok yakmıştı canını?
Daha fazla ağlamak istemedi. Ruhunu bu matem havasından kurtarmak istedi. Kalbinin özgürlüğünü istiyordu artık. Kalbini tutsak eden adamdan kurtarmak istiyordu. Bir umut onu sevmeyi bırakmayı istedi, olmuyordu.
Onu sevmek nefes almaktan farksız geliyordu. İnsan nefes almayı bırakabilir mi?
"Yeter artık ağlama." Duyduğu ses ile yerinden korku ile sıçradı. Arkasını döndüğünde gördüğü yüz onu şaşırtmıştı. Henüz şaşkınlıktan kurtulmadan Yiğit Acar gelip yanına oturmuştu. Yanına oturduğu an burnuna gelen alkol kokusu ile yüzünü buruşturdu. Yine içmişti.
"Abim aptalın teki onun için ağlamayı bırak çünkü hak etmiyor." Leyla gözyaşını silip bakışlarını yanındaki adama çevirdi. Bakışlarını çevirdiği an göz göze gelmeleri ile tekrar önüne döndü.
" Hakettiği için değil, kendi aptallığıma ağlıyorum." Yiğit gülmeye başlarken leyla rahatsız olmuştu. Yiğit normalde onunla tek kelime konuşmazdı,şu an konuşma sebebi sarhoş olmasıydı. Rahatsız olduğu asıl şey üstünde hissettiği bakışlardı. Ve Yiğit acar'ın nasıl bir insan olduğunu bildiği için bu bakışlar onu korkutmuyor değildi.
Yiğit'in kahkaha atması ile iyice tedirgin oldu. "Aslında evet biraz aptalsın." Cümlesinin sonunda ciddileşip kara gözlerini karşısındaki kadına dikti."çünkü Leyla, hislerini hiç saklamadın, abime hep muhtaç olduğunu gösterdin. Doğal olarak seni cepte görmeye başladı. senin ona olan sevgine güvenip, seni terk etti. Bunu yaparken hiç korkmadı çünkü ona muhtaç olduğunu biliyordu." Sustu. Leyla karşısındaki adama baktı şaşkınlıkla.Haklı olduğunu biliyordu. "İşte Leyla insanlar böyledir. Sen sen ol kimseye gerçekten içini açma. Çünkü karşı karşıya kaldığınız ilk an seni hislerinden vururlar. "
Leyla mutluluktan uzak bir şekilde gülümsedi. "Belki doğru söylüyorsun yiğit. Ama unuttuğun şey,insanı var eden şeyler hislerdir. Benim gözümde sevgini göstermedikten sonra sevmenin anlamı yok. Karşıma nasıl insanlar çıkacağını ben bilmem,kimse bilemez.Ama beni zayıflığımdan vurursa, ya da hislerimden faydanlamaya kalkarsa bir daha hayatımda olmaz."
Yiğit alayla gülümsedi,"lafa gelince herkes herşeyi yapar,şimdi söyle abim sana geri döndü diyelim onu affetmez misin?"
Leyla sustu. Uzun bir süre karanlığı izleyip durdu. Kaan'ı düşündü, yaşadıkları ilişkiyi, hissettiği mutluluğu,aşkı onu bulutlar üzerine çıkarışını ve sonra kendi elleri ile o buluttan aşağı atışını.
"Affetmem. Kendisine saygısı olan bir insan herşeyi affetmez. Belki severim, unutmam hayatımın sonuna kadar onun aşkı ile yanarım ama asla affetmem. O beni imkansız hayallere inandırdı. Yeni hayaller kurduk birlikte, öyle hayal olarak değil, gerçek olacağına inanarak. Sonra kendi elleriyle yıktı hayallerimi."Leyla sustu. gözleri dolmuştu canı acıyordu. Elindeki gazeteyi göstererek konuşmaya devam etti "şu an benim hayalimi başkası ile yaşıyor"
Yiğit sustu, bakışları Leyla'ya döndüğünde ona ilk defa böyle ciddi ciddi bakmıştı, gördüğü şey güzel hatta çok güzel bir kadın. Abisinin yerinde olmayı diledi ilk defa,böyle güzel bir kadının ona aşık olmasını, hatta muhtaç olmasını istedi. Sonra bu isteğine güldü. Çünkü o aşık olunacak bir insan değildi.
