@the_older
|
Mehaba sevgili okurlarım. Nasılsınız bugün? Umarım iyisinizdir? Bu bölümde Part2 ile karşınızdayız. Kitabı okumaya başlayanlar kendilerini belli etsin olur mu? Bu bölümü yazmıştım ama anlamadığım bir nedenden dolayı kopyasını yapmama fırsat olmadan silindi. Kötü olmuşsa kusuruma bakmayın lütfen 🥹😔 Hızlıda yazdığım için pekte içime sinmedi doğrusu. Yarın hepsini açılıklığa kavuşturarak atacağım. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın satır aralarına ( okurken ençok gülmeme sebep olan onlar fjfjfjf) Neyse ben sizi tutmayayım. İyi okumalar dilerim. ______________________________________________
" Geliceğine emin misin? Halen telefonu açmıyor." " Hiç yapmazdı böyle ya!" " Lan oğlum bugün maç vardı! Gelmezse yandık." Dedi bu seferde önden Cem ellerini iki yanağına koyup kendini bir sağa bir sola sallayarak. Okula tam vardığımda zil yeni yeni çalmaya başlıyordu ve tüm 12. Sınıfların dersleri önemli dersler olmadığı için hepimizi buraya kura seçimi yapmak için alt katta konferans salonuna toplamıştılardı. Oturma sırası kafamıza göre olmadığı için şubelere göre sıralanıyordu. Ve biz F şubesi olduğum için bizim bir önmüzde E şubesi vadı. Budda benim için ölüm demekti. " Kusura bakmayın söylemeyi unuttum." Dediğim an dörtlü olarak aynanda bana gözlerini kısarak bakmışlardı. Omzumu silktiğim " Maç iptal demişti." dediğim an gözleri büyümüştü. Gerçi bu dediğimi önceden söylemişti. Sadece birazcık korkmalarını istemiştim. Ama birazcık. Ve eğer gelirse ki geleceğine eminim. Maça da kesin girerdi bundan emindim. Çocuk doğarken anlına basketbol için doğdun başka birşey için değil yazıyor deselerdi de şaşırmazdım. Donup kaldılar bana bakarak. Hayırdır dercesine baktığımda birbirlerine baktılar. " Gelmezse bu sefer amımıza koyacaklar cidden." Yağız'ın dediğine gülmemek için kendimi tutsamda tutamamıştım. Emir birde bana ağzı bozuk derdi. Daha da bozukları olduğunu söylemek vardı da neyse. Etrafıma baktım Ela da gidip gelicem demişti gelmemişti zaten. " Nerde kaldın ya? Kız kaçtın mı yoksa?" diye söylenmeden de edemedim yani. " Kimi arıyorsun ikizim?" Ozan yanımdaki koltuğa kendini bıraktı. Arkamdaki giriş kapısına baktım. Yoktu. " Ela'yı." diye kısa bir açıklama yaptım salondaki bakışlarımı çekip koltuğa sindim. " Geldi." dedi. Ela hızlı hızlı yanıma gelmeye çalışırken. " Nerede kaldın? Kaçtın diye düşünmedimde değil yani?" Nefes nefese kendini yanımdaki onun için tuttuğum koltuğa biraktı. " Şansım yok ya benim." dedi. Güldüm. " Noldu?" Yanımdaki kardeşimden kıkırdama sesleri geldiğinde yandan kardeşime baktım. " Salak. Birde gülüyor. Yemin ederim ikizin falan demem bunun canını okurum." dedi Ela tehtitkar bakışlarını Ozan'a yollarken. Ozan ise bu dediklerine omuz silkmişti. " Ne yaptın sen benim arkadışıma gerizekalı?" Telefonundan bakışlarını kaldırdığında. Sadece; " Eğlence." dedi. Kaşlarımı çattım. Eğlence demek onun için malesefki piçlik demekti. Ela kendini derin nefes alıp sakinleştirmeye çalıştı. Ama boş