@the_just
|
Selammmm bombaaa gibi bir hikaye ile geldim. BU BÖLÜMÜÜÜ OKUMADAN Bİ YERE GİTMEYİNNN. ____________ Çünkü bu bölümde olacaklardan sonra diğer bölümler için sabırsızlancaksınız. En azından 5 bölüm okuyun. Eğer sevmezseniz bırakabilirsiniz. Çünkü bu 5 bölüm sizi tıpkı bir yağ gibi tutucakk. İlk 2 bölüm sıkıcıydı. Ben bile sıkılmıştım. Amaaaa bu bölüm bombaaaaaaa..... 💝🤍✨🧸🫶🏻🎀🩰 Dilerseniz sizi kitaba bırakıyorum. Ama ondan önce oylamayı unutmayınnnn. Oy sınırı şuan 5 :((( 15 yıl önce... "Çutiko Çutiko" dedi beş yaşındaki Işıl ağlamaklı bir sesle. "Off ne varya Işıl ne istiyorsun?" Dedi altı yaşındaki Çağatay. "Çutiko yere düştüm dizim ağrıyor çutiko dizimi hissetmiyorum çuti." Ağlamaklı sesi Çağatay'ı endişeye düşürmüştü. Her ne kadar komşu kızı olsada annesi ona emanet etmişti. "Off gel şuraya" dedi sinirli bi sesle ama aslında içinde kopan felaketleri önündeki bir mavi çift göze göstermemeliydi. "Çutiko hastaneye gidelim. Dizim çok ağrıyo çuti." Dedi. "Bekle" diyip güvenliğin yanına koştu. "Çuti çok ağrıyor çuti." Diyen sesi bir süre sonra karanlıkla yüzleşti. Gözlerini hastanede açan Işıl önce Çağatay'ı görmüştü. Dizi artık ömür boyu bir yolculuğa çıkmıştı yani dizinde artık onu tarif eden bir yara vardı...
Onun ismini asla hafızasında tutamazdı. Ve Çağatay'ın ismini asla bilmezdi. Çağatay denen isimi sanki beynine alınamayacak kadar doluydu. Çağatay'ı gördüğünde önce şu sözleri söyledi. "Çuti nerdeyiz?" "Hastanedeyiz Işıl." "Çuti beni hiç bırakma tamam mı?" "Tamam" demişti herşeyden habersiz olan Çağatay. Çünkü annesi ona bu şehirden 25 yıla kadar bir daha gelmeyeceğini söylemişti. Ama bilmiyordu ki İşıl'ında oraya gelmeyeceğini... Çağatay o günün şehirden ayrılacağı gün olacağını nereden bilebilirdi ki. Hastaneden annesi zoruyla ayrıldığında son sözleri bunlar olmuştu. "Nereye çutii?" "Ben sana yiyecek getirip gelicem tamam mı?" Dedi üzgün bir ifadeyle. "Tamam çutiko, ama limonata da getir tamam mı çuti?" Çağatay bunu nasıl unutacağını düşünürken Işıl ise her şeyin normal geçeceğini düşünüyordu. "Tamam. Görüşürüz Güneşim." Işıl ona neden güneşim dediğini anlamamışken Çağatay ise İşıl'ı son kez gördüğünü biliyordu. İşte o hastane iki çocuğun da hayallerini bölen yer olmuştu...
1 yıl sonra...
"Anne çuti olmadan ben okula gitmem." Diye ağlıyordu Işıl. "Kızım ağlama da hadi git." "Olmaz anne ben çuti gelmeden gitmem o bana söz verdi." Dedi Işıl hıçkıra hıçkıra ağlarken.
Işıl annesini gitmeyeceğine dair 3 saatte ikna etmişti. Artık evde internet üzerinden ders alıyordu.
Ailesiyle mutluydu ama arama geçmişi onu olduğu gibi göstermiyordu.
'çuti nerede?' 'çutiko nereye gitti?' 'çuti evden kaçmış' 'çutiko bana çikolata alsın.'
•~°^^°~• Günümüz... Sabah saat 8'de uyanmıştım çünkü bu gün staj günüm başlıyordu. Uyandığım an hemen giyindim. Rahat olmak amacıyla hemen tişört ve şort giydim. Çantamı ve anahtarı alıp çıktım. Arabanın içi serin olması beni sevindirmişti. Çünkü dışarı sıcaktı. Hastaneye geldiğimde şansım biraz kötüydü. Çünkü 22'li yaşlarının başında olduğunu düşündüğüm kişi intihara önceden meyili ve intihar etmeye çalışmış. Çok kötüydü çok... Nefes almayı bırakırcasına sadece verdiğimiz buhardan soluyor. Ameliyattan çıktığımda göz yaşlarımı tutamamıştım. Ama bi yandanda kimseye belli etmemeye çalışıyordum. Yukarı çıkıp hemen odama geçtim. Sabah olduğu için genellikle fazla yoğun olmuyordu. O yüzden odama geçip dinleniyordum. Telefonum çaldığında bakışlarımı o tarafa çevirdim.
