Uyandığımda ilk başta ne olduğunu kavrayamamıştım. Sonra aklıma dün evden kaçtığım gelmişti.
Etrafta garip bir koku vardı ve ne olduğunu yine anlayamadım. Tam rahatsız edecekmişte vazgeçmiş gibi kokuyordu.
Aklıma muhteşem bi fikir gelmişti. Ne diye sormayın biliyorsunuz tabi ki vampir beyciğimin yanına gideceğim.
Yataktan kalkıp vücudumu gerdikten sonra odadan çıktım ve vampir beyi aramaya başladım. Onu ararken evi incelemeyi de ihmal etmiyordum.
Nasıl içimden geçirdiysem başımı önüme çevirmemle göğsüne çarpmam bir olmuştu. Her seferinde duvar etkisi yaratıyordu mübarek.
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım o da beni görmek için başını aşağı eğmiş olmalı ki yüzlerimiz çok yakındı.
Hemen bir adım geriye çıktım. Böyle şey olmaz olsundu bu neydi şimdi.
Ben neden sürekli bu adamın o sert kaslı göğsüne çarpıyorum ki!?Hayır yani benim canım acıyor o onu hissetmiyordur da.
"Vampir beycim her seferinde dibimde bitmezseniz ikide bir size çarpıyorum da sonra canı acıyan benim yani"
"Geldiğimi fark etsen böyle olmaz küçük"
"Neyse bu seferlik affettim"
"Çemkirmen bittiyse konuşalım gel benimle"
Çemkirmekmiş gösterirdim ben ona gününü de neyse.
Peşinden giderken bir şey fark etmiştim. Vampir bey ne zaman benimle konuşsa ellerini arkasında bağlıyordu. Alay ederken de göğsünün üzerinde birleştiriyordu.
Kafamda yine düşüncelere dalmışken salon olduğunu düşündüğüm yere gelmiş bulunmaktaydık.
Vampir beyimiz koltuğa oturup rahat bir pozisyon aldığında sende geç otur dercesine bana bakıyordu. Bende karşısındaki koltuğa geçip oturdum.
"Ee konuşmayı düşünürmüsünüz vampir beycim?"
"Bilmem başlamalımıyım? "
"Başlasanız iyi olur hani?"
"Bak şimdi şu okuduğun kitaplarda Sangre'nin ve Vollmond'un kırmızı çizgili kuralları varya sen onları hiçe saydın ve size yasak olan bir bölgeye geldin"
İçine bir nefes çekti ve devam etti.
"İlk kural yani senin bozduğun kural bir soyun diğer bir soyun topraklarına geçmesinin yasak olması"
"Diğer bir kural yani senin yine bildiğin bu toprakların yani Sangre'nin hükümdarına dokunulmaz ama sen ne yaptın iki kez temas ettin"
Sanki isteyerek yaptık bir anda karşımızda dikilmeseydi böyle olmazdı.
"Yani bu durumda ben ne yapmalıyım söylesene yada sen ne yapacaktın bana?"
"Cezana daha karar vermedim ama burada kalacaksın cezanı çekene kadar"
"Yani burada esirim şuan öylemi?"
"Hayır esirimsin"
Şuanda hislerim pek iyi şeyler olmayacağını söylüyordu ve benim nedense inanasım gelmiyordu.
Konuşmayı devam ettirecek bir şey bulamamıştım. O sözden sonra nasıl üstüne bir şey söylenir ki...
"Peki şuan ne yapacağım ve o ortak kitaptaki cezayı uygulayacakmısın? "
"Uygulamamı mı istersin küçük? "
"Kurallara sadık değilmisinizdir?"
Soruya soru ile cevap vermem yine hoşuna gitmemişti. Ve sizede açıklamış olayım sizde bilin.
Kitaptaki ceza kurala uymayan kişi hangi şehire geçerse o soyun dönüşümünü yaşar.Yani size kendi üstümden anlatayım. Şimdi ben Sangre'ye yanlışıkla girdiğim için şu kitaptaki cezaya göre benim vampire dönüşmem gerekiyor.
Sonuç olarak eğer kurallara sadıksa beni kendi soyuna dönüştürmesi gerekiyor. Ve emin olun ne diyeceğini ben bile bilmiyorum.
Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Kurallara uyup seni dönüştüreceğim ama önce biraz zaman veriyorum sana. O süre boyunca kanıtla kendini ve tek cezan dönüştürülmek olsun"
"Kendini kanıtla derken ne yapmam lazım ağzımla kuş mu tutayım?"
"Ben orasını anlamam ne yapacaksan yap ama şunuda unutma pek insaflı biri değilimdir. "
➴➵➶➴➵➶➴➵➶➴➵➶➴➵➶
Şimdi bu olayları birde Tae'nin ağzından dinleyin bakalım
➴➵➶➴➵➶➴➵➶➴➵➶➴➵➶
Taehyung
Şatoda ki işlerimi bitirip biraz yürüyüşe çıkmıştım.
