Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Geçmişin izleri

@tasoguzhan70

Gecenin karanlığında yürürken, ayak seslerimin yankısı bana yalnızlığımı hatırlatıyordu. Şehir, ışıklarıyla parıldasa da, ben içimdeki karanlıkla baş başaydım. Kafamdaki düşünceler, geçmişin izleriyle doluydu; Özlem’in kaybolduğu gün aklımın bir köşesinde hâlâ dönüp duruyordu. Her an, onu düşünmekten kaçsam da, geçmişim peşimi bırakmıyordu.

 

Köşe başındaki kafeye girdim. İçeri girdiğimde, sıcak hava yüzümü okşadı; ama bu rahatlık, içimdeki sıkıntıyı hafifletmedi. Siparişi verirken, gözlerim etraftaki insanları taradı. Her biri hayatının tadını çıkarıyordu ama ben, bir kaybın ağırlığını omuzlarımda hissediyordum. Özlem, yıllar önce kaybolduğunda, hayatımın ne kadar karanlık bir hale geldiğini anladım. Arkadaşım, bir gece aniden yok oldu ve ardında bıraktığı sorular hâlâ zihnimde yankılanıyordu.

 

Birden telefonum çaldı. Tanımadığım bir numaradan gelen mesajı açtığımda, içimdeki huzursuzluk daha da arttı. “Geçmişi unutma, Selin. Her şeyin bir bedeli var.” Bu cümle, kalbimde bir sarsıntı yarattı. Yıllar sonra, Özlem’in kaybolduğu geceyi yeniden hatırlatıyordu. İçimdeki korku kabardı, nefesim daraldı.

 

Kafeden çıkıp sokağa attım kendimi. Gecenin karanlığı, içimdeki huzursuzluğu artırıyordu. Ayaklarım beni eski bir binaya doğru sürükledi. O bina, bir zamanlar partinin yapıldığı yerdi. Özlem ile son kez orada buluşmuştuk. O günlerin anıları kafamda canlanmaya başladı. İçimde bir korku, bir umutsuzluk belirdi. Orada neler olmuştu?

 

Kendimi içeri girerken buldum. Kapıyı açtığımda, eski odaların tozlu havası yüzüme çarptı. Gözlerim köşede durmakta olan bir gölgeye takıldı. “Kim var orada?” diye seslendim. İçimdeki korku artarken, gölge adım adım yanıma yaklaşıyordu.

 

O an, Arda’nın yüzü belirdi. Yıllar önce tanıdığım biriydi. “Selin, seni bulmam uzun sürdü,” dedi. Gözlerinde bir şeyler gizliydi. O günden sonra yollarımız bir daha kesişmemişti.

 

“Ne istiyorsun?” diye sordum, sesimdeki tedirginliği saklamaya çalışarak. “Seninle konuşmak istiyorum. Özlem hakkında,” dedi. Bu sözler, içimdeki savaşı yeniden başlattı. “Onun hakkında hiçbir şey duymak istemiyorum!” diye bağırdım. O anki öfkem, yıllardır bastırdığım duyguların birikimiydi.

 

Arda, beni dikkatle izliyordu. “Ama bu senin için önemli. Geçmişi unutma. Gerçekler ortaya çıkmadan özgür olamazsın,” dedi. Bu cümleler, zihnimdeki çatışmayı daha da alevlendirdi. Arda’nın sözlerinde bir tutku vardı ama güvenmem gerektiğini biliyordum. “Gerçekler? Hangi gerçeklerden bahsediyorsun? Onu sen kaybettin, değil mi?”

 

Arda, gözlerini yere doğru çevirdi. “O gece herkesin hayatı değişti, Selin. Benim de. Ama belki de seni bilgilendirmeliyim,” dedi. “Bu şehirde hâlâ kaybolmuş başka kadınlar var. Özlem sıradan bir kurban değildi.”

 

O an içimde bir şeyler kıpırdamaya başladı. “Ne demek istiyorsun?” diye sordum.

 

Arda, derin bir nefes aldı. “Bunu öğrenmek istiyorsan, beni takip etmelisin.” İkimizin arasında geçen sessizlik, kalbimdeki korkuları daha da büyüttü. İçimdeki savaşı kazanmak istiyordum ama bu yolu seçmekten korkuyordum.

 

Yavaşça başımı salladım. “Tamam, seni takip edeceğim. Ama eğer beni kandırıyorsan, seni durdururum.” Arda’nın yüzündeki gülümseme, bana hem güven veriyor hem de korkutuyordu.

