Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Bölüm 12-Haber-

@symdaldalli

Merhaba!


Nasılsınız, kitap hakkındaki düşünceleriniz?


Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.


.


Bana ulaşmak isterseniz:


Instagram: seymadaldalli


.


Zizuph birden gelip karşımızda durduğunda Belial hala öfkeyle soluyordu. Kısa bir an bana baktı.


"Aftiel dönmüşsün." Diye bana doğru gelen Zizuph'a bakıp yutkundum.


"Bunca yıldan sonra seni tekrar toparlanmış bir halde görmek ne güzel bir his oldu." Dedi ve Zizuph bana kollarını açtığında yanına doğru ilerledim.


"Annen hiç bahsetmedi senden." Diye mırıldandı. Beyaz saçları mavi elbisesinin üzerinden akıp beline kadar uzanmıştı. Yüzünün bir kısmı da dalgalı saçlarının arkasındaydı. Bir gözünü hep saklardı.


Saklanacak bir şey kalmayana kadar da açmazdı. Bazense o göze bakmadan gerçek hiçbir zaman ortaya çıkmazdı.


"Zizuph her şey bıraktığımdan daha kötü olmuş. Babam..." dediğimde yutkundum.


"Baban çok güçlü bir şekilde anılıyor. O erdemli bir seçim yaptı, her zaman. O yüzden güzel kızım sen gurur duy." Dedi sırtıma dokunup. Derin bir nefes aldım.


"Belial hatırlamıyor. Aslında kısım kısım hatırladı ama yeterli olmadı. Artık zamanı gelmiş olmalı çünkü ben çok yoruldum." Dedim. Gözlerim dolduğunda Zizuph sıcak bir gülümseme ile baktı.


"Acele etmeyin, benim hatırlattığım her şeyde yaşanan acılar da canlanır. Hafıza gibi olmaz. O yalnızca anımsatır. Ama ben öyle değilim. Canını çok yakarım." Belial saçlarını geriye doğru itti.


Belial, "Zizuph inan umurumda değil. Tek istediğim yalanlardan uzak olmak." Dediğinde Res gülmeye başladı.


"Ellerinle yarattıklarını ne yapacağız?" Diye ona doğru döndü. Belial Res'e baktı.


"Ne diyorsun lan sen?" Res derin bir nefes aldı.


"Diyorum ki dostum, acı çekmeyi zaten hak ediyorsun. Yalan, yalan diyorsun da kendine ne zaman dürüst oldun sen?" Diye sordu. Belial Res'e doğru adım atınca ondan hızlı davranıp aralarına girdim.


"Ölmek mi istiyorsun?" Diye mırıldandı Belial. Res bir kez daha güldü.


"Unuttun mu dostum? Ben kayıp bir ruhum. Beni kimse öldüremez..." Belial hiç yüzüme bakmıyordu. Öfkeyle kaynayan gözleri Res'ten ayrılmıyordu.


"Res yapma." Dediğimde Zizuph sakince bizi izliyordu. Kadın manyakların arasına düştüm diye düşünmüyorsa ben de Aftiel değilim diye geçti içimden.


"Açık olsana lan sen bir! Kaç gündür üstü kapalı konuşup duruyorsun! Derdin ne?" Belial'in sesi dağlarda yankı yaptı.


"Derdim ne mi? Aptal hırsların!" Diye öfkeyle bağırdı Res. Belial bir kaç adım atınca tam önüme gelmiş oldu.


"Res napıyorsun gözünü sevdiğim?" Diye ona baktım. Ellerim Belial'in göğsünde yerini almıştı. Durdurmak için tuttuğumda kaslarını ellerimin altında hissettim. Kalp atışları dengesizdi. Serçe parmağımla atışını hissediyordum.


"Belial Zizuph burada, lütfen." Dedim ama Belial bana bakmıyordu. Bir elim yanağına çıktı.


"Belial." Dedim tekrar. Gözleri bana dönünce yalvaran gözlerle baktım.


"Şimdi değil." Dediğimde nefes alışverişleri iyice kontrolden çıktı.


"Şimdi değil." Diye beni taklit etti. Ellerimi ondan çektiğimde soğukta kalmış kadar üşüdüm. Ama geri çekildim.


Çünkü ellerimi soğuğa mahkum eden oydu.


Zizuph bir adımla bize doğru geldi.


"Res, bir gün sana hak verecek oğlum. Ama unutma o şu an daha çok genç." Dedi. Res Zizuph'un sözlerinden sonra başını salladı.


Res kaç yaşındaydı diye içimden geçerken Res'e baktım. Kayıp ruh olduğu için mi yaşlı durmuyordu?


Zizuph Belial'e doğru döndü.


"Hazır mısın Belial her gerçeği acısıyla tatlısıyla öğrenmeye?" Belial derin bir nefes aldı.


"Evet." Diye kısa bir cevap verdiğinde Zizuph ona doğru daha çok yaklaştı. Kapalı gözünü de ortaya çıkardı.


Geçmiş Zizuph'un dudaklarından dökülmeye başladı.


"Kardeşin tedavi görürken Vepar, Aftiel'in kılığında önce senin yanına geldi. Seninle birlikte de kardeşinin yanına gitti. Sonra sen odadan çıktın. Kardeşini öldüren, babanın emriyle Vepar'dı. Aftiel onlara göre senin zayıf yönlerini ortaya çıkarıyordu ve zaten kardeşin karşı tarafı seçmiş, ölüm fermanı çoktan çıkmıştı babanın dudaklarından." Belial'in yüzüne baktım. Acı önce yüzünü sarstı. Sonra gözlerine ulaştı. Zizuph'un bir gözünde geçmiş yeniden canlanıyordu ve o ilk defa bizi dışarıdan izliyordu.