Uzun zamandır avlanmadığımı fark ederek ormanda biraz daha ilerledim ve avım için bütün duyularımı açtım.
İleride çalı sesi duymamla oraya doğru ilerledim. Yavaş ve sessiz bir şekilde ilerlerken ayağımın altında kırılan ince dal yüzünden yakalanıyordum.
Hemen vampir hızımla farklı bir yöne koştum.
Bu sefer de farklı bir dalın kırılması benim yaptığım bir ses gibi gözükürken ne yazık ki avım koşmaya başladı.
Hemen arkasında hızla bende koşuyordum. Vampir hızım sayesinde arkasına kontrol için baktığında ben çoktan önüne geçmiştim.
Önüne bakmadığından bana çarpması kaçınılmaz olmuştu.Yere düşüp ölü taklidi yapması beni güldürmüştü. Bende aşağı eğildim ve yüzüne bakmaya başladım.
Kurdum uzun süre sonra ilk kez konuşarak benimle iletişime geçmişti. Bu pek iyi bir şey değildi sonuçta dediği şey ilk defa beni bozguna uğratmıştı.
Bu çocuk bizim olacak...
Kurdum kaç yüzyıllık yaşantımda ilk defa biri için sahiplik eki getirdi.
Ne yapıp ne edip onu burada tutmalıydım. Neyse ki Sangre sınırı için konulan kurallar ilk kez bu kadar işime yarıyordu.
Onu ben dönüştürürsem benim kanıma ihtiyacı olur. Benim kanımı da uzaktan içemeyeceğine göre çocuğu yakınımda tutmuş olurum.
Gözünü hafif aralamasıyla kafamdaki düşünceleri def edip ona baktım. İki saniye kadar ne oluyor diye baktıktan sonra taklidini yapmaya devam etmesi bi hayli komikti.
Onunla küçük bi hasbihal ettikten sonra şatoma doğru yola koyulduk.
Daha yeni şatoya gitmeye başlamamıza rağmen çok yavaş yürüyordu. Bende bu yavaşlığa dayanamadım ve onu omzuma attım.
Yol şimdi daha çekilir olmuştu. Vampir hızıyla yol hemen bitmişti ve şatoya gelmiştik.
Onu şatoda ki bir misafir odasına götürdüm ve sabah uyndığında konuşacağımızı söyledim.
Tam bir şey söylemeye hazırlanıyordu ki onu dinlemeden çıktım. Sonuçta bu çocuk her şeyi söyleme potansiyelindeydi.
Sabah olana kadar kitap okumuştum ne de olsa uykum yoktu.
Sabah olduğunda çocuğa bakmak için kaldığı odaya doğru yürümeye başladım.
Çocuk görüş açıma girdiğinde durdum ve onu izlemeye başladım.
Evimi incelemesi hoşuma gitmişti bir bakımdan artık onunda evi sayılcaktı bir süre sonra.
Önüne bakmadan yürümesi birazdan yine bana çarpacağının garantisini veriyordu. Ve beklenen oldu başını yine göğsüme çarpmıştı.
"Vampir beycim her seferinde dibimde bitmezseniz ikide bir size çarpıyorum da sonra canı acıyan benim yani"
Yani bana pek işlemiyordu ama demek ki onun için aynı şey söylemeyecektim.
"Geldiğimi fark etsen böyle olmaz küçük"
"Neyse bu seferlik affettim"
"Çemkirmen bittiyse konuşalım gel benimle"
Dememle birlikte göz devirmişti farkında olmadan.Salona geçip tekli koltuğa rahat bir pozisyon alarak oturdum.Ona ayakta kalma otur gibi baktığımda karşı koltuğa oturmayı tercih etmişti.
Hemde benim kucağım varken oraya oturması üzmüştü ama ileride zamanla o da olacaktı.
Ona bildiği kuralları tekrar söylemiştim. Ceza olarak tabi ki lehime çevirecektim olayı.
"Yani burada esirim şuan öylemi?"
"Hayır esirimsin"
Bu sözü söylerken nedense içimde garip bir duygu vardı adlandıramadığım.
O garip duygu yeniden canlanan diğer duygularımın karmaşasıydı.
Gözlerim tam asıl rengini ortaya çıkaracaktı az daha fark etmeseydim.
Neyse ki yine soru sorarak dikkatimi farklı yöne çekmem de yardımcı olmuştu.
Kurallara sadık olduğumu söylediğimde yüzünün biraz düştüğünü görmüştüm. Onun kural tanımayan biri olduğunu anlamam çok kolay olmuştu.
Kendini kanıtla dediğimde gözlerinde birçok sahnenin geçtiğini görmüştüm.
Onu orada bırakıp gittim ve onun düşünmesine zaman tanıdım.
Odama döndüm ve yapılacak işleri halletmeye başladım. Sangre'de çıkan bazı pürüzleri gidermeye koyuldum.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |