@tanvakti108
|
Yazım yanlışlarını kitap finalinden sonra düzenleyeceğim. Keyifle okuyun.
37. Bölüm
Duyduklarımla sarsılsamda ayakta durmaya devam ettim zira düşmenin sırası değildi.
"Ne demek evleniyor? Kiminle?" Bunu bana yapamazdı, yapmazdı. Ne olursa olsun cihangir'in yapmayacağı bir şeydi, buna emindim.
"Bilmiyorum," sesi birkaç hışırtı eklendi. Bilmiyorum mu? Dilberay böyle bir şeyi bilmeyecek miydi? "Sadece evleneceğini duydum onu da bana Şerwan söyledi."
"Nasıl bilmi- bir dakika! Sen Şerwan mı dedin?" Şerwan mı? Bu geçen bir yıl içinde neler dönüp durmuştu böyle? Tabii ki Dilberay ve Gülistanla bağlantımı kesmemiştim ancak bundan da haberim yoktu.
"Konumuz Şerwan mı Roya?" Sesi kısık çıkmıştı sanki birilerinin duymasını istemiyor gibiyfi. "Cihangir diyorum, evleniyor!"
Evleniyor.
"Unutmak onun için kolaysa evlenebilir Dilberay. Ben yeterince kendi hayatım için çabalamaktan yoruldum. Yanımda kalan kalır, giden gider." Evet öyleydi ancak cihangir'in geçen gün konuştuklarımıza baktığımda bunun bir evlilik olmadığını anlayacak kadar aklım yerindeydi. Evleniyor olsa, ben evleniyorum derdi.
"Bu ne demek Roya? Gelmeyecek misin?" Başımı o görmese bile iki yana doğru hayır anlamında salladım. Yanımdaki Büşra omuzuma elini vurup yukarı gösterdiğinde göz kapaklarımı kapatıp açarak eve çıkmasını onayladım. O içeri giderken apartmanın önündeki merdivene oturdum.
"Ben ona kaldığım yerin adresini attım Dilberay." Gökyüzüne doğru kaldırdım başımı. "Ben ona, bize o şansı verdim ama o gelmeyip evlenmeyi tercih etmişse yapacağım hiçbir şey yok."
"Ama..."
"Ben birkez daha aynı şeyleri yaşamayacağım. Cihangir'i evet seviyorum, çok seviyorum ama bu değil ki kendime olan saygınlığımı yitireyim. Beni anlıyor musun?" Anlamalıydı ben kimsenin oyuncağı değildim, insandım.
"Çok iyi anlıyorum Roya." Buna sevindim. Birilerinin beni anlamasına sevindim.
"Ona iyi dileklerimi iletirim."
"Onu mu arayacaksın?" Sesinden anlaşıldığı gibi bir şeyler dönüyordu. Benim, bizim etrafımızda bir şeyler dönüyordu. "Evet."
"Benim şimdi kapatmam gerekiyor eğer bize adresini atarsan seni ziyarete geliriz Şerwanla. O zaman bir yılın acısını çıkarmak için seni bezdireceğimden, şimdiden hazırla kendini." Tebessüm ettim.
"Tamam, konuşuruz sonra bu Şerwan konusunu da. Telefonda konuşurken hiç bahsetmediniz."
"Ahh neler oldu bir bilsen. Konuşuruz sonra öptüm yanaklarından."
Bir şey demeden kapattım, telefonu.
Bu telefon konuşmasından anladığım kadarıyla Cihangir oyun istiyordu ve bu oyunu başlatmıştı
Onun numarasının üzerine gelip durdum. Daha sonra vazgeçip mesajlara girdim.
Gönderilen, Cihangir
Dilerim ki çok mutlu olursun, tebrik ederim.
Birkaç dakika ekrana bakıp ayağa kalktım. "Ne yapmaya çalışıyorsun bilmiyorum ama umarım bizi daha fazla üzmesin."
Seri adımlarla içeri girip daireme çıktım. Kapıyı çalmadan açıldığında Büşra'nın meraklı gözleriyle omuzlarımı silktim. "Güya evleniyormuş."
"Siktir!"
"Aynen ondan Büşra."
Uzanıp beni kendisine çekti ve sımsıkı sarıldı. "Kurban olurum ben sana."
"Oyun gibi geliyor ama ya gerçekse? Ya gerçekten evleniyorsa?"
Geri çekilip benn içeriye çekip koltuğa oturttu. "Ne demek oyun gibi?"
Ona aşağıdaki konuşmaları ve düşüncelerimi anlatım. Ve onunda benim gibi bunun bir oyun olabileceği düşüncesi yerleşti.
"Cevap vermedi mi daha?" Attığım mesaja ithafen soruyordu.
"Hayır," dedim kalkıp odama gideken. "Kendisi gibi mesajı da gelmedi.
"Nereye?"
Ona dönmeden konuştum. "Bavulumu toplamaya."
"Ne!?" Koltuktan kalkıp yanıma geldi. "Ne saçmalıyorsun?"
"Giyinip, hazırlayacağım." O gelecekti, hissediyordum. "Gelmesini bekleyeceğim Büşra, eğer gelmezse de ben gideceğim tebrik edip geri geleceğim."
Gözleri doldu Büşra'nın. "Roya, sen çok güçlüsün."
"Ben hiç güçlü olmak zorunda kalmak istemedim Büşra."
Kolları açtığında tekrar sığındım ona. Sımsıkı sarılıp odama girdim. Çok bir şeyim yoktu olanları da elbise dolabın üstüne koyduğum valizi alıp içine yerleştirmeye başladım. Giderken yani buraya gelirken çok birşey almamıştım geri dönerken de çok bir şeyim yoktu. Elbiselerimi yerleştirdiğim valize tüm duygularımıda koydum sanki öyle ruhsuz bir hale büründüm ki üst üste çalmaya başlayan zilin sesini bile duymadım. Büşra açar diye bekledim ama hala çalmaya devam ettiğini görünce odamdan çıkıp dış kapıya yöneldim.
Kapıyı kendime doğru çekip açtığımda tüm duygularım firar etti çünkü karşımda duran Cihangir'di.
Karşımda duran Cihangir'di.
Cihangir.
"Cihangir?"
"Gelinimi almaya geldim." Gözleri dolu dolu gülümseyince. Elim kapı kolundan ayrıldı
Dudaklarım bir parça aralandı duyduğumla; gelinimi mi? Ben mi?
"Sen..." Gözlerimden akmaya başlayan yaşları dudaklarıma sızınca anladım. Uzamış saçlarına, sakallarına baktım. Yıpranmıştı. Bedeni zayıflamış göz altlarında mor halkalar tünemişti. Uyumuyor muydu?
"Ağlama," elini uzattı. "Ağlama güzelim."
Uzatılan eline baktım ıslak gözlerle. "Sende ağlıyorsun." Elini tuttuğum an aramızdaki özlem öyle bir darbe vurdu ki göğsüme nefes almakta zorlandım. Beni kendisine çekmesi ve ona sımsıkı sarılmam saliseleri oynadı.
Rüyada değildim değil mi? Lütfen rüya olmasın. Bu ayrılık çok zordu lütfen şuan tam şu an gerçek olsun.
Tüm bedenimi saran sarsıntılar eşliğinde boynundan aldığım güzel kokusu ciğerlerime çiçek açtırdı. Kara günlerim güneş açtı ben çiçeklendim, dallarım yaprak açtı.
Onun gelişi bahar gibiydi.
"Çok özledim," elleri saçlarımı okşadı. "Çok çok fazla özledim. Bu anı kaç kez hayal ettim, kaç kez yandım bir bilsen." Başını boyun girintime yerleştirip burnuyla tavaf etti herbir köşesini. "Şu kokunu duymak için kaç kez öldüm bir bilsen." Dudaklarını bastırdığında kollarında baylacağımı hissetim. Dizlerim tutmayacak gibiydi. Geri çekildiğinde ellerim yanaklarını buldu. Her milimini sevdim. Gözyaşlarıyla ıslanmış yanaklarımı avuçlayarak alnını alnıma yaslarken tekrar konuştu. "Seni almaya geldim. Seni kendime almaya geldim Roya."
"Neden şimdi neden daha önce değil." Bir hıçkırık eşliğinde akıttım tüm gözyaşlarımı avuçlarına.
"Beni sen istemedin."
"Bana yalan söyledin."
"Eğer söyleseydim kendini benden uzak tutacaktın Roya biz hiç birlikte olmayacaktık, kaybolacaktın." Beni öpmek için eğildiğinde dudakları dudaklarımın üzerindeyken ağlayarak ağrıyan boğazımı zorladım, "Ben sen hayallerini yaş..."
"Benim tek hayalim sensin. Ben tek hayatım sensin sen olmadan bir ölüyüm ben." Beni bırakmadı dudaklarını dudaklarımdan yanaklarıma doğru sürterek saçlarıma yol izledi. "Benimle gel Roya." Yalvaran ses tonuyla konuştu. "Elimi tut bu ayrılık bitsin ben sensiz bir hiçim, yapamıyorum."
"Cihangir..." İtirazımı duymaya cesareti yokmuş gibi işaret parmağını dudağıma yasladı, belimden sıkıca tuttu bir daha bırakmayacak gibi beni; hep istediğim gibi.
"Seni niye dinliyorsam. Kalbin, gözlerin bedenin bile beni delice sevdiğini haykırırken tüm engeller bize hiçbir şey Roya. Ben buradan seni almadan gitmeyeceğim." Eğildi ve beni omuzuna doğru bir çuvalmışım gibi attı.
Korkuyla çığlık attım. "Cihangir! Napıyorsun!"
"Seni kendime, sevdiğin adama kaçırıyorum!"
Kapıdan çıkmadan önce Büşra'nın sesini duydum "Valizi gönderirim ben!" Önüme gelen saçlarımı elimle gözlerimin önünden çekerek Büşra'ya bakmaya çalıştım. Gözleri dolu dolu ikimizi izlerken el salladı. "Düğüne geleceğim!"
Hayretle ona baktığımda güldü sadece.
"Cihangir bırak beni Allah aşkına! Kusacağım şimdi!" Sesimdeki tını bu durumdan hiçte rahatsız olmadığımdı ki bunu eminim gulen Cihangir'de hissediyordu.
"Arabaya kadar dayan yavrum ayağında terlik yok üşümeni istemem." Elimi sırtına doğru geçirdim. Gerçekten midem bulanmaya başlamıştı fakat bu şuan hissettiğim mutluluğuma asla engel değildi.
Arabanın yanına geldiğimde beni düzgün bir şekilde kucağına aldığında ellerim hemencecik boynuna dolandı ve o an ikimizinde yüzündeki tebessümü ne kadar özlediğimi hissetim. O bana ben ona baktı. Ve dudakları dudaklarımın üzerine bir pamuk misali kondu. Arabanın önünde, kucağında hiç kimseyi umursamadan öpmeye başladı beni. Karşılık vermeye korktuğum birkaç saniyede geri çekildiğinde gözlerinde özlem vardı. "Eğer gelmek istemiyorsan tam şuan, şuan..." Soyemek istemiyordu ama buna yapmak zorundaymış gibi hissettiğini görebiliyordum. "Benimle gelecek misin Roya? Benim gelinim olmaya, Hakkari'de yaptığım düğün hazırlığına bana eşlik edecek misin?" Gerçekten bizim için düğün hazırlamıştı... Gerçekten evlenecektik, bu sefer yalan dolan olmadan.
Artan özlemimle birlikte dudaklarına uzandığımda beni karşılayan dudaklarının tadını aldığım an inlemiştim, benimle birlikte inlemişti. Dindirilmek için kendini daha çok hatırlatan bir özlem, öptükçe daha çok artan istek ve bütün yalanlardan, oyunlardan kopmuş saf bir tutku vardı aramızda. Titreyen ellerim onu daha çok hissetmek için ensesinden çekerken, bedenlerimizin arasında ki boşluk özlemin dinmesine falan yardımcı olmuyordu ancak durmamız lazımdı tam şuan nerde olduğumun bilinci miyavlayan kedi ile aklıma gelince kendimi zorda olsa dudaklarından çekmeyi başardım.
"Ulan kedi şimdi zamanı mıydı!"
Kediye olan sistemiyle utanıp kızardım. "Cihangir..."
"Cihnagir'in güzeli."
"Arabay binsek iyi olacak. Söylediğin gibi yetişmemiz gereken bir düğünümüz var." Bir kere daha dudaklarımı öpüp kokumu içine çektikten sonra başıyla onayladı beni. "Çok az kaldı bir daha ayrılık yok."
