@symdaldalli
|
Sabah olduğunda gözlerimi kırpıştırarak açtım. Zihnimde her şey oturmuştu. Kim olduğum ailemdeki bazı kişilerin göç esnasında öldüğü Resul ile gerçek ilişkimiz ve babaannem. Ülkeye geleceklerin de Yunan askerleri olduğunu anladım. Dün bize erzak satmayan adamın neden bize satışı kapattığını anladım. Her şey artık berraktı. Ve en iyisi mesleğe dair de bir çok şey hatırlıyordum. Yani o sıvı benimle bir süre daha beraberdi. Yataktan kalkıp üzerimi giyindim. Odadan çıktığımda babaannemin Resul ile konuştuğunu gördüm. "Esma sultan sabah şerefleriniz hayrola." Bana bakınca yüzündeki gülümseme büyüdü. "Kuzum gelmişsin kendine bak en sevdiğin ekmekten yaptım gel otur." Oturup ekmeğin köşesinden kopardım. "Resul Kordon'a gideceğiz değil mi?" Babaannem bize doğru döndü. "Bak ikinize de söylüyorum sakın kendi başınıza bir iş etmeye kalkmayın." Resul de ekmekten koparıp ağzına attı. "İşgal'e sessiz kalacak değiliz." Babaannem yanına doğru gitti. "Kalın mı diyorum Resul! Sizi benden koparacak bir şey yapmayın diyorum." Resul başını salladı. "Kubilay gelecekti." Diye mırıldandı. "Gelsin ona da söyleyeceğim bak oğlum şu olanlar oyun değil keşke olsa ama dişimizi sıkacağız. Onlar gelmeyi göze aldıysa geri göndermek farz bize ama böyle değil. Sağ olursak bir oluruz." Kapı çalınca ayağa kalkıp kapıyı açmaya gittim. "Ahsen abin nerede çıkmamız lazım." Arkaya doğru baktım. "Resul gel Kubilay geldi." Resul kapıdan çıkınca babaannem de çıktı. "Başınıza iş almadan gidiyorsunuz." Diye uyardı. "Ayıp ettin Esma Sultan hadi bu hayta oğlunu uyarıyorsun da beni beni..." Kalbini tuttu. "Ben yapar mıyım öyle şey." Resul gelip kafasına vurdu. "Lakırdılara bak." Gülümseyip dışarı kıyafetimi giydim. Evden çıktığımızda Kubilay bana baktı. "Hastaneye bırakıyoruz galiba seni?" Başımı olumsuz anlamda salladım. "Hayır Kordon'a geliyorum ben de." Kubilay, Resul'e baktı. "Oğlum Hasan da gelecek dedim ya sana." Dedi uyaran bir tonla. O an içimden Hasan'ın Belial olma ihtimali gelip geçti. "Gelsin Ahsen bizden uzak bir yerde durur." Kubilay önüne döndü. Kordon'a ulaştığımızda sırtı bize dönük birine seslendiler Hasan diye. Kalbim atarken o arkasını döndü ama Belial değildi. Nefesimi bırakıp önüme baktım. "Hazır mısınız?" Dedi Hasan. "Neye hazır olmalılar?" Hasan belindeki silah'ı gösterdi. "Layığıyla bir karşılama yapalım değil mi?" Kalabalık artarken yutkundum. Daha önce dünyaya geldiğimde tarihi az çok duymuştum. Şu an yaşanan olayla birlikte canlar yanacaktı ama nedense bunun doğru olduğunu hissediyordum. Bir gemi yaklaşınca kalabalığın arasında yerimizi aldık. Hasan biraz daha geride duruyordu. Gemiden bir sürü üniformalı asker indi. En önde durup konuşma yapan kişiye bakarken duraksadım. Resul kolumu tuttu. "Git buradan çabuk." Diye mırıldandı. "Belial..." Diye cümleler döküldü ağzımdan. "Eve git." Diye üsteledi Resul. Kolumu çekip öne doğru yürüdüm. "Ben Andreas size kurtuluşunuzu getirdim. babam bunun için burada." Belial'in ağzından dökülen sözler yüzümü buruşturdu. En öne geldiğimde gözleri beni buldu. O sırada İzmir'de yaşayan Rumlar bu konuşmayı coşkuyla karşıladı. "Biz savaş istemiyoruz." Dedi bozuk bir aksanla. "Biz barışla çözüm istiyoruz." Arkasında duran askerlerden biri arkaya doğru baktı. Belial'in bakışları benim üzerimde kalmışken bir silah sesi duyuldu ve yunan askerlerinden biri yere düştü. Kalabalık dağılırken olduğum yerde kaldım. Karşı ateş açılınca kolumdan tutan bir elin beni çektiğini hissettim. Resul kolumdan tutup sokağın gerisinde bir yere getirince başımı olumsuz anlamda salladım. "O bir asker mi?" Dehşete düşmüş gibiydim. "Hem de Yunan askeri." Resul başını geriye attı. "Hasan vuruldu." Dedi bize doğru gelen Kubilay. "Sikeyim Türk askerlerini yayılım ateşine tutacaklarını konuşuyorlar." Gözlerimi kapattım. "Kubilay sen Resul ile eve git ben hastaneye geçiyorum olası bir durumda eski gazetede toplanırız." Resul bana baktı. "Bak seni uyarıyorum en ufak bir olay istemiyorum." Başımı salladım. "Tamam gitmem lazım askerler gelecek yaralı bakmak zorundayım. Hadi gidin!" Onlara arkamı dönüp hastaneye geçerken Yunan ordusunun