@syildiz_koc
|
Merhaba değerli arkadaşlar. Bugün Mervan'ın kaleminden kısmının son bölümünü sunuyorum. Hikayenin devamını Mervan'ın karanlık aleme dönüşü konusuyla 4. kitapta yani Nazar ve Mervan hikayesinin son kitabında okuyacaksınız. 🤗 Ve hayatı bundan çok detaylı olacak. Şu an 4. kitabı yazmakla meşgulüm, bana şans dileyin. Sizi oldukça çarpıcı bir hikaye bekliyor benden söylemesi. 🥀☺️ Bölüm kısa olduğu için yarın epey uzun bir bölümle yine karşınızda olacağım. Bundan sonra 3 günde bir paylaşım yapmayı planlıyorum. Böylece kendime yeni bölümler ve kurgular için zaman yaratabilirim. Keyifli okumalar. Medya: Şanışer & Ados (Kendim için) Sırtımı dönüyorum kendime Beni anlamayanın derdi ne? Gözlerimi kanatıyor her bi' renk Yaşıyorum artık kendi kendime İçimde alevler gördüm Yanan evler gördüm, of Sana söylemedim Kanlar, hasetler gördüm Ne cesetler gömdüm, of Sana söylemedim (Sana söylemedim) Ben bilirim derdi, dertli bilir kendin Sokak lambası köyün ya da kaldırım taşı kentin Ayağa kalkmadığından derdim için semtim Kızdım, tüm savaşlarımı kendim için verdim (Kendim için yandım) (Sözlerini Mervan'ın hayatına çok uygun buldum.)🥀🤗 Yaşadıklarımın şokunu bir türlü üzerimden atamıyordum. Doktorluk hayalime ulaşmak için deli gibi çalışmaya başladım. Babamdan ve onun tehlikeli dünyasından kurtulmak için başka çarem yoktu. Amaçlarını bildiğimden kızması ihtimaline karşı ona doktor olma arzumdan bahsetmemiştim. Okulu yaşıtlarımdan 1 yıl erken bitirmiştim. 17 yaşıma geldiğimde artık kendime yeni bir dünya kurmam gerektiğinin farkına vardım. Yaşadığım olaylardan sonra asla ona karşı çıkmamış her sözüne itaat etmiştim. Bana güven duyduğu için artık dışarı çıkma isteğime karışmıyordu. Sınava girdiğimden habersizdi. Sonuçlarımı da bir tek Korkut abimle paylaşmıştım. O bana yaşattığı tüm azaplarla bu davranışımı çoktan hak etmişti. Artık varlığını ve desteğini arzu etmiyordum. Çünkü biliyordum; o gözler bana asla sevgiyle bakmayacaktı. Peşimde adamlarım olmadan bir yere gitmem imkansızdı. Onları atlatmanın bir yolunu bulamıyordum. Artık bu evde suyumun ısındığının farkındaydım. Gitmem gerekiyordu. Bu benim tek çıkışımdı. O gün kahvemi bahçede yudumlarken Ömer yanıma geldi. Bir süre sessiz kaldık. Ona kafamdan geçen her şeyi anlatmak istiyordum. Kaçmam konusunda bana yardım etmesi gerekiyordu. Başka türlü bu hayattan kurtulamazdım. O karşımda el pençe divan dururken sonunda yıkıcı sırrımı ona açtım. "Ben İzmir'e gidiyorum!" Şaşırmıştı. Önce gözleri çakmak çakmak üzerimde dolaştı. Her halinden ciddiyetimi ölçüp tarttığını anlayabiliyordum. "Ne için efendim?" Bir süre duraksadım. Efendim... Bu sözüne bir türlü alışamamıştım. Can dostumdu. Kardeşlerimden daha yakındı bana. Ona ismiyle değil de lakabıyla yaklaşmam; onun da karşımda abartılı bir hürmetle dolaşması oldukça tuhaf geliyordu. Bir süre anlatıp anlatmamak konusunda bocaladım. Onu gerçekten sırrıma ortak etmeli miydim? Ya babamdan taraf olursa diye içim içimi kemiriyordu. Saçma düşüncelerimden bir çırpıda kurtuldum. Ona güvenmiştim. O asla beni sırtımdan vurmazdı. "Benimle her şeyi konuşabilirsiniz efendim!" Derin bir nefes alıp ona biraz yaklaştım. "Tıp fakültesini kazandım Battal. Bu evi de babamın o karanlık hayatını da istemiyorum. Doktor olacağım ben. İzmir'e gidip eğitimimi tamamlamak istiyorum. Eğer burada biraz daha yaşarsam aklımı oynatabilirim." Suskundu. Yüzünde beliren umutsuzluk içimi acıtmıştı. Ayrılık ikimize de zor gelecekti. "Bu konuda kararlı mısınız?" " Evet, hiç olmadığım kadar!" " Babanızı