Jungkook
Taehyung'un gitmesiyle daha çok düşünmeye başlamıştım. Kendini kanıtla derken ne düşünüyordu.
Ben ne yapacaktım?
Ne yaparsam yapayım dönüşmeyi iptal edemezdim. Ama onun insafına kalıp cezamın ağır olmasını da istemiyordum.
Babamdan kaçtığım gibi buradan da kaçamazdım başka bir yol bulmam lazımdı.
Aslında bir fikrim vardı ne derler bilirsiniz.
Bir kaleyi en iyi dıştan değil içten fethedersiniz.
Yani planım belliydi onun kalbi karşılığında özgürlüğüm gelirdi. Kafanız karışmadan söyleyeyim diyorum ki onu kendime aşık edersem gitmek istediğimde beni bırakır.
Ama şöyle bir sorun da vardı ki ben onu kendime nasıl aşık edeceğim.
Bir şekilde yolunu bulurum herhalde deyip gece uyuduğum odaya geri döndüm.
Kafamdaki düşünceler o kadar çok başımı ağrıtmıştı ki yatağın üstüne uzandığımda gözlerimi kapatmam gerekmişti.
Biraz kestirdikten sonra vampir beyle bir anlaşma yapmak için yanına gidecektim, kararım o yöndeydi.
Uyumuştum, hemde akşama kadar ve mutluydum en sevdiğim aktiviteyi yapmaktan, o ne mi tabi ki uyumak kim sevmezdi ki.
Yataktan kalkarak odanın içindeki lavaboya gidip işlerimi hallettim. Odadan çıkarak vampir beyi aramaya koyuldum.
Güçlü tahmin yeteneklerim sayesinde dördüncü odada tutturmuştum. Vampir bey bu odada duruyordu.
O efsanelerdeki gibi odasında tabutta yoktu. Gözlerim odanın içinde onu aradığında en köşede olan çalışma masasının üstünde durmuştu.
Dağınık kağıtların -ki onlar büyük ihtimalle önemli belgeler- arasında kalmış bir şekilde elindeki kağıda bakıyordu.
Yavaşça onun yanına gittim. Kafamın içini okuyan bi adamın odasına girdiğimdeki çıkardığım sesi duymamasına imkan yoktu.
Yanına geldiğimde bir anlığına gerçekten beni duymamış olabileceğini düşünmüştüm.
Taa ki elindeki belgeyi bırakıp bir hışımla yönünü bana çevirerek dönene kadar.
Şuan oturduğu koltukta sanki bana inat bir şekilde daha fazla yayılarak oturmuştu.
"Konuşmamız lazım."
Diyerek lafı çok uzatmadan konuya girdim.
"Tamam. Ne konuşmak istersin yani ne hakkında, hm?"
"Şu dönüşüm işi en kısa sürede yapsan iyi edersin birde kendini kanıtla demiştin ya?"
"Ee ne yapacaksın onunla alakalı?"
"Heh işte onu da sen söyleyeceksin, sen ne istersen onu yapacağım."
"Birincisi dönüşüm için biraz bekle işlerimi halletmem lazım ikincisi gerçekten ne istersem mi emin misin buna?"
"Yarın yapalım o zaman şu işi ve eminim sen ne istersen yapacağım."
"İstediğim şey belli"
"Neymiş istediğin?"
"Sen"
"Dönüşümün tamamlandıktan sonra seni mühürleyeceğim ve emin ol iyi ki cezam buymuş diyeceksin"
Duyduklarımı hazmetmek için zamana ihtiyacım vardı. Bir soyun hükümdarı nasıl olur da benim gibi birini isterdi ki.
"Kurdum seni seçti"
İşte buna gerçekten diyecek bir şey bulamamıştım. Gözlerine sen ciddi misin der gibi bakmıştım ve hiç şaka yaptım der gibi durmuyordu.
Konuyu değiştirerek faklı bir soru sormuştum. Kafamı daha sonra toparlayacaktım.
"Yiyecek bir şey var mı?"
