@symdaldalli
|
-2 gün önce- Ali Kaptan'ın ortadan kaybolduğunu öğrendiklerinde panik yapmışlardı ve ilk açıklarını verdiler. Karısının yanına geldiler. Onları takip edip karısını bulduk. Onların gitmesini bekleyip gittiklerinde karısını alıp eve ufak bir not bıraktık. Ali Kaptan artık bizimle o masaya oturmak zorundaydı. Önce en gizli emellerni öğrenecektik. İçten yavaş yavaş çürütmemiz daha kolay olacaktı. Kadını yanımızda götürüp bir odaya koyduk. Behram bir gün boyunca uyumuştu. Kendine gelmeye çalıştığı için kimse dokunmamıştı. O uyurken yanına gidip saçlarıyla oynadım. Sonra çıkıp Berillerin olduğu odaya gittim. Naz oradaydı ama Beril yoktu. Naz'ı görmek kalbimi acıtmıştı. "Uyudu mu?" Dedi Naz bana dönüp. "Evet." Diye mırıldandım. Enes cebinden çıkardığı hap kutusunu salladı. "Çocuğu haplarla uyutuyoruz azgın boğa gibi." Deyince kutuya baktım. "Kendi uyumadı mı?" Diye şaşkınca mırıldandım. Enes güldü. "Ona kalsa ölmeyi tercih edecek." "Hapları öğrendiğinde de seni öldürecek." Diye mırıldandı Naz. "Beril burada değil mi?" Diye es geçtim. "Kaptanın yanında." Diye cevapladı Enes ayağa kalkıp. "Ben bir bakayım onlara." Başımı salladığımda gözüm Naz'a kaydı. Enes çıktıktan sonra karşısına oturdum. "Ben de seninle konuşmak istiyordum." Dediğinde yutkundum. "Üzgünüm." Diye karşılık verdim başını sağa sola salladı. "Babamın istediği oldu, boş ver." Eliyle saçını itti. "Anneannenle alakalı olan konuyu öğrenmişsin." Başımı salladım. "Detayları merak ediyor musun?" Gözlerimi kapattım. İçimdeki sesi susturdum. Geçmiş oradaydı evet ama artık canımı yakamayacaktı izin vermeyecektim. "Anlatır mısın?" Dediğimde gözlerimi açıp yüzüne baktım. "Elbette." *** Beril Ertekin Kaptan bana baktı. "Büymüşsün." Dediğinde sırıttı. Elimi yumruk yaptım. Düşündüklerinin aksine bu adam iyi falan değildi. Eve sürekli gelip giderdi. Hatta bu birlik kurulmaya başladığında ilk yanlarında olan insan da oydu. Beni sürekli suçladı ve yanlarında olmam gerektiğini savundu. Bir yandan da aptallık ettiğimi söyledi. "Ölüme yakınsın ama cesur taklidi yapıyorsun." Dediğimde güldü. "En azından senin gibi dışta kalmış değilim." Söylediği şeyle durup arkasına dolandım. Elim omzunda gezindi. "Sana dışarıda kalmak ne demek göstermemi ister misin?" Kulağına doğru eğilmiştim. "Cesareti olmayan birisin." Dedi. Cevap vermeden konuşmayı dinledim. "Korkaksın. Babanın dediği gibi." Yine sustum ama elim cebime doğru gitti. Metale değen parmaklarımla bir his kalbimden ruhuma yayıldı. "Benimle oynama." Dedim sakince metalin açılma sesi odayı doldurdu. Bıcak yavaşça yüzünde gezindi. "Manyak mısın kızım bırak!" Çırpınamadı bile. Yüzünü çevirdiği an kalacak izin farkındaydı. Kapı açılınca içeri Enes girdi. Gözleri büyüdü hemen kapıyı kapatıp bana doğru geldi. "Beril." Dediğinde yutkundu. "Ne yapıyorsun?" Bıçak yüzünde kalmaya devam etti. "Enes yardım et bana bu kız manyak." Kaptan susunca kaşlarımı çattım. Bıçağın ucu yavaşça yüzünde gezindi. "Kırılırım." Deyip dudak büzdüm. Enes bir adım atınca başımı kaldırıp ona baktım. "O kadar delirmedim merak etme adam bize canlı lazım biliyorum." Yüzündeki bıçak iz bırakıp biraz ilerledi. Kaptan acıyla inledi. "Sadece," Dedim bıçağı çekip Kaptan'ın üstüne silerken, "Bir iz kalsın istedim." Önüne geçip yüzüne baktım ve göz kırptım. "Bırak beni!" Kaptan yüzüme doğru eğilip elinde tuttuğu bıçağı