@svetlana
|
Her şeye rağmen Kalbimi verebilirsin sevmeyi deneye bilirdim olmayan biz için ama sen kahpe olmayı seçtin.
Koltukta öylece oturmuş Ceyda ile sohbet eden kadını tanıyordum. Eğlence anlayışı flört olsada kaliteli bir kadındı. Bir ara adı manşetlere oyun olan bu kadın Sinem Altınsoy'du. Arkamdan kıraç iniyordu. Dur bı dakika Altınsoy mu? Yoksa, kafamı yavaşca çevirip arkamdaki kişiye baktım. birde karşımdaki kadına tıpa tıp benziyor diyemezdim ama surat şekilleri saç renkleri benziyordu. Kıraç'ın aksine gözleri kahverengi idi. Kıraç'ın ellerini belimde hissettim belime biraz baskı uygulayarak yürümemi sağladı. aşağıya indik. kafamı kaldırıp suratına baktığımda Çok açık bir istek vardı. Ellerini belimden çek. suratını bana yaklaştırdığında ne yapacağını anladım. Gülumsedim ve önüme döndüm ama bu onu tutmadı dudaklarını yanağıma bastırıp öptü. Bu ortamdan kurtulduğumda ilk işim yanağımı deterjan ile yıkamaktı! Kıraç bu hareketi yaptığında ceydanın yüzündeki bariz hayal kırıklığını gördüm sanırım benimle evlendiğini bilmiyordu. Ben ise kıraç'ın beni öpmesinden zevk almışım gibi güldüm. Ama mış gibi yani zevk falan almıyorum. Geri çekildiğinde ilk Sinem Altınsoy'a baktı. "kardeşim seni buralarda damı ağırlardık" beni geçerek sineme yaklaştı sinemde ayağa kalktı. "beni ağırlamayacaksında kimi ağırlayacaksın" diye şakıdı. anladık tamam abi kardeşsiniz. "haklısın" dedi ardından birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar. kıraç ayrılarak "seni biri ile tanıştıracağım" Sinem"kim?" güldü yine çok gülüyordu. arkasına döndü ve beni gösterdi. "sevgili karım" gülümsedim sineme "merhaba" "sana da meriç değil mi?" "sizinde sinem" "taa kendisi" diyerek gülümsedi "siz deme abimin karısı görümcenim sonuçta" diyerek göz kırptı. samimi geliyordu ama zaman gösterecekti ne olduğunu. "e siz tanıyorsunuz birbirinizi" diyen kişi kıraçtı. Sinem kafasını salladı. "karın beni haberlerden ben karını başarılarından diyelim, çok şanslısın abi meriç her konuda mükemmel" beni bu şekilde övmesi gülümsememe neden oldu. "teşekkür ederim" kıraç"her konu da ha" diyerek beni ince ince süzüyordu. Biz ceyda'nın varlığını unutmuşken bize kendini hatırlattı. "sevgilim kardeşin de senin gibi çok" biraz durdu düşündü düşündü ve düşündü. sinemin moreli bozulmuştu. "ben neyim ceyda" diye sordu sert bir tutumla. "iyisin tatlım" gülümsedi. "gerçekten çok inandırıcısın Ceyda," abisine döndü. "abi Ceyda burda diye sohbet ettim ama hiç sorgulamadım niye burda?" kıraç dudaklarını aralayıp tam bir şey diyecekken "abinin sevgilisi beni metresim" deyiverdim kafamı çevirip tekrar kıraça baktığımda zaten o bana bakıyordu. "değil. mi kocacığım". dedim bütün kelimelerimi bastırarak. Gülümsedim. o ise bana sadece bakıyordu gözlerindeki o hissi çözemedim ama o his güzel bir his değildi. ağzı açık halde sinem bize bakıyordu. birşey söyleyecekken kıraç sinemi susturdu. "öyle meriç ikinci