Yeni Üyelik
4.
Bölüm

2. Bölüm "Alper"

@swarley

Elinde tuttuğu poşeti bana uzattı.

+Yemek söyleyecektim ama her yer kapanmıştı ben de almaya gittim ama yakınlarda da açık bir yer yoktu ilerideki büfeden bir şeyler aldım.

-Ayy zahmet etmişsin çok teşekkür ederim. Çikolata var mı?

Kafasını salladı hızlıca poşeti alıp çikolatayı tek lokmada ağzıma attım gözleri kocaman bana bakıyordu.

-Şoy bon çokolotoyo (hızlı hızlı çiğneyip yuttum) çok seviyorum da.

Utanıp hızla konuyu toplamaya çalıştım

- Çay demliyorum, içeriz miyiz içer misin mi?

Tereddütle yüzüne baktım gülerek kafasını salladı.

+ Olur tabii ki içeriz.

Ben içeride çay demleyip getirdiklerini tabaklara koyarken o Pablo ile oyun oynuyordu. Her şeyi sağlıklı almıştı abur cubur sağlıklı olmazdı ki?

Sehpaya çaylarla birlikte sağlıklı abur cuburları bıraktım.

+Al çayını iç git diyorsun galiba ya.

- Fazla mı alıngansın ya acaba sen?

Gülerek oturdum çayımdan bir yudum aldım ve göz kırptım.

+Hiç alakası yok ya hani VIP hizmet hani nerde göremiyorum.

-Allah'tan korkmalısın bence saat 12 ben kalktım sana çay demledim hem de mesaiden çıkmama rağmen.

+Nasıl yani sen burada çalışmıyor musun? Bana böyle bilgi verilmedi alo kaçak işçi çalıştırıyorlar şikayet hattı.

Kendimi tutamayıp güldüm krakeri ağzıma atarken kafamı olumsuz anlamda salladım.

-Hayır Murat Abi çok sevdiğim bir abim üstümde emeği çok ara sıra böyle yardıma geliyorum işte, normalde bir ajansta çalışıyorum.

+Tuncay abi Nazlı Nazlı diyince burada çalışıyorsun sandım ben, yani Nazlı Nazlı derken şey değil ee öyle Nazlı Murat falan diyince ismen biliyordum yani seni ben. Anlatıyordu getirince de Pablo'yu yoksa şey değil.

Niye panikledin aslanım tamam bir şey yok anladık ismen biliyorsun.

-Hmm anladım, yok dediğim gibi Pabliko hep cumartesileri geliyor ben de o zaman çalışmıyorum ya da evden çalışıyorum. İşim olmazsa dışarı çıkmazsam falan da buraya geliyorum. Neyse döner nasıldı beğendin mi, dediğim kadar vardı diii' mii?

Sonunu uzata uzata yüzüne yaklaşarak söyledim. Yüzümü gözlerimi bir süre inceledi gözlerini sıkıca yumarak kafasını salladı.

+Gerçekten lezzetliydi ama yani yarım ne dişimin kavuğunu doldurmaz.

-Yenur efendim Yenur. Ayrıca nerden bileyim ben senin geleceğini ben yarımla gayet de doyuyorum yani.

Tatlı erkeksi bir kahkaha attı ve çayından bir yudum aldı.

+E açsın belli ama yemiyorsun bir şey çikolatayı anında gömdün dedim oh iştahlı birisi ya sonunda.

-Yedim ya öyle tuttu beni ama çikolata benim zaafım, aşkım, her şeyim (konuşurken elimle kalp yaptım) müthiş bir şey yani koy önüme bir kavanoz Nutella bana mısın demem yerim. Ama yemeklerde ayrım yapıyorum yalan söyleyemem.

+Belli zaten miniciksin yememişsin ki büyüyesin.

Tebessüm ettim çayının azaldığını görünce kalktım.

-Yenisini vereyim ben sana soğumuştur bu, ben soğuk çay içmeyi hiç sevmem de. Yani ice tea değil soğumuş çay içmeyi.

Ne alaka Naz ne saçmalıyorsun mesela?

Çayı doldurup önüne koydum.

-Afiyet olsun.

Otururken ağzımı açtım kapattım sonra yine açtım

+Sor hadi sor ne soracaksın acaba hangi bilgiyi merak ediyorsun?