bacağımda gezdirdi. Çırpındıkça ucu etime doğru geçti. "Uslu dur, seni öldürecek değilim." Bıcak kasıklarımdayken acı bir his bıraktı. Gözlerimi kapattım. "Sadece bir iz kalsın istedim." Enes saçlarını geri itip yanıma geldi. "Konuşalım." Dediğinde bir adım geri çıktım. "Sırası değil önce o anlatacak." Kaptan'a baktığımda gözleri dolu dolu bana bakıyordu. "İntikam mı aldın şimdi?" Dediğinde düz bir idadeyle baktım. "Benim bıraktığım iz duruyor değil mi?" Enes'in kaşları çatılmıştı. "Ne diyorsun lan?" Diye ona doğru döndü. "Göstermedi mi yoksa sana?" Dudak büzdü. "Bak tam orada." Gözleriyle işaret edince Enes bana baktı. Tepksizliğimi korudum. "Beril, bu sana bir şey mi yaptı?" Gözlerim hala Kaptan'ın yüzüdeydi. Kanlar içinde olmasına rağmen gülümsüyordu. "O bana bir şey yapamaz." Diye cevapladım. "Babamın kuklası, o ne kadar izin verirse o kadar ileri gidebildi sadece." Enes saçlarını geri itti. "Baban buna izin mi verdi?" Kaptan güldü. "Daha fazlasına da vermişti ama o gün kafam iyi değildi.Çekilmeyecek kadar sesliydi." Bu söylediği şey yüzümde bir zafer gülümsemesi oluşturdu çünkü karısı bizi dinliyordu. "Şerefsiz!" Diye üzerine yürüdü Enes. Önüne geçip ellerimle göğsünü tuttum. Hızlı kalp atışları avuçlarımdaydı. "Karısı." Diye dudaklarımı oynatıp gözümle arkasını gösterdim. O an o da anladı ne istediğimi. Sakince bir adım geri çıktı. "Kaptan. O dosya nerede?" Diye sordum yüzüne bakmak için arkamı dönüp. -2 gün sonra- "Ben mi gel dedim sana takıldın şimdi de laf ediyorsun?" Elimle dosyaları kenara koydum. Enes bana bakıp gözlerini devirdi. "Konuşmasan çoktan bulmuştun." Diye mırıldandı sessiz olmaya çalışarak. "Paşam bana laf edeceğine şuraya baksan?" Diye ileriyi gösterdim. "Benim amcam öldü bakmak istemiyorum." Duraksadım. Parmaklarım durduğunda ona baktım, göz göze geldik. Boğazımı temizleyip dosyaları karıştırmaya devam ettim. Olabilir. Acı çekiyor... Olabilir. Kaybettiği için canı yanıyor... "Sen hep böyle misin?" Dediğinde başımı sağa sola salladım. "Nasıl?" O dosya karşıma çıktığında derin bir nefes bırakıp elime aldım. "Umursamaz." Hafifçe güldüm. "Umursamaz değilim." "Amcam öldü diyorum başın sağ olsun da demiyorsun kızım nasıl değilsin. Mimik oynamadı yüzünde." Ona dönüp konuşmasını bitirmesini bekledim. Susunca başımı yana atıp yüzüne baktım. "Burası geçer mi bilmiyorum ama," Elim kalbinin etrafında dolandı. "Başın sağ olsun." Hafifçe omzuna kaydı elim. Yutkundu ve başını salladı. Haffiçe öksürüp arkasına baktı. "Çıkalım mı yakalanırsak seni tanımadığıkmı söylerim çünkü." Hafifçe gülüp bir adım attım. "Bence de tanımadığını söyle yoksa sana veda etmek zorunda kalırım." Elimle önünü kesip adımını durdurdum. "Oradan değil sağdan." Dediğim yere basınca alarm ötmeye başladı. "Hass..." Diye mırıldanınca başı aniden bana döndü. "Gerçekten bırakacak mısın görmek istedim." Deyip sevimli bir şekilde gülümsedim. Adım sesleri gelirken elimden tutup birden koşmaya başladı. "Eğer birini vurmak zorunda kalırsam Allah'ım gerçekten bu benim günahım olmasın çünkü hepsi bunun yüzünden, hayır beni biliyorsun ben adam öldürmek istesem böyle aksiyona da girmem yeterince günahım var zaten niye durup dururken yapayım ki, kimseyi öldürmeden çıkalım yeter." Kahkaha atınca bana ters bir bakış attı. "Gülme sinirliyim." Saçlarım uçuşurken daha çok güldüm. Arkamızdalardı ama mesafe