Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm~Sebebimmiş

@the_just

Evettt bombaaaaa gibi bir bölümle geldimmm. Uzatmayacağım. Hemen kısa vurcam. Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın. Bunlar gerçekten önemliii.

Yorumlarda buluşalımmmm.•~•

💝🎀🧸🩰✨🫶🏻

 

 

Kahvaltı yaptıktan sonra staj yapacağım yer ve tablosunu çıkarmak için fotokopi çekebilecek bi yere gitmiştim.

 

0534*******: Çıktıktan hemen sonra sağa dön oradayım.

 

Bu kim?

 

"Kimsiniz?" Diyip gönderdim. Kimdi ve beni nerden görüyordu.

 

0534*******: Çağatay

 

Neden buradaydı hem onun vakit geçirebileceği çok kişi vardı. İsmini kaydetip mesaj yazdım.

 

"Neden ve numaramı nerden buldun?"

 

Çağatay: Sena'dan aldım ve Sena'nın dediğine göre sinema bileti almış. Beraber gideceğiz.

 

Güzel fikirdi.

 

"Tamam" diyip gönderdim.

 

•~°^^°~•

 

Fotokopileri çektikten sonra dosyaya koyup çıktım. Dediği gibi sağ tarafta bekliyordu. Ön koltuğa geçip oturdum.

 

"Merhaba"

"Merhaba" diyip gaza bastı.

"Sena ve Alper ne ile gelecekler?"

"Alper'in arabasıyla" dedi.

 

•~°^^°~•

 

Sinema alanına geldikten sonra yerlerimizi almıştık bile.Sena ile Alper henüz gelmemişti. Ama onların bileti hâla bizdeydi.

 

Sabırsızlanıp Sena'yı aradım.

 

"Nerdesiniz merak ettim?"

 

"Hiç sorma arabanın yakıtı bitti."

 

"Ne,nasıl, gelemiyecekmisiniz?"

 

"Hayır şimdi kapatmam lazım şarjım bitiyo-" demişti ki şarjı bitmiş olmalıydı.

 

"Kalkmamız lazım" dedim ayağa kalkarken.

 

"Neden?"

 

"Sena ve Alper gelemezmiş arabalarının yakıtı bitmiş" dedim ama kolumu tutup yan koltuğuna çekti.

 

"Birşey olmaz onlar bir yolunu bulur biz seyredelim." Dedi.

 

Şaşkınlıkla "Tamam" dedim.

 

Batur arıyor...

 

Durduk yere neden arıyordu özellikle şöyle bir ortamda.

 

Telefon ben ve Çağatay'ın arasındaydı. Çağatay bunu görmüş olmalı ki çenesi seğiriyordu. Telefonu alıp kapattım ve sessize aldım.

 

•~°^^°~•

 

Sinemadan çıktıktan sonra eve geçmiştik. Sena ve Alper bir yolunu bulmuş ve evde film izliyorlardı. Film nerdeyse 5 saat sürmüştü.

 

"Ooo merhabalar yerlerinizi almışsınız"

Dedim ve aynı zamanda Sena'ile imalı bakışlar atıyordum. Bi Alper'e bakıyordum ve bir Sena'ya bakıp Alper'i işaret ediyordum gözlerimle.

 

"Öhm" diye araya girdi Alper sözsüz konuşmamızın.

 

"Çağatay ile nasıl geçt-" dedi ki hemen araya girdim.

 

"Sizin nasıl geçti filminiz yada hangi filmi izlediniz dimi Senacım?"

 

"Ya ne demezsin Işılcım. Sen ile Çağatay baş başa-" diyordu ki ne diyeceğini anlayıp sözünü kesti Çağatay odaya girerek.

 

"Öhm" diye Çağatay.

 

"Acaba söz savaşına girmeseniz mi?"

 

Sena hemen atlayıp "Ama Çağatay enişt-" dedi .

NE!?

 

"Aaa şey" diye kendini düzeltti Sena.

 

"Tamam yeter." Diyip odadan kaçtım. Ama çıkarken Çağatay bana bakıp sırıtıyordu. Yanaklarımın kızardığına emindim.

 

•~°^^°~•

 

Uyuduğumu hiç fark etmemiştim. En son ne zaman uyumuştum. Saat'e baktığımda 20.21'di uyandım diğerlerinin yanına gittim. Alper ve Sena yan yana Alper kolunu Sena'nın boynuna sarmış. Gördüğüm şeyler karşısında şok kaldım.

 

"Hemen mi? Bu kadar çabuk mu?" Dememi engelleyemedim.