- Ay yok rezillik sormayayım ben en iyisi.

+Allah aşkına sor ya neyi merak etmiş olabilirsin?

Kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Aslında o kadar çok şeyi merak ediyorum ki Barış'çım Alper'cim ama bu en masum olanı olacak yani.

- Çok büyük bir şey değil aslında ya günde kaç saat uyuyorsun diye merak ettim.

+Ne, ne alaka ya hiç beklediğim bir soru değildi dedikodu falan sorarsın diye bekledim he.

-Özel hayatın beni hiç ilgilendirmez ki okuyoruz magazinde de. Sen gösterirsen bir gün birini görürüz bu kadar basit aslında.

+Yok sevgilim, senin var mı?

- Sorum bu değildi ama sen cevap verdin peki. Doğruluk mu cesaret mi mi oynuyoruz sıra bana mı geçti? Yok benim de.

Cevabımı alana kadar kitlenmiş dinliyordu duyar duymaz yüzüne serseri bir gülüş yerleşti.

+Sen nereliydin?

-Artvinliyim annem de Trabzonlu.

+Sen de bizim oralardansın yani ooo iyi.

-Yani öyle ama çok az gittim oralara yazları daha çok çalışıyordum ya burada ya da Antalyada otelde.

+Çok güzel yerler ikisi de, bir gün gidersin belki.

-Tabii neden olmasın görmek istiyorum oraları ufak bir Karadeniz turu.

+Rize'ye gidersen babama uğramadan dönme efsane yemekleri vardır.

-Tabii efendim. Ya kaç saat uyuyorsun ona cevap ver?

+'Abi sen robot musun? 'dan sonra aldığım en alakasız soru olabilir Nazlı napcan uyku saatimi ya?

- Ninni söyleyeceğim Barış.

+Alper

-Hı anlamadım?

+Bu akşam Alper' im. Barış'ı herkes söylüyor ,Barış Alper FUTBOLCU, Alper de bu akşam dümdüz birisi olsa Nazlı ile sohbet etse olur mu?

Gözlerinin içindeki o yorgunluğu gördüm gülümseyerek kafamı sallamakla yetindim sadece.

- O zaman iş konuşmak yasak bu akşam Alper ve Naz var iş yok he bir de unutmadan Pabliko.

​​​​​​Konuşmadan bana bakınca güldüm.

-Peki ben konuşuyorum belli ki. Eee heh Türkçede B ile biten hiçbir kelime yok biliyor musun?

Affaladı ve bir süre suratıma öylece baktı ve sağlam bir kahkaha attı.

+Naziko tamam ben konu açma özürlüsüyüm de sen de benden beter çıktın ya ama hakikatten yok düşününce, bulamadım.

Dudak büktü sonra yine güldü.

-Ne var mös mös suratıma bakacaktın daha konu açtım o güzel gülüşünü görmüş oldum

Der demez ağzımı elimle kapattım.

+Güzel gülüşümü peki anladım.

-Ne anladın bir şey anlamadın sus önüne bak çayını iç soğudu.

+Yeni koydun ya neresi soğudu daha (ayağa kalktığım sırada eliyle oturttu) tamam bir şey demedim sustum bak.

-En sevdiğim çikolata caramio biliyor musun küçüklükten beri bir kere o kadar çok yemiştim ki karın ağrısından ölüyordum az daha kızarlar diye karnımın ağrısını da söyleyemedim kimseye.

+Benim bitter çikolata çok yemiyorum ama yersem de onu yiyorum.

-Ay gördük gidip abur cubur almışsın aldığın şeylere bak glutensiz kraker şekersiz kurabiye kurabiye şekerli olur şekerli

+Dikkat ediyorsundur diye düşündüm doğrusu ama diğerleri de çok zararlı yeme yani.

-Yani dinlemeye çalışırım seni ne diyeyim. Seviyorum şimdi yalan yok, yemek yemeye tüm gün fırsatım olmadı mesela bugün bisküvi ile ayakta duruyordum.

+Ve sen yemek yiyip kesim yapmak yerine benimle mi paylaştın yemeğini iyi ki bir şey olmadı

-He yok köpeğini kesmem merak etme alışığım genede ben yemek yemeye ya da unutup sonra geçiştirmeye bazı günler yemeden geçebiliyor yani.