fazlaydı.Kapıdan geçip daha hızlı koşarken elimi daha sıkı tuttu. Ben de dosyayı tuttum. Arabaya bindiğimizde hızla gaza bastı. "İçimden yemin etmiştim eğer öldürmezsem..." Duraksayıp kocaman bir şekilde sırıttı. "Ee?" Deyip başımı salladım. Araba gece karanlığında trafik olmayan yolda hızla akıp gidiyordu. "Söylemem, yüzümle gayet mutluyum çizdiremem." Diye mırıldandı göz ucuyla bakıp. "Ama direkt yapabilirim." Araba yolun ortasında ani fren yapıp durduğunda bana baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken birden bana doğru yaklaştı. "Öpmem gerek." Diye gülümsedi. "Unut bunu manyak mısın git at dile başka bir şey dile öpmek ne? Delirdin herhalde." Dudaklarını büzdü. "Hadi be söz verdim." İtip geri kaçtım. "Sür hadi." Dediğimde geri çekilip yandan bir bakış attı. "Normalde direkt yapacaktım ama uyurken bir yerimi deşme diye yapamadım." Arabayı çalıştırıp gaza bastı. Gülerek ona baktım. "Manyaksın sen." Dediğimde o da güldü. "Var öyle benzer bir yanımız." Deyip göz kırptı. *** Dosya'yı masaya koyunca bizze baktılar. Behram, "Ne bu?" Dediğinde arkama yaslandım. "Başkanların başı." Kaşları çatıldı. "İyi ama gizli tutuluyordu hepsi?" Diye soran gözlerle baktı. "Nereden çıktı?" Enes'e bakıp göz kırptım. "Ufak bir operasyon." Enes başını sağa sola salladı. "Ölmesin diye gittim." Diye mırıldandı sırıtarak. "Başkanın adı yazmıyor," Dediğimde bana baktılar. "Ama bir tahminim var. Daha önce karşı karşıya gelmiş bile olabiliriz. Dünya hatırlıyor musun?" Ona baktığımda göz göze geldik. "Toplantı için çok kalabalık bir ekip geliyordu." Başını olumlu anlamda salladı. "O ekibin tamamen başkanlardan oluştuğunu düşünüyorum." Dünya nefesini verdi. "Hangi birini bulacağız?" Dediğinde başımı iki yana salladım. "Hepsi gerekmiyor. Birliği kuranları zaten tanıyoruz ama orada biri daha var ve tüm önemli komutlar ondan çıkıyor. Ona ulaşacağız bu dosya da," Gözümle dosyayı gösterdim. "Bizim biletimiz." Kollarımı birleştirip sandalye ile yavaş yavaş döndüm. Enes, "Ve bu bilet için neredeyse ölecekti." dediğinde sakince dudaklarım kıvrıldı. "Kötülere bir şey olmaz." Diye karşılık verdim. "Tamam bundan sonra kordineli olarak hareket edeceğiz. Kimse habersiz bir şey yapmasın." Dedi Behram Enes ve bana bakıp. Başını ovdu, "Başım çatlıyor zaten." Diye devam etti. "Bu arkadaş sana ilaç veriyor elinden bir şey içme bence." Dedim Enes'i gösterip. "Sen nereden biliyorsun a..." Sakince yutkundu. "Küfürsüz olmam gerek." Deyip göz kırptı. "Ne hapı lan?" Dedi Behram. "Uyu diye, ihtiyacın vardı bakma hiç öyle." Behram başını iki yana salladı. "Sen uyurken dedem aradı ama yüzüne kapattım." Diye devam etti Enes arkasına yaslanıp. "İyi yapmışsın." Diye karşılık verdi Behram. "Ama sonra mesaj attı buraya geliyormuş ben de ok emojisi yolladım." Behram çatık kaşlarını kaldırıp Enes'e baktı. "Ağlayacak omuz arıyor adam biraz teselli et kuzen." Aptal bir sırıtışla göz kırptı. Behram nefesini bırakıp ayağa kalktı. Bir kaç küfür homurdanıp dışarı çıktı. Bakışlarımız Enes ile birleştiğinde masum masum gülümsedi. "Dedem ona platonik de o yüzden kaçan kovalanıyor gibi düşün." Dedi bana açıklama yaparak. Bu davranışla başımı iki yana salladım. "Hep çok konuşuyorsun." Diye mırıldandım sadece onun duyacağı şekilde. "Belki de sadece senin içindir?" Dediğinde nefesini yüzümde hissettim. *** Beril ile tanışmak nasıldı? |
0% |