Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@suslu1civcivv

15 Ocak ,2024 ,Saat: 00:53

 

Telefonun ekranına sertçe dokunarak mesaj yazdı genç kadın. Cevap beklemeden telefonu orta sehpaya bıraktı, eliyle yüzünü sıvazladığında gözünden düşen yaşları sildi.

 

Kalbinin çıkardığı isyana karşı çıkacak gücü yoktu; onu umursamayan bir adamın peşinde günlerini heba ettikten sonra geriye hayal kırıklığı kalmıştı sadece. Büyük umutlarla çıktığı yolu hayal kırıklığıyla geri dönüyordu. Telefonuna birbiri ardına gelen aramalarla gözyaşları hızlandı.

Dert önemli değilde, anlatacak kimsenin olmaması çok kötü...

 

Verda acı içinde gülümsedi, birkaç ay önceye kadar mükemmel bir hayatı vardı. Ufacık bir rüzgar yıkmıştı bütün mutlulukları.

 

Bilgisayarın ekranına dönüp, yazmaya başladı tekrar. Saatler geçti, Verda'nın parmakları ağrıdı, akşam gece yarısına kavuştu ama bir an bile yazmayı bırakmadı. İçindeki acılarla beyaz sayfaları lekeledi, sonunda ortaya çıkan cümlelere beğenerek baktı.

 

Telefonu eline alıp gelen aramaları görmezden gelerek sosyal medya üzerinden gelen mesajlara bakmaya başladı. Yüzlerce tanımadığı kişiden gelen mesajları gülümseyerek okudu. Tuhaftı, hiç görmediği insanlara kendini yakın hissetmesi çok tuhaftı. İmza günü için oldukça heyecanlı olduğunu belirten onlarca kişinin mesajına tek tek cevap verdi.

Yavaş adımlarla mutfağa doğru girdiğinde kalbindeki sızlamaya görmezden geldi; zamanla herşey geçerdi. Aşk, öfke, nefret belli bir süre sonra herşey, herkes etkisini kaybederdi.

 

Elindeki kahve kupasıyla solana döndüğünde arka bahçeye bakan pencerede bir gölge çarptı gözüne. Kalbi korkuyla atmaya başladığında, korkudan bacakları uyuştu. Bir anda kesilen elektrikle küçük bir çığlık atarak elindeki kupayı düşürdü. Camlara basmamak için panikle geriye çekildiğinde, kalbi göğüs kafesine sert darbeler vuruyordu. Müstakil bir evde tek başına yaşıyor olabilirdi, ama daha önce yaşadığı yerde hiç hırsızlık olayları olmamıştı. Üstelik komşuları çok iyi insanlardı, aklına gelen şeyle ağırca yutkundu. Yan tarafındaki komşusu iki gün önce taşınmıştı, diğer komşusu ise bu sabah iş için şehir dışına çıkmıştı.

 

Korkudan soluk soluğa kalmıştı, sehpanın üstünde elini gezidirip telefonun bulmaya çalıştı. Telefonu bulduğunda kimi arayacağını düşündü.

Annesi ve babasını arayamazdı, buraya varamadan panikte kriz geçirirlerdi, ablası zaten bu şehirde değildi. Abisini aramayı düşündü ama vazgeçti, birkaç gün önce ettikleri kavgadan sonra ne olursa olsun onunla konuşmak istemiyordu.

 

Ebu Cehil soyundan gelen eski sevgilisini aramayı düşündü, ama kırgınlığı korkudan ağır bastığı için vazgeçti. Polisin numarasını tuşladı, aramadı. Yavaş adımlarla arka bahçeye açılan kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıyı açtıktan sonra karnında yakıcı bir his gezdi, birkaç saniye karanlık bahçeye bakıp yutkundu. Parmağı arama tuşunun bir milim üstünde duruyordu, bahçeye doğru bir adım attı. Kalp atışları daha da hızlandı, ikinci adımı attı daha fazla korkuyla.

 

Korkudan soluğunu tutmuş bir şekilde birkaç adım daha attı. Karnındaki ağrıya dönmeye başlayan his ile yutkundu, bacakları titremeye başlamıştı. Fenerin ışığını bahçede gezdirdi, ektiği çiçekler dışında hiçbir şey yoktu. Rahatlamak yerine daha da huzursuz oldu, birini gördüğüne emindi.

