@the_older
|
Eveet yeni bölüm. Umarım severseniz Yorum yapmayı unutmayın. Ve olacaklardan korkmayın(korkun) Oy sınırı 120
Geçmiş zaman...
Türübünde ki kişi sayısı önce ki maçlara göre daha fazlaydı. Çünkü, bugün olan maç final maçıydı. Bizim okul ve okulumuzla hüsümeti olan okul karşı karşıya kalmıştık. Diğer okulların her bir takımını zor, kolay demeden yenmiştik. Sonuç olarak burdaydık. Final zor olacak gibi gözüküyordu. Çünkü her iki takımda iyi oynuyordular, gereğinden fazlasıyla. Türübünde bulunduğum yerde etrafıma hızlıca göz geçirdim . Bizim takım ve diğer takımdan hiç kimse gözükmüyordu. Büyük ihtimalle daha var diye son kez takım kadrosu hakkında konuşuyordular. Neden mi konuşuyordular? Son dakika takımdan birinin sakatlanması sonucu ana kadroda bir kişi eksilmişti.Ve bu eksikliği yedeklerden biriyle tamamlıyacaklardı. Çekilme şansları yoktu. Buna hem antrenör, hemde Emir katiyen izin vermezdi. Sona kadar gelmişlerdi. Et ile diş ile çalışmışlardı. Kazanmayı herşeyden çok istiyordular. Daha doğrusu istiyorduk. Okulumuz olarak bu takımın diğer maçlarda olduğu gibi yine o galibiyeti almalarını çok istiyorduk. Stresle tırnaklarımı kemirmeye başladığım sırada arkadan Ela aldığı birkaç şeyi kucağıma attı. Aniden attıkları şeyleri düşmemeleri için hızlıca tuttuğumda Ela arkadan koltuğun önüne atlayıp yanımda onun için tuttuğum yere oturdu. Önüne düşen saçlarını arkaya atarken bacaklarımın üstündeki abur cuburlara baktım kaşlarımı çatarak. “ Aiiiy, yine aynı bakışlar. Sakın bana bunların yeri olmadığını söyleme.” diyerek bana atablieceği en ters bakışlarını attıyordu. “ Ela kusura bakma ama önemli bir maç, sinemada değiliz.” Gözlerimle bacaklarımın üzerine yığdığı yiyecekleri işarat ettim. “ Bu kadarını nasıl yieyeceksiniz hanımefendi hem?” dedim. Omuz silktiğinde şaşkınlıkla ona bakıyordum. Kucağıma yığdığı yiyeceklerin hepsini kendine çekti. İşaret parmağıyla sahayı işaret etti elimdeki cipsi açarken. Elleri cips paketine ilerlerken ondan önce davranıp bir tanesini ağzıma gömdüm. Gözlerim sahaya kaydığında soyunma odasından aynı anda çıkan iki takımı görmüş olmuştum. Oturduğum yerde arkama yaslandım. Herkes her iki takımı da içtenlikle alkışlarken kılımı bile kıpırdatmadım. Aynı gün birine zorbalık yapan bir takım liderinin kesinlikle takımını alkışlamıyacaktım. Ne olursa olsun. Bizim okulu temsil ediyor, onları içten destekliyor olsam bile bunu dışa yansıtmayıcaktım. Gözlerim sahayada oyuncuların üstlerinde takılırken bir anda siyah gözlere takıldı gözlerim. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken bunu beklemediğimi anladım. Başımı yatırarak sözde lidere baktığımda kaşları çatılmıştı. " Kesinlikle böyle devam et. Dik başlı ol. Gece neden alkıllamıyon ya." Yanımdaki Elaya çevirdim başımı hızlıca. " Bana bu kişinin yönettiği, hatta takımın kaptanı olan kişinin takımını alkışlamamı bekleme." Dedim sinirle. Buradaki herkes ne yaptığını biliyordular. Ama görmezden geliyordular. Kimsenin başına böyle bir zorbalık gelmediği sürece kimsenin umrunda olmuyordu. Heleki zorbalığı yapan kişi okulun yakışıklı, zorba, karizmatik popüler çocuğuysa. Ela başını iki yana salladı. "Sen hâlen o olaydan mı bahsediyorsun? Gece o konu kapandı unut gitsin. Bugün son. Final maçı." Kaşlarım çatıldı. İşaret parmağınla etrafı işaret ettim. " Buradaki herkes unutsun veya görmezden gelsin umrumda değil. Ben unutmayacağım. Kıza yaptıkları zorbalıktan başka birşey değildi." Başını onaylarcasına salladı. " Haklısın kesinlikle zorbalıktan başka birşey değildi de bence bugünlük takımı destekle." Dedi elindeki çikolatanın birini bana uzatarak. Derin bir nefes alıp verdiğinde elindeki çikolatays baktım sonra ise sahaya içten içe kendime döverek çikolatayı alıp arkama yaslandım. Ela'nın yandan sırıttığına o kadar eminim ki. Odağımı sahaya verdiğimde hazırlandıklarını gördüm. Isınma hareketleri yapıyordular büyük ihtimalle. Bir kaç dakika sonra tüm oyuncular yerlerini aldığında maç başlamıştı. İlk hamle karşı taraftan gelmişti. Emir ve karşı takımdan bir oyuncu karşı karşıya gelirken bunun tanıdığım kaptanları olmadığını fark ettim. Takım kaptanı mı değiştirilmişti? Gözüm kolundaki bandaja kayarken kaptanların taktığı bandajla aynı olduğunu gördüğüm an gözlerim şaşkınlıkla çatıldı. Kaptan değişikliği olmuştu. Peki bu kimdi? Bizim takımın bundan haberi var mıydı? Daha doğrusu; Okulumuzun? Top kaşı takımın ilk hamlesiyle başladığı için çok kolayca sıyrılmıştılar bizimkilerin elinden ama son anda Yağız'ın arkadan adamın fark etmeden aldığı topla bizimkiler karşı takımın potasına doğru ilerlediler. Top Yağızdan, Emir'e yıkanırken Emir topu kavrayıp karşı takımın engellemeye fırsat bile bırakmadan topu potaya yollamıştı. İlk çeyreğe girdiğimizde on dakikalık molaya girmiştik. Kesinlikle zor bir final olacaktı. Her iki takımın oyuncularının yorulduklarını bilip bilememeniz gerekmiyordu. Maçın çekilmeli gitmesinden anlaşılıyordu. 23-22 öndeydik şimdilik. Ana kadrodan olan bir kişi eksik olsa bile yedeklerden halletmiştik en azından. Takımlar sahadan ayrılırken türübünker yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı. Yerimden kalktığımda Elayı görmemiştim. Elindeki çöpleri atmak için kalktığını düşünerek çıkış kapısına ilerledim. Kapıyı açıp kalabalığın arasından kendimi kurtardığımda elimi yüzümü yıkamak için kızlar tuvaletine ilerledim. Erkekler ve kızlar tuvaletinin ayrıldığı kısımdan kızlar tuvaletinin kapısını açıp içeri girdim. Kapı arkamdan kendi kendine kapanırken önüme düşen saçımı arkaya attım. Önümdeki lavaboya ilerleyip ellerimle yüzüme su çarptım. Lavaboya işimi bitirdikten sonra tuvaletin çıkış kapısını tekrar açıp dışarı attım kendimi. Elimdeki telefondan saate baktım. Daha beş dakika vardı. " Abi bunu yapamayız." Aşağılayıcı bir kahkaha sesi. " Birşey olmayacak. Emirede birşey olmaz zaten. Eğer bunu merak ediyors-" karşı taraf sözünü kesmiştir. " Hayır hiç merak etmiyorum. Umrumda değil. Canı cehenneme." Bir dakika sesleri? Sesler olabildiğince tanıdık geliyordu. Toprak? Yılmaz? " O zaman işaretimi bekle. Bu maç onun sayesinde alınmayacak." Gerisini dinlemeden hızlı adımlarla ayrıldım yakalanmamak için. Türübünlerin olduğu kısımlara geçtiğimde eski yerime ilerledim. Diğerlerinin ve Ela'nın çoktan yerine yerleştirdiğini gördüğümde tedirginlikle etrafına bakıp ilerledim. Aynı takımdaydılar, aynı okulu temsil eden bir yakındılar. Peki neden? İnsan sırf istekleri yüzünden birinin canını yakanbilir miydi? Yerime yerleşip oturduğunda iki elimi dizlerinin üzerine koydum. " Neredeydin, Gece?" Elaya tebessüm ederek baktım. Kesin değildi. Belki yanlış anlamıştım? Maçı kaybetme ihtimali iz var mıydı? " Lavaboya kadar gitmiştim." Gülümseyerek cevabımız aldığında