başında duran Belial'in önünden geçip koşarak hastaneye gittim. Bakışlarını hissetsem de şu an ondan daha çok daha önemli olan bir duruma doğru yetişmeye çalışıyordum. O an aklımda yaşanan savaşımız canlandı. Belial ve bizim halkımızın karşı karşıya geldiği o devasa şiddette yaşanan savaş. Ancak Belial benden vazgeçip kanatlarımı koparttıktan sonra biten savaş... Şimdi de vazgeçirmek için karşı karşıya konmuştuk. Bu defa hangi parçam elinde kalacaktı? Hastaneden içeri girip askerlere doğru koştum. "Çoğu ölmüş yaralılar da ölmeyi bekliyor şu an ilaç teminimiz tamamen kesildi." Kaşlarımı çattım. "Ne demek ilaç temini kesildi biz bu kadar yaralıya neyle müdahale edeceğiz?" Hemşire umutsuzca başını salladı. "Öyle emir geldi sabah yaşanan o mühim havadisten sonra." Hastaneye göz gezdirdiğimde derin bir nefes aldım. Dışarı doğru gidip bahçeye çıktığımda Anderas hastanenin karşısında olan karargaha girmek üzereydi. "Andreas!" Diye bağırıp ona doğru koşunca önümü iki asker kesti. "Tamam çekilin." Dediğinde yanına doğru yürüdüm. "İlaçlarımıza el konmuş." Başını salladı. "Bizim ilaçlarımız." Dediğinde nefesimi bıraktım. "Buraya neden geldiğimizi unuttun sen sanırım." Diye mırıldandım. Yüzümü incelerken gülümsedi. "Bir saniyesini bile unutmadım." Başımı iki yana salladım. "Öyle davranmıyorsun." Gülümseyip bana doğru eğildi. "Siz başlattınız." Dediğinde yüzüm dehşet izlerini yansıttı. "Belial..." Dediğimde lafımı kesti. "Andreas diyeceksiniz." Nefesim kaçtı boğazımdan. "Biz savaşı bitirip geri dönmek için geldik." Başını sağa sola salladı. "Ben belki de bunu hiç istemedim. Geri dönmek umurumda değil." Bir adım geri çekildim. Hiçbir şey söylemeden hastaneye geri döndüğümde içerisi acıdan inleyen insanlarla doluydu ellerimi yüzüme kapatıp önlüğümü giydim. Pansuman yapılması gerekenlere pansumanını yaptığımda ellerimin sinirden titrediğini fark ettim. Morfin bugünü kurtaracak kadardı. Ve tüm yaraların ağrısını öyle uyuşturmaya çalışıyorduk. "İlaçlar geldi!" Diye seslenen hemşireyle yerimden doğrulup yanına doğru gittim. "Nasıl olmuş bu?" Hemşire gülümsedi. "Bilmiyorum Yunan askerleri getirdi." Derin bir nefes verip ilaçları hazırlamak için odaya yönelen hemşirelerin arkasından baktım. Gözümden akan damlayı fark ettiğimde elimin tersiyle silip arkamı dönmek için yöneldiğimde Belial'i kapıdan bana doğru bakarken gördüm. Göz göze geldikten sonra bir süre bakıp sonra arkasını dönüp gitti. Tüm ilaçları gereken yaralılara verdikten sonra dinlenmeleri için bırakıyorduk o yüzden çoğu uykuya dalmıştı. Hastaneden çıkınca günün batmak üzere olduğunu gördüm. Başımı havaya kaldırıp göğe bakarken içimde tarif edilemez yeni bir duygunun acısı oluştu. Memleket acısı duyuyordu Ahsen ve ben bunu kalbimin öyle derin bir yerinden hissediyordum ki canım farklı bir yerinden kanıyordu. Daha önce hiç böyle bir şey hissetmediğimi anımsadım. Bebeğimi kaybettiğimde bile... Bu duygu Resul'e de Hasan'a destek verme dürtüsünü oluşturmuştu. Daha önce yaşamadığımız ama şu an içine doğmuşuz da bize yıllardan gelen o sevgiyle acı duyuyorduk. Eve doğru yürürken nefesimi bıraktım. "Küçük hanım evde olmaniz gerekiyor duymadiniz mı, akşamlari sokağa çıkma yasaği koyuldu." Sesin sahibiyle başımı kaldırdım. Atın üzerinde önümde durmuştu. "Sizi eve bırakmami ister misiniz?" Diye sordu Belial. "Gerek yok." Deyip yanından geçtim. "Bir teşekkür etmeyeceksiniz anlaşilan." Adımlarım duraksadı. "Ne için etmem lazımdı? Bizim olana el koyduğunuz ve sonra rica minnet geri verdiğiniz için mi?" Gülümseyip attan indi. "Hayır bizim olani size verdiğimiz için." Dudak büzüp başımı yana eğdim. "Andreas." Kolyemi gösterdim. "Yarın karşına bir Türk yüzbaşı olarak çıksam ne yapabilirsin ki?" Başını salladı. "Sakin beni senin karşinda olmaya zorlama." Gülümsedim. "Bu üniforma üzerindeyken yanımda olduğunu mu sanıyorsun?" Başını salladı. "Ben seni uyardim." Ata doğru yürüyüp bindi. "Israr ediyorum eve bırakmama izin verin." Arkamı dönüp yürürken yutkundum. "Çok beklersin." Diye mırıldanıp sokağı koşar adım gerimde bıraktım. --- Aftiel be Belial'i kanlı bıçaklı bir pozisyona soksam ne olur ki?.. |
0% |