Yeni Üyelik
18.
Bölüm

Bölüm 16- Ölü Çiçekler-

@symdaldalli

Bir masalın en yeşil yerine düşen gölge, yavaş yavaş büyüyerek karanlığa çeviren bir pençe gibiydim.

Kalmak ve gitmeyi aynı anda barındırıyordum bedenimde. Zihnim iyi ve kötüydü. Araftı.

Bir cümle vardı.

Gerçek, esrarengizdir, kaypaktır ve her zaman yeniden kuşatılmak ister.

Gerçek ulaşmak için kendimden vazgeçtiğim, her defasında dağılmış bir kimlikle savaş meydanında karşı tarafı beklediğim o alanda yayılmıştı. Elimde tuttuğum savaş baltalarının rengi kan rengiydi. Ve o rengin kokusu bana aitti. Gerçek, o meydanda kaybolan ruhumun ince sesiydi.

Ait değildim.

En çok kendime yabancıydı hareketlerim.

Galip olmak değildi amacım. Yenilgi istemedim. Kuşandığım silahları zor taşıyan bileğim bırakmaya hazırdı. Onlar savaş istedi.

"Ali Kaptan şu an hedeflerinde. Onlardan önce ulaşmamız lazım." Dedi Enes alnını kaşıyarak. Beril Enes'e bakıp bir süre inceledi.

Behram başını salladı. "Evet bugün Ali Kaptan'ı alıp misafir edeceğiz"

"Nasıl alacağız?" Diye sordu biri. Bakışlarım ona kaydı. Bizi nasıl yavaş yavaş bu hale getirdilerse yavaş yavaş ellerinden her şey gidene kadar devam edecektik. Kaybedecek bir şeyleri kalamayana dek, yalanlarla, onlar ne yaptıysa şimdi aynısını biz yapacaktık.

"Bir planım var." Dediğimde gözler bana döndü.


***

Arabada ben Enes, Beril ve Ali Kaptan vardı. Arabayı da adının Sinan olduğunu öğrendiğim bir çocuk kullanıyordu. Behram başka bir konumda ve araçla takip mesafemizdeydi.

Enes elini uzatıp Beril'i gösterdi. "Siz ikizsiniz yani?" Beril gözlerini devirdi.

"Yüksek zeka belirtin beni oldukça etkiledi." Diye mırıldandı alayla. Beril'i sanki yıllardır tanımıyordum gibi hissettim. Kardeşim olmasına rağmen benim gördüğüm ve hissettiğimin çok ötesinde bir insandı. Gizlediği yüzünün altında çok fazla şey vardı. Ve ilk kez onu tanıyor olmak kalbimi kırmıştı.

"Evet kardeş olduğunuza ikna oldum." Dedi Enes burnunu çekip. "İkiniz de cidden çekilmiyorsunuz."

"Bak sen, karşımıza gelip ben de sizinle geleyim derken öyle gözükmüyordu." Diye mırıldandı Beril.

"İki saniye içinde ölmeyin diye, iyilik de yaramıyor." Diye homurdandı Enes.

Ali Kaptan bağlı ağzını oynatınca uzanıp ağzından bezi çektim.

"Kusura bakma unuttuk bunu." Dediğimde ellerini işaret etti.

"Yok abi o kadar değil az dayan önce anlaşma yapacağız." Dedi Enes ciddi bir tavırla.

"Ne anlaşması?" Diye sordu Ali Kaptan.

"Senin orada olmak istemediğini ve tehdit ile yanlarında olduğunu biliyoruz. Bize yardım et biz de sana edelim." Diye araya girdi Beril. Enes gözlerini Beril'den çekmeden konuşmasının bitmesini bekledi.

"Ama siz onların kızısınız." Diye bana dönünce Beril elini kaldırıp yana doğru eğildi.

"Yani?" Diye sordu.

"Neden benimle anlaşmak istiyorsunuz?" Beril Ali Kaptan'a bakıp nefesini verdi.

"Ben Kinyas." Dedi elini havaya kaldırıp. "Bu da kardeşim Kayra." Dudakları yavaşça kıvrılınca ona eşlik ettim. Bu kitabı okuduğumda farklı hissettmiştim ve aynı kitabı Beril'in okuduğunu bilmiyordum. Bana bakıp yavaşça göz kırptı.

"Bu durumda ben ne oluyorum?" Diye sordu Enes.

Beril, "İki dakika içinde ölen bir insan." Dediğinde Enes yüzünü buruşturdu.

"Kalsın." Deyip dışarı doğru baktı.


-1 gün sonra-

Behram, Enes, Beril yan yana duruyordu. Onlara bakınca nefesimi verdim.

"Hazır mısınız?" Dediğimde belli belirsiz başlarını salladılar. Kapıyı açtığımda içeri girdik. Ali Kaptan yarı uyur halde yatıyordu. Sesleri duyunca ayağa kalktı.

"Merhaba." Dedi Behram sakin bir sesle.

"Ne istiyorsunuz?" 

"Seni karınla mı tehdit ediyorlardı?" Diye sordu Beril. Ali Kaptan yutkundu.