Birkaç saniye daha bahçeye bakmaya devam etti. Elektrikler geldiğinde içeri girmeye karar verdi, bahçe kapısını iyice kilitleyip karnındaki o hissin gitmesini bekledi. Telefonu bırakıp bütün kapıları, pencereleri kontrol etti.

 

Yorgunlukla kendimi koltuğa bırakıp geriye yaslandı,bir anda çalmaya başlayan telefonla irkilerek doğruldu. Bu akşam kesin kalp krizi geçirecekti. Kimin aradığına bakmadan telefonu kulağına götürdü, "efendim."Dedi, sesi oldukça kısık çıkmıştı.

 

"Verda? Sesin niye öyle geliyor?" Ablasının evhamlı sesiyle elini alnına vurdu.

"Yok bir şey..." Korkuyla tekrar etrafı süzdü Verda, "iyisin değil mi? Bak bir şey mi oldu yoksa?" Ablasının birbiri ardına sorduğu sorularla gülümsedi Verda.

 

"Yemin ederim ki bir şey yok, çalışıyordum, yorgunum sadece." Ablasının derin bir şekilde nefesini bıraktığını görünce yüzünde yaramaz bir gülümseme oluştu.

 

"Aa sen benim için korktun mu?" Ablasının güldüğünü duydu," tabi korktum. Ben bir daha nereden bulacağım senin gibi kardeşi?" Verda kalbinin ısındığını hissetti, kardeş çok başka oluyordu gerçekten.

 

"Çok özledim seni, neyse ki yarın geliyorsun. Odanı hazırladım, benim yanımda kalıyorsun. Sana anlatmak istediğim bir sürü şey var, bir sürü film seçtim birlikte izleyelim diye. Birde sana çok güzel hediyeler aldım. Ayy abla... Çok özledim seni..." Bir anda gözlerinim dolmasıyla yaşadığı duygu değişimine şaşırdı.

 

Ablasının sessiz kalmasıyla kaşlarını çattı, "Vera? Geliyorsun değil mi?" Telefonun ucundan duyduğu derin nefes sonrası hayal kırıklığıyla gözlerini kapattı.

 

"Verda, beni dinle önce. Biraz işlerim uzadı, sadece iki hafta sonraya erteledim o kadar. "Verda ablasının sözleriyle sakinleştiğini hissetti, iki hafta kisa bir süreydi.

"Tamam. Ama tekrar ertelemek yok, çok özledim seni..."

 

Bir süre daha ablasıyla konuştuktan sonra telefonu kapattı. Yatak odasına çıkıp üstünü değiştirdi, yüzünü yıkayıp makyajını temizledi, nemlendiricisini sürdüğü anda çalan kapıyla irkildi. Elini kalbine bastırıp sakinleşmeyi umdu. Bir şey yok sadece kapı.

 

Aklına gelen ihtimalle kalbi hızlandı, gelmiş olabilir mi? Heyecanla yanakları kızardı, elini karnına bastırıp gülümsedi. O gelmişti tabi, gecenin bir vakti kim olacaktı başka? Kapının tekrar çalmasıyla heyecanla merdivenlere koştu.

 

Kimin geldiğini bakmadan kapıyı açtı; karşısında gördüğü kişiyle yüzündeki gülümseme bir anda yok oldu. Karşısındaki kişinin alaylı gülümsemesini gördü; "başka birini bekliyordun sanırım?" Verda yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi.

"Yok be, kimseyi beklemiyordum," dedi. Kapıdan çekildiğinde içeri giren kişiye baktı.

 

"Bana bir kahve yapsana," Verda kapıyı kapatıp mutfağa yöneldi. Kahve makinesini çalıştırıp pencereden bahçeyi izlemeye başladı.

 

"Gece gece hangi rüzgar attı seni buraya?" Verda gözlerini bir an bile pencereden ayırmadı, ayırsa belki de arkasındaki kişinin vazoyu eline aldığını görürdü.

 

Sinsi sinsi ona yaklaşan tehlikeden habersiz dışarı bakmaya devam etti; aklında aynı kişi vardı. Kalbi onarılmıyordu;kimse onarmak için çabalımıyordu zaten...

