Yeni Üyelik
15.
Bölüm

14.Bölüm: Kan Lekesi

@sylph

~Keyifli okumalar dilerim~


"Tek elinizde derken?" dedim tek kaşımı kaldırarak.


"Senin canavar dediğin türler için üretilen her türlü silahın piyasası Rios'ların elinden geçer. Yenisini de biz çıkarırız eskisini de biz yönetiriz," dedi omuzlarını kabartarak.


"Yani Cemil amca da..." dedim sorgulayarak.


"Senin Cemil amcan da Silah baronu olmuş oluyor yani. Senin bu durumu çoktan ayıkmış olmanı beklerdim, açıkcası biraz geç kaldın," dedi gülerek.


"Şimdi anlıyorum nasıl 16 yaşındaki bir çocuğa tanksavar verdiğini," dedim elimi alnıma dayayarak.


"Neden o ifadeyi yaptığını anlayamıyorum. Sonuçta senin için değişen pek bir şey yok. Cemil amcan ya da ben, senin için hiçbir farkı yok," dedi omuz silkerek.


"Ah, sürekli yeni bir şeyler öğrenmek beni çok yordu. Yukarıya çıkıp uzanacağım sanırım," dedim raflara tutunarak dışarıya çıkarken.


Beynimin içinde su dolu bir balon var gibi hissediyorum. Sürekli sağa sola sallanıp aklımı bulandırıyor sanki...


Merdivenleri tırmanırken, Marco hızlıca arkamdan bana yetişerek önüme geçti.

"Anladık vampirsin, tamam en vampir sensin!" dedim bağırarak.


Üst kata çıktığımda merdivenin başında beni beklediğini gördüm.

Elindeki kalın kitabı bana doğru uzatırken, "Al şunu! Bu senin kafandaki soruları çözer," dedi.

Tek elimle tutmaya çalıştığım kitabın ağır olmasını beklemediğim için elimden kaydı. Diğer elimin de yardımıyla kitabı sıkıca kavrayarak kucağıma aldım. Eski bir tarza sahip olmasına rağmen oldukça sağlam görünüyordu.


Koyu kahverengi kapağın dokusunda elimi kaydırırken, "Garip," dedim kendi kendime konuşarak.

"Görünüşü eski ama hissiyatı yeni değil mi?" dedi Marco.


"Eski görünüyor ama dokunduğunda fark ediyorsun, sanki bu gün basılmış gibi," dedim şaşkın bakışlarla kitabı incelerken.


"Buna sebep olan şey kitaba yapılmış büyü. Aslında bunu bulmak epey zor oldu. Bu tip kitaplar gelecek nesile aktarılması gerektiğinden bir asır dayanabilecek şekilde yapılır. Genelde aile mirası olarak sayılırlar ve çoğu da birkaç yüzyıllık olduğundan antik alfabe kullanılarak yazılmış. Çeviri büyüsüne sahip bir tanesini bulmak zordu, ama benim için imkansız değil. O yüzden iyice okuyup öğrendiğinden emin olmalısın," dedi kendinden emin bir şekilde.


"Çeviri büyüsü dereken?" dedim kafa karışıklığı içerisinde sorgulayarak.


"İsminin bu olmadığına eminim ama çeviri gibi işte. Yazıldığı dil ne olursa olsun, okuyan kişinin kendi dilinde anlayabileceği şekilde tasarlanmış bir büyü. Taktıkları garip isimler aklımda kalmadığı için ben çeviri büyüsü diyorum," dedi kendince açıklama yaparak.


“Anladım, bu arada benim eve geçmem gerek,” dedim merdivenin korkuluğuna yaslanarak.


“Ne için?” dedi, tek kaşını kaldırıp başını sallayarak.

“Bir gece kaldım zaten. Hem her şeyim de evde.”


“Sen o işi unut. Dün gece yaşananlara canlı şahit olduğun için seni kolay kolay rahat bırakmazlar. Burası güvenli, bir süre daha burada kal. İhtiyacın olan ne varsa söyle, ben birini gönderip aldırtırım,” dedi, hızlıca duruma çözüm üreterek.


“Çok bir şey değil sadece birkaç parça günlük kıyafet lazım. Senin eşofmanlarla bir yere kadar…”


Başıyla onaylayarak, “Tamam hallederiz. Sen evin anahtarını versen yeter, şimdi bir de çilingirle filan uğraşmayalım,” dedi.


Kucağımdaki kitapla beraber odaya yürürken, "Pekâlâ! O zaman ben bir süre odada olacağım. Anahtarı da askılıktaki çantamdan alırsınız," dedim.