kadın the other a woman misali beni gerçek ilişkim Ceyda ile" dedi. Bir konuda haklıydı. ben ikinci kadınsım ve bunu ben istemiştim. o gün serya ve Semih ilişkisinde keşke ikinci kadın olsaydım demiştim ve şimdi tam olarak bu oluyordu. yine aşk üçkeni beni bulmuştu. Lanet olası aşk üçkeni! "Madem ceydayı seviyordun niye meriç ile evlendin" demin hayal kırıklığına uğrayan Ceyda şuan gülüyordum kıraçın tek cevabı. "haketti" oldu. ister istemez gözlerim dolmuştu hiç bir kadın ikinci kadın olmayı hak etmez! sinemde benimle aynı fikirde olacak ki aynı cümleyi kurdu "hiçbir kadın ikinci kadın olmayı haketmez" duraksadı ardından "abi seni yaratan onu da yarattı yanına bırakmaz eğer meriç sana ah ederse bu ahı hayatın boyunca silemezsin" bu sözlerden sonra daha da sertleşti. "bu birimizden çıkacak ve ne sen buna engel olabileceksin nede dışarıda güvendiğin kaslı adamların" ve yine tek bir cevap alındı."sinem kapat şu konuyu." Canım yandı buradaki ikinci kadın bendim ve o benim canımı yakmaya kararlıydı hiç bir şekilde ah etmiyecektim. Ne yaparsa yapsın. İlk başta da dediğim gibiydi. O sevdiklerine cenneti yaşatırken sevmediklerine cehennemi yaşatıyordu. Sinem"bu dediklerim gerçekleşecek ve ben sana bu konuşmaları hatırlatacağım abi" diyerek kolumdan tuttu ve beni yukarı çıkardı. aşağida Ceyda ve kıraç kaldı aslında pekte takmadım. Ceyda cenneti ben ise cehennemi yaşayacaktım ve ikimize farklı duyguları yaşatan kişi aynı kişi idi Kıraç Altınsoy
Sinem ayakta bir sağa bir sola giderken ben yatakta onu izliyordum beni yerime çıldırıyodu ama ben dün ağlayarak çıldırmıştım. ve şuan halim yoktu belki daha sonra. "madem böyleydi kızım sen salakmısın niye abimle evleniyorsun" omuz silktim "ben evlenmedim abin evlendi" durdu ve bana baktı. "nasıl evlilik iki taraflı değilmi ben mi yanlış biliyorum" kafamı salladım. "evet iki taraflı" "meriç bana kafayı. yedirtme adam gibi anlat" "ben yanlış bir şey yapmışım abimde bunu bana ödettmek için benimle ben haberim yokken evlenmiş işte kimliğimi çaldırmış imzamı aldırmış ve benim yerime bir kadın tutup benimle evlenmiş" dedim hüzünlü hüzünlü bunları öğrenmek için âlim veya müneccim olmaya gerek yoktu avukatım dan imzamı almıştır kimliğimi çaldırmıstır zaten ben açmadığım halde vasiyetin açıldığı çok barizdi ben sadece belki fazla aptaldım. derin bir nefes verdiğimde karam kucağıma çıktı. kıraçın bana aldığı kediye bu ismi vermiştim. Karam "peki ya bu bahsettiğin yanlış, suç, hata her neyse nedir?" "bana abuk subuk sorular sordu fikrimi istedi bende ben olsam seni hayatıma almam dedim, yani abin bı keresinde böyle demişti." kesinlikle başka şeyler vardı. Bir insan bu kadar psikopat olamazdı. bu çok saçma bir iddiaydı. kucağımdaki kedinin sırtını okşamaya başladım. zaten oda bana çabuk alışmıştı kucağımda yerine kurulmuştu bile Belki de ben bunu hak etmiştim. ikinci kadın olmak istemiştim ve olmuştum. yanlış duam kabul olmuştu...
