@takmakullan_
|
Suna BAYSUNGUR'dan
Bu toz , bu duman ne ?
Üstüm başım neden yırtık ?
Her yerim ağrıyor.
Boynum , şah damarım yanıyor.
Elimi attığımda parmaklarımla bulaşan kanı gördüm , boğazım kanıyordu.
Sıcak kan ığıl ığıl vücuduma yayılıyordu.
Neredeyim ben ?
Kulaklarım çınlıyor.
Gökyüzü neden bu kadar kızıl.
Bu duman da neyin nesi ?
Ayağa kalktım , etrafıma baktım. Bir araba yanıyordu. Cayır cayır bir araba yanıyordu.
İçinden bir ses geldi.
“ ABLAA ! “
Bu işittiğim ses ? Kulaklarımın beni yanıltır mı ?
“ ABLAA ! “ diye bir ses ve arabadaki yangından çıkmaya çalışan kişi…
Kardeşim.
Kardeşim yanıyor.
Hemen kurtarmak için koştum tam arabaya ulaşacakken bir çift el beni yakaladı ve geri çekti. Abimdi.
“ Abi , Alaz ! Alaz’ı kurtaralım abi. “ dedim telaşla. O ise beni sıkı sıkı tutuyordu.
“ Artık onu kurtaramayız Suna. “ dedi abim. Dehşete düşmüştüm. Gözlerimden ateş çıkarmış gibi abime baktım.
“ Ne diyorsun sen ! “
“ Bırak ! Bırak beni ben kurtaracağım kardeşimi ! “ diye bağırdım. Bırakmadı , bırakmadı ki kardeşimi ateşin içinde çekip alayım. Ama bir boşluk anında şiddetli bir şekilde ona vurup yanan arabanın içine dalıp kardeşimi çektim aldım.
Geç kaldım.
Kardeşimi kurtaramadım.
“ Hayatta kal , gitme ! Ne olur gitme ! “ diye yalvararak ağladım başında.
Abim tutmasaydı yetişebilirdim. Seni kurtarabilirdim kardeşim.
Abimin yüzünden.
Bu yüreğimin korlar içinde yanması abimin yüzünden.
Alaz'ımı öldüren abim.
Bir hıcımla ayağa kalktım. Abimin yanına koşmaya başladım.
“ KURTARMADIN KARDEŞİMİ ! “
“ SEN ÖLDÜRDÜN ! “
“ NEDEN BENİ TUTTUN ! “
“ BENİM KARDEŞİMİ KURTARMAMA NEDEN ENGEL OLDUN ! “
Abimin omzunu öfkeyle ittirip ondan hesap sordum. Abim ise beni umursamadan arkasına bile bakmadan yürüdü. Hızlı adımlarla bende onun ardı sıra gidecektim ki adım atmam zorlaştı. Ayağımı bastığım yer balçık oldu. Ama yine de yürümeye çalışıyordum , abimin peşinden gidip canını yakmak istiyordum. İlerlemeye çalıştıkça daha da batıyordum balçığın içine , daha da çekiyordu beni içine.
Ama abime bir şey olmuyordu. Abim balçığın üstünde rahatça yürümüş ve bir adamın yanında durmuştu. Sonra o adamla kavga etmeye başladılar. Kim olduğunu seçenediğim adam ile yumruk yumruğa girdiler ve sonrasında gözlerimin gördüğü şeyle dilim tutuldu.
Yüzünü göremediğim adam kuş olmuştu. Kuşların piri anka olmuştu. Artık o bir insan değil tam manasıyla ateşten bir ankaydı. Kanatları , vücudu her yeri ateştendi. Gökyüzünden daha da kızıldı.
Anka bana yaklaşmaya başladı. Kanatlarını çırptıkça ateşten bir fırtına yaratıyordu. Geçtiği yerler hep yanmaya başlamış , tutuşmuştu. Bana yaklaştıkça korkmaya başladım ve gözlerimi yumdum. Hava da fırtına çıkmış yaklaştıkça balçığın içinde oluşturduğu yelden dolayı hareket etmiştim.