"Bakma öyle herkesi aynı şekilde tehdit ettiler zaten ama anlamadığım nasıl oluyor da başta onlarla hareket ederken bir anda vazgeçtin?" Dediğinde yavaşça Ali Kaptan'ın etrafında dolanmıştı.

"Çünkü..." Yutkundu. "Çünkü çok insan öldü."

"Kimler?" Dediğimde bana baktı.

"Çok fazla, Taylan ölmüş en son, onu vurmuş." Sakince yutkundu, gözleri onay ister gibiydi. Tepkisiz kaldım.

"Ben bu kavramın içinde yokum." Dediğinde gözlerimi kıstım.

"Planların en başında vardın ama? Bir kaç kurşunda sen sıkmadın mı Ali Kaptan?" Dedi Enes gülümseyerek, Kaptan gözlerini kaçırdı.

"Eskidendi." Diye mırıldandı.

"Anlat!" Diye bağırdı Enes. "Karın artık bizim elimizde," Diye araya girdi Beril ters bir bakış atmıştı Enes'e. Yüksek sesten hoşlanmıyordu o da. Hafifçe gülümsedim.

"Anlaşma istiyorsan yapalım." Diye devam etti gözlerini Enes'ten çekip.

Gözlerim Behram'a kaydığında yalnızca izlediğini gördüm. Omuzları çökmüştü. Uzun zamandır uyuyamıyordu. Sürekli sıçrayarak uyanıyor ve kısa uykularıyla devam etmeye çalışıyordu. Zihni yorgundu. Bedeni yorgundu. Behram yorgundu.

Ona baktığımı görünce gözleri bana kaydı. Bir süre sessizce baktık birbirimize. Dudakları kıvrıldı.

"Tamam anlatacağım ne istiyorsanız karımı bırakın yeter." Behram gözlerini çekmeden başını yana eğdi. Nefesimi bıraktım.

"En gizli sırlarını söyleyeceksin." Diye ona doğru yaklaştı Beril.

***

Çiftlik gibi bir yere gelmiştik. Önümüzde büyük bir kaç çiçek tarlası vardı.

"Behram." Dediğimde bana baktı.

"Özür dilerim. Çok üzerine geldim. Bir anda yaşadığım hayat bana yabancı gelmeye başladı. Hep öyleydi belki ama bir savaşla beraber yabancılık olunca bocaladım. Zihnim sürekli eskideydi. Bir şeylerin öfkesi içinde yalpalayıp duruyordu. Farkındaydım aslında çoktan bitmesi gerekirdi ama konu insanın anne babası olunca öfkesi o kadar hızlı sönüp gitmiyormuş." Yüzüne baktığımda sessiz kaldı.

"Emir konusunda kendimi fazla suçladım ve o gün de yapmamam gereken bir şeyi yaptım." Dudaklarımın içini dişledim.

"Duygularımla hareket ettim. Özür dilerim seni kırdım, benim yüzümden ona şey yaşadın. Kayıplar verdin ama ben sana anlayışlı olamadım." Eli yavaşça yüzüme çıktı. Parmağı yüzümde gezindi.

"Aslında böyle davranmıyordum. Dedim ya öfkem zihnimi çok karıştırdı. Her şey çok üst üste geldi. Ben alışamadan diğer yoldan yürümeye çalıştım sonra diğerinden ve başka birinden daha." Hafifçe gülümsedim.

"Başta seni onunla görmek yanlış anlamama sebep oldu ama benim için orada olduğun gerçeğini görmek varken görmezden geldim. Tıpkı Beril'e yaptığım gibi, ben ikinize de haksızlık ettim." Elini çekince başını geriye doğru attı.

"Büyüdüğümü sanıyordum ama her defasında aslında ne kadar küçük olduğumu gördüm. Artık duygular yok Behram. Sana güveniyorum hem de her şekilde. Yanında olduğumu da bilmeni istiyorum. Ben artık zihnimin içinde sürekli konuşan o sesle mücadele etmekten sıkıldım. Çok fazla üzgün ve haklı ama artık geride kaldı. Yeni bir hedef var. Yeni bir hayal belki ama artık onunla yaşamaya devam etmek yok. Hem beni en çok koruyandı hem de en yanlış kararları aldıran." Başımı yavaşça salladım.

"Özür dilerim Behram. Amcan için, ailen için, yanında hissetiremediğim için." Gözleri yavaşça açılıp beni buldu. Bir süre sessiz kalıp bakışlarını yüzümde gezdirdi.

"Özür dileme," Diye mırıldandı. "Sadece alışmaya çalışıyordun." Başımı sağa sola salladım.

"Bu kadar uzun sürmemeliydi." Dediğimde güldü.

"Tekrardan bana o kızı verdiğin için, hiçbir geçliğin önemi yok." Gözlerim dolunca kalbimin haffilediğini hissettim. İlk kez gerekten özgür olduğunu hissettim.

"Neden buradayız?" Dediğimde öndeki camdan etrafı izledim.

"Her şeyi başladığı yerde bitireceğiz."


Loading...
0%