 

Kahveyi fincana doldurduğu an pencerenin yansımasına baktı; bakışları dehşetle büyüdü. Bir anda kafasına aldığı darbeyle yere yığıldı. Gözlerinin kararması ve kafasının zonklamaya başlamasıyla nefes nefes konuştu.

 

"Ne yapıyorsun sen!? Aklını mı kaçırdın!?" Ayağa kalkmaya çalıştığı an başına yediği ikinci darbeyle yere yığıldı. Karanlığın onu ele geçirmesinden önce duyduğu son şey öfkeli kelimelerdi.

 

"İntikam yavaş yavaş alınır Verda..."

 

💫💫💫💫

15 Ocak, 2024 Saat: 05:57

Vera valizi sürükleyerek yürümeye devam ederken telefondan konuştuğu arkadaşına cevap veriyordu.

 

"Evet iki hafta sonra geleceğim dedim. Biraz şaşırtmak istedim onu. Beni görünce kalbi duracak." Gülerek konuşmaya devam etti. Valizin ağırlığı yüzünden sırtı ağrımaya başlamıştı. Evin önüne geldiğinde arkadaşına veda edip telefonu kapattı.

Çiçeklerle dolu bahçeye bakıp gülümsedi, kapıyı çaldı.

 

Birkaç dakika boyunca bekledi; kapı açılmadı. Kardeşinin evde olmadığını düşündü, çünkü Verda'nın uykusu çok hafifti, en ufak sese uyanırdı. Tekrar zile bastı; kapıyı açan olmadı. Tekrardan çaldı kapıyı. Tekrar ve tekrar. Dakikalarca kapının önünde bekledi Vera. Aklına gelen şey ile kapının yanında duran saksının yanına eğildi. Toprağı biraz eşeledikten sonra bulduğu anahtarla gülümsedi. Ama kalbini huzursuzluk sarmıştı, kapıyı açıp eve girdiğinde gözünü salonda gezdirdi. Gördüğü şey ile ağırca yutkundu.

 

Valizini kapının yanında bırakıp salona girdiğinde dağılmış etrafa bakıp yutkundu. Endişe kalbinde sinsi sinsi gezmeye başlamıştı. Telefonunu alarak üst katta giden merdivenlere doğru koşmaya başladı. Ama açık plan olan ve salondan görünen mutfakta gördüğü şey ile ağzından bir hıçkırık kaçtı.

 

"Verda!" Sesi bütün evde yankılandı. Boğazının düğümlendiğini hissetti, gözyaşları isyan ederek yanaklarından döküldü. Mutfak zemininde gördüğü kan birikintisine baktı nefes nefese. Paramparça olmuş ve kan bulanmış vazoyu gördüğünde telefonu elinden düştü.

"Verda! Verda! " Koşarak merdivenleri çıkıp yatak odasına girdi. Gözyaşları görünüşünü bulanıklaştırmıştı, kalbindeki yangınla gözündeki yaşları sildi. Bomboş yatak odasıyla karşılaştığında ağzından bir hıçkırık daha kaçtı.

 

"Verda! Neredesin?" Banyoya baktı, diğer yatak odasına baktı; ama kardeşini bulamadı. Gözündeki yaşlar, yüreğindeki endişeyle çığlık çığlığa kardeşini aradı, bulamadı...

 

Saatler geçti, günler saatleri yerinden etti. Haftalar günleri kovaladı. Haftalar geriye kaçtı, aylar yerini aldı ama Verda bulunmadı...

 

Ne ölüsü bulundu, ne dirisi. Herkes yavaş yavaş umudunu kaybetti, Verda'nın ailesi hariç...

 

Morgları ziyaret ettiler defalarca, utanarak sevinç çığlıkları attılar.

 

Telefonun başında beklediler, iyi bir haber gelmedi.

Pencerenin önünde beklediler çaresizce, Verda gelmedi.

 

Bir kanıt bulamadılar; daha da mahvoldular.

 

Sonunda çareyi bir dedektifin kapısında aradı Vera. Kardeşi için özel dedektifin kapısına dayandı...

 

Tek isteği kardeşine kavuşmak olan Vera.

 

Tek amacı işini yapmak olan Kenan Sarp Gültekin.

 

Bir yerlerde ölü ya da diri

olarak bulunmayı bekleyen Verda.

 

Sırlar ve ihanet dolu bir soruşturma.

 

 

 

Devam edecek...

 

Loading...
0%