Ama en sert fırtınadan sonra şimdi tüy gibiydim. Sanki gökyüzünde süzülüyordum. Gözlerimi açtığımda anka pençeleriyle omuzlarımdan tutmuş beni balçıktan çıkarmıştı. Gökyüzünde uçuyordum. Şaka gibiydi her şey.
Daha sonra balçıklı yeri geçtikten sonra beni yere indirdi. O anda anka ateşten ihtişamını kaybetmiş ve insan bedenine dönmüştü. Gördüğüm kişiyi tanımamla nefesim kesildi.
Anka , Batuhan KIZILTAN’dı.
Ne oluyordu burada ?
Ateş basmıştı , ankanın ateşi yakmıştı beni. Gene şahdamarım yanıyordu. Karşımdaki adam , Batuhan KIZILTAN ise korkmuş gibi bakıyordu bana. Daha sonra yaklaştı ve parmaklarını boynuma , şahdamarımın üstünde gezdirdi. Boynumdaki yangı artarken parmaklarını çekip baktı. Gördüğümüz şeyle ben de şaşırmıştım.
Parmaklarına kan bulaşmıştı.
°°°
Sıçrayarak uyandım. Nefesimi düzenlemeye çalışıyordum. Duyduğum sesle elimi uzatıp alarmı kapattım. Derin bir nefes alıp ayaklarımı yataktan salladım ve ayılmak için bekledim. Daha sonra bugün hazırlanması gereken bir çok şey olduğu için kalkıp hazırlanmaya başladım.
§
Altı ay önce bir lojistik şirketi kurmuştum yanına , bu benim yeraltı dünyasında iş yapmamı kolaylaştıracak , daha çok içlerine girecektim. Babamın sağ kolu Çetin amcam , işleri bıraktıktan sonra zor getirmiştim yanıma , babamın dostları Balamir AKBERGÜ , Cengiz KAŞGAR ve Akın ve Kapgar ile oturup konuşmuştuk. Hepsi benim kardeşim Alaz’ın katillerini öldürmek için böyle bir yola girdiğimi biliyordu. Benim bu işlere girmemi hiç biri istememişti ama beni koruyacaklarına yemin etmişti. O gün Türkiye’deki tüm mafyaları oturup en ince ayrıntısına kadar tekrar konuşmuştuk. Kiminle iş yapabilirim , kimler benimle düşman olur , şu kişinin karakteri nasıldır , şu kişiler ne tarz işler yapıyor , babamın düşmanları kim , neden düşman oldular , dedemin düşmanları kim hepsini bildikleri kadarıyla anlattılar. O gece tüm mafya liderleri ile tanışma düzenlemek adına kimlerin beni tanıdığını bilmek adına bir davet vermeyi kararlaştırdık. Zaten hepsi ben HANZADE şirketinin başına geçince beni araştırmış ve kim olduğumu öğrenmişti. HANZADE şirketinin altıncı katında düzenleyecektim. Çoğu şeyi konuşmuştuk ama her şeyi onlarla konuşmamıştım çünkü hala abimle görüşüyor ve iş yapıyordu AKBERGÜ ve KAŞGAR ailesi. Şu an içlerinde en güvendiği bi Çetin amcayı , bir de Akın’dı.
Beş gün önce davetiyeler adamlarım tarafından yazıhanelerine dağıtılmıştı. Bir kaç mafya bana geri dönmüş , beni aramış ve geleceğini bildirmişti. KIZILTAN ailesinin liderini bizzat davet etmiştim. Ama o benimle en kısa zamanda neden görüşmek istedi anlamamıştım. Biraz da tedirgin olmuştum açıkçası. Böyle bir şeyi tahmin etmez diye düşünüyordum.
Ona teklifte bulunacaktım bu akşam , tabi niyetini öğrendikten sonra. Abimin düşmanı olan birinin desteğine ihtiyacım vardı ve yeraltı dünyasında benden daha tecrübeli biri olması lazımdı. Bir de şuan hesaba göre benim o aileden daha fazla param vardı ama onun adam sayısı benim bünyemde çalışan adam sayısını çok kez katlıyordu. Nasıl buluyordu bu kadar adamı merak ediyorum.
