@the_deardiary
|
Bu sessizliğin ardından telefonun karşısındaki kişi tekrar konuşmaya başladı.”Sadece bir şakaydı!” Sesi hala tiz ve çok kaba çıkıyordu. Bu da tabii ki doğal olarak bizi korkutuyordu, ama ona ihtiyacımız vardı çıkış yolumuz oydu. Daha sonra ben de şakayla karışık bir şekilde, “Hahaa tabii ki de anlamıştım. Peki bize yardım edecek misin?” Adam uzun bir süre düşünmek için izin ister gibi öksürdü. “Sizin gibi çocukların, ne gibi bir derdi olabilir ki? Beni neden meşgul ediyorsunuz?” Oturduğum koltuktan doğruldum ve telefonu düzgün bir şekilde kulağımdan indirerek hoparlörü açtım ve ağzıma yaklaştırdım. Bunu yapmamın sebebi lizgi’nin de konuştuklarımızı ses kaydını almasıydı, “Elbet elbette ki bu biraz saçma geliyor olabilir size, ama gerçekten yardıma ihtiyacımız var. Katil peşimizde ve evimizden altı gündür çıkamıyoruz!” Dedektif sessiz bir şekilde söylediklerimi tekrar etti. Ve daha sonra da derin bir nefes alıp verdi, seslerini ve yaptıklarını nasıl bu kadar iyi anlıyordum ben de bunu hayret etmiştim. Ama sanırım kulaklıkla konuşuyordu. Bir süre ikimiz de durduk, ve lizgi araya girdi “Eee? Bize yardım edecek misiniz?” Dedektif o kadar sinirlenmişti ki tek başıma olduğumu ona söylememiştim, ama yine de sanırım öyle bir vibe almıştı. Daha sonra, kaba bir şekilde “HAYIR!” Dedi ve telefonu yüzüme kapattı. O kapatma sesini duyduktan sonra telefonu koltuğun kenarını fırlatarak ayağa kalktım ve lizge’ye dönerek. “Senin amacın ne‽” Diye biraz yüksek bir ses tonu ile bağırdım. Ama tabii ki sonra pişman oldum. O da tabii ki ayağa kalkarak bana sessiz kalmadı ve “Amacım işi hızlandırmaktı, hep belki seninle yan yana kalmak hoşuma gidiyordur olamaz mı?” Diye karşılık verdi bi anda. Şoka uğramıştım, ilk defa bir kızdan böyle bir cümle duyuyordum. Kim bana neden böyle bir cümle kursun diye hayatın boyunca düşünmüştüm, ama o gün sonunda sanırım artık gelmişti. Büyüyordum. Daha sonra bileğini tuttum ve kalbime götürerek gözlerinin içine baktım. Ama o gözlerini benden kaçırıyordu, sadece kalbime bakıyordu. “Lizge öncelikle senden özür diliyorum ikinci olarak ise bu kalbin senin beni isteyeceğinden daha çok seni istiyor.” Yutkundum ve diğer elimle kafasını kaldırarak “Ama şunu da unutma ki, seni istediğim kadar canında iyi olmasını istiyorum.” Ardından lizge elini kalbimden kaldırdı ve bana sarıldı. “Benden nefret etmene dayanabilirim ama onu seveceksin diye ödüm kopuyor. Matmazel.” Ayrıldık ve gözlerindeki yaşları parmağımla sildim, “Özür dilerim prenses, göz yaşlarını tutamadım.” Lizge ise tekrar sarılarak. Kulağıma “Sen yanımda olduğun sürece bu gözler hep ağlayacak arda, çünkü kimse bu gözleri daha önce sevmedi!” Diye fısıldadı.
|
0% |