Akşam olduğunda evde kimse kalmamıştı. ne sinem ne de Ceyda ikisi de gitmişti ve ben bu evde kıraç gibi bir hasta ile tak başımaydım. hizmetlileri hazırladığı yemeği masada sessiz sedasız yiyorduk. Doyup masadan kalktığımda istemsizcede olsa kafasını kaldırıp bana baktı. Belki de bilerek baktı bilemiyorum. Kasedeki çorbasından bir yudum aldı. "nereye?" "cehenneme gelirmisin?" diye çıkıştım. Güldü. kaşığı yavşça kaseye koydu gözlerini dikerek bana ölümcül bakışlar attı. "bana düzgün cevap ver" yumruğunu masaya geçirdiğinde ister istemez irktim. "yalanmı o Ceyda ya cenneti yaşatırken saçma sapan bir sebep yüzünden bana iki gündür cehennemi yaşatmıyormusun?" "bütün bu asabiyetin Ceyda ya iyi davrandığım için mi?" "hiç bir alakası yok, sadece şunu bil ben asla sana yaranmaya çalışan yanındaki o üç günlük mahalle kevaşeleri gibi olmayacağım ve sana düzgün bir cevap, odama gidiyorum" diye bağırarak hızlı hızlı merdivenlere yürüdüm. arkamdan dalga geçen sesini duydum. "mahalle neyi mahalle neyi" gülen sesi ve ses kesilir çünkü ben odama gelmiştim. Kendimi yatağıma attığımda elime telefonumu aldım. playliste girip bir şarkı açtım. Halsey - Without me kafamı yastığa koydum. telefonu yastığın yanına ve dinlendirici müzik eşliğin de ne yaptım. Hayır uyumadım. Ağladım Ne kadar ağladığı mı bilmiyorum sadece kapımın tıklatılıp içeriye karıcığım ile giren bir faktör vardı ama onu pek takmadım uyuma taklidi yaptım. yanıma gelip yatağın ucuna oturduğunda şarkı değişmişti. Telefonumu eline alıp şarkıyı kapttığında bile tepki vermedim. "Ben" diye başladı. ", haklısın belki pek psikolojisi düzgün biri değilim ama sene sağlıklı değilsin meriç, belki ciddi anlamda katil değilsin" güldü acı bir tınısı vardı. "ama Küçük yaşta bütün ailesini kaybetmiş bir kız çocuğu içinde birilerini öldürmüştür değil mi?" tek net bir cevabım vardı. "seninle geçmişimi yâd etmiyeceğim." "peki sen bilirsin ama eğer konuşmak istersen odamı biliyorsun" yataktan kalktı. bir kaç adım sesi duydum. yatakta oturdum ve ona döndüm. "sen neden böylesin" kapı kulpuna giden eli durdu. kafasını bana çevirdi. "nasılım?" kaşları hafif çatıldı. omuz silktim "işte bir çok iyi bir çok kötü bana cehennemi yaşarcağına yamin ediyorsun sonra beni teselli ediyorsun nasıl birisin Altınsoy söylede bileyim" dudağı sağa doğru kıvrıldı. "sevmesini bilene İmran kırmasını bilene kıraç kimse iki ismimi aynı anda kullanmaz" durdu gözlerime baktı. "sana gelirsek sana henüz İmran mı olmam gerek yokasa kıraçmı bilemiyorum, davranışların ve zaman gösterecek" deyip bana söz hakkı vermeden gitti. Ne diyecek bir şey bulabiliyorum ne de düşünecek. Olanlar tam bir fiyaskoydu. Madem benim davranışlarıma göre iyi olcaktı. sevmeyi deneye bilirdim. Zaten olan olmuştu. Artık ne zamanı geri alabilirim ne de boşanabilirdim. Telefonda üçüncü şarkı çalarken, Sezen Aksu - Zalim kafamı yastığa koydum. ve. uyumaya çalıştım. Son hatırladığım şey zalim şarkısının bitip başka bir şarkının açılmasıydı.
Sabaha kalktığımda beni karşılayan müzik Anıl Emre Daldal - B. şarkısı oldu. Telefonumu saate bakmak için elime. aldım. saat yedi buçuk'tu gözlerim sağ üste kaydığında şarjımın %6 olduğunu görüp hemen şarja taktım. yataktan kalktığımda direkt banyo ya girip işlerimi hallettim. galdropten bir şort ve tişört alıp giydim. aşağıya indiğimde kahveltı çoktan hazırdı ve masa de sinem vardı ağzına üç beş bişeyler atıyordu. yanına gittim. "hoşgeldin, günaydın" kafasını kaldırıp bana baktı. gülümsedi. "sanada" Hizmetliler kahvaltı masasına diğer kahvaltılıkları koyarken gözleri ile arkamı gösterdi. arkamı döndüğümde kıraç elinde