 

"Öhm" diyerek dikleşti Sena

 

"Evet sıra sizde bu sefer sen ve Çağata-"

 

"Devam ederseniz ikinizinde ağzına sıçarım." Dedim. Bende isterdim ama bu konunun. Konuşulması özellikle Çağatay eve iken asla.

 

"Ee tabii öyle olucak en sonda" dedi Alper. Onun sevgilisi varken olmaz ama neyse.

 

"Kesin" dedim ve telefonumu çıkardım.

 

Çağatay'dan cevapsız aramalar...(12)

 

NE!? 12 Defa beni mi aramış? Neden!?

"Evde mi?" Dedim önce baktı sonra kimi dediğimi anladı.

"Hayır" dedi imalı gülüşle

Telefonu alıp mesaj attım.

 

"Bu kadar aramanın sebebi ne? Yatmıştım"

 

Yazıyor...

 

Çağatay: Merak ettim.

 

Neden ki? Neden merak etti.

 

Telefonu kapattım. Karşımda sırıtan ikiliye bakınca imalı imalı gülüyorlardı hâla.

 

 

•~°^^°~•

Çağatay

 

Gülüşü gözlerimin önüne geldiğinde büyüleniyordum. Çünkü büyüleyecek kadar güzeldi. Sarı saçlarına, dudaklarına dokunmak istiyordum. O bir çift mavi gözler önünde iltifat etmekten korkuyordum. Evet o mavi gözler beni korkutuyordu.

Bir süre onu mutlu edecek şeyler yapacaktım. İlk olarak eve yemek gönderecektim.

 

•~°^^°~•

 

Işıl

 

"Çok çekicisin"

 

Ve yine anonim bir mesaj. Benim peşimi bırakmıyor.

 

"Kimsin?"

 

Cevap vermeyecek ama yinede şansımı denemek istedim. Mutfağa tam kahve almak için gidecektim ki kapı çaldı. Çağatay'ın olduğunu bildiğim için saçımı düzeltip kapıyı açtı-

 

Kurye. Kim sipariş verdi ki.

"Merhaba Işıl Kutay mı?"

"E-evet"

"Afiyet olsun"

"A-ama" demiştim ki kurye asansöre binip gitti.

İçeri girip birbirini yiyen Alper ve Sena'ya döndüm.

"Siz mi istediniz?"

 

"Kimin adına?" Soruyu soran Alper idi.

 

"Benim" dedim ama ben istememiştim.

 

"O zaman senindir"

 

"Ben istemedim ki"

 

"Hee Çağatay istemi-" dedi ki kapı çaldı. Poşeti kapının yanına bıraktım sonra da kapıyı açtım.

 

Evet çok şükür Çağatay gelmişti.

 

"Merhaba" diye mırıldandım. Hiç yüzüme bakmadan odasına geçti ama normal değildi kapıyı sertçe kapatmıştı.

 

Yine Alper ve Sena'ya döndüm.

 

"Nesi var, kızgın gözüküyor" dediğimde güldüler. Bu gün herkes tuhaf gözüküyordu. Ama işin tuhaf yanı Çağatay'ın neden bana yemek sipariş etmişti. Neyse ki Alper'in her şeyi ağzından kaçırmasıyla olayları anlıyordum. Bana yemek sipariş etmesi, sancım olduğu gün ilaç alması? Neden?

Hemen mesaj attım.

 

"Neyin var kızgın gözüküyorsun?"

 

Ve görüldü yedim. Ani bir kararla annemi aramaya karar verdim.

 

Annem aranıyor...

 

Çalıyor...

Çalıyor...

 

"Işıl annem nasılsın?"

 

"İyiyim anne yerleştim işte, sen nasılsın" dedim balkona geçerken.

 

"Bende iyiyim yavrum."

 

"Ege nasıl?"

 

"Eh napsın o da iyi, paraya ihtiyacın var mı annem?"

 

"Yok, teşekkürler" demiştim ki Çağatay yanıma geldi.

 

"Tamam annem yemeğin altı tutmasın ben seni yarın yine ararım."

 

"Tamam anne görüşürüz." Dedim ve telefonu kapatıp Çağatay'a döndüm.

 

Cebinden bir dal çıkartıp yaktı.

 

"Bu akşam-" diyecektim ki telefonu çaldı.

 

Kim aradığını bilmiyordum ama konuşmalarına göre Ezgi diye biri aramıştı.

"

 

Ezgi? " dediğini duydum. Bir şeylerle oyalanmak amacıyla telefonumu alıp sosyal medyada zaman geçirdim. Çok yakınımda olduğu için Ezgi'nin de dediklerini duyabiliyordum.

