Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@the_older

14.bölüm

İyi okumalar dilerim <3
Umarım severek okuyorsunuz dur.
Neyse sizi oyalamadan bölüme geçiyorum.
Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın lütfen :)
Sizleri seviyorum ❤

Bana kızmayın lütfe üzülürüüm

_________________________

Emir!?

Beynim bunu beklemediği için hareket ettirmiyordu sanırım beni? Yok şuanda düşünme algılarım da gitmiş olmalıydı. O nasıl bir düşünüş.

Gözümü kapatıp açtığımda kapıya doğru ilerledim, ikiside bana bakıyordu. Ozan'ın birisi derken tanıdığını biliyordum ama neden öyle dediğini düşünmeden ikisinin karşısına dikildim.

Emir'e zorraki gülümsedim. " Merhaba?"

Karşılık verip " Merhaba." Dedi. " Seninle birşey konuşmam lazım." Gözlerini arkama sonra ise yanımdaki kardeşime bakıp tekrar bana odakladı gözlerini. " Müsait miydin?" Diye devam etti.

Şaşkınlığımı gizlemeye çalışırken. " İçeri. İçeri geç istersen?" Dedim, elimle arkamı gösterirken. Bunun burda ne işi vardı? Ve, evimi nereden biliyordu? Ama bunlar dışında içimde ine ucu kadar bir cümle geçiyordu. Bu günlerde önüme çok fazla çıkmaya başlamıştı ve ben bunu asla idare edemezdim. Ben karşısına çıkmalıydım onun benim karşıma çıkmaması gerekirdi.

" Özel konuşmamız lazım. Aşağı inebilir misin?" Dedi, yanımdaki kardeşime bakarken.

Ozan sinirle ona ilerlerken kolundan tuttum " Sen kimsin lan! Kardeşimle ne konuşacaksın." Bir yandanda elimden kurtulmaya çalışıyordu.

Emir bu dediklerini ciddiye almamış gibi yerinden dahi kıpırdamamıştı. Ozanı geri itip " Sakin olsana!" Dedim. " Tamam. Geliyorum. Sen aşağıya in." Onaylarcasına kafasını sakladığı da yanımdaki kardeşime bakıp tekrar bana baktıktan sonra ise merdivenlere ilerledi. Ozan yanımdan hızla geçip salona girdi. Kapıyı kapatım.

Kendi etrafında sinirle dolanırken " Onla konuşmuyacağını söyle!?" Dedi.

" Konuşacağım. Yemez ya?" Dedim. " Hem ne senin bu halin?" Dedim.

Bana sorgular gibi yüzüme bakarken " Şaka olmalısın? Seninde bu şerefsizi sevmediğini biliyoruz. Neden? Neden senle konuşmak istiyor?" Dedi.

" Bilmiyorum." Dedim. " Hem sen bana hesap mı soruyorsun?" Dedim. Bende sinirlenmemek başlamıştım. Abartarak birşey yoktu.

" Evet! Evet sana hesap soruyorum çünkü kardeşimsin. Sana hesap sormuyacağımda kimse sorucam?" Dedi bağırarak.

Daha fazla dinlemeyip holde ilerleyip kapının yanındaki dolabı açıp içinden mont alıp mavi kazağımın üstüne giyindim. Kış olmasına rağmen o kadarda soğuk değildi hava.
Ayakkabımı da giydikten sonra kapıyı açıp evden çıktım.

Dışarı kapısını itip ilerledim. Kapı arkamdan kapanırken seste çıkarmıştı buda Emirin dikkatini çekmişti. Yaslandığı Mercedes markalı arabasından doğrulup elindekini cebine attı hızla. Elinde ne vardı acaba?

Tam karşısında durdum. " Ee? Neden geldin?" Dedim.

Kısa bir anlığına beni süzdüğünde gözlerini kapatıp açtı. Bunu neden yapmıştı anlamamıştım. " İyi oldun mu?" Dediğinde anlamayacak boş boş baktım yüzüne. " Geçenki olay." Diye küçük bir açıklama yapıp gözleriyle beni gösterdiğinde bende şanteller yeni düşmüştü.

" İyiyim. Teşekkürler." Diyip konuşmasını beklediğimde konuşmamıştı. Sadece bunu söylemeye mi gelmişti? " Sadece bunu söylemek içinmiş geldin." Dalgınca bana baktığında ayağına bastım.

Gözleri anında büyüyüp ağzından küçük bir inleme döküldü. " Neden yaptın şimdi bunu?"