AKBERGÜ ve KAŞGAR aileleriyle bu işi yapamazdım , zaten kimse benim abimi öldürmek istediğimi bilmiyordu ki. Açıkçası gelmesini istiyor muyum istemiyor muyum bilmiyordum. Çetin amcama neden KIZILTAN'LAR ile düşman olduğumda aradaki mevzudan dolayı birlikte iş yapmak istemeyebilirdi ve ben ayrıca düşmanının kardeşiyken kendini bir tuzağa çekilmiş gibi de hissedebilirdi.
Ben buraya , otele , geldikten bir saat sonra Çetin amca da gelmişti. Kapıdaki yakın korumalarıma selam verip odama girmek için kapıyı tıklatmıştı.
“ Gel Çetin amca. “ diye seslendiğimde odaya girmişti.
“ Günaydın kızım , erkencisin. “ deyip yanımdaki tekli koltuğa oturdu.
“ Hazırlanıyorum , daha alt kat düzenlenecek , çok iş var , hazırlanacağım. “
“ İyi yapmışsın. Eee koskoca HANZADE ailesinin tek varisisin. Bu gece gücünü ve asaletini konuşturacağın şekilde en iyisi olarak hazırlanırsın. “ deyince gülümsedim. Sadece akıl danıştığım değildi , o benim amcamdı. Kızı gibi gördüğüne emindim.
“ Sen de baktın değil mi Çetin amca ? “
“ Baktım kızım baktım. Emin ol HANZADE ve BAYSUNGUR ailesinin gelmiş gelecek en iyi varisi olacaksın. Kardeşinin de intikamını alacaksın. “
“ İnşallah. “ diyerek kafamı salladım. Belli bir süre bekledikten sonra aklımdakini söyledim.
“ Ben abimden babamın mirasından kalan hakkımı da alacağım Çetin amca. “ deyince şaşırdı. Böyle bir şey beklemiyordu. Kardeşimin ölümünden sonra abimle görüşmediğimi biliyordu ve bu gece abimi de davet etmiştik. O ayrı konu şuan neden böyle bir şey yapmak istediğimi anlayamamıştı.
“ Kızım zaten şuan abinden daha çok paraya sahip değil misin ? “
“ Abim zalim biri Çetin amca. En azından benim hakkım olan parayla millete zalimlik yapmasın. Benim param ile masumları öldürmesin. “ deyince Çetin amca da kafa sallayarak onayladı.
“ Bu gece yanıma gelirse onun ile son kez konuşacağım. Olmazsa haber salacağım. Vermem derse de mahkemeye vereceğim. Para yüzünden kimseyi öldürecek , adamlarımın canlarını öne sürecek değilim ama mahkemeyle uğraşsın , burnu sürtülsün. Belki aklı başına gelir. Zaten aklı başına gelirse , yaptığı işlere çeki düzen verirse almam o parayı. Az para değil , mevcut parasının üçte biri. Belki değiştirir kendini. “
“ Haklısın kızım , ne diyeyim doğru söze ne denir. “
“ Sağ olasın. “
Kata biri geldi. Yakın korumalarım Deniz ve Demir’e selam verip kapıyı tıklattı. Gelen Akın ve Zeren’ di.
“ Günaydıınnn ! “ diye bağırdı Zeren.
“ Ne oldu kızım sana ? “ dedi Zeren yanıma gelirken.
“ Üstünden tır geçmiş gibi. “ diye devam etti Akın.
“ Yoruldum yaa ! “ diyerek masayı gösterdim. İçleri rahatlamıştı bu yanıtımla.
“ Gürcistan'ın havası yaramadı herhalde. Tabi sevenleri ayırırsan böyle olur. “ deyince Zeren gülümsedik hepimiz.
“ Hazırsın değil mi Akın ? Üye olduğumuz masa dışında başka işler de alalım. Çoğu kişi sana da sorar zaten neler yaptığımızı. “ deyince kafa salladı.
“ Sen merak etme , her şey iyi geçecek. “
“ Kapgar nerede ? O hazır mıymış ? “
“ Geliyor birazdan. O hepimizden daha çok hazır , hatta senden bile çok ! “ deyince Zeren , Akın güldü.
“ Bu misafirler ile mafyaları nasıl ayıracaksın ? Yani otelde kalanlar illaki yukarı çıkmayacak mı ? “ diye sordu Zeren.