 

"Çiçek buketi için dicektim Ya çok teşekkür ederim yakışıklım." dediğinde gözlerim onu gözleri beni buldu, bakışlarımız kesişti. Ne demişti o. Yakışıklım? What dedin gülüm. Gözlerimi onun üzerinden çekerek balkondan çıktım. Ve Çağatay'ın en son söylediği şeyi duydum.

 

"Ben aslında o çiçekleri sana göndermemiştim, şimdi kapatmam lazım" deyip arkamdan geldiğini anladım. Odama geçtim ve kapıyı kilitledim.

 

"Işıl"

"Açar mısın kapıyı?"

"Konuşmamız lazım"

"Işıl!"

 

Kendi kendine konuşmasına rağmen kapıyı açmadım, konuşmadım, beni ilgilendiren birşey yok burada.

 

O beni çağırırken ben ise giyiniyordum.

Hemen üstüme yeşil askılı crop ve altıma da palazzo pantolon giydim çantamı alıp odadan çıktım. Dış kapıyı kapatırken gittiğimi anlamış olmalı ki kapıyı açtığında ben asansörü beklemeden merdivenle indim.

 

                                 ***

 

Bara geldiğimde önce bir soluklanmıştım ve sanırım fazlasıyla kaçırdım. Hesabı ödeyip hemen ordan çıktım. Arabanın kolunu tam tuttum ki benim elimin üstüne bir el kondu. Yanıma baktığımda Çağatay'ın burada olduğunu öğrendim.

 

"Ben sürerim sen bin" dedi zaten böyle kafam güzel iken süreceğimi düşünmüyordum. Neden buraya geldiğini merak ediyor, ama sormakta istemiyordum. Başımı cama yaslayıp etrafı gözlemeye başladım.

 

•~°^^°~•

 

Gözlerimi araladığımda odamda uyuyor şekilde buldum kendimi. En son arabadaydım. Çağatay beni kucaklayarak getirmiş olmalı ki üstümde onun ceketi vardı. Hemen ceketi yatağımın üstüne bırakıp saate baktım.

 

01.54

 

Ne!? Saat neredeyse 2'idi.

"Siktir git lan orospu!" Dediğini duydum Çağatayın.

 

Uyandığımda Alper ve Sena yanyana Çağatayda onlara sinirli sinirli bakıyordu. Çağatay fazla bir gerginlikle Alper'e bakıyordu. N'oluyodu burada.

 

"N'oluyo burada ne bu küfürler?" Dedim.

 

 

 

"Boş ver" dedi etkileyici bir sesle Çağatay

Neden bahsediyorlar anlamadım.

 

Mutfağa geçip ayılmak amacıyla bir soğuk kahve yaptım ve telefonda sesi kısık olan sosyal medya videolarını izleyip bizimkilerin yanına geçtim.

Gözlerim telefondayken göz ucuyla sıra sıra hepsinde gözümü gezdirdim. Kumandanın yanımda olduğunu görünce televizyonu açtım. Ki bir video gördüm. Videoda Sena, Alper ve Çağatay hepsi oturmuş ve birbirlerine soru soruyorlardı.

 

"Doğruluk mu cesaretlik mi?" Dedi Alper , Çağatay'a bakarak.

 

"Cesaretlik" dedi Çağatay video da. Alper ise " O zaman-" diyecekti ki Çağatay'ın kumandayı alıp televizyonu kapatması bir oldu.

 

"Bunu izlemen iyi olmaz güzelim." Dedi kızgınlıkla. Fazla gergindi. Dediği şeyde çok kızgınca söylüyordu.

 

Ne bize güzelim mi dedi o?

 

Hayır rüya görüyoruz iç ses.

 

Kendini cimcikle.

 

Gerçekmiş...

 

Ne güzelim mi!?

 

Günaydın yeni mi algılıyorsun dış ses

 

Evet iç ses. Yeni algıladım.

 

Aferin

 

Sus!

 

"Ne!? Gayette güzel ilerliyordu video neden kapattın ve ayrıca biri artık bana burada neler döndüğünü anlatabilir mi? Çok garip davranıyorsunuz."

 

Bir süre hepsi birbirlerine bakışlar attılar. Sanırım biraz arada kaynıyordum. Kahvemi ve telefonumu alıp odadan çıktım. Sabrımı gerçekten aştılar. Ayrıca video çok güzel devam ediyordu neden aniden kapattılar ki.

 

Odama geçip kapıyı kapattım ki daha kapanmadan kapı açıldı. Gördüğüm kişi Çağataydı.

 

"Ne var?" Dedim kırgınlıkla.

 

"İçeri gelsene sohbet ediyoruz."

 

"Bana hiç sohbet ediyormuşsunuz gibi gelmedi. Gözlerinizle sohbet ediyorsanız onu bilemem ama o sohbetin içinde ben yokum Çağatay. En azından siz öyle düşünüyorsunuz." Deyip arkamı dönüp kahvemi masaya bırakıp yatağa oturdum.

"Çıkacaksan uyuyacağım." Dedim ve gitti.

 

•~°^^°~•

 

Uyandığımda gördüğüm şeyle içimden küfrettim.

 

Siktir

 

Çağatay yatağımın yanına uzanmış uyuyordu. Niye buradaydı. Kapıyı açtım ama açılmıyordu. Çağatay gözlerini aralığında ben hâla kapıyı açmaya zorluyordum.

 

"Bu ne şimdi?" Dedim ona bakarak.

 

"Ne ne?"

 

"Kapıyı bilerek mi kilitledin?" Şakaklarımı ovalarken.

 

"Bi' saniye ben neden buradayım?"

 

"Onu sana sormak lazım"

 

"Kapıyı aç"

 

"Açılsaydı çıkardım zaten" dedim kapıyı güçlükle iterek.

 

"Of" dedim telefonu cebindem çıkararak.

 

Hemen gidip Sena'yı aradım.

 

Sena...

 

Çağrı Reddedildi.

 

Alper...

 

Çağrı reddedildi.

 

"Açmıyorlar!"

 

"Açmazlar" dedi sırıtarak.

 

"Of ne diyorsun Çağatay?"

 

"Pencereden diğer pencereye geçebili-"

 

"Saçmalama, canına mı susadın sen Çağatay" dedim aniden. Bari kahvaltı veya su falan getirselerdi!

 

"Artık kapıyı açar mısınız?" Diye bağırmama hiç kulak verecekleri yoktu.

 

"Ne yapacağız?" Diye bi soru yönelttim.

 

"Ve ayrıca neden seni buraya getirip kapıyı kilitlediler." Dedim. Bilmiyorum dercesine başını salladı.

 

"Off" diyerek kapının arkasına yaslandım.

 

Bi' anda telefonun titremesiyle bakışlarımız yerdeki telefona takıldı.

 

Bartu arıyor...

 

"Sanırım sevgilin fazla rahatsız ediyor" dedi karşımda otururken.

 

"Sevgilim falan değil ve rahatsız etmiyor." dedim telefonu kapatırken.

 

"Var yani ama doğru tahmin etmemişim." Dedi üstten bakış atarken.

 

"Yok" dedim. "Ve olmayacak."

 

"Ne?" Diye bir soru yöneltti.

 

"Yok" dedim

 

"Sevgilin yok onu anladım da tamam gerisi ne?"

 

"Olmayaca-"

 

"Alper!" Diye bağırdı.

"Ne zaman çıkacağım acaba?" Dedi.

Neden bu kadar alındı ki? Ben ona anlamaz bakışlar atarken o ise bakışlarını kaçırıyordu. Ayağa kalkıp balkona çıktım. Minik tatlı bir armut vardı. Onun üstüne oturdum.

 

•~°^^°~•

Gözlerimi araladığımda uyuduğumu ve yeni uyandığımı fark ettim.

 

Saate baktığımda 09.33'tü en azından sadece 25 dakika uyumuşum.

 

İçeriye geçtiğimde Çağatay kapıyı zorluyordu hâla.

 

"Ne yapıyorsun?"

 

"Kırmamız lazım"

 

"Saçmalam-" demiştim ki olan oldu. Kapının içinde büyük bir delik oluştu.

 

"N-ne yaptın?"

 

"Kırdım" dedi rahatça. Önce o delikten geçti sonra yardımcı olmak amacıyla elimi tutarak kapıdan geçirdi.

 

"Nerde bunlar?" Dedim sinirli bir tepki vererek.

 

"Kaçmışlar" dedi bakarak.

 

"Ne diye kilitledirler amaçları neydi?"

 

"Bizi bir araya getirmek" dedi suratsız bir ifadeyle. Nasıl? Neden bizi bir araya getirmek istesinler ki. Haa Sena'nın işi bu ya. Bizi bu yüzden yan yana getirmeye çalışıyor. Önce ona baktım sonra telefonumu çıkarıp Sena'yı aradım.

 

Sena aranıyor...

 

Açıldı ve hemen hemen hoparlöre verdim.

"Sena hemen seni öldürmemem için açıklama yap!"

 

"T-tamam sakin ol"

 

"Anlat" dedim.

