@tauraro
|
Keyifli Okumalar. İnsanoğlu mutlu olurdu, üzgün olurdu, sinirli olurdu, korkardı, aşık olurdu. Daha birçok duyguyu hissederdi insanoğlu. Her duygu bir renkti ve bu duygular hayatımızı renklendirirdi. Hayatımızı güzelleştirirdi. Evet, mutsuz olmak bile renklendirirdi. Çok acı vericiydi mutsuz olmak ama renklenirdi işte. Benim hayatım Aşk'ın rengine bulanmıştı. Mutsuzluğumun rengi bile yenilmişti onun karşısında. Çünkü Aslan'a olan hislerim tüm duygularıma diz çöktürmüştü. "Beni seviyorsun," Diye mırıldandım ellerimle oynarken. Onun itirafından sonra hemen kalktım ve ona arkama dönmüştüm. Kilimin köşesine oturmuş ellerimle oynuyordum. Yaptığım hoş değildi fakat şaşkınlıktan ne yaptığımı bilmiyorum. "Neden seviyorsun ki?" "Sevginin nedeni olmaz." "Ama benim gibi..." Sustum. Az kalsın ona bir zavallı olduğumu söyleyecektim. "Senin gibi?" Diye sorduğunda yutkundum. "Yalan söyleyip söylemediği nereden bileceğim." Dedim konuyu değiştirerek. Zavallı olduğumu şimdi öğrenmemeliydi. "Bilmiyorum," Dedi iç çekerek. "Sana nasıl kanıtlarım sevgimi bilmiyorum. Ben daha önce kimseyi sevmemiştim." İlk sevdiği kişiydim ben. Zavallı kalbim kaldıramıyordu bu kadar güzel bilgiyi. "Bende daha önce kimseyi sevmedim." Diye mırıldandım. Ben daha önce hiç sevilmedim. "Kimi seviyorsun," Diye sorduğunda sesi titremişti. Hep sert ve kendinden emin konuşan adamın sesi titremişti. "Sana aşkı bu kadar güzel öğreten kişi kim?" Duraksadım. "Siktir ya," Diye isyan etti. "Ben çok kıskanıyorum. Sen ne zaman böyle sevgi hakkında birisinden bahsetsen ben çok kıskanıyorum." Güldüm. Kendini kıskanıyordu. Gülüşümü duyunca bana baktı. "Neden güldün?" Söyle ona, dedi iç sesim. Bende onu dinledim. "Sendin." "Ben?" Dedi şaşkınca. Simsiyah gözleri şaşkınlıktan parlıyordu. "Sana o güzel cümleleri söyleten adam ben miydim?" Başımı salladım ve saçlarım ile kızaran yanaklarımı gizlerim. Vücudum titriyordu. Bu anı hiç hayal etmemiştim çünkü imkansız gelmişti. Şu an bir imkansızı yaşıyordum fakat korkuyordum. Ya yalan söylüyorsa? Benim gibi birisi nasıl sevilebilirdi ki? "Güzel," Diye mırıldandığında ona baktım. Gözleri parıldıyordu. Nutku tutulmuş gibiydi. "Ben sana sarılacağım." "Ne?" Dememe kalmadan beni kendine çekmesi ve sarılması bir oldu. Güzel kokusu burnuma geldiğinde bayılacak gibiydim. Kalp atışlarını duyuyordu kulaklarım. O çok hızlı atıyordu. Tıpkı benim kalbim gibi. Dudaklar yalan söylerdi fakat gözler ve kalpler yalan söylemezdi. O an biraz daha inandım Aslan'ın sevgisine. Kokumu içine çekti. Saçlarıma bir öpücük kondurdu. Galiba kalpten gitmemi istiyordu. "Aslan?" Dedim şaşkınlık dolu bir sesle. "Güzel'im," Dediğinde içim titredi. Yine gözlerim dolmaya başlamıştı. Mutluluktan ağlayacaktım. Benden ayrıldı ve iki eli yanaklarıma gitti. Şefkatle okşadı. "Nasıl inandırırım bilmiyorum ama inandıracağım. Sana söz veriyorum." Nasıl inandıracaksın bilmiyorum ama sana inanmak için zihnimdeki her kötü düşünceyi öldüreceğim. Bu da benim sana sözüm olsun, Aslan'ım. ❤️🩹 Bize imkansız gelen hayaller gerçekleşebiliyormuş. Hayatın güzellikleri benimde hayatıma gelebiliyormuş. Benim gibi bir zavallı bile sevilebiliyormuş. Aslan, Güzel'i seviyor. Hayatımı güzelleştiren cümle. Güzel, Aslan'ı seviyor. Hayatımı güzelleştiren ikinci cümle. Çünkü benim hayatımı güzelleştiren tek şey onun sevgisi değildi. Benimde ona olan sevgimdi. Benim hayatıma girmeden önce de güzeldi. Çünkü kalbimde Aslan vardı. Ona olan saf sevgim yaşama sebebiydi. "Film çok güzeldi." Dedim sinema salonundan çıkarken. Bugün derslerden sonra Aslan sinemaya gitme teklifinde bulunmuştu ve bende memnuniyetle teklifini kabul etmiştim. Bu benim ilk sinemaya gelişimdi. İlk aşkım ile ilk sinema. Biletlerimizi çantamın içine koymuştum. Bu biletleri hep saklayacaktım. "Evet, çok güzeldi," Dedi gülümseyerek. Hayranlıkla gülümsemesini izlerken bir yandan kazıdım zihnime bu manzarayı. "Bir şeyler içelim mi?" "Olur, içelim." Dedim hiç düşünmeden. Onunla zaman geçirmek hayatımı güzelleştiriyordu. Ömrümün her saniyesinde olmak istese de, birkaç saniyesinde olmak istese de kabuldüm ben. Rastgele bir kafeye girdik ve boş masalardan birisine oturduk. Garson menüleri bıraktı. Ben bir sıcak çikolata sipariş ettim o ise sadece su istedi. "Teşekkür ederim." "Niçin?" Diye sordum şaşkınlıkla. Teşekkür edilecek ne yapmıştım ki? "Benimle sinemaya geldiğin için. Ben çok mutlu oldum." Dediğinde gülümsedim. "Teşekkür etmesi gereken kişi benim ayrıca..." Yutkundum. Utanıyordum söylemeye. "Ayrıca?" "Bende... Mutluyum." Dedim utana sıkıla. Gülümsedi. Dünya daha güzel bir yer oldu. "Seni mutlu edeceksem her gün sinemaya getiririm." Dediğinde güldüm hafifçe. Gözyaşlarım yavaş yavaş gözpınarlarıma yerleşiyordu. "Bende teşekkür ederim, Aslan." "Niçin?" "Beni sevdiğin için." Şaşırdı. Birkaç saniye şaşkınlıkla baktı bana. "Ben ölsem bile seveceğim seni," Dediğinde eli yanaklarıma uzandı. Gözyaşlarımı sildiğini fark etmiştim. Ne zaman ağlamaya başlamıştım ki? "Çünkü ölüler de sever." Ben ölsem bile sevecektim, Aslan'ı. Çünkü ölüler de sever. BÖLÜM SONU. |
0% |