Yeni Üyelik
22.
Bölüm

19. Bölüm

@the_older

Merhaba sevgili okurlarım.

İyi misiniz m? İyi olun iyiiiii

Bir bölümle daha karşınızdayız. Umarım severseniz.

Bu bölüm birazcık geç geldi ama diğer bölümün telafisi olarak biraz uzun bir bölüm yazdım.

İyi okumalar dilerim. Yorumlarınızı bekliyorum. Oy vermeyide unutmayın lütfeeen

 

 

Hoca cidden canımızı okumuştu. Bence baya abartmıştıda neyse bir insan bu kadar abartamaz ya.

" Allahtan eve gitmişim son dakika. Yemin ederim boku yerdim." Ceketimi giyip koltukta uzanan Ozan'a baktım.

" Sen boku yemedin tabiki." Belimi tuttum " Biz bokun alasını yedik." Güldü. Karnının üzerine yatıp bana baktı bende o sırada ayakkabımı giymeye başladım.

" Sen nereye?" Son bağcığı da bağladığımda ayağa kalktım.

" Markete gidip geleceğim." Annemler aramıştı yarın gelceklerini söylemişlerdi ve bende onlara birşeyler hazırlamak istiyordum. Yanındaki telefona uzanıp birşeye baktı.

" Bu saatte mi?"

" Saatin neyi var? 9 daha gidip gelirim." Koltukta oturur hale geldi.

" Tamaam Dikkatli ol." dediğinde kapıyı açıp dışarı çıktım.

Asansöre doğru ilerledim. Tuşa basacağım sırada yanına aslılan bozuktur yazısını gördüğümde kendi kendime şansıma sövdüm. Bu günü şansımın olmadığı günlerden biri olarak tarihe geçmek istiyorum kesinlikle. Oflaya oflaya merdivenlere ilerledim. Yorgundum zaten. Benim şansızlık seviyesi son reddindeydi artık. Fazlası olursa kalp krizi geçirirdim kesinlikle. Merdivenin son basamağında nefes nefese kaldığımda elim kalbime gitti. Çok hızlı atıyordu. Nefesimi kontrol etmek için derin derin bir nefes alıp verdim. Kalp atışlarım normal ritmine dönerken apartmandan çıktım. Birkaç insanın ancak olduğu sokaklarda yürümeye başladığım. Cebimden telefonumu çıkartıp Emire yazmaya başladım anonim olarak.

Anonim: Tamam. Bulaşıklar cidden yorucuymuş.

Anonim: Sen neredesin kim bilir bu saatte? Veya ne yapıyorsundur?

Görüldü...

Yazıyor...

Otistik lider: Sen ilk defamı yıkıyorsun bulaşık?

Anonim: Hayır. Sadece bugün yorucu bir gündü. Bulaşıkdan kolay ne var.

Otistik lider: O zaman oturuyorsundur şimdi.

Anonim: Hayır. Dışarıdayım.

Otistik lider: Yorulmamışmıydın sen? Cidden tuhaf birisin.

Anonim: Yarın annemler gekecek. Onlara birşeyler yapmak istiyorum. Mazemelerde eksik olunca yapamadım.

Otistik lider: Sen yemek yapmayı biliyormuydun. Hiç öyle bir hava vermiyorsun da.

Anonim: Bunu bir hakaret olark sayıyorum.

Anonim: Yemek yapmayı tabikide biliyorum.

Otistik lider: Ne bileeeeyim şimdi.

Diğerlerine cevap veremedim çünkü marketin önüne gelmiştim. Telefonumu ceketimin cemine koyup içeri girdim. Elimdeki poşetlerle marketten çıktım. Tamam az önce uzun olmayan yol şimdi uzun olacaktı. Marketi almış gibi hissediyordum. Sokaklar daha sakin hal alırken kaldırımda yürümeye koyulmuştum. Sağa döndüm. Şimdi şuracıkta yığıla bilirdim. Yürümeye devam ettiğimded durmak zorunda kaldım. Adamı yakasından tutup duvara yapıştırdıklarında ard arda yumruk atmaya başladılar. Daha kötüsü olamaz dediğimde neden daha kötüsü benim başıma geliyord? Tamam beni fark etmeden gidebilirdim. Geri dönüp bir adım aattığımda geri durdum. Ben ne yapıyordum böyle? İzin mi verecektim buna? Adamlara doğru döndüm.

" Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz!?" Tamam sıçıştım. Adamlar aynanda bana döndüklerinde ölümüne dövdükleri kişiyide görmüş oldum. Ama görmeseydim daha iyiydi sanki. Genç birine benziyordu. Hatta yüzündeki yaralar olmazsa benimle yaşıt bile diye bilirdim. Ağzını yüzünü dağıtmışlardı. Yüzüm buruşsada toplamak zorunda kaldım çünkü soruma karşılık kükrercesine adamlardan biri cevap vermişti.

" Sana ne lan! Sen bizimi izliyordun!!?" Ben bu soruya cevap veremezdim bayım üzgünüm. Dudağımı ısırdığımda.

" Böyle bir hakkınız yok. Çocuğu rahat bırakın." Dedim. Kaşınıyordum. Ben neden bırakıp gidemiyordum ki? Bana neydi? Çocuğu döven adam güldü ardındanda diğerleri.

" Duydunuz mu? Çocuğu rahat bırakın dedi hakkımız yokmuş? Bırakmazsak ne olur kız çocuğu?" Ne mi olur? Adamlardan biri bana doğru yaklaşırken bir adım geriledim sonra ise tamamen arkamı dönüp koşamaya başladım.

" Nereye gidiyon lan sen! Kaçma."

Arkama bile bakmadan koştuğumda poşetler orada kalmışı ama bu düşüneceğim son şey bile değildi bu durumda. Sağa döndüğümde koşmaya devam ettim. Daha kötüsü olamaz dediğimde hep daha kötüsü oluyordu. Bu kelimeyi kesinlikle kendime yasaklamalıydım. Bir ara sokağa girdiğimde hızımı kesmeden oşmaya devam ettim. rkama baktığımda 3 adamında peşimde olduğunu gördüm tamam çocuk kurtulmuştu ama ben sıçmıştım. İki katlı restorantın yangın merdivenlerine çıkmaya başkadım.

" Kaçman bir işe yaramayacak." Adamın sözünü duymazdan gelip çıkmaya devam ettim onlar ise tam arkamdaydı. Şuan şu yaşadıklarımla 2 sezonluk bir dizi çıka bilirdi. Restorantın çatısıa çıktığımda etrafıma baktım. Yolun sonu diye buna derdim. Ortsaya doğru geldiğimde Uzunadamlardan biri.

" Evet şimdi ne yapacağını çok merak ediyoruz" Dediğinde bir yandanda bana doğru geliyordu bense uca doğru geliyordu. Ayağım boşluğa dank geldiğinde durmak zorunda kaldım. Göz ucuyla arkama baktım. Birbuçuk kat bile olmadığını fark ettim ama yinede yğksekti. En azından bana göre.

" Yolun sonu. Uzatma. Çıkış yok. Kaçman imkansız.." Arkama baktım tekrardan. Tek şans bu gibi gözüküyordu. En fazla bir yerimi incitirdim. Adamlara baktım.

" İmkansız diye birşey yoktur belki." Adamlar birbirine baktığında kendimi aşağı bıraktım.

Ağzımdan çığlık koparken kendime ağız dolusu sövdüğüm. Gözlerim birini far ettiğinde kucağına düşmüştüm bile.

"Siktir ya!" Düşütğüm kişinin üstüne bileğimi tuta tuta kalktım.

" Şey özür dilerim." Yüzüm buruşurken yukarıya baktım. Adamlar gözükmüyordu.

" Sen. Nasıl?" Tekrar aynı kişiye baktığımda gözlerim kocaman oldu.

" Emir?" Beni baştan aşağı süzdüğünde gözleri ayağımda takıldı.

" Sen salak mısın kızım!? Niye kendini oradan atıyorsun!? Ya birşey olsaydı?" Sesi tonu yükselmişti.