"Savaş başladığında sana gelip Aftiel hakkında bu asılsız şeyleri söylediler. Sen onlara inanmayı seçtin Belial." Gözlerim dolduğunda gök yüzüne doğru bakıp damla akmaması için direndim.


Bana hiç inanmamıştı.


"Babana verdiğin sözü hatırlıyor musun oğlum? Herkese bir ders vereceğim, Aftiel artık benim için önemli olmaktan çıkacak. Bunu söyledin ve o gün herkes meydandayken sen Aftiel'i tutup zorla gök yüzüne çıkardın." Göz pınarıma tutunan bir damla yaş ile izlemeye devam ettim.


"Keşke o gün seni biri durdursaydı ama sen bile kendini durduramadın. Aftiel'in kanatlarını gök yüzünde, herkes sizi izlerken; parmaklarınla tutup kopardın." Belial'in gözünden bir damla yaş akarken aynı anda benim de gözyaşım yanağımdan akıp yere düştü.


"Belial, Aftiel kanatsız kaldığı zaman tüm gücü, hayatta kalma kudreti zayıfaldı. Bedeni artık normal bir beden gibi oldu. Normal bir beden bizden olan hiçbir şeyi taşıyamaz. O yüzden sen onun yalnızca kanatlarını koparıp atmadın, sen onun anneliğini de parmaklarınla çekip aldın. Sen kendi bebeğini herkese ibret olsun diye yok ettin." Bu gerçeği uzun zamandır düşünmekten kaçıyordum. Hatırlamak bile hücrelerimde enkaz oluşturuyordu. Sarsılarak ağlamamak için o kadar sıktım ki kendimi, benden başka kimsem kalmamıştı beni koruyabilecek. O yüzden inanılmaz bir çaba ile ağlamamak için direndim.


"Annesi ve babası daha fazla zarar görmesin diye onu Dünya'ya gönderdi. Sen de gittin çünkü onlara göre aynı anda kaybolmanız daha iyi bir çözümdü. Sen her şeyi unuttun. Aftiel her acıyı, tekrar tekrar yaşadı. Sen unuttun, o unutmadı. Seni de unutmadı. Arada iyi misin diye gelip baktı. Sen onu tanımadın ama o seni tanıdı. Sonra karşılaştığınızda tekrar buraya geldiniz. Ama hesapta sen yoktun. Çünkü baban seninle daha güçlüydü ve zaten yeterince yıkım yaşanmıştı." Zizuph gözünü tektar kapattığında Belial yerinde zor duruyordu. Bebeği hiç duymamıştı. İlk defa öğrenmişti.


(Şimdi sakince 3.bölümü hatırlayın.)


Artık ne yaşadığımı tahmin edebiliyor muydu?


Gözlerimi ve yüzümü elimle sertçe sildim. Res duyduklarından pek etkilenmemişti. Yalnızca yanıma gelip omzuma dokunmuştu.


"Başka merak ettiğiniz bir şey kaldı mı çocuklar?" Belial konuşmuyordu.


"Ben yalnız bırakayım sizi. Res bana eşlik etmek ister misin?" Res Zizuph ile birlikte yürümeye başladığında Belial kafasını yerden kaldıramamıştı henüz.


Doğru bir kelime arıyordu. Ama öyle bir kelime yoktu.


"Ben..." Dedi. Başını kaldırınca göz göze geldik.


"Sen artık her şeyi biliyorsun Belial. Sen artık geçmişten bilmediğin ne varsa biliyorsun." Diye sözünü kestim.


"Artık alacak daha fazla bir şeyin kalmadıysa beni artık bırak Belial. Ya da günler önce yapmak istediğin şeyi yap. Öldür gitsin. Yapmadığın şey değil zaten." Gözlerim tekrar dolduğunda Belial yumruğunu sıktı.


Gözümden bir damla daha akarken ondan hızlı davranıp, akmasına fırsat vermeden sildim yine.


"Bebeğim..." duraksadı. "İz," diye düzeltti sonra.


"Bebeğimiz vardı." Yüzüne baktım.


"Bir zamanlar, kızımız vardı Belial evet." Olduğu yerde dizlerinin üstüne çöktü.


"Ben ne yaptım?" Diye mırıldandı. Sessizlik içinde onu izledim.


"Kanatlarını da ben mi..." mırıltı halinde yok oldu cümlesi.


Derin bir nefes aldım. "Artık bir önemi yok Belial." Bir kaç adım geri adım attım.


Kıpırdamadan duruyor ve sürekli akan gözyaşları arasından beni izliyordu. Ona arkamı döndüğümde dağılmış kimliğim yüzüme yansıdı. Hızlı hızlı yürüyüp arkamda bırakmaya çalıştım Belial'i. Gözlerimden sürekli yaşlar akarken göğe doğru baktım.


Benim masum bebeğim, anne seni babadan koruyamadı... Ama anne seni hissetmeyi, düşlerinde büyütmeyi de hiç bırakmadı...


---


Bu bölüm itibariyle 2. Kısma geçmiş bulunmaktasınız. Gazanız mübarek ola...


Loading...
0%