@sznr8763
|
Birkaç gün sonra Bosna Herse'ğe varan öğrenciler dinlenmek için otele geçerler. Anlaştıkları otelin sahibi Rojbin hanımın çok yakın arkadaşıdır. Otel sahibi bütün öğrencileri ve öğretmenleri iyi karşılamıştır. Leyla, Bertan ve Rojbin hanım üç odalı bir süit dairede kalırlar. Diğer öğrenciler ve öğretmenleri odalara yerleştirilir. Bertan harita parçalarını, Leyla'da mucidin defterini ve kağıdı getirmiştir. Üçü birden aralarında plan kurarlar. Sonra yatmaya geçerler. Bunlar olurken Koray denilen bu silahlı adam daha önce, yaklaşık 20 yıl önce Türkiye'ye gelmiş, Bertan'ın annesi ile ilişkisi olmuş. Bunu sonucunda da Bertan doğmuş. Tabi Koray bir oğlu olduğunu bilmiyordur. Uzun zaman sonra Bertan'ın annesi Neslihan'ın yanına gitmiştir. Koray'ı kapısında gören Neslihan kızgınlık ve şaşkınlıkla: _ Senin burada ne işin var? Bana ve etrafıma yaptıkların yetmedi mi? Koray:_ Ben buraya seninle yeniden olmak için gelmedim Neslihan. Sana yıllar önce verdiğim şeyi geri almaya geldim. Neslihan( Bertan'ın annesi): _ Sen bana yıllar önce ne vermiştin ki benden istiyorsun? Koray:_ Anahtarımı, yıllar önce sana verdiğim anahtar. Osmanlı döneminden kalma eski bir anahtar. Bu anahtarın gizemi şudur.Mucit Sinan o anahtarı zaman makinesi için güvenlik kilidi olarak yapmıştır. Zaman makinesi o anahtar olmadan çalışamaz. Bu anahtar Bertan'ın boynundadır. Öldü zannettiği babasının yadigarı olarak taşıyordur ve bunu ne Leyla'ya ne de başka bir kimseye bahsetmemiştir. Neslihan, Koray'a anahtarın kendisinde olmadığını ve sattığını söylemiştir. Neslihan, Koray'ın içten içe ne kadar kötü biri olduğunu bildiği için yalan söylemek zorunda kalmıştır. Koray duyduğu şeye o kadar sinirlendi ki az daha elini kaldırıyordu. Neyse ki Neslihan kapıyı Koray'ın yüzüne kapattı. Koray sinirli halde evinin yolunu tuttu. Ertesi gün bütün herkes ilk gidecekleri yere hazırlık yapıyordur. Bu sırada bizim ekip tekrardan buldukları bilgilerin üzerinden geçerler. Artık gitmek için hazırdırlar. İlk gidecekleri yer Hünkar Camii olur. Birkaç dakika sonra camiye varırlar. Cami o kadar görkemlidir ki nereden başlayacaklarını bilemezler, birde cami restore olduğu için işleri biraz daha zordur. Caminin imamı, cami hakkında bir çok bilgi verir. Sonunda restore edilirken bulunan işlemeli kutudan bahseder. Bizim üçlü şaşırmıştır, acaba o kutu aradıkları haritanın kutusu olabilir miydi. Herkes mola vermişken Leyla ve Bertan imamın yanına giderler ve kutuyu görmek istediklerini söylerler. Caminin imamı kabul etmez ancak hocalarınızdan biri isterse ona gösterebileceğini söyler. Hemen Rojbin hanıma durumu iletip yardım isterler. Rojbin hanım, imamdan rica eder kutuyu göstermesi için ve üçü de imamı takip eder. Kutu işlemeli ve anahtar deliği vardır. İmam anahtarının hiç bulunamadığını söyler. Rojbin hanım, imamı ikna ederek onu dışarı çıkartır. Bu sırada Leyla ve Bertan kutuyu inceler. Bertan kutudaki anahtar deliğinin kendi boynundaki anahtara benzediğini fark eder. Anahtarı çıkarırken Leyla'ya bu anahtarın babasından kalma olduğunu söyler. Anahtarı kutuya sokar ve kutu açılır. İçinde altıncı harita parçası ve bir not bulurlar. Harita parçası ve notu aldıktan sonra Bertan hızlı bir şekilde kutuyu kitler ve odadan ayrılırlar. Leyla, Rojbin hanıma işi tamamladıklarına dair işaret gösterir ve gezi tamamlandıktan sonra otele geri dönerler. Otele girdikten sonra Rojbin hanım, Leyla ve Bertan'ın bulduğu harita parçasına ve kağıda bakarlar, kağıtta şunlar yazar: _ Muhtemelen harita parçasını bulduğunuza göre anahtarı da buldunuz demektir. Harita parçalarını ve anahtarı iyi saklayın, o zaman makinesini çalıştıran bir anahtar. O anahtar olmadan zaman makinesini çalıştırmanız mümkün değil. Bunları kızım beni bulsun diye bırakıyorum ve buluyorsa başarıyor demektir. Sıradaki haritanin yeri İstanbul'un su kuyusundadır. Umarım yanlış ellere geçmez... Bizim üçlü şaşkınlıklarını gizleyemez. Rojbin hanım, Bertan'a o anahtarı nerede bulduğunu sorar. Bertan'da ölen babasından yadigar olarak kaldığını söyler. Aslında o Koray denen adam o anahtarı Mucit Sinan'dan çalmıştır. Artık akşam olmuştur. Yorulan herkes yatmaya gitmiştir ama Leyla'yı uyku tutmamıştır. Olanları ve babasının ona bıraktığı notları düşünür. Sabah olmuştur, kahvaltılarını yaptıktan sonra bütün öğrenciler ve öğretmenler otobüse biner ve sıradaki balkan ülkesine doğru yola çıkarlar. Bütün balkan ülkelerini gezdikten birkaç gün sonra Türkiye'ye doğru yola çıkarlar...
|
0% |