tablet, kulağında Bluetooth kulaklık bir şeyler konuştu. ardından yanımıza gelip kulaklığına dokunarak kapattı. sineme bakıp günaydın dedi. Derin bir nefes aldım ve herşeye rağmen koluna nazikçe dokunup gülümsedim. "günaydın" karşılık olarak uzanıp yanağımı öptü. Geri çekildiğinde "sana da karıcığım" Sinem "e hadi yemekler soğumasın oturalım" sofraya oturduk ve kahvaltı yapmaya başladık. Kahvaltının yarısına geldiğimiz de iş yerinden telefon alıp gitmişti kıraç, e tabi ben yolcu etmiştim ve gitmeden önce yine öpmüştü. Kendimi alıştırmalıydım. Ben salonda mutlu mutlu dolaşırken sinem de gideceğini söyleyip gitmişti. Ve ev de artık tektim. Zaman öğleye doğru gelirken kıraçtan telefon almıştım hazırlanacaktım ve birlikte yemeğe gidecektik. Evet haklıydıo ben iyi olduğum için bana iyiydi. Bir yandan şarkı dinlerken bir yandanda temizleniyordum. banyo falan, kıyafet olarakta. kırmızı dizlerimin altında gelen kısa kollu fazla dakoltesi olmayan bir elbiseydi. Saat 8:32'de ise kıraç gelmişti. Ve birlikte lüks bir restoranda gittik. yolda sadece çok güzel olmuşsun deyip gözlerime aşk dolu bakmıştı. belki de değişiyordu. Geldiğimizde masalarımıza oturduk falan, yemeklerimiz geldi pek birşey konuşmamıştı sadece bakışmış ve birbirimize gülümsemiştik. Zaman birazcık geçtiğinde lavaboya diye gitmişti ve hâlâ dönmemişti. Merak etmeye başladım çünkü yarım saat olmuştu. Masadan kalkıp lavabo kısmına gittim. orada yoktu. madem geldim makyajımı tazelemeye karar verdim. ama içeri girer girmez onunla ilgili herşey de yanıldığımı gördüm. Kıraç ve kucağında bir kadın. Belki çok usturupsuz bir laftı ama resmen yiyişiyorlardı. Sessizce çıktım alel acele çantamı aldım ve taksiye binip bir sahile gittim. ben ona rağmen iyiykken o sadece gözümü boyamıştı. kumsal da oturdum sessizce gece karanlığında denizi izledim. ne zaman. üzgün olduğumda buraya gelirdim en son Miran öldüğünde gelmiştim ve şuan da elmenin vakti idi. Sevmiyordum kıraçı bir hoşlantıds yoktu ama böyle yapması çok kahpeceydi. Hiçbir zaman beni kabul etmeyecekti ben ne yaparsam yapayım iyi olmayacaktı. kafamı dizlerime koyduğumda cırcır böcekleri, denizin dalgalnması ve rüzgarın uğultusu. Üçü bir arada mükemmeldi onları dinledim. Taladro -Dön diyemedim. şarkısını bir hırsla. bağıra bağıra söyledim
aldatmam dedin aldattın aldatmak kahpeliktir her şeyi gördüm öğrendim ama senden duymak kahpelikti yavru vatanın yavru kahpesi güzellik sadeliktir doyumsuz olup da bir aşkı yıkmak sevgi değil sahteliktir...
hüngür hüngür ağladım telefonum çaldığında kahpe arıyordu. açmadım. ..... saat çok geçti eve girdiğimde ama o beni bekliyordu. "neden bana haber vermedin" dudak büzdüm. "yiyiştiğin kadınla seni rahatsız etmek istemedim" hızla kafasını kaldırdı. "sen" diye sayıkladı. "artık umrumda değilsin ben sana rağmen sana iyi oldum ama sen beni kandırdın artık kıraç mısın İmran mı bilmem ama ben den uzak dur" arkamı dönüp giderken ense. kökümde müthiş bir acı hissettim ve anında başım geriye çekildi. kulağımın dibinde sesi "ne cürret" her şeyi idrak ettiğimde olan şuydu. saçlarım eline sarılmış ve saçımı çekiyordu. "bırak beni" diye soludum. "haddini bil. karıcığım" ben birşey demeye kalmadan kendimi yerde tekmelenirken buldum. acı dolu inlemelerim salonu doldururken o tek birşey diyordu. haddini bil Bu gece sağ çıkarsam iyiydi çünkü bu insan olmayan insan evladı pek acımıyordu. Merhameti yoktu...
Yeni bir bölüm sonu. bidaha ki bölümde yeni karakter modellerini. paylaşırım zaten üç dört kişi yanlış hatırlamıyorsam okuyanlara teşekkürler yorum yaparsanız ve oy verirseniz sevinirim. mutlu huzurlu günler ❤️🎧🌹🌹🌺 |
0% |