“ Bugünlük otelde hiçbir misafirimiz yok. Olası bir olayda onlara zarar gelmesini istemiyorum. “ deyince kafa salladı Zeren.
“ Doğrusu da bu ! “ Ortamın kasvetini dağıtmak için başka bir şey sordum Akın’a.
“ Ne yaptı , bana söz verdiği pırlantayı bitirdi mi ? Bu gecenin şerefine yapıyordu yaa ! “ deyince Zeren kısık gözlerle baktı. Akın’ın da yüzünde gülümseme oluşmuştu.
“ Bu çok tembel. İki haftada güzel bir şey çıkaracağını tahmin etmiyorum. “ deyince Zeren arkasındaki yastığı Akın’a fırlattı.
§
Muhteşem bir pırlantayı bana sunuyordu Zeren. Ama gerçekten efsaneydi , çok beğenmiştim. Beni elleriyle hazırlamıştı resmen. Kendisi de çok güzel olmuştu. Ama maalesef ki şimdi onu takınamayacaktım.
“ Zeren… Bu çok efsane olmuş. “ dediğimde gülümsedi.
“ Ama senden çok özür diliyorum. Bu gece takınmam gereken bir kolye girdi işin içine. “ deyince gülümsemesi kesildi Zeren’in.
“ Anlamadım. “
“ Ben senin yaptığın pırlantayı takınacaktım ama şimdi bir şeyler öğrenmek için taşımam gereken bir kolye var. “ dedikten sonra üzgünce baktım.
“ Ama söz veriyorum , en önemli günümde bunu boynumda taşıyacağım. “ deyince buruk bir şekilde gülümsedi.
“ Olayı anlamadım ama isteyerek bunu takınmamazlık yapmadığına eminim. O yüzden… “ Deyip durdu , sonra bir anda konuştu.
“ Bu sözünü aldım. Göster bakalım şu kolyeyi , nasıl bir şeymiş ? “ diye karşılık verince gülümsedim. Ve bir kez daha mutlu oldum Zeren’in benim dostum olduğu için.
Hızla kutuyu açıp kolyeyi kasadan aldıktan sonra tekrar yanına gelip ona uzattım. Zeren ise böyle bir kolye beklemediği aşikardı. Eline alıp baya bir inceledikten sonra konuştu.
“ Eski bir kolye , yada taşını kullanmışlar. Türkler için önemli bir taş olduğunu biliyorum. Güzel işçilik yapmışlar. Sanırım Selçuklu yıldızı yapmışlar. Altında hilal ve kanatlar. “ diye tasvir edince , kolyenin ne anlama geldiğini sormam gereken asıl kişinin Zeren olduğunu anladım.
“ Anlamlı bir kolye. “ deyince kafa salladım. Kolye ile ilgili bilgileri kafama attıktan sonra elime aldım. Kanatları dün geceki kabusu hatırlamama sebep olmuştu. Ankanın ateşten kanatları canlanmışfı kafamda , sonra Batuhan…
Dalıp gittiğim kabustan Zeren uyandırdı beni.
“ Suna ? İyi misin ? “ deyince başımı ona döndüm.
“ İyiyim , kolyeyi takar mısın ? “ deyince elimden alıp gerdanıma taktı. Daha sonra bir adım geri atıp baştan sona süzdü beni.
“ Çok güzelsin. “ dedi ama ardından dudakları büküldü.
“ Şimdi bu kadının bu gecede bir kavalyesi yok mu yani ? “ deyince ne demek istediğini anladım. Kapgar'a getiriyordu konuyu. Belki de haklıydı ama olmazdı , çok iyi biriydi ama olmazdı , ben aklımdan bile böyle bir şey geçirmemişken yapamazdı m, sırf sevilmek için ona eziyet edemezdim.
“ Nerden yokmuş ! Var canım benim kavalyem. “ deyince Zeren’in gözleri büyüdü. İnanamadığı kesindi.
“ Ne ! “
“ Kim ? “
“ Ve bana bunu yeni mi diyorsun ? “ diye sitem edince gülümseyip durdum.
“ E hadi söyle , çatlatma adamı. “ deyince gülümsemem daha da büyüdü.
“ Çetin amcam. “ diyerek omuzlarımı silktim. Ama Zeren’in baygın bakışları beni aşırı güldürmüştü.
“ Konuştu balkabağa koy tabağa ye sabaha ! “ dedi sinirle. Sonra yanıma gelip beni ilerletti.
“ Yürü yürü , bir de gevrek gevrek gülüyor ! “ deyince daha çok güldüm ve onu durdurdum. Unutmamam gereken bir şey vardı. Yatak odama doğru ilerlerken peşimden geldi.
Kilitli çekmeden önce bacağıma silahı yerleştireceğim malzemeyi alıp bacağımın olabildiğince yukarısına taktım. Bir yandan da yürümemi engellememesi gerekiyordu. Sonra da küçük silahı alıp kontrol ettikten sonra yerine taktım. Zeren dehşetle beni izlerken konuştu.
“ Kızım sen çok değiştin. “ deyince sadece gülümsedim. Zaman insanı tanımayamayacağı kadar değiştirebiliyordu. Ama artık gitmem gerekiyordu. Akın’ın bize bağırdığını işittim. Çoğu kişi gelmiş olmalıydı.
Odanın kapısından çıkınca Akın’ın gözleri benden çok sevdiğinde kalmıştı normal olarak ama ikimize de şuan methiyeler düzüyordu. Kapgar ise yalnızca bana bakıyordu. İkisine de gülümseyip asansöre doğru yürüdüm. Tamam Kapgar’a bir şey demiyorum gönüldü bu ama kendisine de sahip çıkması gerekiyordu insanın. En azından daha fazla üzülmemesi için. Asansörden inip ilk adımımı attığımda duraksadım.
Başlıyorduk.
“ Başlıyoruz…” dedim fısıltıyla ama hepsi duymuştu. Hepsi kafa salladı.
Bulunduğum yerden aşağıya doğru merdiven vardı. Burası biraz daha farklı tasarlanmıştı. İki kat gibiydi ama merdivenle indiğim yerin tavanı yüksekti. Ağır taşlı avizeler , uzun görkemli perdeler ve geniş pencereler ve güzel büyük bir teras. Asansörün önünde hâlâ duruyordum ama buradan çoğu kişiyi görüyordum. Çağırdıklarımın çoğu gelmişti , babamın düşmanları bile. Derin bir nefes alıp yutkundum. Ve ağır ağır yürümeye başladım.
Merdivenin başına geldiğimde eteklerimi biraz yukarı kaldırdım. Sanki o an tüm ses kesilmişti ve sadece tapuklu ayakkabımın sesleri mekanda yankılanıyordu. Herkes bana bakıyordu , benim elimde tuttuğum gücüme , karakterime … Herkese göz gezdiriyordum bende merdivenden inerken ama en son gördüğüm ile gözlerime inanamadım.
Gelmesini beklemiyordum. Mekana yeni giriş yapıyordu ve o da benim ona baktığım gibi bana bakıyordu. Daha deminden beridir bir şey olmazken nabzım hızlandı , heyecanlandım. Üç gün sonra onu gerçek bir mafya olarak görüyordum. Simsiyah takım içinde aşırı ciddi ve mağrur duruşuyla tüm mafyaları sollardı.
Merdivenin son bir kaç basamağına gelince kaldım. Batuhan'dan gözlerimi hâlâ ayırmazken o biraz daha ortaya doğru yürüdü. Derin bir nefes alıp Batuhan'ın yapmam gerekeni engellemesine izin vermedim.
“ Hepiniz hoş geldiniz , davetime icabet ederek şeref verdiniz. Umarım bu gece herkes mutlu ayrılır. “ dedim Batuhan'a bakarak.
Batuhan gülümsüyor muydu emin değildim ama gördüğüm en son kişiyle aklımdaki d üşünceler birbirine takılırken olduğum yerde çivilendim.
Abim , abim gelmişti. Ve tam da Batuhan KIZILTAN’ın arkasında duruyordu.
Batuhan ise ardına fark ettiğimi anlamış olacak ki arkasını döndü ve abimle karşı karşıya geldi.
|
0% |