"Takıl kafana göre ben buralardayım," dedi, ben odanın kapısını üstüne kapatmadan önce.


Kalın kitabı yatağın üstüne bıraktıktan sonra ona doğru eğilerek konuştum.

"Evet şimdi baş başa kaldığımıza göre..."

Birkaç saniye kitapla boş boş bakıştıktan sonra bunun saçma bir hareket olduğunun farkına vardım. "Öhöm, evet nerede kalmıştık."


Gece uyuduğum için hala dağınık olan yatağa yatarak başımın altındaki kalınca yastığı dikleştirdim.


Kitabı kucağıma geri aldıktan sonra kapağını açıp sayfalarını incelemeye başladım.

İlk sayfada içeriğin nasıl yerleştirildiğinden ve hangi bölümlere ayrıldığından bahsediliyordu.


Sanırım burayı göz önünde bulundurarak ilerlemem daha mantıklı olur.


Sıralanmış bölümleri ve başlıkları göz ucuyla süzdüm. "Büyü nedir? Büyülü varlıkların büyüyle etkileşimi, Büyülü varlıkların sınırlandırılması, aktif büyü kullanan varlıklar ve pasif büyü kullanan varlıklar, büyülü türlerin habitatları, büyülü türlerin kökeni..."


Bu çok detaylı. İlk başta sadece üstten, bana gereken yerlere baksam daha iyi olacak.


Sırayla gidelim.

"Büyü nedir? Her canlının içerisinde bulundurduğu bir enerji türüdür. Doğada ve yaratılmış her zerrede dolaşan özgür bir enerji."


Tamam buradan bu kadarı yeterli.


"Büyülü varlıklar, büyü enerjisini yönlendirme biçimine göre temelinde pasif ve aktif büyü olarak iki sınıfa ayrılmaktadır."

Hmm...


"Pasif büyü kullanan büyülü varlıklar anne rahminden itibaren kendi bedenlerinde sürekli olarak büyü enerjisini kullanan canlılardır. Buna en iyi örnek lycanthrop (likantrop), yani halk tarafından yaygınca bilinen ismiyle kurt adamdır. Doğduğu andan itibaren kurt özelliklerine sahiplerdir. Doğuştan gelen vahşi güçleri, vücutlarına işlemiş olan büyünün pasif büyünün bir örneğidir."


Bu çok saçma değil mi? Yani kurt adamlar özünde büyü mü kullanıyormuş. Gerçi burada büyüden daha çok bir enerji kaynağı olarak bahsediyorlar. Neyse okumaya devam edeyim sonra sorgularım.


"Bu duruma başka bir örnek olabilecek vampirlerse, aynı lycanthroplarda olduğu gibi kendi bedeninde barınan büyü enerjisini fiziksel güç olarak açığa çıkarırlar."


Büyü enerjisinin bu durumda bir yakıt gibi kullandıklarını söylemek yanlış olmazdı sanırım.


"Kullandıkları bu enerji her ne kadar kendi bedenlerinde bulunsa da harcadıkları miktar bundan daha fazla olduğu için dışardan enerji temin etmeleri gerekmektedir. Aktif büyü kullanan türlerin aksine pasif büyülü varlıklar bu enerjinin emilimini elementlerden sağlayamazlar. Bu durumda diğer canlı varlıkların etini veya kanını kullanmak suretiyle onların enerjisini sömürürler."


Düşününce bu insanlarla benzer. Sonuçta her canlı yaşamak için belirli bir enerji harcar ve bu enerjiyi yenilemesi gerekir.

Neyse şimdi diğerine geçeyim...


"Aktif büyü kullanan büyülü varlıklar ihtiyaç duyduğu enerjiyi doğada bulunan özgür enerjiden karşılar.

Pasif büyü yapan büyülü varlıklarla en ayırt edici özelliği büyüyü uygulama yöntemleridir.

Pasif büyü kullanan büyülü varlıklar büyü gücünü hayatları boyunca kullanır, tıpkı nefes alıp vermek gibi süreklilik içerisinde.

Aktif büyü kullanan büyülü varlıklarsa bunu anlık olarak büyü kullanarak yaparlar."


Bunu kim yasmışsa saçmalık! Vampirlerin ve kurt adamların büyüyle ne alakası var ki?! Yok enerjiyi kullanış biçimi, yok enerjiyi temin etme biçimi…


Hızlıca kitabın kaynakça kısmını açtım. Gözüme çarpan tek belirgin kaynak vardı…

“Mageia Büyülü Varlıkları Araştırma Merkezi mi?”

Ne büyük saçmalık ama! Bir de bunu araştırmak için gidip ayrı bir birim mi kurmuşlar? Gel de sonuca bak, vampirler ve kurt adamlar büyü kullanıyor ha? Bunlar şimdi büyücü de derler onlara!