Sena arıyor...
"Efendim Sena işim var uzatmadan tek cümle halinde anlat" demiştim. Çünkü uzatılan ve net olmayan cümleleri sevmezdim.
"Işıl sen sanırım fazla güzelsin."
"Ne alaka?"
"Off anlasana işte Çağatay uyandığı anda seni aramaya başladı."
"Sena acaba imalı cümlelerinin üstündeki örtüyü kaldırıp mı konuşsak."
"Öhm. Diyorum ki aşık sana"
"Nerden çıkardın?"
"Şey ya Ocak açık kalmış." Diyip hemen telefonu kapattı. Ne zırvaladığını umursamadan bilgisayar başına geçtim. Kapınını açıldığının duyunca konuşmaya başladım.
"Şikayetiniz nedir?" Dedim bilgisayarda bilgileri girerken.
"Öhm" Bakışlarımı çevirdiğimde ise Çağatay gelmişti.
Başımı yana yatırıp "Merhaba" Dedim.
"İlk iş gününde yanına gelmek istedim." Dedi odayı incelerken.
Yanıma gelip bilgisayar baktı.
"Bu ne?"
"Bilgisayar"
"Hayır kastettiğim o değil. Ekrandaki"
"Kişi bilgileri" dedim gülerek.
Derin bir nefes alıp bana baktı. "Ekrandaki kişilerin isimlerini oku." "Neden?" Dedim ama gözleriyle ekranı işaret etti.
"Hülya Ay" "Batur Sarkaçlı." Dediğimde ekrana uzun uzun baktım. Batur'u bana mı nakil etmişlerdi. Ayrıca ben daha kimseye bile tanımıyordum. "Buket Dert."
"Ee" dedim soru sorarcasına.
"Erkeklerde mi muayene ediyorsun."
"Herkesi ediyorum."
Uzaklaşıp odayı incelemeye başladı. Gözleri bacaklarımı buldu.
"Ne?" Dedi önce bana bakarak. "Ne demek ne?" Dedim anlamamış bakışlar atarken. "Dizindeki yara" "Evet" "Ne zaman oldu?" "5 yaşındayken yere düşmüştüm, önemsiz bişey." Dedim aynı gözlerle ona bakarak.
Eğilip bacağıma dokunup baktı.
"Yani?" Dedim. O ise bana sıcak bi tebessümle bakıyordu.
"N'oldu?" Dedim.
"Hatırladın mı?"
"Neyi?" Dedim.
"Çuti ve güneşi" dedi. Anlık bir şokla uzun uzun yüzüne baktım
"Nasıl sen bunu nerden biliyorsun?" Dedim telaşla.
"Çünkü ben-"
"Ne nasıl?" Önce uzun uzun baktı. Sonra ayağı kalkıp sarıldı. Hâla anlamamıştım oysa. Nası yani çuti Çağatay mıydı?
"S-sen"Dedim. Ama daha sözleirm bitmeden bilincimi kaybedip yere yığılacaktım ki bi kol belimi sardı.
•~°^^°~•
Uyandığımda hastane odasındaydım. Yanımda kimse yoktu. Kolum seruma bağlıydı. Serumu çıkartıp ve terliği giyip odadan çıktım. Odadan çıktığımda arkadan hemen biri daha çıktı. Çağatay buradaydı. Banyo da olmalıydı ki onu görmemiştim.
Tam yanıma gelip sarılacakken "dur." Dedim. "Işıl. Bak ben öyle olsun istememiştim." Dediğinde Lavaboya ilerliyordum. "Bunu beni bırakan kişi mi söylüyor?" Bu katın lavabosu en sondaki köşedeydi o yüzden hızlı adımlarla ilerlemeye başladım.
"Işık bak ben gerçekten o hastanede seni bırakmak istememiştim." Sesinde pişmanlık ve özlem vardı.
"Işıl lütfen bekler misin?" Dedi arkamdan gelirken.