olduğunu anlayınca. İşaret parmağını tehtitkar birşekilde Ozan'a doğru sallarken bir yandan da ona doğru eğilmişti. Tabikii ben arada kaynadığım için bu pek olmamıştı. Bir Ela'ya, bir Ozan'a bakmakmaktın mıktığım için. " Ne oluyor bu lanet yerde ya? Söylemeyi düşünüyormusunuz?" Ela arkasına yaslandı " O söylesin ne yaptığını." Ozana baktım Ozan ise Ela'ya gözelirini kısıp bakıyordu. Benim baktığımı fark ettiğinde boğazını temizlemiş gibi yopıp arkasına yaslandı. " Fizik hocasına Ela verdiğiniz projeyi yapmıyacağını ve umursamadığını söyledim. Abartılacak birşey yok sadece küçük bir fırça yedi." Gözlerim dediği şeyle kocaman açık kalmıştı. Cidden çok kötü olmuştu. Fizik hocamızın bir kere gözünden düşersek onun için o öğrenciyle işi bitmiştir demektir. Hiç düşünmeden ense köküne bir sille çaktım. Arkadaşıma bunu yapan kardeşim bile olsa tanımam en. " Sen benim arkadaşıma böyle birşey nasıl yaparsıın köpek!" Ensesini ovuşturdu, Ela ise yandan gülüyordu. Dönüp çakbir beşlik yaptığığımızda Ozan isyan etti. " Acı lan acı! Kardeşinim ben senin." Bu dediğine omuz silktim. " Burda kalınmaz arkadaş ben gidiyorum." Yanımızdan kalkıp gidip uzaklaştı. Çok geçmeden Müdür gelmişti. " Evet çocuklar. Bildiğiniz üzere buraya balo seçimleri için toplanmış bulunuyoruz." diye konuşmaya girdiği sırada öndeki dörtlü kapıya kısa bir bakış attılar kapıda kimseyi görmemiş olacaklar ki yüzleri düşük bir şekilde bana baktılar. Başımı yana yatırdım. Fısıldayarak. " Ben elimden geleni yaptım." dedim. Müdürle göz göze geldiğimde konuşmayı bıraktığımda onlarda bir terslik olduğunu anlayıp önlerine döndüler. " Kura ile yapmaktan vazgeçtik." Konferans salonunda uğultular yükseldi bir anda. Herkes kura olacağını düşünmüştü ama artık olmuyacağına göre önceden planladıkları kişilerle yapacaklardı sanırım. " Sessiz olun!" Sesler birazdaha azalırken müdür devam etti. " Milli Eğitim Bakanlığından gelecek birkaç bakan olacağı için katılmak halen zorunludur öncelikle." Bu olmamıştı işte. Sesler yükselirken çoğu itirazdı ama kabul görenlerde baya çoktu. Ön taraflardan biri. " Hocam biz erkeklerin çoğu maçları başladı ama." Diyerek itiraz etti. " Daha iyi. Bu sizler içinde fırsat. Kafa dağıtmış olur biraz eğlenmiş olursunuz. Zaten ondan sonra fırsatlarınız olmayacak. Turnuvalar başlayacak. Turnuva bitiminde ise sınavarınız var." Dedi müdür. Tekrar itiraz etmeye yeltendiği sırada müdürün ters bakışlarına maruz kalmış ve yerine sinmişti. Emir ise halen gelmemişti. Gelmiyecek miydi acaba? Ben mi yanlış düşündüm? "Şimdi kızlar ve erkekleri buraya karşı karşıya alayım." Müdürn dediğini kimse istemezken itiraz etmeden herkes yerinden kalkmaya başladı. Oflaya oflaya yerimden kalktığımda benle birlikte Elada oflaya oflaya kalkmıştı. Onu bekledim. Yanıma geldiğinde söyleniyordu. " Ben bu Milli Eğitim Bakanlarını..." demesine izin vermeden ağzını kapadım. Ağzında geveleye geveleye konuşmaya devam etti ama Allahtan duyulmuyordu. Canım ben. " Devamını söyleme çok iyi biliyoruz." Melül