maçın başlamasını bekledik. Maç hakemin düdüğüyle başlarken stresle maçı izledim. Odağım tamamen bizimkiler deydi. Kesinlikle yanlış anlamıştım. Yapmazlar öyle birşey. Birbirine düşman iki gurup takım halinde Gece. Onları engelleyecek şey ne? İç sesime içten sövdüğümde haklı olduğunu düşündüm. Kesinlikle onları engelleyecek birşey yoktu. Topu Emir aldığında hızla karşı yarafın tarafına doğru ilerlemeye çalıştı. Topu çektirerek gittiğinde kimseye pas vermiyeceğini anlamıştım. Kendisi potaya yollaya bilirdi. O sırada arkadan Toprak'a çarptı gözüm. Yılmaz'a birşeyler söylüyordu. Tamam sanırım bunun kesinlikle dönüşü yoktu. Emir iki kişiden kurtuldupunda karşısında potsyla arkasında ise bilmediği Yılmaz ile kalmıştı. Yılmaz Emir'e koşarak ilerlediğinde hızla ayağa kalktım. Pişman olucaktım. Pişman olucaktım kesinlikle. Yapmamalıyım. Otur yerine kızım, Gece geri. Lanet olsun. " Emir! Arkana bak!!" Var gücümle bağırışım herkesi kısa süreliğine bana bakmalarını sağlamıştı istemeden. Ama amacım bu değildi. Emir kısa bir asfallama yaşadığında gözleri türübüne kaydı. Kısa bir türübünü süzdüğünde gözleri beni bulmuştu. Korkuyla arkasını işaret ettiğimde herşey çok geçti. Emir arkasına bakmaya fırsatı olmadan Yılmaz tarafından omzuna hiç olmayacak yere omzuyla darbe indirmişti topu elinden alıp. Emir kısa bir afallama yaşadığında omzuna yediği darbeyle yüzü buruşmuş tek dizinin üzerine oturmuştu. Tütübünde sesler yükselirken hakem maçı durdurmuştu. Koç hızla Emir'in yanına koşup yanına Emir gibi diz çöktüğünde sağlık ekiplerinden iki kişi Emir'in yanına çökmüştü. Aynı saniyede onca tedirgin şekilde ayaklanmış kişinin arasında Emirle tekrardan kısa bir süre göz göze gelmiştim. Ama yüzümü gördüğüne emin değildim. Büyük ihtimalle gözlerimi görmüştü. Hakem Yılmazı oyun dışı ederken Toprağı görmemiştim. Kısa bir aradan sonra maç tekrar kaldığı yerden devam ederken Yılmazı saha içi ve daha dışı görmemiştik. Emir ise oyuna girmişti herşeye rağmen.
Günümüz...
Kapı arkamdan büyük bir sesle polis tarafından kapatılırken dudağmı ısırdım stresten. Arkamdan kapanan kapıya baktım arkama dönmeden. Gelmiştim ama konuşamıyacaktım sanırım. Elim belime giderken sargılarımın sızladıığını hissettim. Buraya gelmem büyük hataydı. " Yer cücesi? Kalbim yerinden çıkarmasına atmaya başladığında sesini bile duymak beni nasıl etkilediği ile yüzleştim. Nefes almakta zorluk çekiyordum. Göğsüme iğneler batıyordu sanki. Elim çıkış kapısına doğru kaldırmak istediğimde yapamamıştım. Ben buraya neden gelmiştim. Konuşmaya hazır mıydım? Elim geri indirdiğimde önümü yavaşca demir parmaklıklara çevirdim. Gözlerim ilk karşımdaki yan demir parmaklıkların arasındaki; Yağız ve Gökay'a çarpmıştı. Her ikisiylede göz göze geldimimde başlarını aşağıya eğmişlerdi. Bu neyin nesiydi şimdi? Ne dönüyordu bu lanet olası yerde? İleriye ilerlediğimde hemen karşımda parmaklıkları tutan, ayakta olan Emir'i ve arkadaki bankta oturan Gökay'ı görmüştüm. Parmaklıklara doğru birazcık daha ilerledim. Emir'in ise gözleri etrafımda geziyordu. " Emir." Vücudumda gezen gözleri sesimle dudaklarıma kitlenmişti. " Buraya neden geldin?" Kaşlarım çatıldı. Belindeki ağrı yüzümü buruşturmama neden olmuştu. "Gece iyi değilsin. Bu saatte burda olmamalısın." Başımı aşağı yukarı salladım " Evet iyi değilim." Gözleri kısıldı. " Peki neden geldin?" İlerleyip demir