"Işıl bekle lütfen." Dediğinde ben kapıyı açıp lavaboya girmiştşm bile. Kapıya yaslanıp düşünmeye başladım. Acaba benim o hastanede kaç defa ağladığımı, kaç defa kaçtığımı biliyor muydu? Canım acıdığında hemen yanımda olurdu. Peki O yüzden kendimi kestiğimi biliyor muydu? Yada ilkokulu cihazlar üzerinden yaptığımı?
Hepsini yaşatan o değilmiş gibi şimdi nasıl yüzüme bakabiliyor.
Benim çocukluk arkadaşımın burada olması bi felaketti. Biri hatırlatmadıkça unuturdum. Ama bu sefer öyle olmadı. Unutmam lazımdı. Onun Çağatay olma ihtimali bile yoktu. Olamazdı. İsmini bile bilmiyordum ki çutinin. Lavaboda fazla kaldığımı düşünürek dolu gözlerle çıktım.
"Işıl bak lütfen beni dinle." "Işıl n'olursun dinle. Bak ben seni bırakmak istemedim."
"Peki ya sen gelmedin diye 4 yıl boyunca psikolojimin bozulduğunu veya okula gitmediğini biliyor muydun?" Dedim yüksek bi sesle.
"Yada sen gelmedin kendimi kestiğimi falan biliyor muydun?" Dediğimde gözleri dolmuştu.
"Yada sen yemek getirirsin diye bir ay boyunca hastanede kaldığımı falan?" Dedim gözlerimden yaşlar akarken.
"Bilmiyordun!" Dedim. "Çünkü gelmedin. Anladın mı çünkü yoktun. Bir ay boyunca bekleyen ışıl boşuna bekledi. Kendini kesen ışıl boşuna kesti. Okula gitmeyen ışıl boşuna gitmek istemedi. Dimi?" Dedim. Boş gözlerle ona bakarken hareketlenerek odama doğru yürüdüm.
•~°^^°~•
6 saat sonra...
İşlerin hepsi bitmişti. Odamdan çıkarak koridorda dosyaları inceleyerek yüriyordum. Koridorun sonunda telefonla ilgilenen Çağatay'ı görünce yönümü değiştirdim. 6 saat burada bekliyor olamazdı dimi?
Dosyayı en alt kata bıraktıktan sonra hemen arabama binip çıktım ve ne yazık ki o da arabaya binmişti.
•~°^^°~•
Eve geldiğimde çok yorgundum. Sena'ya gün özeti geçmiş ve şu anda da oda da pizza yiyorduk.
Ya da daha doğrusu onlar yiyorlardı. Çağatay ile yiyecek değildim. Bu gün olduklarından sonra yan yana pek gezeceğimizi düşünmüyorum. Kapalı ekrana boş boş bakıyordum.
"Bence duvarları boyayalım ne dersiniz?" Diyen Çağatay bakışlarını bana çevirdi.
"Aklıma başka sorumu gelmedi Çağatay bu ne?" Dedi Alper fısıldayarak ama duymuştum bile.
"Tamam yapalım." Dedi Sena inandırıcı bir ses tonuyla.
"Önce bi hesap mı yapsak Yenge?" Diyip elini omzuna attı. çok zoruma gitmişti nedense.
Kıskandın.
Hayır.
Hemde çok güzel kıskandın.
Asla
Hemde sırılsıklam.
Hayır
Mükemmel bir kıskanma davranışı. Eğer tripte atarsan sevgili olma aşamasına gelebilirsin dış ses.
Kes artık şunu.
"Sen ne dersin Işıl?" Dedç Çağatay bana bakarak.
Gözlerim ekrandayken konuştum.
"Farketmez"
"Al işte konuşturacak bişey mi bulamadın." Dedi Alper tekrardan.
"Sus." Dedi Çağatay ardından.
"Mükemmel bir fikir buldum." Dedi Sena
"Ne?" Dedik hepimiz aynanda.
•~°^^°~• "Sen ve Çağatay ben ve Alper." Dedi Sena. 101 Okey oynayacaktık ve şuanda da eş belirliyorduk.
"Yok olmaz." Diye araya girdim.
"Neden?" Dedi Çağatay.
"Ben ve Sena siz ikiniz." Dedim.
"Olmaz" dedi Alper ve Sena aynanda.
•~°^^°~•
Evet beni ikna etmeyi başarmışlardı.
"Mavi altı" dedim kağıdı masanın altından Çağataya uzatarak. Okuduğunda tebessüm etti. Hile kullanmamız hiç etik değildi zaten Çağatay ile konuşmuyordum ama şuan gerçekten ihtiyacım vardı.
"Sıra sende." Dedi Sena.
"Acaba taşı kullandığımı ne zaman göreceksin." Dedim.
|
0% |