" Dalmıştın. Ne yapmamı bekliyordun?" Dedim kollarımı göğsümde birleştirerek. " Ee? Sadece bunu söylemek için geldiysen gidiyorum?" Tepki vermeyip sadece öylece bana baktığında arkamı dönüp bir adım attığım an

" Tribünde olan kişi sen miydin?" Bu dediği şeyle ayaklarım yere çivilenmişti sanki. Kıpırdayamadım.

Tekrar ona döndüm. Bana bakıyordu. Ve ben bu konulardan hiçbir şey anlamıyordum. " Hayır. Ben değildim." Dedim direkmen aklıma gelen ilk şeyi söyleyerek.

Bana doğru bir adım attı " Sendin. Sesini duydum."

Güldüm bu dediğine " Sesimi hatırlayacak kadar birbirimizle konuştuğumuzu sanmıyorum?" Dedim.

Sırtı " Senin sesini unutmam." Gözlerim kocaman açılırken dediği şeyi yeni fark etmiş gibi " Senin olduğunu biliyorum. Yani sesini hatırlıyorum." Dedi gözlerini gözlerimden ayırıp başka yerlere bakmaya başladı.

Sesimi hatırlıyordu. Benim olduğumu biliyordu. Ne kadar itiraz etsemde bu işi kurcalıyacaktı. " Evet. Bendim."

Biliyordum dercesine kafasını aşağı yukarı salladı " Nerden? Nereden biliyordun bunu?" Dedi.

Derin bir nefes alıp verdim " Nereden bildiğimi söylediğimde gidip o kişiyi dövmiyeceğini, başına bela almayacağını nereden biliceğim?" Dedim.

Kaşlarını çattı. Gözlerini kapatıp açtığında siyah gözlerini gözlerime dikti " Bilemezsin ama söyleyeyim; o her kimse, geberteceğim." Dedi kendinden emin bir şekilde.

Aslında işime gelirdi. Kendisinde pek sevdiğim söylenemez. Hatta benim içinde birkaç yumruk atmasını söylemek isterdim ama tabiki öyle birşey söylemeyeceğim.

" İlk yarı bittiğinde," diye söze girdim. Beni dikkatli bir şekilde dinliyordu " Toprak'lar konuşurken duydum." Dedim bıkmış bir ses tonuyla çünkü bıkmıştım. Ama Emir ise Toprak adını duyar duymaz yumruğunu yanındaki direğe indirmişti.

Elini saçına geçirip çekiştirirken " Geberteceğim o orospu çocuğunu. Onu ve o arkadaşları olacak şerefsizleri geberteceğim." Dedi.

Hızla bana arkasını dönüp arabasına ilerlemeye kalktığında telaşla arkasından koşup kolundan tutup çektim " Nereye? Onu dövmen birşeyi değiştirmeyecek." Telaşla konuşuyordum. Bir elime birde bana baktı. Siyah gözlerini gözlerime dikti.

" Bırak." Dedi boğuk bir ses tonuyla. Tehtit gibi söylemişti ama gözleri yalvarır tarzındaydı.

" Bırakmayacağım! Söylediğime pişman etme." Dedim sesim öncekine göre daha yüksek çıkmıştı. Neden önemsediğimi bilmiyorum ama omzu zaten ağrıyordu ve giderse alıcağı herhangi bir darbeden dolayı daha çok ağrıyacaktı.

Elini elimden sertce çekip arabasına ilerlediğinde bu yaptığı ani hateketle orta derecede diyebileceğim bir sızı yüzü den ağzımda bir inleme döküldü. Elim göğüz kafesime giderken ayakkarımın yerden kesilmeside bir olmuştu. Korkuyla elimi boynuna sararken ağzımda da saniyelik bir çığlık koptu.

" Ne yapıyorsun! Bırak beni!"

Yine her zaman ki gibi dediklerime pek aldırmadan " Doktora gitmen söylendi ve sen gitmedin. Hastaneye gidiyoruz." Kendi kararını kendin ver zaten hiç bana sorma.

" İyiyim! Nede olsa dikkatsiz bir zorbanın teki yüzünden üstüme birazcık kahve döküldü! En fazla ne ola bilir ki!? Hem sen gitmiyor muydun? Git dövmen gereken önemli kişiler var." Sinirden sesim yüksek çıkıyordu. Ve sesimin yüksekliği onun yüzünü buruşturmuş olmalıydı? Yada sözlerim?

" Bu dediklerine alınmam mı lazım?" Dedi ilerlemeye devam ederken. Bu arabasına iki dakikada varıyordu . Niye şimdi bu kadar uzun sürmüştü ki!

" Sen duygusuz bir robotsun!"

" Bunu kimse söylememişti bak güzel lakap." Dedi sırıtarak. " Tam beni temsil ediyor. Duygusuz." Dedi.

Kucağından inmeye çalışırken kendimi kastığım için yaram sızlıyordu buda kurtulma mı engelliyordu.

" Duygusuz olduğun için böylesindir belki!?" Dediğimde anında durmuştu.

Üstten bana bakarken gözleri gözlerim ile dudaklarım arasında gidip geliyordu. " Nasılmışım?" Dedi ama sakin bir şekilde demişti bunu.

Gözlerini bir anda gözlerime kilitleyince bu soruyu sakin ama bir o kadar da ciddi bir şekilde dediğini anladığımda yutkundum. Bu dediğim ecelim olmazdı inşallah.

" Sadece kendini düşünen, zorba, ukela, kendini beğenmiş şımarık bir çocuk gibi." Bu söylediklerim gözlerimin içine baktığı için mi böyle söylemiştim? Yoksa tam olarak böyle olmadığını düşündüğüm için mi sesim bu kadar baskın ve bir o kadarda kendi sözünü bile inanmayan bir ses tonuyla çıkmıştı?

Kaşları çatılırken " Sadece kendini düşünen?" Diye tekrarladı beni.

" Evet." Dedim başıma geleceklerden habersiz bir şekilde ecelimi bekliyordum. Ben bu adama kendimi ecelin olarak tanımamış mıydım ya?

" Ukela, şımarık?" Dedi hâlen onun kucağındayken.

Sinirlenmeye başlıyorsun artık. Kaşlarını çatılırken " Dalgamı geçiyorsun!? Beni tekrarlayıp durmasana!" Diye bağırdığımda" hem bırak beni. Her şey senin istediğin gibi olacak diye bir şey y-" sözümü devam edemeden dudaklarını dudaklarıma bastırdığında gözlerim kocaman açıldı. Bir an afallayıp tepkisiz kalırken önümüzden bir ses yükseldi.

" Emir!"

Emir'i sertce itip kucağından inmeye çalıştığında bu sefer bırakmış, izin vermişti. Sağolsun bu sefer izin vermişti kendisi!

Emir'in yüzüne sert bir bakış attığında o sırıtıyor du. Piç herif! Bu yaptığını burnundan getireceğim!

İkimizde aynanda sesin geldiği yeri tespit etmeye çalışıp önüme baktığımda karşımda görmeyi beklemediğim kişiyle bakışıyordum.

Pırıl?

Sorgularcasına bakıp " Siz? Siz yoksa?"

Aceleyle " Hayır. Düşündüğün gibi b-" elimi bir el kendi eline kenetleyince sözüm yarıda kaldı. Gözlerim elime indiğinde Emir'in eli olduğunu anladım. Şaşkınlıkla ona bakıp ne yaptığını sorucağım sırada

" Sana açıklama yapacak değiliz. Ama madem sordun. Sevgilim olur kendisi." Dedi elimizi öne çıkartıp bana bakarken.

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken " Benim neden bu-" sözümü dudaklarını dudaklarıma bastırdığında kesilmiş oldu. Bunu neden yapıyordu? Ve ben ne den tepki veremiyordum.

Dudaklarımdan ayrılırken kulağıma eğildi " Ne dediysem itiraz etme sakın. Kardeşin çok iyi bir futbolcu." Dediği şeye kaşlarımı çattım.

Ama tehtitkar bir şekilde gülümseyişle " Sevgilim." Dedim tebessüm ederek. Ama ağzına sıçacaktım. Bunu bana yapamazdı. İlk işimde bu dediğim kelime sonrası ağzıma acı biber sürecektim.

" Sevgilim." Dedi. Gülümsememin ardındaki tehtidi almıştı.

" Hayır." kafasını iki yana olumsuz anlamda sağa sola salladı, Pırıl. " Beni sinir etmeye çalışıyorsun. Ama başaramıyorsun. Siz sevgili falan değilsiniz. Sırf seni terk edip başkasını sevdiğimi söyledim diye." Dedi. Bana doğru birkaç adım attığında Emir önüme geçti. Ben şuanda ne yaşıyordum? Kamera şakası mı yapıyor yoksa salak kardeşim bana? Ama kameralar nerede? Bu hiç güzel bir şaka değil!!