Leyla Yiğit'in ne düşündüğünden habersiz kolundaki saatte baktı. Çok geç olmuştu,evine gidip dinlenmek, uyumak istiyordu. Duraktan çıkıp yavaş adımlarla yürümeye başladı. Karanlık gecenin içinde sakladığı kötülüklerden habersiz. Beyaz elbisesinin kirlendiğini görünce yüzünü buruşturdu. Beyaz en sevdiği renkti ama çok çabuk kirleniyordu.
Bir kaç dakika daha yürüdü, bir an nereye geldiğini düşündü,çünkü ilk defa böyle bir yeri görüyordu. Koluna dolanan el ile durmak zorunda kaldı. Yiğit Leyla'nın kolunu tuttuğunda içine beliren o hissi sevmişti. Ona yakın olmayı sevmişti. Leyla'nın herşeyden habersiz kolunu kurtarmaya çalıştığını görünce kendine geldi. O ana kadar kolunu bu kadar sıkı tuttuğunun farkında bile değildi.
Kafasını iki yana sallayarak aklındaki düşüncelerden kurtulmak istedi. Böyle hissetmesinin tek nedeni sarhoş olmasıydı. "Bekle seni evine bırakayım," Leyla itiraz etmek istedi ama şu an bulunduğu yer çok ıssızdı. Öyle olmasa bile ne araba anahtarı ne de para vardı yanında. Yiğit ile gitmekten başka çaresi yoktu.
Yiğit önde Leyla arkada arabaya doğru ilerlerken yiğit'in bir anda arkasını dönmesi ile burun buruna geldiler. Leyla yakınlıktan rahatsız olup geri çekilmek istedi ama yiğit elini beline atarak geri çekilmesine engel oldu.Yiğit gözlerinin içine Bakarak gülümsedi, Leyla yüzünü buruşturdu Yiğit'in nefesi alkol kokuyordu. Ama tek sorun bu değildi yiğit kollarını sıkıca beline dolamış çekilmesine izin vermiyordu. Leyla içindeki gittikçe büyüyen korkuya rağmen konuşmaya başladı.
"Yiğit, bırak beni!"
Yiğit'in yüzünde oluşan gülümseme midesini bulandırmaya yetmişti. Biliyordu Yiğit ne zaman kötülük düşünse yüzünde böyle bir gülümseme olur. Nefesini tuttu Leyla. Korkuyordu. Korkuyu tüm benliğinde hissediyordu. Elleri ve ayakları titremeye başlamıştı.
Son kez denedi geri çekilmeyi.
Aynı anda istemediği halde daha da yapıştı bu iğrenç bedene.
Ağlamaya başladı, çünkü başına gelecek şeyi biliyordu...
Yiğit onu yoldan uzaklaştırdı. Göz yaşları durmuyor aksine daha fazla akıyordu. Çırpınıyor ama gücü yetmiyordu karşında ki adama karşı koymaya. Çığlık atıyordu ama kimse onu duymuyordu .Yüzüne inen tokatla hareketleri durdu. Anne ve babasının dokunmaya kıyamadığı kızın bir başkası canını yakıyordu...
Saçlarına asılan el ile daha da şiddetli ağlamaya başladı.
Babasının okşadığı, sevdiği saçlarını bir başkası koparmak ister gibi çekiyordu.
Leyla etrafına baktı bir umut aradı. Yoktu. Bu karanlık gece de ona yardım edecek hiçbir şey yoktu.
Son kez baktı yüzüne, son kez yalvardı.
"Yiğit yalvarırım bırak beni."
Çığlık atmaktan boğazı acıyordu.
konuşmaya bile mecali kalmamıştı.
Yiğit yüzündeki perişan ifadeye baktı ve dudaklarına bir gülümseme kondu. Hoşuna gitmişti.
Kemerini açtığında başına gelecekleri kabul etmişti Leyla. Ağırlığını üstüne verip elbisesini sıyıran adamla son kez çığlık attı.
Ama kimse duymadı;sesi yankılanıp ona geri döndü.
Son kez karanlık geceye baktı.
Bu gece diğerlerinden daha farklıydı.
Çok karanlıktı.
Öyle karanlıktı ki.
Yıldızların bile gücü yetmemişti aydınlatmaya...
|
0% |