+Saçmaladın şu an sence tek derdim Pablo muydu? Bir de bayıl istersen Feriha yaşansa ne bok yicem bilmiyorum.

Öyle deyince gülmeye başladım ve gülerek ağzıma kraker attım.

-Ayaklarımı havaya kaldırır hafif tokatlardın? (yüzüne baktım) Temel ilk yardım.

+Biliyoruz herhalde o an panik yapabilirdim onu diyorum.

O kadar alakasız konulardan havadan sudan konuşuyorduk saatin, biten demliğin farkında bile değildik. Pablo çok kez uyumuş uyanmış yanımıza gelip gitmişti ama bu son geliş başkaydı. Barış saatine baktı ve ağzı şaşkınlıkla ooo oldu.

+Oha saat 5.30 olmuş nerdeyse sabah olacak. Pabloyu çişe götüreyim ben de kalkayım artık, yakınlarda bir yerde park var mı?

-Yani çok yakınlarda yok 10 dakika mesafe var ben de çıkıyorum zaten Murat abi gelir birkaç saate yeniden açar.

+Olur iyi olur.

Dükkandan birlikte çıktık. Arabasına yönelirken döndü

+ E atla parka bırak bari beni de ben de seni eve atarım sonrasında.

- Yakın evim buraya arabayla geldim zaten beni takip et.

+ Tamam ben de seninle geleyim o zaman benim arabama işemesin şimdi tutamayıp.

Götle don gibi gezelim canım bana uyar da yaniiii..

Gülerek kafamı salladım

-Tamam gelin hadi.

Parkın oraya gelince bana döndü ve o kadar yavru köpek bakışı attı ki bir şey isteyeceğini anladım.

+Şapkam ve gözlüğüm arabamda kaldı iki dakika içerisinde yapar zaten lütfen birileri görsün çeksin istemiyorum bilindik yerler değil buralar - konuşmasını elimi dudağına koyarak böldüm oha ne kadar sıcak ve yumuşaklar..

-Tamam daha fazla yalvarma götürürüm tuvalete

Sinirle parmağımı ısırdı.

+Ne yalvarcam be hadi götür paşa değil miyim?

-Of sus sonra menajerinle ben uğraşırım.

İnip parkta biraz gezdirdikten sonra arabaya geldim ve geldiğimde karşılaştığım manzara beni gerçekten büyülemişti uyuyordu ama o kadar huzurlu bir uyku uyuduğu belliydi ki hiç rahatsız etmek uyandırmak istemedim o sonsuza dek uyusun ben de izleyeyim istedim.

Onu izlemeye ne kadar daldım ne kadar geçti bilmiyorum ama Barış'ın telefon titreşim sesi ile irkildim ekrana göz ucuyla bir baktım ' Tuncay Abi' yazıyordu. Sabahın köründe ısrarla aramaya devam edince telefonu alıp arabanın dışına çıktım ve tereddütle birlikte açtım.

-Merhaba Tuncay abi Nazlı ben Pet kuafördeki, Barış arabada telefonu bende kalmış ben de Pablo'yu gezdiriyorum.

Es vermeden peş peşe yalanla karışık konuşunca kalbim hızlandı ve dudaklarımı ısırırken buldum kendimi.

+ Hala birlikte misiniz? Çoktan eve dönmüş olması gerekirdi saat 10'da antrenmanı var geç kalmaması gerekiyor.

-Kalmaz kalmaz neden kalsın şimdi gidiyordu zaten eve ama Pablo durmayınca tuvalete ben çıkardım birileri yakalamasın buralarda diye. Antrenman var 10'da tamam. Görüşürüz.

Telefonu kapatıp arabaya bindim saat 6 ya geliyordu 2 saat uyusa 2 saate de tesislerde olurduk herhalde diye düşünüp 2 saat sonraya alarm kurdum ve biraz bile geçmeden ben de uykuya daldım.

Derin sessizliği telefonumun alarmı ve Pablo'nun havlaması böldü ve uykunun en güzel yerinde uyandım.

Barış da sesten rahatsız olmuş olacak ki gözleri kapalı yüzünü buruşturup ofladı ve sesin kaynağını kesmek için eliyle etrafı aramaya başladı ama bulduğu şey telefon değil göğüslerimdi...

​​​​​​Daha uzatmadan bölümü burada kesiyorum bir sonraki bölüm görüşmek üzere...

 

Loading...
0%