" Olmadı ama." yürümeye meğlendiğimde ayağım sızladığı an kalmıştım öylece.

" Hadi ama be." Eğilip bileğimi tutum. Şans bize milyonda bir uğrardı zaten. Hem benim ayağım burkulurken Emir'e nasıl birşey olmuyordu? Fizik kuralı nerede burada!?

" Ayağını mı burktun?" Bu dediğine sinirle ya sabır çektim.

" Yok ayağımı burkmadım. Görmüyon mu? Hem sana niye birşey olmadı?" Güldü.

" Gel buraya yer cücesi." Kaşlarımı çattım. Bana yaklaştığında kucağına almayı meylendiği an geri çekildim seke seke.

" Teşekkürler ama ben yürüye bilirim." Bana öylemi dercesine baktığında yana çekildi bekliyorum dercesine. Biradım attığımda küçük bir sızıydı bir adım daha bir adım daha derken ayağıma giren büyük bir ağrıyla kala kaldım.

" Yani bir insan kendini ordan niye atar?" Diye kırkıncı kez sordu. Arabadaydık. Gerçektende yürüyemediğimde Emir'i zorlamadan onun arabasına binmişitim.

" Şey. Aslında zorunda kaldım." Kaşlarını çatıp şaşkınlıkla beni dinledi ilk yardım çantasını arabadan çıkartırken. " Bir adamı öldürürcesine dövüyorlardı yardım edeyim derken olan oldu işte." dedim elimi başıma koyarken. Ben bela paratoniğiydim sanırım.

" Sana mı düştü milleti kurtarmak? Sanane. Sen niye bulaşıyorsun? Senin canın bu kadar kıymetsiz mi yer cücesi." Kaşlarım havaya kalktı şaşkınlıkla.

" Milleti kurtatmak bana falan düşmedi. Ben bir canı kurtardım. Hem bana bir daha yer cücesi dersen yemin ederim burdan şuanda kalkıp giderim!" sırıttı. Alay ve inatla

" Tamam yer cücesi." dediğinde arabanın kapısını açtığım gibi kapanması bir oldu. " Tamam demedim birşey otur. Hem doktora gitmemekte emin misin?" Elindeki kremi çıkarttığında kapağını açtı. Elindeki kremi bir hışımla elime aldığımda melül melül bakıyordu.

" Kendim süre bilirim." Kremi işaret parmağıma birazcık sürdüm. Krem kutusunu geri uzattım. " Eminim. Gitmeyeceğim hastaneye falan." Kremi bleğime sürdüğümde krem sürdüğüm elimi tutup kendine çektiç. Bir mendil çıkardığında elimi silmeye başladı. SZesimi çıkarmadan silmesini bitirmesini bekledim. Yüzünü incelemeye başladım. Gözleri siyahtı. Siyahın en koyusuydu ama saçlarının sarışın mi kumral mı olduğunu anlayamamıştım. Sarışın desem değil kumral desem değildi. Dur bir dakika ben ne yapıyordum. Başımı iki yana salladım. Emir mendili arkasındaki çok konteynıra fırlatırken tam isabet olmuştu. Lanet başketbol yetenekleri.

" Tamam o zaman. Seni eve bırakayım." Başımı olumluca salladım.

Eve gidene kadar konuşmamıştık ikimizde. Evin önüne geldiğimizde arabayı durdurdu.

" İyi geceler yer cücei." Tamam cidden pes ediyorum artık o bana derse bende ona derdim.

" İyi geceler sırık." Güldü. Hemde en geniinden.

Ben onu arkama aldım ve apartmana yürümeye başladım.

 

Veeee bölüm sonu.

Bölümü nasıl buldunuz? Sizce nasıldı?

Bölüm duygularınızı alır mıyız?

Kafanıza taakılan soruları buraya alayım.

Diğer bölüm sizce nasıl olur? Beklentikeriniz neler?

Diğer bölümde görüşmek o zaman sevgili okurlarım.

Seviliyorsunuz...

Loading...
0%