"Yok." Yanağını öptüm özlemle. Allah'ım ne kadar çok özlemiştim onu böyle. Kapıyı ayıp beni koltuğa yerleştirdi. Emniyet kemerimi bağlarken gözlerimi güzel çehesinden ayıranıyordum. Dudaklarında güzel bir gülüş vardı, gözlerindeki pırıltıların aynısından emindim ki bende de vardı çünkü ikimiz de hasret kalmıştık birbirimize. Konuşacak konularımız olmsına rağmen güzeldik. Boyun girintime dudaklarını yerleştirdiğinde huzurla titredi bedenim dudaklarının sıcaklığı mayıştırıyordu beni.
"Elimi üzerinden, dudaklarımı teninden çekesim yok." Kıpırdanan dudaklarıyla gülümsedim huzurla. Geri çekilip elleriyle yüzümü kavradı.
"Çekme Cihangir ben istesem bile çekme hep yanımda ol, gitme bir yere." Yanağıma yerleşmiş avuçlarına bastırdım dudaklarımı. "Ben sensiz hiç iyi değildim."
"Şşhh," şimdi bunları konuşmanın sırası değil. "Bugün senin kına geçen bugün çok önemli bir gün."
Basınla onayladım onu. "Evlendikten sonra..."
"Evlendiğimiz geceden sonraki gün, konuşacağız." Yüzündeki imalı gülüşle elini geriye iterek bakışlarımı kaçırdım. Sesli bir kıkırtı koyarak çekilip kapımı kapattı arabanın etrafından dönüp kendi kapısını açtı ve içeriye yerleşti. Arabayı çalıştırıp yola koyulduğunda içimden bildiğim tüm duaları okudum.
Bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle elimi davranıştı. Gerçekten rüya gibi geliyordu. Sanki birazdan biri bu güzel anı bir iğneyle patlatacak ve ben bu rüyadan uyanacak gibiydim.
"İyi misin?" Diye sordu.
"Korkum var ama iyiyim. Sadece anlamak istediğim bir nokta var cihnagir."
"Ne?"
"Neden evleniyor haberin geldi bana neden bana bu haberi vermek istedin? Madem gelecektin neden bana bunu düşündürtün?"
Sıkıntıyla nefes alıp verdi. "Sadece gel istedim."
"Sen geliyordun."
"Evet, geliyordum çünkü bunu sana yapmaya hakkının olmadığını anladım seni üzmeye hakkım yoktu vazgeçtim sana bunu yapmaktan ama Dilberay aramıştı bile." Gözyaşlarım yanaklarıma misafir olunca iç çektim. Yine ağlayasım tutmuştu?
"Roya?" Arabayı kenara çekip durdu. Bana uzanıp sarıldığında yorgunluğum belirdi ortaya. Bedenen değil ruhen o kadar yorgundum ki biran önce herşey olup bitsin istiyordum. "Özür dilerim, seni üzdüğüm için özür diledim."
"Artık mutlu olalım Cihangir."
"Olacağız öyle çok mutlu olacağız ki bu günler bir hiç olup geçmişin tozlu raflarında bile yer edinmeyecek."
"Söz mü?"
"Söz."
*
Havalimanına yetişip uçağa bindikten kısa vir süre sonra Van'a ordan da Hakkari'ye giriş yaptığımızda beklemediğimiz şey davul ve zurna ile karşılanmaktı.
"İnanmıyorum!" Gözlerim şaşkınlıkla halay çeken Dilberay ve Şerwan abimi bulduğunda kahkaha attım. Gülistan ortada kırmızı bir mendil ile oynayıp bize doğru ilerliyordu. Cihnagir'e baktım "yanlış görmüyorum değil mi?"
"Hayır."
"Hele bakın kim gelmişşş," diye bağırdı Gülistan. "Hoşgelmiş!"
"Gönlüme bahar gelmiş, yaz gelmiş." Diye devam ettirdi Dilberay. Koro şeklinde şarkıyı söylemeleriyle mutluluk heyecan ve şaşkınlıkla ne yapacağımı bilemedim.
"Hele bakın kim gelmiş aaayyay yy o gelmiş. Asaletiyle gelmiş, hoşgelmiş!"
Kahkaha atarken Cihangir'in beni kendisine çekip alnıma dudaklarını bastırdı. "Hoş geldin güzelim. Bana, bize hoşgeldin."
*Bölüm sonu*
Diğer bölüm daha erken gelebilir telefi edeceğim 🌼
Umarım bölümü severek okumuşsunuzdur.
|
0% |