" Elini sürersen Gece'ye, çirkinleşirim." Emir elimden tutup beni sürüklerken el mecbur bende onla gitmek zorunda kalıyordum.

Pırılın yanından geçerken kolumdan tuttuğunda kaşlarım çatık bir şekilde durmak zorunda kaldım. " Görüşeceğiz." Samimiyet ten ziyade tehtitkar dı ama aldırmadım, koluma bakarken

" Seve seve." Dedim yüzüme acırcasına bir tebessüm yerleştirirken kolumu sertce çektim.

Pırılın gittiğine emin olana kadar arabanın yakınlarında bir bankın önünde durduk. Emir otururken ayakta Pırılın gidişini izliyordum. Gözden kaybolduğunda

" Sen ne yaptığını sanıyorsun!" Diye Emir'in yakasına yapıştım. Bu dediğime sırıttığında yüzüne tokat yapıştırdım. Yüzü sağa doğru eğilirken elimi yakasından çektim.

Sırıttı " Sadece kendini düşünen, ukela, şımarık dememiş miydin benim için? Kendimi düşündüm işte ukelalık yaptım." Dedi. Eli dudağına gittiğinde hafif kanadığını anladım. Eline hafif bir kan bulaşmıştı.

Şuanda tek sorunun bu mu!?

Şuanda tek sorunum bu muydu? Hayır.

Ellerimi saçıma daldırdım. Sinirden etrafımda dönmeye başladım. " Hayır. Neden? Neden peki!? Sana öyle dediğim için mi!? Beni kardeşimle tehtit ettin, şerefsiz! Sana bu hakkı kim veriyor?" Diye kükredim. Bu konuda beni tehtit etmiyecekti. Ona öyle birşey yapacağım ki hayatı boyunca unutmayacaktı.

Ayağa kalktı bana doğru bir adım attığında elimi kaldırdım buda ona yetmişti " Evet. Öyle dediğin için. Dediğim şeyi onaylamazsın diyede kardeşinle tehtit ettim. Söylediklerinin hakkını verdim diye düşünüyorum?" Diye yüzünü yana yatırdığında gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdim ve yüzüne bir tokat daha attım.

Şaşkınlıkla siyah gözlerinin ardında sinir belirirken kaşları çatıldı " Bu ne içindi şimdi!?" Diye sesini yükseltti.

" Kardeşimle tehtit ettiğin için! Kanıtlamak için bunu yapmana da gerek yoktu zaten! Her halinle belli ediyorsun, pislik." Diye bende yükseldim. " Sevgilin değil miydi o senin!? Beni nasıl kullanırsın! Sen kendini ne sanıyorsun!" Dedim. Şuanda heryeri dağıtmak istiyordum. Özelliklede yüzünü.

Kafasını iki yana salladı " Sevgilim değil." Söylediği şeyle şaşkınlıkla bakakaldım.

" N- Nasıl?"

Derin nefes alıp yanımdan geçip arabasına yaslandı " Bildiğin değil işte. Noldu sevindin mi yoksa?" Göz kırparak.

" Aynen. Sevindim," dedim. Bu benim sabrımla oynuyordu " Dünya senin etrafında dönmüyor, Emir Ayan." Güldü.

" Doktora gidelim konusunda ciddi idim." Dedi konuyu değiştirerek.

" Şuanda tek sorun bu mu?" Dedim.

" Başka sorun göremiyorum." Dedi ellerini eşofmanının cebine yerleştirerek.

" Gelmiyorum. Birdaha da beni kardeşimle tehtit edersen nasıl biri olduğun umrumda olmaz. Bu konunuda yayılmasa iyi edersin." Diye arkamı dönüp yürümeye başladım. Kendini ne sanıyordu? İnsanlar ondan korkup çekine bilirdi ama ben onlar gibi değildim. Bana istediğini yapamazdı, yaptıramazdı.

_____________________

Bölüm sonu.

Bu bölümde ki duygularınızı emojilerle anlatır mısınız?

Eminim ki çoğunuz Emire sövüp yavşak diye söyleniyordur. Ama kim bilir belki başka birşey vardır. Ama siz sövün belli olmaaaaaaz 😉

Bölümde kafamızda takılan soruları oluştuysa buraya yaza bilirsiniz hepsine bakıp elimden geldiğince cevaplayacağım.

Bugünlük bu kadar o zaman. Diğer bölümde görüşmek üzere olsun.

Seviliyorsunuz 🫶🏻

Loading...
0%