karşınıza almış olacaksınız. Kadir Bey, tüm bu olanları yanınıza bırakmaz. Sizi bulur ve yaptıklarınızın hesabını sorar. Bunu göze alabilecek misiniz?" Gözlerimi bile kırpmadan, "Evet!" diye yanıtladım. "Gemileri çoktan yaktım. Dönüş yok! Eli kanlı bir gangster olmayacağım. Artık yetişkin sayılırım; hayatımla ilgili kararları kendim almalıyım. Eğer babamın beni yönetmesine izin verirsem asla mutlu olamam." dedim. Elimi omzuna attım. "Bana yardım edeceksin değil mi?" Gözlerini kırpıp gülümsedi. "Her zaman efendim. Ne gerekirse yaparım." Varlığı huzur vericiydi. En iyi dostumun da desteğiyle amacıma adım adım yaklaşıyordum. O gün yanıma lazım olabilecek birkaç eşya alıp küçük bir bavul hazırladım. Sırt çantamla telefonum Battal tarafından güvenli bir yere bırakılmıştı. Bu hazırlığı evdekilerin fark etmesini istemiyordum. O gün alışveriş yapmak istediğimi söyleyip Diyarbakır'ın en kalabalık iş merkezlerine yönelmiştim. Sıcak havaya rağmen beyaz uzun kollu bir gömlek giydim. Büyük, siyah güneş gözlükleri takıp kalabalığın içine karıştım. Beni bir gölge gibi takip ediyor, bir an olsun nefes aldırmıyorlardı. Pek çok mağazaya girip çıkıp gerekli gereksiz bir sürü eşya aldım. Arkamdan takip eden 3 adam bu paketleri kucaklayıp sürüklenircesine peşimden geliyordu. Paketler onları tahmin ettiğim gibi yavaşlatmıştı; öyle ki üst üste bindirdikleri kutularla beni takip etmek şöyle dursun önlerini bile göremiyorlardı. Onları yeterince yorduğumdan emin olup kalabalığın cirit attığı indirimli bir mağazaya girdim. Adamlar peşimde koşturmaktan helak olmuş soluklanıp bayılmak için yer arıyorlardı. Onlar kalabalığın içinde beni ararken Battal'la planımızı çoktan işleme koymuştuk.
Battal, karşımda ikizim gibi duruyordu. Benimle aynı kıyafetleri giymiş, aynı gözlük ve şapkayı bedenine iliştirmişti. Benden daha açık renkte olan sakallarını bile boyamış benim gibi görünmek için her şeyi yapmıştı. Elimi sıkıp, "Her şey hazır!" diye fısıldadı. Adamlar bizi ararken ben arka kapıya yöneldim. O ise ön kapıya doğru koşturuyordu. Aramızdaki farkı anlamak neredeyse imkansızdı. Adamlar meraklı bakışlar eşliğinde onun peşine düştüler. O kadar yorgun ve telaşlıydılar ki çevirdiğimiz oyun akıllarına bile gelmemişti.
Battal, benden aldığı anahtarlarla siyah aracımıza yöneldi ve adamlara söylemeden gaza asılıp oradan uzaklaştı. O gün 2 bilet alınmıştı. Biri uçak bileti biri de otobüs... Battal, benim kılığımda havaalanına gitti. Peşinden gelen adamlar, onu ben sanıp durdurmaya çalışacaktı; fakat güvenliğe takılıp gidişini engelleyemeyeceklerdi. Uçak havalandığında ise çaresizce olanları babama anlatacak ve onu delirtecek olan planımızın son perdesini oynayacaklardı. Aynı gün Battal, her şeyden habersizmiş gibi elindeki sahte belgelerle benim uçağa binip Amerika'ya gittiğimi bizzat babama bildirecekti. Havaalanında taklidimi gören adamlar Battal'ı onaylayacak ve ben de gönül rahatlığıyla yeni hayatıma, İzmir'de kavuşacaktım. Battal'ın kimliği ile aldığım otobüs bileti cebimde kurtuluşumu adımlayacağım anı bekliyordu. Biletleri kontrol eden muavine az bir ücret vererek izlerimi görünmez kılmıştım ve işte buradaydım. Yeni bir bahara kucak açtığım bugün hayatımın en tehlikeli oyununu sergilemiştim. Muavin, bana göz atıp yanındakine baktı. 2 saat sonra elimde kahvem, Diyarbakır'ın dağlarından ve geçmişin olumsuz ambiyansından uzaklaşmanın tadını çıkarıyordum. Artık her şey geride kalmıştı. O paramparça geçmişi ardımda bırakıp yeni bir sayfa açacaktım. Yıldız atan elleriniz dert görmesin. ☺️ |
0% |