 

"Bak biz sadece sizi yanyana getirmek için Çağatay'ı oraya getirip kapıyı kilitledik." Dedi ama Çağatay bu durumdan memnunmuş gibi bana bakıyord. "Tek amacımız birbirinize yakınlaşmanı-" demişti ki hemen telefonu kapatıp Sena'nın odasına geçtim.

 

"Nereye?" Dedi arkamdan Çağatay.

 

Kapıyı kilitledim ve giyinip odamdan çıktım. Sıradan şeyler giymiştim crop ve pantolon. Çağatay bana şaşkınlıkla bakarken ben ayakkabıları giyiyordum.

"Nereye gidiyorsun?"

"Sena'nın nerde olduğunu tahmin etmek zor değil"

"Bende geleceğim"

"Tamam."

 

"Üstün çok açık değiştir" dediğin ona yandan bakış attım. Hangi ara benim kıyafetlerime karışıyorlardı.

 

"Şey ocak açık kalmış, bakayım"

 

"Bencede"deyip asansörü çağırdım. Telefondan hemen Sena'yı bir kez daha aradım.

 

Sena aranıyor...

 

"Bak lütfen kızma sadece sizi yakınlarştırmak istemiştik lütf-"

 

"Neredesin?"

 

"O-olmaz söyleme-" demişti ki telefonu kapattım. Çağatay geldiğinde hemen asansöre bindik.

 

2 saat sonra

 

"Geç" dedim Sena'yı eve itekleyerek. Sena ve Alper'i bulduktan sonra eve geçip oturduk.

 

"Dökülün" dedim.

 

"Ne?" Dediler aynanda Sena ve Alper.

 

"Dökülecek misiniz yoksa dökeyim mi?"

Dedim tehditkar bir sesle.

 

Konuşmuyorlardı. Ayağa kalkıp mutfağa geçtim. Ama geçerken konuştuklarını duydum. Alper ve Çağatay konuşuyorlardı.

 

"Biz sizi sadece yakıştırdığımız için yaklaşmanızı istemiştik" dedi Alper suçlu bir sesle.

 

"Seviyorum."

Ne kimi?

 

"Ne?" Dedi Alper şaşırmış bi' sesle

 

"Hep itiraf etmemi beklemiştin al işte seviyorum."

 

"Ne yani sen şimdi Işılı-" Sena cümelsini bitirmeden Çağatay araya girdi.

 

"Evet seviyorum"

 

Hemen mutfağa git dış ses. Hıçkırıkların başlıyacak...

 

Hemen mutfağa girişim ve hıçkırıklarım bir oldu. Kendime önce kahve makinesinden kahve yaptım sonra bizimkilerin yanına geçtim.

 

"Tamam neyse konuyu kapatın da film falan açın izleyelim."

Herkes bana bakınca içimdeki soruyu yönelttim.

 

"Tipim mi kayık neden böyle bakıyorsunuz."

 

"Yok tam tersi çok güzelsin" dedi yanımda bana bakarak büyülenen Çağatay.

 

Alper "Öhm" diyince bütün kontrastam bozulmuştu.

 

"Hangi film olsun?" Dedi Alper.

 

"Siz karar verin ben giyinip geliyorum."

Gerçekten üşümüştüm. Oysaki yaza girmemize az kalmıştı. Üstüme bir bluz geçirip mutfağa geçtim. Mısır patlattım ve Alper ve Sena'ya getirirken aldığımız kurabiyeleri koydum. Birazda çekirdek koydum. Sonra kolayı alıp bizimkilerin yanına gittim.

 

Alper "Ooo, Işıl hanım herşeyi getirdi." Deyince tebessüm ettim.

Ben zaten aç değildim o yüzden onlar yerde iken ben koltuğa geçip başımı yan tarafa yasladım ve onların kahkaha dolu sohbetlerini dinledim. Kafamı yasladığım için uykum daha da ağırlaşmıştı. Gözlerim yavaş yavaş kapandı. Ama bilincim hâla açıktı. Yani nerede olduğumu ve herkesi duyuyordum. Saçımın küçük küçük tutamları yüzüme dökülmüştü. Birinin beni dürttüğünü duydum. Ama kıpırdamadım. Önce beni kucağına aldığını sonra yürüdüğünü fark ettim. Saçlarım aşağı savrulurken gözlerimi hafif araladım. Çağatay beni kucağına almıştı. Uyuyor taklidi yaparak bir süre daha geçirdim. Beni yatağa bıraktığında daha gitmemişti. Beni izlediğine emindim. Sonra gitti...

 

Loading...
0%