Aradan koskoca bir 5 yıl geçer. Buse'nin kızı büyümüştür artık. Buse evini lise sona giden kız kardeşi Asya ile paylaşır. Buse, artık bir müzik öğretmeni olmuştur. Artık kendini kızına adamış bir annedir.

Asya deli bir Eren fanıdır. Asya sayesinde Eren'in yokluğu çekilmiyordur bile. Neredeyse Asya'nın odasınin her yerinde posterler, röportajlar, dergiler hatta imzalı fotoğraflar bile vardır.

Buse, sabah kalktığında kız kardeşi Asya'nın çığlıklarını duyar:

_ Eren Sert sizin lisenin yarışmasına jüri olmaya geliyor!

Buse şaşırır ve televizyona bakar. Gerçekten de doğru haberdir. Bunca yıl sonra yeniden sevdiği adamla karşılaşıp bıraktığı soru işaretlerinin cevabını alabileceğini düşünür. Hemen çanyasını alır yola koyulur. Kız kardeşine gitmeden önce şunları söyler:

_ Sen kızımı okula bırakırsın, benim gitmem gerek.

Arabasına atlar ve okula gider. Okula gelir gelmez müdür karşılar ve konferans salonuna giderler. Orada Eren'i ve yanında bir kadını görür. Tabi patronda oradadır ama Buse'yi tanımaz. Müdür hemen tanıtmaya başlar:

_ Buse, kızım Eren'i tanıyorsundur diye düşünüyorum. Eren Sert bu ülkenin gördüğü en iyi rock starlardan bir tanesi. Bu kişide Eren beyin çalıştığı müzik şirketinin patronu ve yanındaki kişide patronun kızı ve Emre beyin nişanlısı Sinem hanım.

Buse:_ Tanıştığımıza memnun oldum.

Eren üzgün gözlerle bakar çünkü Buse'ye verdiği sözü tutamamıştır. Buse sanki hiç Eren'i tanımıyormuş gibi davranır. Müdür, Buse'ye Eren ile çalışacağını söyler ama bu durumdan Sinem rahatsız olur:

_ Müştakbel kocam niye bunla çalışıyor, başka birisi yokmu çalışacak?

Müdür:_ Buse bu okulda görüp göreceğiniz en iyi tek müzik öğretmenidir. Ayrıca öğrencileri çok iyi tanır.

Patron:_ Ayrıca bu bizi ilgilendirmez. Unutmadıysan biz müziğin farklı bir kısmında çalışıyoruz kızım. Bırak Buse hanım ve Eren çalışsınlar. Eren bize daima sadık biliyorsun değil mi kızım?

Sinem:_ Biliyorum baba. İyi çalışmalar.

Müdür, patron ve kızı gittiği anda konuşmaya başlamışlar.

Buse kızgın bir ifade ile:

_ Ne deme mi istiyorsun, tebrik mi edeyim? Bana mektup yazıp terk ettin bide karşıma geçmiş öylece duruyorsun. Hani birlikte olacaktık. Hani sen beni unutmayacağına söz vermiştin. Ben sana ulaşmaya çalıştığımda" Bu telefon kullanım dışıdır." diye ikaz geliyordu ya.

Eren birden Buse'yi durdurur:

_ Haklısın, dediklerinde ve diyeceklerinde haklısın. Özür dilerim. Seni korumak içindi, geleceğimiz için.

Buse:_ Ne?

Eren:_ Bak, patron beni kandırdı tamam mı? Beni, seninle tehdit etti. Eğer senle görüşmeye devam edersem, sana zarar vereceğini söyledi. Bende mecbur kaldım, özür dilerim.

Buse:_ Tek söyleyeceğin bunlar mı? O zaman nişanlı ne alaka?

Eren yalvaran gözlerle:

_ Bak Buse, saçının teline kıyamadığım bak. Patron bana bir sözleşme imzalattı. Eğer kuralları ihlal edersem kazandıklarımdan ve senden olurum. Ne olur senle bir mazimizin olduğunu bilmesinler. O yüzden sürekli Sinem yanımda, kurallara uyduğumdan emin olmaya çalışıyor. Sinem'e karşı hiç birşey hissetmiyorum. Sadece sen varsın kalbimde yıllar geçse bile.

Tam konuşmaya devam ediyorken patron ve kızı gelir.

_ Konser için çıkmamız gerek.

Eren, hemen yapmacık bir ses tonuyla:

_ Buse hocam çalışmamıza sonra devam ederiz. İyi dersler.

Buse'ye sarılır ve kulağına şunları söyler:

_ Bir yolunu bulacağım ne olur sabret seni seviyorum.

Buse, o an ne yapacağını bilemez. Dersi bittikten sonra kızını alır evine döner. Asya, ablası Buse'ye Emre Sert'in konserine gideceğini söyler. Buse'de " acaba bende mi gitsem" diye düşünür ama vazgeçer. Kız kardeşi Asya'ya eve geç gelmemesini söyler. Kız kardeşi gittikten sonra uzunca bir düşünür. Bir yandan da küçük kızıyla ilgilenir. Küçük kız annesine sorar:

_ Anne, babam nerede niye hiç gelmedi? Beni sevmiyor mu?

Buse:_ Öyle şey olur mu, baban seni çok seviyor. Onun çalıştığı iş o kadar zor ki bizi bile aramak için zar zor zaman buluyor.

Buse kızına masal anlatırken ana kız uyuya kalırlar...