@tauraro
|
Keyifli Okumalar. Evimdeydim. Doğup büyüdüğüm evimdeydim fakat kendimi evimde gibi hissetmiyordum. Sanki hiçbir yere ait değildim. Sanki hiçbir yere ait olamayacaktım. Bu his çocukluğumdan beri benimleydi. 19 yıl boyunca kendimi hiçbir yere ait hissetmedim. Bu his çok yakıcıydı. Canımı acıtıyordu. Hiçbir yere ait olmamak benim canımı çok yakıyordu. Hiç sevilmemek beni çok kırıyordu. Hiç sevilmeyecek olmak beni parçalıyordu. Aslan'ın beni hiç sevmeyecek olması beni ağlatıyordu. Beni sevmediği için ona kızamazdım. Ben sevilmeye layık değildim. Ben nefret edilmeye layıktım. "Neden beni sevmiyorsun, Anne," Diye sorduğumda 7 yaşındaydım. Annemin nefret dolu bakışları bana döndüğünde bakışlarının altında ezildim. Gözlerindeki nefret çok ağırdı. Bu nefreti hak edecek ne yapmıştım ki? "Yanlış bir şey mi yaptım?" "Doğarak çok yanlış bir şey yaptın, Ucube," Dediğinde doğmamın neden yanlış bir şey olduğunu düşünmüştüm. Bebekler doğunca aileler çok sevinirdi, çocuklarını çok severdi. Niçin benim ailem sevinmemişti, sevmemişti ki beni? Doğmam neden çok yanlıştı? "Seni sevmiyorum çünkü sevgime layık değilsin. Şimdi defol git gözlerimin önünden. Çirkinliğin bana bulaşacak." Şimdi size soruyorum. Ailesi tarafından sevilmeyen birisini kim severdi? Onu doğuran kadının bile sevgisine layık olmayan kişi bir başkasının sevgisine layık olabilir miydi? Peki o kişi kendini sevgiye layık görebilir miydi? "Hazırsın, değil mi? Eksik bir şeyin yok," Dediğinde Aslan başımı sallayarak cevapladım sorusunu. "Güzel. O zaman yola çıkabiliriz." Aslan ile yıldızları izlemeye gidiyorduk. Güzel yıldızların ışığının altında oturacaktık ve yıldızları izleyecektik. Bu bir hayal kadar güzeldi. Aslan hayatıma hayaller kadar güzel girmişti. "Ailen bu vakitte dışarıya çıktığın için sana kızmazlar, değil mi?" Dediğinde yutkundum. Ailem beni umursamazdı ki. Onlardan uzak olduğum sürece nerede ve nasıl olduğumla ilgilenmezlerdi. "Yok, kızmazlar." "Tamamdır. Gönül rahatlığı ile gidebiliriz yıldızları izlemeye." Gülümsedim. Ne kadar çok gülümsüyordum bu aralar. Hepsi Aslan sayesindeydi. Beni gülümsettiğin için teşekkür ederim, Aslan. Aslan'ın arabasına yöneldik. O sürücü koltuğuna, ben yolcu koltuğuna oturmuştum. Tıpkı çiftler gibiydik. Yıldızları izlemeye giden iki sevgili. Hayali bile midemdeki kelebekleri hareketlendirmişti. Onunla sevgili olma fikri bile beni bu denli heyecanlandırdıysa gerçek olsaydı düşünemiyorum halimi. Herhalde zavallı kalbim dururdu. Heyecandan ölürdüm. "Nereye gidiyoruz?" "Piknik alanına gidiyoruz," Dedi arabayı çalıştırırken. "Hem oradaki büfelerden içecek bir şeyler alırız. Bagajda da bir kilim ve battaniyeler var. Uzanıp yıldızları izleriz." Gülümsedim. Çok heyecanlanmıştım. Araba hareket etmeye başladığında çaktırmadan onu seyrediyordum. Dikkatli bir şekilde yola bakıyordu. Yüzü çok güzeldi. Bakışları bana döndü birkaç saniyeliğine sonra tekrar yola baktı. "İstersen radyoyu açabilirsin." "Olur." Araba çok sessizdi ve sessizlik beni daha da geriyordu. Müzik biraz iyi gelebilirdi. Radyoyu açtığım birkaç kanal değiştirdikten sonra denk gelen şarkı ile durdum. Wafia, Heartburn Dinlediğim şarkılardan birisiydi ve çok hoş bir şarkıydı. Gülümsedim ve elimi radyodan çektim. Yolculuğumuzu şarkı dinleyerek ve gizli gizli