Artık her şey hazırdır, arkeoloji kazısına gitmek için. Gidecekleri ilk yer, orta doğuda eski zamanlarda Osmanlı hakimiyetinin var olduğu bir yermiş. Arazi çol ve ortalık güvenilir değilmiş. Bertan, Leyla ve Rojbin hanım, diğer ekipler arabadan inip yola yürüyerek devam ederler. Yaklaşık 10 dk sonra kazı alanına ulaşmışlardır. Orada onları bekleyen kişi arkeoloji ve tarih uzmanı Amerikalı Jace Davenport.

Jace:_ Welcome. How are you?

Rojbin:_ Sizin türkçe bildiğinizi zannediyordum, bay Davenport.

Jace:_ Sorry. Affedersiniz, hoş geldiniz.

Rojbin:_ Tanıştırayım, bunlar öğrencilerim Leyla ve Bertan.

Jace:_ Tanıştığımıza memnun oldum çocuklar. Sizi buraya getiren nedir çocuklar?

Rojbin:_ Ben açıklayayım Jace. Daha önce bulduğumuz harita parçası, bir parçası daha Leyla'daymış. Onun ailesinden kalma bir yadigarmış.

Jace:_ Harita parçasına bakabilir miyim, Leyla?

Leyla:_ Tabi ki.

Jace, Leyla'dan harita parçasını alır ve inceler. Gerçektende aradıkları harita parçası olduğunu anlar. Bertan, Leyla ve Rojbin hanım, Jace'sin gösterdiği yere doğru giderler. O kazılmış yerde zaman makinesinin taşlarla tasvir edilmiş bir resmi ve yanında duran bir adamın resmi vardır. Jace'sin anlattığına göre o resimdeki adamın ismi orta doğuluların dediğine göre ismi Alim Rahman'mış. Leyla şaşırmış tabi resim Mucit Sinan'a o kadar çok benziyormuş ki... Bir süre bilgi verdikten sonra bir anda etrafları silahlı adamlarla kuşatılmış. Silahlı adamların başındaki şunları söylemiş:

_ Etrafınız kuşatıldı, bu bölgeye izinsiz girdiniz. Alın bunları...

Leyla, Bertan, Rojbin hanım ve diğerleri büyük bir kayalığın altındaki gizli bir mağaraya götürülüyorlarmış. Jace ne istediklerini sormuş adamlara... Adamlarda kazdıkları taş ve harita parçalarının buraya ait olduğunu söylemiş. Bu yadigarları kaçıran ve kaçırmaya çalışan kişilerin büyük bir cezaya çarptrıldığını söylemiş. Leyla hemen araya girmiş:

_ Durun! Bu harita benim ailemden kalma. Nasıl buraya ait olabilir?

Silahlı adam:_ Sen kimsin çocuk?

Leyla:_ Ben Leyla, zaman makinesi ile yolculuk yapan kişiyim. Mucit Sinan ve Hatice Hatun'un kızıyım. Esrarengiz bir şekilde kaybolan küçük kız benim.

Bertan, ne yapıyorsun der gibi Leyla'ya bakar. Rojbin hanım, Jace ve diğer ekipler şaşkınlıklarını gizlemekte zorlanır. Silahli adam, Alim Rahman'ın asıl isminin Sinan olduğunu söyler ve Leyla'dan kanıtlamasını ister. Onda ensesindeki ki varsa yıldıza benzeyen doğum izini göstermesini ister. Eğer yalan söylüyorsa diğerlerinden daha kötü bir ceza alacağını söyler.

Sonunda mahzene varırlar. Leyla hariç herkesi oraya kapatırlar. Bu süreçte orada olmayan başka bir ekip Rojbin hanım ve Jace'ten haber alamazlar. Her yerde onları ararlar. Bu sırada Leyla orada iyilikle karşılanıyordur. Eğer doğru ise Leyla onları kendi asıl zamanlarına götürebilmenin anahtarı olduğuna inanıyorlar...

Silahlı eski çağ adamlarının asıl gelmesinin sebebi Mucit Sinan'dır. Mucit Sinan, zaman makinesini yapmak için malzemeler arıyormuş. Bu süreçte neredeyse bütün Osmanlı'ya ait olan ülkeleri ve şehirleri gezmiş. En son geldiği yerde o çöl topraklarıymış. Oradaki halkın vahim durumunu gören Mucit Sinan elinde ne kadar ne topladıysa o halk için kullanmış. O halkta hediye olarak o mağrayı göstermiş. Buradaki istediğin kadar metali eritip yapmak istediğin şeyi yapabilirsin demişler. Ama aralarından birisi Mucit Sinan'ı çok kıskanmış. İçinden " halkımı benim kurtarmam gerekirken, bu adam niye kurtarıyor adam buralı bile değil... " demiş. Halkı Mucit Sinan'a karşı kışkırtmış. Mucit Sinan bu süreçte bir zaman makinesi yapmış. Halkın çoğu adamın kışkırtmalarına inanmamış. Halk Mucit Sinan'a ikinci bir hediye olarak taşlara, yaptığı zaman makinesi ve kendisi tasvir edilmiş. Buna dayanamayan kıskanç adam ve kışkırtılan halk Mucit Sinan'ı öldürmek için planlar yapmış. Mucit Sinan'a güvenen halk durumu Sinan'a anlatmışlar. İcadını deneyeceği gün kıskanan adam ve kışkırtılan halk Mucit Sinan'ın üzerine geldiği an makineyi çalıştırmış ve adamlar bir anda yok olmuş...

Bu yüzdende o zamana geri gitmek ve intikam almak istiyorlardır. Ama Mucit Sinan yok edilirse, Leyla kendisinin de olmayacağının farkındadır, o yüzden onları oyalamaya karar verir. Onlara bir teklifte bulunur. Eğer yardım ederse karşılığında arkadaşları ve diğer herkesin serbest bırakılmasını ister. Adamlarda kabul eder.

Bu süreçte dışardaki ekip, kaybolan ekibin sinyalini bulur ama sinyal zayıftır ve ekip zamana karşı bir yarış halindedir. Sonunda sinyalin bir yer altı mağarasından geldiğini anlarlar ve yanlarına getirebildikleri kadar yıkım ekibi getirirler.

Leyla oyalayabildiği kadar oyalıyordur ama adam şüphelenmeye başlamıştır. Adam sonunda Leyla'nın ensesine bakar ama bir şey bulamaz. Adam şunları söyler:

_ Bana yalan söyledin! Muhaffızlar bu kızı diğerlerinin yanına götürun. Hepsini yok edeceğiz...

Leyla, Bertan'ın yanına tam getirilirken mağara sallanmaya başlar. Rojbin hanım ve diğerleri hep bir ağızdan imdat çağrısı yaparlar. O anda silahlı adam ve adamları toprak altında kalırlar. Rojbin hanım, mutluluktan Jace'se sarılır halde bulur kendini ve Bertan'da, Leyla'ya sevinçten sarılır. Leyla kendi harita parçasını diğerleri de araştırma için oradaki eşyaları ve diğer harita parçasını alırlar, Türkiye'ye doğru yola çıkarlar...