melül bana baktığında elimi ağzından çektim. " Haklıyım." " Haklısın." diye onayladım. Geniş konuşma alanına geçtiğimizde kızların arkası kapıya dönükken erkekler önümüze gelişi güzel dizilmişti. Aramızda tahminen ikibuçuk metre kadar mesafe vardı. Yanıma bir kız çıkıp başkasının geldiğini hissettiğim. Kulağımda bir nefes hissettiğimde başımı yanıma çevirdim. Pırıl? " Noldu sözde sevgilin nerede? Ben göremedim." dedi kulağıma sadece benim duya bileceğim birşekilde. Gülümsedim. Bu sefer ben onun kulağına yaklaştığımda yüzümde sinsi ve bir o kadar boş bir sırıtış yer aldı. Kız gel beni kaşı diyiyordu. " Sen kendi sevgilini gör olurmu? Başkasının sevgilisi seni ilgilendirmez. Duyduğuma göre de onu düşmanı için terk etmişsin." dedim. Ela duymuştu bu dediklerimi. Yandan srıtıyordu. O da Pırıl'ı sevmiyordu. Dikleşti ama bozulmuştu ne kadar belli etmememeye çalışsa da belli oluyordu. Herkes tam olarak yerlerine yerleştiğinde kaderimize razı gelecektik artık. Müdür ilerleyip tam ortalama yaptığında herkesin ortasında ne diyeceğini bekliyorduk. " Herkes baloda size eşlik edecek olan kişinin karışıklık olmadan önüne geçsin ve sonrada müdür yardımcısına isimlerinizi yazdırın." Ah ne güzel. Herkes ilk başta birbirinin yüzlerine aval aval baktığında boş boş duvara baktım ben. Umarım bir erkek bile kalmazda bana zorunluluk kalmazdı. İlk benim salak ikizim yerinden çıkıp benim tarafa geldiğinde kime gittiğini çok merak ediyordum. Dur bir dakika. Benim ikizim bana eşlik etmeliydi en azından. Önüme geldiğinde bir umutla da olsa gelir diye düşünmüştüm şerefsiz ikizimin ama yanıma gelip Ela'ya elini uzattığında şaşkınlıkla kendisini izleye kalmıştım. Ela ilk başta trip atmak istesede tribi bir kenaraa bırakıp Ozan'on uzattığı eli tuttu. Ozan bana bakıp sırıttığında şerefsiz köpek seni kurtarmak yerine arkadaşını kurtarıyorum demek sen beni kollamazsın. Dercesine bir sırıtıştı bu. Ondan sonra bir başkası bir başkası derken Toprak ilerleyip Pırıl' elini uzattı. Pırıl tenezzür etmeden gülümseyerek elini tuttuğunda bana bakmayı ihmal etmemişti. Başımı iki yana salladım. Herkes belki akıllanma şansı ola bilirdi ama bu kızda zerre bir oynama olmazdı aklında. Çoğu kişi tırsarak bana bakıyordu ama sonra ise vazgeçip başkasına gidiyorlardı. Sanırım emirin sevgilisi olduğum yalanı bir işe yaramıştı en azından. Çocuğada işe yaramaz falan filan diye sövüyordum. " Kızım sen niye yerinden kıpırdamıyorsun hiç? Girmemek için yapıyorsan deneme bile." Müdür'ün bana sorduğu soruyu müdüre dönerek cevap verdim. " Hocam aslında be-" cevapım yarıda kesildi. Arkadan hızıca açılan kapı sesiyle birlikte gözlerimin kocaman açılmasına sebep olan bir ses yükseldi. " Hocam onun beklediği biri var." Şaşkınlıkla dona kaldığımda arkamı döndüm. Emir büyük kapıyıdan içeri yürürken sadece bana bakıyordu. Sahneye çıktığında müdüre dönüp " Geciktiğim için özür dilerim." Müdür geç dercesine başını ileri gösterdi. " Bu seferlik." Başıyla onayladı müdürü benim iseşaşkınlığım yerli yerindeydi. Arkadan bir kapı çarpma sesi geldiğinde bunun Pırıl olduğuna adım gibi emindim. Etraf sessizliğe gömülürken gözlerini gözlerimden ayırmadı. Önüme geldiğinde elini elini bana uzattı. Bir eline birde ona baktığımda ağzımdan dökülen tekşey " Geldin." Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştuğunu gördüğümde dikkatimi dağıtmıştı bu. " Başka bir şans bırakmadın." dediği şey sırıtmama neden olmuştu. Uzattığı ele tereddütle baktım ama fazla uzatmadan elini tuttum. Elimi elinin içine hapsetti. " O zaman söylediğin şeyde kafanda ne kurup planladıysan umarım makul bir plandır." dedim fısıldayarak. Cevap vermedi sadece boşboş baktı. İsmimizi yanda duran müdür yardımcısına yazdırdığımızda son kişi olduğumuz için bitmiş oluyordu. Herkes salondan çıktığında; Ben, Emir, Cem, Yağız ve Gökay kalmıştık. Derin bir of çektiğimde kendimi koltuklardan birine bıraktım. Diğerleri ise ayakta kalmışlardı. " Abi gelmiyeceksin diye ödümüz koptu ya." Dedi, Gökan. " Geldim." " Hıhı. Gece olmasaydı ne yiyeceğimizi biliyordum ya hadi neyse." Dedi, Yağız oda kendini benim gibi bir alttaki koltuğa bırakmıştı. " Ben şuanda niye buradayım?" diye kendimi fark ettirmeye çalıştım. Sağolsunlar fark etmişlerdi en sonunda. Allah razı olsun ya. Diğerleride çıkarken tek kalmıştık. Emir konuşmakta kararsız gibiydi ama şaşırtarak konuşmuştu. " Beni ordan buraya zorla getirttirdin. Üstelik kışkırttın. Yani kabul etmiş oldun." kaşlarımı çattım. " Sahte sevgilin." Diyerek düzeltmiş oldum. " Hem sen neden Pırılla Toprak'ı ayırmak istiyorsun?" diye makul bir soru yönelttim. Yüzünde sert bir ifade yer alırken. " Düşmanımla beni aldattı ve ben bunu o Toprak piçine tattırmayacağım" Dedi. Kaşlarım inanmadığımı belli ederken. " Yani sevdiğinden değil?" Cevap vermedi.
Anonim: Hani katılmayacaktın? Katılmışsın. Eve gelmiştim. Emir'e son sorduğumsoruya cevap vermediğinde sadece sevgilin olarak bilinirim o kadar. Benden başka birşey bekleme diyip çekip gitmiştim. Sevdiği birini kazanmak için beni kullanıyordu ve ben buna yardım ediyordum. Pişmandım ama geçti artık. Hemsadece sevili olarak bilinecektik. Onun yüzünü birdaha görmeyecektim. Otistik lider: Öyle olması gerekti. Anonim: Fikrini değiştiren neydi? Kararlı gözüküyordun? Otistik lider: Sen orada mıydın? Durdum. Sonra ise Anonim: Evet. 12. Sınıf olduğumu unuttun galiba? Anonim: Dur bir dakika sen yine lafı değiştirmeye başladın. Otistik lider: Hayır. Ne alaka? Otistik lider: Sen halen kim olduğunu söylemedin. Anonim: Önemsiz biri.
__________________________ Bölümde de bir hatam varsa makul görün. Yarın daha düzgün ve bomba gibi bir bölümle geleceğim. Emir sizce neden böyle yapmaya başladı. Bizim kız bu bölümde kırıldımı yaaaaa. (Bence hayır sizce?) Gece bu yaptığını ileriki bölümlerde nasıl ödeyecek sizce? Emirin kafasında ne var? WhatsApp kanalımız vardır bu arada katılmak isteyenler özelden yaza bilir. Buraya eklenmiyor. Yarın görüşmek üzere sizileri seviyorum... Ha unutmadan yarınki texting |
0% |