parmaklıklar yaklaştığımda parmaklıklara tutundum. Emir yana tutunmam için kaydı. " Senin için." Demir parmaklıklar yaslı, dışarıdan ellerini iç içe geçirdiği elleri çözüldü. Yerdeki bakışlarını ise hiç kaldırmamıştı. Demir parmaklıkları daha sıkı tuttum. Derin bir nefes alıp verdi. Gözlerini gözlerime diktiğinde sanki başka biriydi. Bambaşka. " Değmeyecek biri için yani." Kaşlarım çatıldı. " Emir sen... Noluyor burda?" Dedim cevabı herhangi birinin vermesi için her birine zor bela bakarak. Ama kimse cevap vermemişti. Ortamda anlamadığım bir gerginlik vardı. Emir’in bakışları derinleşti, gözlerindeki kararlılıkla beni daha da huzursuz hissettirdi. Bir an bana doğru eğilip derin bir nefes aldı. Parmaklıkları tutan ellerimi izledi; sanki beni böyle görmek istemiyormuş gibi, içten içe bir savaş veriyordu. “Git buradan, Gece,” dedi, sesi soğuktu, hiç alışık olmadığım bir tonda. “Sen... Sen ciddi misin? Birşey mi oldu? ” Elimde olmadan sesim çatladı. Gözlerim ellerinde, bana nasıl dokunmadığında. “Evet, git,” dedi tekrar, ama gözleri artık bana bakmıyordu. “Burada olman ikimize de zarar veriyor. Ailene bunu yapamam.” Elimi parmaklıklardan yavaşça çekip ona bir adım daha yaklaşmak istedim ama aynı soğuk duvarı yüzümde hissettim. “Ben... Ben buraya gelmek için neler göze aldım, Emir. Sorun ailem mi? Ailemi mi düşünüyorsun?" dedim, kelimelerim titrek ve boğuktu. Cevap vermedi. “ Hastaneye geldin. Benle konuştun,” bir an durdum ve dediği şeyler aklıma geldi. " Veda eder gib-" " Gece seni kullandığımı söylemiştim sende bana kızıp sövmüştün. Hatırladın mı?" Diye sözümü kesti. " İşte o söylediklerin çok doğru. Pislik, şerefsiz, piçin önde gideniyim," derin bir nefes alıp verdi. Gözlerini gözlerime dikti. " O dediklerini hatırla ve git burdan lütfen." Yutkunup duruyordum, kelimeler zihnimde dolaşıyor ama boğazımdan çıkmıyordu. “Bu kadar kolay mı?” dedim güçlükle. “Bunca zamanın üstünü bir çırpıda herşeyi cevapsız mı bırakıyorsun?” Emir başını eğdi, kısık bir sesle, “Cevapsız bırakılan hiçbir soru yok Gece. Benim etrafımda olduğundan beri zarar görüyorsun. Bence fazlasıyla günaha battım bence. Bu hem senin hem benim için en doğrusu,” dedi. “Sen güçlü birisin, Gece. Buradan çık ve bir daha geri dönme. Anlaşma falan da kalmadı. İstediğini yap. Birdaha benle ilgili birşey yaşamıyacaksın.” yutkundu. Gözleri kızarmaya başlamıştı. "Söz veriyorum." Titreyen parmaklarımı belimdeki sargıların üzerinden çektim, içimdeki tüm kırgınlığı, tüm gücümü toplayarak, “Öyle olsun, Emir,” dedim. Derin bir nefes alıp son kez gözlerinin içine baktım " Gözler yakan söylemez der çoğu insan. Ama yanılıyorlarmış. En iyi gözler yalan söyler.” Arkamı döndüm, adımlarımı zorlukla sürüyerek kapıya yöneldim. Kalbimde ağırlığını hissettiğim bir yükle, son kez bakmadan oradan ayrıldım. Kapının kapanmasıyla içimde bir şeylerin son bulduğunu hissettim. Acı vücuduma yayılırken bir sıcaklık hissettim. Ama bu şu anki acının yanında hiçti. Gözlerim dolarken gözümden yanağıma doğru bir yaş süzüldü. İnsan sevmeye başlayınca acı çekiyordu. Bu acıyı birdaha cekmiyeceğime ise yemin ediyorum.
Eveeet bölüm sonu. İnşallah bana sövmüyorsunuzdur? Bölümü nasıl buldunuz? Bölüm sonu oy larınızı alalım. Sizce Kim haklı kim haksız? Bol bol yorum yapmayı unutmayın. Diğer bölümde görüşmek üzere. İşte şimdi bir de rin başlangıçı Seviliyorsunuz 💞 💗 💞
|
0% |