 

Beraber dışarı çıktık. Arda’nın adımlarını takip ederken, geçmişimin yükü bir nebze hafifledi. Ama karanlık, üzerimizde dolaşmaya devam ediyordu. Gecenin derinliklerine doğru yürüdüğümüzde, aklımdaki tek soru şuydu: “Gerçekten bu gece her şey aydınlanacak mı?”

 

Arda, beni eski bir depo binasına götürdü. Burası, kaybolan kadınların son görüldüğü yerlerden biriydi. “Burada bazı ipuçları bulacağız,” dedi. İçimde bir korku hissi vardı ama aynı zamanda özlemle geçen zamanın hesabını verme isteği onu çekiyordu.

 

İçeri girdiğimizde, toz ve karanlıkla dolu bir atmosfer bizi karşıladı. Arda, bir fener çıkararak odanın köşelerine ışık tuttu. Eski kutular, kırık dökük mobilyalar ve duvarlardaki grafitiler arasında kaybolmuş gibi görünüyordu. Gözlerim köşelerdeki gölgeleri tararken, her adımda içimdeki korku artıyordu.

 

“Burada geçen olaylar senin geçmişinle bağlı,” dedi Arda. “Özlem’in kaybolduğu gece, buradaydı. Bu mekân ona bir şeyler saklıyor.” İçimdeki duyguların karmaşası büyüdü. “Burada ne bulacağız?” diye sordum.

 

Arda, birkaç kutuyu açarak içindekileri incelemeye başladı. “Belki bir günlüğü, belki de bir ipucu…” derken bir şey bulmuş gibi heyecanlandı. Eski bir defter, tozların altında kalmıştı. “İşte bu!”

 

Arda, defteri bana uzattı. Elim titreyerek defteri aldım. Sayfalar, zamanla sararmış ve parçalanmıştı. Ama içindeki yazılar, geçmişimi aydınlatacak gibiydi. “Ne yazıyor?” diye sordu Arda, dikkatle beni izleyerek.

 

Defteri açtığımda, Özlem’in coşkulu bir şekilde partiden bahsettiğini gördüm. Arkadaşlarımızın neşesi kelimelerine yansımıştı. Ama ilerleyen sayfalarda her şey değişmeye başlamıştı. “Son zamanlarda bir şeyler doğru gitmiyor,” yazmıştı Özlem. “Birisi beni izliyor gibi hissediyorum.”

 

Midem bulandı. O gece, Özlem’in kaybolduğu gün aklıma geldi. Gözlerimin önünde, arkadaşımın korkuyla dolmuş yüzü canlandı. “Bunu daha önce niye görmedim?” diye fısıldadım. Arda, gözlerimi dikkatle izliyordu. “O gün sadece eğlenmek istiyordu. Ama görünüşe göre içindeki korkuyu paylaşmak istememiş,” dedi.

 

Defteri daha dikkatli inceledim. Özlem, yazdığı bir başka notta, “Arda ve onun arkadaşları… onların bana ne kadar yakın olduğunu hissediyorum. Ama onlardan korkuyorum,” diyordu. İçimde bir rahatsızlık daha da büyüyordu. Arda’nın ismini görünce içimde bir kıvılcım belirmişti. “Neden bahsediyor?” diye sordum, sesim titrerken.

 

Arda, başını eğerek sayfaları incelemeye devam etti. “Bilmiyorum, ama bu noktada kesin bir şey söylemek zor. Beni neden kastettiğini bilmiyorum.” İçimdeki savaş büyüyordu. Arda’ya güvenmek istiyor ama bir yandan geçmişimin sırlarını açığa çıkarma isteğim onu çekiyordu.

 

Devam ettikçe, Özlem’in notları daha karamsar bir hâl almaya başladı. “Kendimi güvende hissetmiyorum,” yazmıştı. “Beni koruyacak kimse yok. Ama bir şey biliyorum ki, kimseyi kurtaramayacağım.” Bu cümleler, içimde bir kıyamet yaratıyordu. Özlem’in son günlerinde yaşadığı korku, onun ruhuna işlemişti.

 

Birden dışarıdan gelen bir sesle irkildim. Arda, panik içinde yanımda duruyordu. “Biri var!” diye fısıldadım. Arda, feneri kapatıp gölgelerin ardına gizlenmeye çalıştı. “Dikkatli ol. Burada tehlikeli olabiliriz,” dedi. Kalbim yeniden hızla çarparken, belirsizlik içinde kaybolmuş gibi hisset

Loading...
0%