,,,,,
Kuzgun beni hala cezbedip gülümsetirken,
Yöneldim koltuğa, kapının, büstün ve kuşun önündeki.
Gömülürken koltuğuma, düşünüyordum
Eski zamanlardan kalma bu uğursuz kuşun
Bu gaddar, hantal, korkunç ve kasvetli kuşun
Neydi kastettiği derken, "Hiçbir zaman."
Tahmin yürütmeye koyuldum, tek ses etmeden
Ateşli gözleriyle sinemi dağlayan kuşa.
Devam ettim düşünmeye, uzatıp başımı
Lambanın aydınlattığı kadife yastığın üzerine
Lambanın gözlerini diktiği kadife ve mor yastık ki
Ah, "hiçbir zaman." Yaslanamayacak o!
Sonra görünmez bir tütsünün kokusuyla ağırlaştı hava
Yüce meleklerin ayak sesleri çınladı tüylü zeminde.
"Kahin." Dedim. "Şeytani bir şey! kahin yine de, kuş ya da iblis;
Kışkırtıcı mıydı yoksa bir fırtına mı seni bu sahile atan?
Kimsesiz ama gözü pek bu afsunlu çöl toprağında,
Bu perili evde bana gerçeği söyle, yalvarıyorum.
Var mı günahların ilacı? Söyle bana söyle, yalvarıyorum."
Dedi kuzgun, "hiçbir zaman."
"Bu söz ayrılık imimiz olsun ey kuş ya da iblis;
Dön artık fırtınaya ve cehennemi kıyılara,
Söylediğin yalana nişan tek tüy bırakma.
Yalnızlığıma dokunma, terk et o büstü,
Çek gaganı kalbimden, çek suretini kapımdan."
Dedi kuzgun, "hiçbir zaman."
Uçmuyor kuzgun, oturuyor orada, hala orada
Oda kapımın üzerindeki o süzgün büstte.
Rüya gören bir iblisin bakışı gözlerinde
Gölgesi akıyor zemine yüksekteki lambadan
Ve bu gölgeden, yerde uzanmış yatan,
Yükselecek mi ruhum? "Hiçbir zaman."
Edgar Allan Poe