Tansu , hayatta her şeyi mantık çerçevesinde planlayan başarılı bir iş kadınıdır. Onun için duygular ikinci plandadır. Ancak hayatı, katıldığı bir yemekte tamamen değişmiştir. O gece , düşmanı olarak gördüğü ve yıllardır nefret ettiği adamla , Arslan ile kontrolünü kaybedip bir hata yapmıştır. O geceden sonra yolları bir daha kesişmemiş, her şey geride kalmıştır- ta ki hamile olduğunu öğrenene kadar. Bu çocuğu tek başına büyütmeye karar veren Tansu , Arslan`ı asla işin içine katmamaya yemin etmiştir. Fakat büyük bir şirketin varisi olan Arslan , bunu öğrendiğinde hayatını altüst eder. O , soyadını taşıyan bir çocuğun sahipsiz kalmasına asla izin vermeyecektir. Tek bir çözüm vardır : Arslan, çocuğunun velayetini almak için mahkemeye gitmek üzeredir. Ancak ailesi ve avukatları, “Bunun en iyi yolunun evlilikten geçtiğini” söylemektedir. Eğer Tansu ile evlenirse , çocuğu için en iyi ortamı sağlayan taraf olarak güçlü bir konuma gelecektir Tansu bir seçim yapmak zorundadır : Ya Arslan`a karşı savaş açıp çocuğunu kaybetme riskini alacak ya da hayatı boyunca nefret ettiği adamla bir evliliğe mahkum olacaktır. Fakat asıl savaş, evlendikten sonra başlayacaktır. Birbirinden zıt olan iki insan aynı evde , odada kalabilecek midir? Bu evlilik gerçek bir aileye dönüşebilir mi?