"Gerekli bulmadığım için evde yok"
"Senin ihtiyacın yoktur zaten onu biliyorum ama benim karnım aç"
"Ee yani?"
"Ee yani ne diyorum ki evde yemek yok ve ben açım yemek bul bana tabi istiyorsan ben gider bulurum"
"Tamam sen odana git ben ayarlarım onu"
Emir vermişti ve konuşma bitmişti. Yönünü geri masaya çevirmesi zaten bir daha konuşmayacağının belirtisiydi.
Bende umutsuz bir şekilde odasından çıktım ve odama döndüm.
Bi on dakika sonra kapım çalındı. Kapıyı açtığımda yerde kutu olduğunu gördüm ve kutuyu alıp kapıyı geri kapattım.
Kutuyu açtığımda içinden yemek çıkması beni mutlu etmişti çünkü neredeyse iki gündür yemek yiyemiyordum.
Kutudaki yemekler ile birlikte bende bitmiştim. Bu kadar fazla yemeği vücuduma yüklemek yine uykumu getirmişti.
Ellerimi bir güzel yıkadıktan sonra yatağa uzandım. Gözlerim tam kapınırken kapının yanında duran bir çift göz görmüştüm.
Sabah uyandığımda içimde garip bir his vardı. Sanki düne göre daha sıcaktı bu gün.
Hemen işlerimi hallettim. Odamdan çıkacak iken kapının önünde dün ki kutudan vardı. Hızlı bir şekilde kutuyu alıp masaya koydum.
Kahvaltımı vampir bey saolsun çok güzel bir şekilde yapmıştım. Hemen onun odasına doğru ilerledim.
Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde odada kimse yoktu. Fırsat varken vampir beyciğimin odasını incelemeye koyuldum.
Odaya girdiğimden beri çok güzel gelen bir koku vardı tarif edemediğim. Ne sert ne yumuşak ama erkeksi bir koku.
Düşünmek bedava olunca insan anlıyor zaten arkadaşlar. Vampir beyciğimin kokusu bu.
Bu adamın dün kokusunu fark etmemiştim bile bugün bir şeyler oluyordu ama emin değildim.
Neyse yatak kısmında led sistemli bir ışıklandırma vardı ve oda fazla güneş almadığından çok güzel gözüküyordu.
Daha önce kırmızı ve siyahın uyumunun bu kadar fazla muhteşem olacağını düşünmemiştim.
Başka yerlere de bakmak için başımı çevirdiğimde vampir beyin kapıya yaslanarak beni izlediğini gördüm.
Onu bir anda görmek küçük bi zıplamama neden olmuştu korkudan.
"Vampir beycim neden öyle sessiz duruyorsunuz korktum bi an"
"Sana bakıyordum ne gibi bir ses çıkartabilirdim?"
Bu soruya karşılık sessiz kalmakla yetindim.
"İşin bitti mi diye sormaya gelmiştim ben"
"Bitmedi sandığımdan daha uğraştırıcıymış"
"Yemeklerini yedin mi küçük, hm? "
"Hm hm yedim teşekkür ederim vampir beycim"
Konuşma burada bitmişti. O işlerinin başına masaya dönmüştü ben ise odadan çıkmıştım.
Nedense en sonda söylediğim cümleyi tekrar etme gereği hissetmiştim çünkü sanki duyduğu bir kelimeden hoşlanmış gibiydi.
Ona seslenirken kullandığım hitap şekli gözlerini az da olsa parlatan bir sebepti.
Çünkü bununla birlikte ne zaman ona vampir beycim diye hitap etsem bakışları değişir gibi oluyordu.
Nasıl hitap edileceğini bulmuştum sıra konuşma biçimindeydi ve tek bildiğim şey çok soru sevmediğiydi.
Bir yandan şato büyüklüğündeki evi inceliyordum yürürken. En azından kaç yüzyıllık vampir de olsa bu çağın modernliğinden haberi vardı.
Odasındaki yataktan da anlaşıldığı üzere zevkli bir kişiliğe sahipti kendileri.
Salonun renk uyumu da çok güzeldi.
Genel olarak evin siyaha bürünmüş olmasına rağmen bu kadar güzel görünmesi...
Bu uyuma diyecek bir şey bulamamıştım.
Salon kısmını geçip kapıların olduğu koridora gelmiştim.
Dördüncü oda vampir beyin odasıydı. Benim yattığım oda ise birinci odaydı.
Geriye kalan odalara bir göz atmıştım. Fazla bir şey yoktu genel olarak yatak odaları hemde birden fazla yedi tane odanın yedisinde de yatak vardı.
Demek ki haftanın her günü birinde kalıyordu. Bakmadığım tek bir oda kalmıştı.
Tam karşımda duran kapı diğer kapılara göre biraz daha köyü renkliydi.
Kapıyı açtığımda beni karşılayan şey oda yerine merdivenler olmuştu.
Merdivenlerden aşağı indiğimde bir kapı daha vardı. O kapıyı açmaya çalıştığımda kilitli olduğunu fark ettim.
Kilitli olması beni daha da meraklandırmıştı. Anahtar büyük ihtimalle vampir beyin odasındaydı.
O yüzden bugün ki gezimi tamamlayarak merdivenleri geri çıkacaktım.
Arkamı döndüğümde karanlık olduğu için önümdeki bedeni görememiştim.
Adım atmamla yine kafamı çarpmam bir olmuştu. O kadar çok çarpmıştım ki artık tanıyabiliyordum.
Vampir beyin göğsüne çarpmıştım. Sürekli ona çarptığım için bir süre sonra alışkanlık yapmıştı.
"Ne işin var senin burada? "
"Geziyordum sadece"
"Mahzende mi gezecektin?"
"Mahzen olduğunu bilseydim gelir miydim sence vampir beycim"
Tabikisi gelirdim. Hayatımda ilk defa vampir mahzeni görecektim sonuçta.
"Şimdi şöyle ki vampir beycim o kadar gelmişiz bir kapıyı açsan da içine baksam hı olmaz mı?"
"Kan mahzeni ne yapacaksın içerisini?"
"Lütfen ama yaa"
"Tamam"
Tamam demesiyle ona arkamı döndüm ve kapının kulpunu aşağı indirdim. Bu sefer hiç zorlanmadan açılmıştı.
Dört duvarı kan torbalarıyla çevriliydi. Tam içeri adım atacakken kapı yüzüme kapanmıştı.
Sinirli bir şekilde arkamı döndüğümde dibimde duran bir adet vampir bey vardı.
Yüzüne bakmak için kafamı yukarı kaldırmak zorunda kalmıştım.
"Vampir beycim neden bu kadar yakınımdasınız?"
"Kokun. Kokun beni kendine çekiyor engel olamıyorum"
"Ne kokuyorum ki?"
Bunu dediğimde burnunu boynuma getirdi ve derin bir nefes çekti. Çekilmeden önce burnunu sürmeyi de ihmal etmedi.
"Yasemin. Tatlı ve taze, kanın gibi beni çağırıyor"
"Şey vampir beycim benim ocakta tavam vardı da altı yanmasın ona bakayım"
Dediğim gibi kaçar gibi merdivenleri ikişerli çıktım odaya gidip kendimi kapatmıştım.
Derin nefes aldığımda son dediklerim aklıma gelmişti.
Tanrım bu kadar saçma bir cümle olamazdı. Mutfağa daha önce hiç girmeyip üstüne sanki yemek yapmışımda altı yanacakmış gibi söylemek... Delilik resmen.
Lavaboya girip yüzümü yıkadım ve kendime geldim.
Yatağa uzandım gün benim için bitmişti. Rezil olmam günümü erken sonlandırmıştı.
Yarın büyük gündü onun için güç toplamam lazımdı. Bu yüzden erkenden uyumaya karar vermiştim.
Dün ki gibi gözlerim kapanmadan önce gördüğüm son şey odanın köşesindeki bir çift kırmızı gözdü.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |