Yeni Üyelik
20.
Bölüm

Bölüm 19-Karar-

@symdaldalli

Resul ve Kubilay hala çıkmamıştı. Karargahın önünde beklerken babaannemin sesini duydum.


"Oğlum!" Diye seslenince ayağa kalktım.


"Esma Sultan burada ne işin var." Yüzüme baktı.


"Benim niye haberim yok Ahsen." Dedi sertçe. Elini tutup oturması için banka götürdüm.


"Bak ben elimden geleni yapıyorum çıkacaklar." Güzünden bir damla kaydı.


"Yalan söyleme ben oğlumla gelinimi de böyle bir yalanla kaybettim. Bunlara güvenmem ben oğlumu göreceğim." Önüne doğru oturdum.


"Göstermiyorlar." Başını sağa sola salladı.


"Bilirim ben başına bir iş gelir." Elinden daha sıkı tuttum.


"Olmayacak babaanne ellerinde delil bile yok ne için bir şey yapabilirler?" Gözleri yine yaşlarla doldu.


"Dağıttıklarından ötürü beni bilmiyor sanma! Herkes gözünü teker teker açtı. Bu toprağa öylesine gelinmediğini anlamaya başladı." Öne doğru geldi.


"Ahsen'im güzel kızım yılanın kuyruğuna bastılar." Gözlerimi kapattım.


"Onun zehri bize yeter mi Esma Sultan?" Başını salladı.


"Yetmez doğru dersin ama ibret olsun diye böyle kalbimizi teker teker söker alırlar." Ayağa kalktım.


"Tamam dur ben öğrenip geleceğim ne durumdalar." Ayağa kalkmaya çalıştı.


"Ben de geleyim." Oturtmaya çalıştım.


"Gözünü sevdiğim bekle beni zaten şuraya bile zar zor aldılar." Arkadan bir kaç ayak sesi geldi.


"Ne oldu?" Andreas'a doğru döndüm.


"Bu mu başları?" Diye nefretle sordu babaannem.


"Sorun nedir teyze?" Babaannem ayağa kalkıp karşısına dikildi.


"Utanmıyor musunuz hem izinsiz topraklarımıza girip hem de evlatlarımızı böyle almaya?" Andreas yutkundu.


"Bu konu hakkinda en kisa zamanda bir şeyler yapacağiz, biz kimseye zarar vermek istemiyoruz." Babaannem elini sıktı.


"Bana masal anlatma efendi! Benim karnım tok. Benim buramda," Kalbine vurdu sıktığı elini. "İki evlat yatıyor benim sizin masallarınıza kalbim tok." Andreas bana baktı. Aynı yeri acıdı kalbimin.


"Onu görmek istiyorsunuz değil mi?" Diye sordu. Babaannem başını salladı.


"Pekala sizi götüreceğim. Gelin." O önde biz arkada yürürken içimden bu işin sonu kötü bir şekilde bitmesin diye dua ederken buldum kendimi.


Aşağı indiğimizde babaannem hücreye yaklaştı.


"Oğlum..." Dediğinde Resul ayağa kalktı.


"Neden geldiniz?" Kaşlarımı kaldırdım.


"İçim rahat etmedi iyisin değil mi bir şeyin yok?" Yutkundu Resul.


"Yok anacığım hiçbir şeyim yok. Sen de hele işe yaramış mı?" Bakışlarım Andreas'a kayınca öksürdü uyarır gibi. Babaannem ters bir bakış atıp Resul'e döndü.


"Yaradı. İçin rahat olsun kıvılcımı başlattınız." Gülümsedi Resul.


"Çok şükür." Diye araya girdi Kubilay.


"Ah evladım sen de buradaydın değil mi? İyi misin kaşına ne oldu? Elleri kırılsın." Kubilay güldü.


"İyiyim iyiyim ninemi tut ama bak helva kavurmasın sonra başıma bir iş geliyor nasıl bir dua ediyorsa ölmüşten beter oluyorum." Babaannem güldü.


"Eşek oğlan." Dediğinde derin bir nefes aldım.


"Bekliyoruz sizi hemen buranın önünde." Kolundan tuttum.


"Ben beklerim sen git eve ne olur üzme beni." Başını salladı.


"Gitmem." Dedi. Resul'e baktım. "İkna et." Dediğimde araya girdi.


"Üzme beni Esma Sultan." Nefesini bıraktı.


"Sen beni üzerken ben sana böyle mi diyorum? Karışma hele bana." Andreas bana baktı.


"Çikmamiz gerekiyor." Babaannemi alıp dışarı doğru yürüdüm.


"Odamda bekleyin dişarisi soğuk oluyor akşamlari." Esma Sultan elini salladı.


"Hadi oradan git sen sıcak yuvana benim memleketimin soğuğu senin odandan daha çok üşütemez beni." Bir tebessüm dağıldı dudağıma.


"Öyle mi düşünüyorsun sen de?" Diye kulağıma doğru fısıldadı. Cevap vermedim.


"Peki ben de burada bekleyeceğim bakalim neler olacak." Hepimiz banka geçip oturduk. Babaannem dua ederek gözyaşları dökerken Andreas onu izledi. Gece yavaş yavaş üzerimize örtülmeye başladı.


"Dondu kadin Ahsen." Bakışlarım Esma Sultan'a kaydı.


"Tamam itiraz yok eve gidiyoruz ben senin hasta olmana dayanamam tamam mı yürü Esma Sultan." Zorla kolundan tutup kaldırdım. Fayton duruyordu kapının önünde.


"Birakayim sizi." Başımı salladım. Kadının zaten yürüyecek hali kalmamıştı. Bindikten sonra atlar hareket etti.