Aslan'ı izleyerek geçirdim. Yüzünü kazıdım zihnime. İleride onunla yollarımız ayrılacaktı ve ben onun güzel yüzünü unutmak istemiyordum. Her bir yüz ifadesini, gülümsemesini zihnime kazıyordum bu yüzden. Piknik Alanına geldiğimizde sakin ve yıldızları rahat bir şekilde izleyeceğimiz bir alan bulduk. Kilimi yere güzelce koyduktan sonra yastıkları da yerleştirdik. "İçecek bir şeyler ister misin?" "Yok, suyum var zaten. O yeter bana." Dedim çantadan çıkarttığım matarayı göstererek. Eminim yine parasını ödetmeyecekti ve ben kimseye yük olmak istemiyordum. Su bana yeterdi. "Pekala. O zaman yıldızları izleyelim." Dediğinde yutkundum. Yan yana aynı kilimde uzanacaktık. Kalbim patlayacak gibiydi. Kilimin üzerine oturdu ilk önce ve yere uzandı. Bende yanına uzandım ve yıldızları izlemeye başladık. Ona dönüp bakmayı her şeyden çok istiyordum şu an. Yüzünü daha da yakından görmek istiyordum. "Çok güzeller," Diye mırıldandım gerici sessizliği bozmaz için fakat heyecandan sesim titremişti. Aslan'ın bakışlarının bana döndüğünü hissettim. Sonra güzel sesini işittim. "Çok güzel," Dediğinde yutkundum. Neden bana bakarak ve tekil konuşmuştu? Bakışlarımı ona çevirdim. Göz göze geldik. "Çok güzelsin. Yıldızlardan bile güzelsin." Şaşkınlıkla ona baktım. Herkes tarafından çirkin olduğum söylenmişti. Çirkin olduğum için dışlanmış ve hakaretlere maruz kalmıştım. Şimdiyse Aslan güzel olduğumu söylüyordu. İkinci kez söylüyordu bunu. Ben gerçekten güzel miydim? Ben yıldızlardan bile güzel miydim? "Aslan..." Ne diyecektim ki? Ben çirkin olduğumu biliyorum, bana yalan söyleme mi? "Ben senden çok hoşlanmıştım," Dediğinde içimdeki şaşkınlık daha da büyüdü. "Lisede bir kızı ezdiklerinde senin o zorbalığa sessiz kalmaman beni çok etkilemişti ama o zorbalık sana yapıldığında hep sustun." Ben çünkü kendimi o zorbalığa layık görmüştüm ama o kızı görmemiştim. Bu yüzden savunmuştum, korumuştum o kızı. "Bende seni korumaya karar vermiştim. Sana yaklaşmam yasaktı ama tüm yasakları çiğnedim ben seni korumak için. Şimdi de sana yakın olabilmek için tüm yasakları çiğniyorum. Çünkü sen tüm yasakları çiğnemeye değersin," Dediğinde elini yanağıma getirdi. Dudağımın köşesindeki yarayı nazikçe sevdi. Ben ise duyduklarımın şokunu yaşıyordum. "Çünkü seviyorum ben seni." Ağlamaya başladım. Korkuyordum. Bu işittiklerimin, hissettiklerimin bir rüya olmasından, gerçek olmamasından korkuyordum. Ben hiç sevgi görmeyen bir zavallıydım. Birden bire nasıl inanabilirdim ki sevildiğime? Ben hep çirkin olduğum için örselenmiştim. Şimdi nasıl inanabilirdim güzel olduğuma? Söylesene bana, Aslan. Ben nasıl inanacaktım senin bu güzel sözlerine? Beni nasıl inandıracaksın? Annesinden bile nefret gören bir kız çocuğu nasıl inanacak sevildiğine? Ağlıyordum çünkü ilk defa birisi beni sevdiğini söylemişti. İster yalan olsun ister rüya. Ben ilk defa 'Seviyorum seni' cümlesini duyuyordum. Bende seni seviyorum, Aslan. Benim sevgim çok gerçek. Benim sevgim beni hayatta tutacak kadar gerçek. Peki senin sevgin? Senin sevginde gerçek mi? Eğer sevgin gerçekse de severim seni değilse de lakin bu zavallının kalbini en çok sen kırarsın. Annesinden ve babasından bile çok kırarsın. Lütfen kalbimi kırma. Lütfen beni gerçekten sev. Ve lütfen beni sevmekten vazgeçme. BÖLÜM SONU. |
0% |