Kitabı kapatarak komodinin üstüne bıraktım.

Büyü kelimesini çok fazla okudum kafam bulandı. Büyü de büyü, büyü de büyü beynimi yaktı. Vampir vampirdir, kurt adamsa kurt adam. Ne uzun uzuna üfff…


Komodinin üzerindeki saate kısaca bakındım.

“Saat çoktan dokuz buçuk olmuş. Bir saattir kitap mı okuyorum?”

Kendimi rahat olan yatağa bırakarak derin bir nefes aldım.

Zaman gerçekten hızlı geçiyor ya da ben bütün gün uyuduğum için de bana öyle geliyor olabilir.


Kapının önünden gelen konuşma sesi dikkatimi çektiği için kulak kabartmaya karar verdim.

“Tamam, tamam yarım saate orda olurum. Kısa kes tamam!” dedi Marco telefonla konuştuğu kişiye.


Nereye gidiyor bu bu saatte?

Hızlıca yataktan kalkıp kapının önüne atladım.

Marco şaşırmış ifadesiyle bana bakarak, “Ne oldu, ne bu acele?” dedi.

“Nereye gidiyorsun?” diye sordum merakla.


Koltuğun kenarındaki ceketini alırken, “Dışarıda işim var fazla sürmez zaten. Ne o, yoksa sende mi gelmek istiyorsun?” dedi


“Otur otur canım sıkıldı ama sen nereye gidiyorsun tam olarak?”


“Limana uğrayacağım küçük bir teslimat için. O kadar sıkıldıysan sen de gel,” dedi arkasındaki koltuğun koluna yaslanırken.


“Güzel ama…” dedim ellerimle üstümdeki kıyafeti göstererek.


“Merak etme ben sana benim takımlardan birini ayarlarım,” dedi ciddi bir ifadeyle.


“Gerçekten mi? Olur!” dedim heyecanla.

Yüksek bir kahkaha sesi yankılandı daire içerisinde. “Dalga geçiyorum, çocuklar çoktan eşyalarını getirdi,” dedi, merdivenin yanında duran büyük bavulu işaret ederek.


Kıyafetle ne alakası var, bu neye gülüyor bu kadar?


Bavula yanaştıktan sonra sapından kavrayarak odaya doğru sürüklemeye başladım. “Sen takımları başka zamana saklarsın o zaman. Neye bu kadar güldüğünü de anlamadım ama ben hızlıca bir duş alıp hazırlanacağım,” dedim.


“Tamam ama acele et buluşma vaktine fazla kalmadı,” dedi, ben kapıyı yüzüne kapatıp kilitlemeden hemen önce.


Bavulu yatağın yanına yerleştirdikten sonra ağzını açtım. “Bir bakalım neleri koymuşlar.”


Büyükçe bavul ağzına kadar kıyafetle doluydu. Güzelce katlanmış ve düzenli bir şekilde üst üste istiflenmişlerdi. Bavulun kenar bölmesine yerleştirilmiş birkaç takım temiz iç çamaşırı ve dikkatlice poşete koyulmuş botlar dikkatimi çekti.


Eve giden kişi kadınmış demek ki… Bir erkeğin bavulu bu şekilde yerleştirebileceğini hiç sanmıyorum.

Marco öyle görünmese de bu konularda düşünceli biri.


İçlerinden bir takımı çıkararak yatağın üzerine bıraktım.

O zaman bu gün siyahlardan gidiyoruz…

Kıyafetlerin arasından siyah dar paça kot pantolonla boğazlı örme kazağımı çıkardım.


Marco kapının önünden seslenerek, “Banyodaki rafta temiz havlu var!” dedi.


“Ne kadar da misafirperversin!” dedim geri cevap vererek.


Hazırladığım kıyafetleri yatağın üzerine bıraktıktan sonra odanın içerisinde bulunan kapıdan geçerek banyoya girdim. Duvarları ve mobilyaları koyu siyah dekore edilmiş banyo, sade ve şık görünüyordu.


Açık banyo kapısını kapatıp kilitledikten sonra suyu yeterli sıcaklığa ayarladım.

Su ısınırken üzerimdeki Marco’ya ait olan kıyafetleri çıkardım ve kirli sepetine koydum.

Isınmış olduğunu düşündüğüm hali hazırda akan suya ilerlerken dikkatimi duvarda asılı olan banyo aynası çekti.


“Bu ne be!” 
 


Okuduğunuz için teşekkürler! Gününüzün mutlu ve sağlıklı geçmesi dileklerimle💖


Loading...
0%