---


Sabah kapı çalınca divandan kalkıp koşar adım kapıya gittim. Sabaha kadar uyumamıştık. Babaannem namaz kılıyordu.


Kapıyı açınca karşımda Andreas'ı gördüm.


"Gel bir şey konuşacağim." Kapıyı ardımdan kapatıp merdivenleri indim.


"Ne oldu?" Şapkasını çıkardı.


"Bugün serbest kalacaklar ama çok zor ikna ettim. Eğer bunu yaparsak bizim zulüm yaptiğimizi düşüneceklerini ama onun için burada olmadiğimizi hatirlatan bir konuşma yaparak birakmayi teklif ettim. Öyle yapacağiz." Derin bir nefes verdim.


"Silahlar hakkında bir havadis duydun mu?" Başını olumsuz anlamda salladı.


"Çok az kaldi. Hangi depo olduğunu araştiriyorum." Kollarım boynuna dolandı.


"Teşekkür ederim Belial." Diye mırıldandım.


"Höst!" Esma Sultan'ın sesiyle geri çekildim. "Ne oluyor?" Diye sordu çatık kaşlarıyla.


"Bugün serbest bırakıyorlar çocukları." Esma Sultan gözlerini sildi. Yüzü yumuşadı ve bize doğru geldi.


"Sen mi yardım ettin?" Andreas yutkundu ve onun sorusuna bir cevap veremedi.


"Söze hacet yok konuşamazsan bak gözüme ben anlarım." Andreas Esma Sultan'a bakınca tekrar aktı gözyaşı.


"Sağ ol, senin de evladın sana bağışlansın..." Diye fısıldadı. Andreas kafasını kaldırınca göz göze geldik.


"Gel Esma Sultan hazırlanalım karşılamaya gidelim onları." Eve doğru yönelince durup omzumun üzerinden ona baktım. Gözleri dolmuştu.


---


"İşleri güçleri basını yanıltmak." Osman masada ayağını sallayarak oturuyordu. Meyhaneye gelmişlerdi.


"Ulan sen nereye kaçtın biz yedik bütün dayağı senin hakkın benim gözde kaldı kardeşim." Kubilay Osman'ın kafasına vurdu.


"Sus lan vicdanım acıyor zaten." Yüzünü buruşturdu Kubilay.


"Yok sen yalan falan söyleyemiyorsun." Mehmet içeri girince bizim masaya geldi.


"Geçmiş olsun var mı hasar?" Resul başını kaldırdı.


"Yüz hasarı dışında yok." Kubilay yüzünü ekşitti.


"Hayırdır lan Memo? Sen en son Allah belanızı versin deyip gitmedin mi?" Mehmet başını ovdu.


"Öyle demedim lan!" Güldü Kubilay.


"Ya öyle dedin ben duydum." Mehmet gözlerini kapattı.


"Ulan si..." Beni görünce sustu. "Pardon." Dedi sessizce.


"Herif yanlış üstüne yanlış yapıyor." Kubilay'a baktım.


"Silahlar hakkında bilgiye ulaşmamıza az kaldı." Mehmet bana baktı.


"Duyduğuma göre o Yunan teğmen ile birlikteymişsin. Ondan mı öğreniyorsun bunları." Resul yumruğunu sıktı.


"Mehmet." Dedi dişlerinin arasından. "Bilmiyorsan konuşma kardeşim." Mehmet güldü.


"Ne o sende mi başladın onları alkışlamaya?" Resul ayağa kalkıp yakalarından tuttu.


"Alkışını..." Mehmet elinden kurtulmaya çalışınca ayırmaya çalıştım.


"Durun daha yeni çıktınız zaten. Resul bana bak bırak çocuğu." Kubilay güç bela ayırdı.


"Aferin zaten parçalara ayırmaya çalışıyorlar siz de girin birbirinize." Mehmet burnunu sildi.


"Yarası olan gocunur." Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım.


"Mehmet sen git artık." Dediğimde güldü.


"Zoruna mı gitti." Kolundan tuttuğumda irkildi.


"Hass... Ne oldu lan öyle?" Kolunu çekmeye çalıştı ama Aftiel bırakmadı. Öfkesi artarken Mehmet kurtulmaya çalışıyordu.


"Mehmet." Dedim sakin bir tınıyla. "Git." Kolunu bırakınca sendeledi ama durmadı daha fazla.


"Ne oldu az önce?" Kubilay bana ve Resul'e baktı. "Ne oldu dedim!" Nefesimi bıraktım.


"Bir daha nerede konuşmaması gerektiğini öğrendi." Diye mırıldandım.


"Doğru muydu söyledikleri sen onu mu seviyorsun?" Gözlerimi kapattım. O an ilk defa Ahsen'in yüzü daha çok belirdi gözlerimin önünde. Başını iki yana salladı. Yutkundum.


"Hayır." Dedim onun söylediğini yaparak.


"Neden sürekli dibinde o zaman?" Ahsen'in gözünden bir damla yaş aktı. Er ya da geç biz buradan gidecektik ve o tekrar bu hayatı yaşamaya dönecekti. Onun hislerini görmezden gelemezdim.


Aynı yaş yanağımı ıslattı.


"Çünkü..." Yutkundum.


"Evet, çünkü?" Derin bir nefes aldım.


"Görevim bu," Gözlerimi açtım. Göz göze geldiğimizde gözleri parlıyordu.


"Ben ondan malumat almak zorundayım. Ama hiçbir his yok inan bana." Aynı anda bir yaş süzüldü yanaklarından.


"Bu da her yerden çıkıyor." Diye homurdandı Resul. Kapıya bakıyordu. Andreas'ın bizi izlediğini gördüm. Başını iki yana salladı hafifçe ve arkasını döndü.


---


Durduramıyorum kendimi imdat...


Loading...
0%